Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Salih Emri “KOAH hastalarının akciğer kanseri açısından da risk altına olduğunu söylemek yanlış olmaz” dedi.

Akciğeri etkileyen iki hastalık olan KOAH ve akciğer kanserinin birbiriyle yakın ilişkili olduğu bir gerçek yani ’KOAH hastalarının akciğer kanseri açısından da risk altına olduğunu söylemek yanlış olmaz diyen Medicana Kadıköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Salih Emri her iki hastalık hakkında detaylı bilgiler verdi.

KOAH VE AKCİĞER KANSERİ NASIL GELİŞİR?

Emri, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı yani halk arasında bilinen adıyla KOAH’ın, akciğerdeki hava akışının tıkanmasına yol açan iltihabi bir akciğer rahatsızlı olduğunu belirterek, “KOAH bronşit ve amfizem şeklinde iki temel yolla akciğerleri etkiler. Kronik bronşit, akciğerde bronş adı verilen hava tüplerinde iltihaplanmaya yol açar. Bu iltihaplanma sonucu solunum yollarında artmış mukus salgısı yani balgam görürüz. Amfizem ise hava değişiminin yapıldığı alveol keseciklerini harap eden bir durumdur. Amfizem sonucunda da KOAH hastalarında akciğerde temiz-kirli hava değişimi sekteye uğrar. KOAH ülkemizde oldukça sık görülen bir hastalıktır. Akciğeri etkileyen bir diğer hastalık olan akciğer kanseri de tüm kanser türleri arasında en sık görülenlerden bir tanesidir. Yine ülkemizde de en sık karşılaşılan 3. kanser akciğer kanseridir. Peki, akciğer kanseri neden olur? Akciğer kanserinde diğer kanser türlerinde olduğu gibi genetik yapıda rol oynamaktadır” dedi. “Mutasyona uğrayan bazı akciğer hücreleri, sağlıklı hücrelerden daha hızlı çoğalmaya başlar. Sonuç olarak da akciğerde tümör kitleleri oluşur” diyen Prof. Dr. Salih Emri, tümör gerek akciğer dokusuna zarar vererek gerek de başka organlara yayılarak hastanın sağlığını tehlikeye atar diye ekledi.

KOAH VE AKCİĞER KANSERİNİN BENZER YÖNLERİ NELER?“

KOAH ve akciğer kanserinde görülen pek çok belirtinin ortaktır. Nefes darlığı, göğüs ağrısı, öksürük, istemsiz kilo kaybı gibi semptomlar hem KOAH’ta hem de akciğer kanserinde görebildiğimiz durumlardır. KOAH’ta sayılanlara ek olarak sarı-yeşil renkte balgam, el ve ayaklarda şişme gibi belirtiler de ortaya çıkabilir. Akciğer kanserinde de ek olarak öksürükle kan gelmesi, kemik ağrısı, baş ağrısı gibi semptomlar olabilir.’’ diyen Prof. Dr. Salih Emri, KOAH ve akciğer kanseri gelişiminde en önemli risk faktörü olan sigara içmek akciğer dokusunda ciddi hasar oluşturan bir durumdur. Sigara solunum yollarında iltihaplanmayı tetikleyerek KOAH, “akciğer hücrelerinde mutasyona neden olabilecek değişikleri yaparak da akciğer kanseri gelişiminde rol oynar. Ülkemizde sigara içme oranın yaklaşık %30’larda olduğunu düşünürsek toplumumuz her iki hastalık açısından da riskli grupta yer alır. KOAH gelişiminde zararlı gazlara maruziyetin de bir etkendir. Özellikle kırsalda yaşayan hiç sigara kullanmamış ama dışarıda çeşitli biyo yakıtlarla ocak yakan kadınlarda da KOAH gelişebilir. Akciğer kanserinin daha nadir de olsa hiç sigara içmemiş kişilerde ortaya çıkabilir. Her sigara içen KOAH olacak kanser olacak diye de bir kural yok. Ancak sigara riski çok artırır. Hem kanser hem de KOAH gelişiminde kişinin genetik temeli de önemlidir. Eğer kişide bu hastalıklara yatkınlık varsa sigara tetikleyici bir faktör olabiliyor” ifadelerini kullandı.

KOAH VE AKCİĞER KANSERİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Emri “KOAH tedavisininde temel amacın hastanın semptomları hafifletmektir. KOAH’ta akciğerlerde meydana gelen hasarı geri döndürmek şu an için mümkün değildir. O yüzden KOAH’ı tedavi ederken hastanın daha rahat nefes alıp vermesini sağlayacak, balgamını ve öksürğünü azaltacak birtakım ilaçlar kullanıldığını belirten Emri, KOAH’ta tedavinin başarısını en çok etkileyen durum ise sigara kullanımıdır. Eğer hasta tedavi sırasında sigara içmeye devam ederse maalesef tedavi çok etkin olmaz. Hastalar mutlaka ve mutlaka sigarayı bırakmalıdır. Akciğer kanseri tedavisinin kanserin türü ve evresine göre yapılır. Kanser tedavisinde tümörün cerrahi olarak çıkarılması, kemoterapi, radyoterapi gibi farklı tedavi alternatifleri var. Hastanın yaşına, genel durumuna ve kanserin evresine göre uygun tedaviyi belirlenir. Bazen hastalarda birkaç farklı tedavi yöntemini birlikte kullanılabilir” diyerek sözlerini noktaladı.

(İHA)