div>

Adamın biri soğuktan şikâyet edermiş. Diğeri işitip:

-Canım bunlar da ne acayiptir. Soğuk olsa "soğuktur" diye şikâyet ederler. Sıcak olsa "sıcaktır" diye söylenirler. Öteden hoca bu sözü işitip; 

-Efendi öyle söylüyorsun ama bahar havasına kimin ne dediği var? demiş…

Türk milliyetçileri de yıllardır misyonuna uygun bir şekilde devlet-millet bütünleşmesini sağlayarak ülkeye bir bahar havası getirmeye çalışıyor. Çünkü ülke yıllardır bir kriz ve kaos fırtınası içinde oradan oraya sürükleniyor. Eskiden sadece PKK'nın terörü ile mücadele eden Türkiye, şimdi birçok terör örgütünün mücadelesini veriyor. Ülkede sürekli bir ayrışma, kutuplaştırma ve ötekileştirme yaşanıyor. Kürt-Türk, Alevi-Sünni, Laik-anti-laik, Osmanlıcı-Cumhuriyetçi, AKP'li-Ötekiler gibi birçok sıfat ayrışma, kutuplaştırma ve ötekileştirme malzemesi olarak kullanılmaktadır. Özellikle son yıllarda da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ısrarı üzerine "Başkanlık sistemi isteyen-Başkanlık sistemi istemeyenler" diye Türkiye'de bir kutuplaşma yaratıldı. Bomba patlıyor "Başkanlık sistemi olsaydı patlamazdı" deniyor, terör azıyor "Başkanlık sistemi olsaydı azmazdı" deniyor, A'dan Z'ye her şeye zam geliyor "Başkanlık sistemi olsaydı zam gelmezdi" deniyor. Gökten göktaşı düşse "Başkanlık sistemi olsaydı düşmezdi" deme noktasına doğru sürüklenen bir siyasi atmosferde yaşıyoruz. 15 Temmuz darbesi sonrası, darbe yapan FETÖ'cüleri yıllardır büyüten ve besleyen kendileri değil gibi "Başkanlık sistemi olsaydı darbe olmazdı" diyen kişilere bile rastladık. Ülkede AKP ve CHP gibi partilerin kutuplaştırma siyasetiyle ayakta durdukları Türkiye'nin siyasi bir gerçeğidir. MHP ise hiçbir kutuplaşmanın taraftarı yahut besleneni olmamıştır. MHP Lideri Devlet Bahçeli, Türkiye'ye baharı getirmek isteyen bir siyasetçi olarak her daim uyarı ve tespitlerinde haklı çıkan "Devlet Hoca" konumuna gelmiştir. Bu konumuyla da son uyarısını Başkanlık sistemi hakkında yapmıştır. Fakat MHP grup toplantısında yapmış olduğu bu konuşmayı, kimileri sadece görmek istediği şekilde gösterme gayretine girmiştir. Kimileri bunun "AKP'ye bir tuzak" olduğunu, kimileri bunun "AKP bastonluğu" olduğunu vurgulayarak propaganda yapmaya başlamıştır. MHP'nin bugüne kadar tuzak kurarak siyaset yaptığını, ya da milletin-devletin aleyhine olan bir konuya destek vererek oy hesabı yaptığını gören ve duyan olmadığı halde, bu propagandayı yine devreye soktular. 

MHP'yi "AKP'nin bastonu" olarak suçlayan üç cephe öne çıkmaktadır. CHP, HDP(PKK) ve MHP'de değişim isteyen sözde muhalifler…

MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin Başkanlık sistemi hakkındaki konuşmasının bütünlüğüne bakıldığında, Türk devletinin büyük krizden çıkarılması ve milletin asıl dertlerine yoğunlaşma çağrısı vardır.

MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin konuşması içerisindeki şu bölümlerin özellikle okunması gerekiyor:

"Anayasanın vermediği yetkileri kendisinde hak görmüş,

Partili Cumhurbaşkanı gibi davranmış,

Tarafsızlığına gölge düşürecek şekilde hareket etmiş ve yetkisini aşmış,

Siyasi propagandalara katılmış, AKP lehine oy istemiş,

Siyasi polemiklere katılmış,

Fiilen hükümet başkanı gibi hareket etmiştir.

Cumhurbaşkanı'nın bu tutum ve davranışları fiili bir durum yaratmıştır."

*** 

"Cumhurbaşkanı ile Başbakan ve Bakanlar Kurulu'nun Anayasada sınırları çizilen görev, yetki ve siyasi sorumlulukları içiçe geçmiş, birbirine karışmıştır.

Anayasa değişmeden yönetim sistemi üzerinde zorlamayla ve fiilen oynama yapılmıştır.

Elbette bu çarpık durumun anayasal meşruiyetinin olmadığı da ortadadır.

Net olarak söylemek isterim ki, şu anda Anayasa çiğnenmekte ve suç işlenmektedir.

Fiili durumla hukuki gerçek taban tabana zıtlık içermektedir.

Parlamenter sisteminin miadının dolduğunu, bekleme odasına alındığını, ayak bağı olduğunu AKP yöneticileri ve Sayın Erdoğan defalarca ileri sürmüşlerdir.

Ülkemizde hukuksuz, kanunsuz ve Anayasaya tamamen aykırı bir yönetim modeli tecelli etmiştir. Ve Türkiye'nin mukavemeti bu nedenle esnemekte, zayıflamaktadır.

Elbette bunu kabul etmek, onaylamak, meşru görmek mümkün değildir."

*** 

"Filli durum ve dayatmalarla Anayasanın değişeceğini iddia etmek, Anayasayı rafa kaldırmak eğer gaflet değilse vahim bir art niyetlilik ve sinsi bir tezgâhtır." 

***

"Bunlarda birincisi ve bizim açımızdan da en doğru, en sağlıklı olanı, Sayın Cumhurbaşkanı'nın fiilli başkanlık zorlamasından vazgeçmesi, yasa ve anayasal sınırlarına çekilmesidir.

Şayet bu olmayacaksa, ikinci olarak, fiili durumun hukuki boyut kazanabilmesinin süratle yol ve yöntemlerinin aranmasıdır.

Dünyanın hiçbir medeni ve demokratik ülkesinde her gün suç işleyen bir yönetim ve iktidar yapısı görülemeyecek, bundan bahsedilemeyecektir."

***  

"Milliyetçi Hareket Partisi ilke ve ülkülerine sonuna kadar bağlıdır.

Siyasette tutarlı, dürüst, sorumlu ve milli anlayışımızdan taviz vermeden yolumuza devam edeceğiz.

Demokratik olgunluk, ahlak ve sabırla meseleleri karşılayacağız.

Çözüm ve çıkış yollarının aranacağı yer olarak TBMM'yi göreceğiz.

Türkiye'nin yasa ve Anayasaya uymayan yönetim yapısının derhal düzeltilmesini, hukukun tam manasıyla egemen kılınmasını öncelik görüyoruz." 

***  

Bizim başkanlık sistemine yönelik kuşku, eleştiri, çekincelerimiz bilinmektedir.

Merhum Başbuğumuz Türkeş Bey'in Dokuz Işık isimli eserinde; Güçlü İktidar- Güçlü İdare: Tek Başkan-Tek Meclis Sistemi başlığıyla dile getirdiği görüşleri de ortadadır.

Elbette dönemsel şartlar gereğince başkanlık sistemini savunması, konjonktürel gelişmelerin, stratejik düşüncesinin ve toplumsal ihtiyaçların doğal bir yansımasıdır.

Ancak daha sonra da parlamenter sistemle ilgili görüşe dönüş yaptığı bilinmektedir.

Mesela, Gönül Seferberliği isimli eserinin 1977 tarihli basımında merhum Başbuğumuz şöyle demektedir:

"Milliyetçi Hareket Partisi'nin yolu hukukun üstünlüğünü esas alan, çok partili, demokratik, parlamenter, hürriyetçi nizamdır."

Merhum Türkeş Beyin 1997'de vefatına kadar bir defa olsun başkanlık sistemini gündeme getirmediği, aksine 1985'te tahliye olduktan sonra Turgut Özal'ın başkanlık rejimi arzularına karşı çıktığı hatırımızdadır.

Türkiye'nin nasıl ve hangi sistemle yönetileceğiyle ilgili muamma bize göre kapanmalı, bu iş kökünden bitirilmelidir.

*** 

MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin bu sözleri sırasıyla ve bütün halinde okunduğunda ve şuurla idrak edildiğinde bir hukuksuzluğun ve kaosun bitirilip, Türkiye'nin düzlüğe çıkarılması çağrısı vardır. Zaten şu şartlarda hukuksuz ve kanunsuz bir şekilde Başkanlık sistemi uygulanmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve AKP'nin Başkanlık sisteminden neyi kastettiği muammadır. MHP Lideri Devlet Bahçeli, TBMM'nde her yönüyle konuşulması ve görülmesi taraftarıdır. Birçok CHP'li çıldırmış gibi MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye saldırıya geçmişken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin ne demek istediği kısmen anlamış olacak ki, bunu başkanlık sisteminin TBMM'ye getirileceği ile alakalı bir soruya, "Hele bir gelsin görelim bakalım" diye cevap vererek göstermiştir.

AKP "Başkanlık sistemi" diye hangi modeli gösterecektir?

Türk milleti bu gösterilen modelin neyini beğenecek, neyini beğenmeyecektir?

AKP'nin yıllardır tartıştığı, Başbakanlık Sistemi adı verilen bir hayalet mi yoksa gerçek bir model mi bu şekilde görülecektir.

MHP'nin özgüvene bağlı ve demokrasiyi rehber edinen adımları net anlaşılmalıdır.

MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin yıllardır her uyarı ve tespiti haklı çıkarken, ortaya koyduğu vizyonunu tartışmak sadece zaman kaybı ve ülkeye yapılan farklı bir darbedir.

MHP dün durduğu ilke ve ülkü çizgisi neyse bugün de o çizgisini korumaktadır.

AKP, CHP, HDP zaten bu çizgiyi anlayabilse ülke bugün bu halde olmayacaktı.

MHP'nin onlardan farkı da bu olsa gerek…

Hem soğuktan, hem şikâyet edenler, MHP'nin ülke için bahar havası önerisini iyi anlamalıdır.

 
Yıldıray Çiçek/ORTADOĞU