Yabancı bir yazar "Ömrümde, üstündeki posta puluna değecek değerli ya bir ya da iki mektup aldım." demiş ya…

Meral Abla da bizim mektubumuzu nasıl değerlendirecek, tam olarak bilmiyorum. Ama üzüleceği kesindir. Aslında üzülsün diye de yazmıyorum. Gerçekler konuşulsun, ölçüler konulsun diye yazıyorum.

Sayın Meral Akşener sıcakkanlı, etrafına sürekli gülücükler dağıtan birisidir. Sağolsun, tanıştığımız günden bu yana, bu yönünü benden de esirgemedi. Mektubumuzda "Meral Abla" dediğime bakmayın gerek telefonda, gerek yüz yüze geldiğimizde kendisine "Sayın Bakanım" diye hitap etmiş birisiyim.

"Meral Abla" ifadesi biraz da toplum jargonu olduğu için, uyumlu olsun diye kullanıyorum. Mesela Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisinden iki yaş büyük olmasına rağmen onu AKP'nin kuruluş aşamasına davet ederken "Abla, sen bize yakışırsın" hitabıyla çağırmıştı. 18 Mart 2018 olarak belirlenen resmi MHP olağan kongre tarihi ortada iken, şimdi de "Ablamıza bir imza" diye olağanüstü kongre için ortada gezenler, şu günlerde "Meral Abla" ifadesinin şirinliğinin arkasına sığınmaktalar. 

Meral Akşener hiçbir zaman benim anladığım manada "net Ülkücü ve MHP'li" diyebileceğim bir siyasetçi olmamıştır. Bendeki algısı, takım tutmayan futbolcu misali profesyonel bir siyasetçi olmasıdır. Bu algının ana sebebi, "Ülkücülük" sıfatına yönelik geçmişte kullanmış olduğu ifadeleri ve siyasette en son geldiği parti MHP olmasıdır. Elbet bunları açık yüreklilikle ifade ederken, MHP'ye katıldığı günden bu yana yaptığı hizmetleri ve üstlendiği görevleri de inkâr edecek değiliz. Zaten böyle bir şey de yakışık almaz.

Ama şimdi MHP Genel Başkanlığına talip olurken geçmişini silerse, söylediklerini yok sayarsa itirazımız çok belirgin ortaya çıkar. Bu mektup da bu itirazın zarfsız halidir.

Hz. Ebubekir'in "Ne söylediğini, ne zaman söylediğini ve kime söylediğini iyi düşün!" sözünü hatırlatarak süreci biraz başa almak istiyorum.

Tarih 2000'nin başlarında seyrederken okulumu yarıda, ailemi geride bırakarak, Kayseri'den Ankara'ya geldim. Şuan MHP İstanbul milletvekili ve MHP Genel Başkan Yardımcısı olan Sayın Atilla Kaya'nın Ülkü Ocakları Genel Başkanı olduğu dönem, Ülkü Ocakları 2. Başkanı görevini yürüten Sayın Alişan Satılmış'ın daveti üzerine Kayseri Ülkü Ocakları'ndan sonra, Ülkücü Ocakları Genel Merkezi'nde göreve başladım. Türkiye genelinde Ortaöğretim teşkilatlarına ve Ülkü Ocakları bünyesinde çıkan dergilerin yönetimine bakıyordum. O günler MHP'nin 57.hükümette koalisyon ortağı olduğu dönemlerdi. İlerleyen günlerde 57.hükümetin üzerinde küresel güçlerin ve onların Türkiye'deki uzantılarının büyük baskılarına şahit olacaktık. Böyle bir sürecin sonunda siyasette önce "Yeni Oluşum" sonradan da adını AKP olarak alan bir parti çıktı. 57. Hükümeti yıkma çabaları ve AKP'yi parlatma günleri yaşanırken DYP'den istifa eden Meral Akşener, Recep Tayyip Erdoğan'ın "Abla, sen bize yakışırsın" daveti üzerine "Yeni Oluşumcuların" arasına katılmıştı. 1-2 ay Recep Tayyip Erdoğan'la birlikte Türkiye'yi gezmiş ve "dizinin dibinden" ayrılmamıştı.

Meral Abla, Recep Tayyip Erdoğan'ın çalışma ofisini ziyaret ettiği bir gün gazetecilerin "Yeni oluşumda lideriniz Erdoğan mı olacak?" şeklindeki sorusuna "Evet" karşılığını vermişti.

O günlerde gazetelerde yine bir haber okumuştum. Haber başlığı Meral Akşener'in ağzından "Eskiden Ülkücüydüm, şimdi demokratım" idi. Haber içeriği de "DYP'den istifa ederek Yenilikçilere katılan Kocaeli Milletvekili Meral Akşener, Tayyip Erdoğan'ı Karadeniz gezisi sırasında bir an bile yalnız bırakmadı. Gezi sırasında Akşener, Erdoğan'a iyi haberler de verdi. Şiran Belediyesi'nde telefonuyla konuşan Akşener, Erdoğan'a dönerek, ''Sayın Başkanım, Mersin teşkilatı size katılmak istiyormuş'' dedi. Bunun üzerine salonda alkış koptu. " şeklindeydi.

 http://www.milliyet.com.tr/2001/07/24/siyaset/siy10.html 

 http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=5936 

Benim beynime yazılan Meral Akşener'in AKP saflarında iken ağzından çıkan "Eskiden Ülkücüydüm, şimdi demokratım" sözüydü. O sözünü hiç unutmadım. MHP'ye geçtiğinde bile unutmadığımı birazdan yazacaklarımla birlikte görecek ve anlayacaksınız.

"Çok muhabbet tez ayrılık getirir" misali Meral Akşener AKP'nin "Yeni Oluşum" aşamasından da ayrıldı. Kısa bir süre sonra da MHP'ye katıldığında da AKP'ye geçtiği günlerde söylediği "Eskiden Ülkücüydüm, şimdi demokratım" sözünü hemen unutarak , "Canımız ve gençliğimiz pahasına bu yolda yürüdük" diyebilmişti.

Meral Akşener'in MHP'ye katıldığı gün Ülkü Ocakları Genel Merkezi'ne birçok tepki telefonu gelmişti. Bir Konya'dan, bir de Almanya'dan gelen telefonu benim odama bağlamışlardı. "Eskiden Ülkücüydüm, şimdi demokratım" diyen, bu kadar parti gezen biri niçin MHP'ye alındı?" sözleriyle Ülkücüler tepki gösteriyordu. Ülkücülerin tepkilerini sağduyu alanına çekip bilgilendirmek bizlere düşüyordu. Başbuğumuz Alparslan Türkeş zamanında da Anap'tan, DYP'den ve diğer partilerden gelen ve parti içinde çeşitli görevler alan kişilerin isimleriyle örnekler veriyorduk.

Ama gel gör ki, dün MHP'ye katıldığında sırf "Eskiden Ülkücüydüm, şimdi demokratım" sözünü söyledi diye tepki alan Meral Abla, bugün MHP Genel Başkanlığı hayali peşindedir.

57.Hükümet zamanı büyük saldırı altında olan MHP'yi hem korumak, hem de büyütmek çabası veren MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin Meral Abla'yı MHP'ye kabul etmesi aslında çok doğru bir adımdı. MHP Lideri Devlet Bahçeli, Meral Akşener'e ilk günden itibaren değer vermiş ve her türlü hizmet alanını açmıştı. MHP MYK üyesi ve 2004 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı yapmıştı. Daha sonra da uzun yıllar milletvekili ve TBMM Başkan vekili olarak görevlendirmişti.

Ama Meral Abla'nın MHP Genel Başkanı olma hayali bugünün meselesi değildi. Bunun böyle olmadığını Ülkü Ocakları Genel Sekreteri iken 11 yıl önce yazdığım "Fitne Karargâhının Yeni Füzeleri" başlıklı yazımda da ifade etmiştim.

Düşünün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı sıfatını taşıyarak MHP'de ilk deneyimini atlatıyor ve hemen ardından MHP'de Genel Başkanlık kulisleri yapıyordu.

Şimdi bana "Ortaya çıkan MHP Genel Başkan adayları hakkında yazı yazıyorsun, madem öyle niye daha önce yazmadın?" diye soranlara 11 yıl önce yazmış olduğum yazımdaki şu cümlelerimi hatırlatmak isterim.

***

"Fitne karargâhının patronu, çıktığı kutsal savaşta(!) yeni bulduğu bu füzeden de verim alamazsa, sır gibi sakladığı yeni füzesini artık açıklamak zorunda kalacaktır.

Patronun sır gibi sakladığı bu kişiyi, herkesten önce biz açıklıyor ve birinci haberimizde yarım kalan sonucu telafi etmesi açısından, katkı sağlayacağını düşünüyoruz.

Fitne karargâhının nankör patronunun sır gibi sakladığı diğer kişi de, AKP daha "Yenilikçiler" sıfatında iken soluğu Tayyip Erdoğan'ın yanında alarak "Ben eskiden Ülkücüydüm, şimdi demokratım" diyen, daha sonra tekrar ayrılan ve aramıza dönen bir kişidir.

Nankörler olmazsa dürüst olanların, yetinmesini bilenlerin kıymeti anlaşılmazdı. Bu ve benzer nankörlerin varacağı menzil, olsa olsa hüsrandır. Çünkü bu nankörlerin gözleri, kime tezgâh yaptıklarını bilemeyecek kadar kararmıştır. Bu nankörler, kendilerine her konuda sahip çıkmış, değer birikimli kişiyi bile devirmeye çalışmaktadırlar.

Bu nankörlerin buldukları hataları ya da hata gördükleri konuları kutsallaştırdıklarına bakarak, fitne karargâhında üretim yaptıklarına bakmayın… Bugün 'yıkıcılık, ayrımcılık' adına herkesi kucaklarına almaları, kucaklardan inmemeleri, nankörlüklerinin bir yansımasından ibarettir.

Hem acınacak hem de traji-komik bir haldedirler." (Fitne Karargâhının Yeni Füzeleri)

 http://www.yildiraycicek.com/makale/1670/fitne_karargahinin_yeni_fuzeleri.html#.Vnzh_BWLTDd 

Bu cümleleri okuyan herkes şaşırdı değil mi?

"11 yıl önce Meral Akşener'e bu yazıyı yazmanın anlamı nedir ki?" diye sorabilirsiniz.

Anlamı şu!

Yeniçağ isimli bir gazete var. Bu gazetenin de ömrünü "MHP'ye yeni bir Genel Başkan" belirlemeye adamış bir patronu var. Bu patron, kapısının önünden kim geçerse onu MHP'ye genel başkan yapmaya kalkan bir ruh haline sahip. Bu yazımda da böyle bir senaryo içinde olduğunu ifade etmiştim.

Ülkü Ocakları Genel Sekreteri olduğum o dönem, Yeniçağ isimli gazetenin binasında hangi toplantılar yapılıyor, kim kiminle görüşüyor hepsinden bu gazete içinde çalışan dostlarımız(!) sayesinde haberdar oluyorduk.

O dönemde de "Bunlar Genel Başkan adayı olarak Meral Akşener'i düşünüyor. Sürekli bu yönde toplantılar yapıyorlar. Şuan gizli gizli üzerinde çalıştıkları genel başkan adayı o" şeklinde bir haber gelmişti.

Böyle bir yazıyı da onun üzerine kaleme almıştım.  O günlerde Meral Akşener ile yüz yüze hiç tanışmamıştık. Kendisini sadece medya üzerinden takip ediyordum.

Yıl 2015… Meral Ablamız MHP Genel Başkan Adayı olmayı düşünen basın toplantısını yapıyor ve toplantıdan sonra ilk ziyaret ettiği gazete Yeniçağ Gazetesi… 

Patron ve yazarlarıyla toplu poz veriliyor. Elbette patron hedefinde "mutlu son" istiyor. 11 yıl önce yazdığımız yazının bugün yine muhatabı oluyorlar. Öyle ki, "Yeniçağ Gazetesi'nin finansörü" diye adı çıkan Koray Aydın'ın bile artık yüzüne bakmıyorlar. Yazarları sadece Meral Abla'yı cilalıyor, ona ülkücü, dava adamı ve sanki 40 yıllık MHP'li imajı veriyorlar. Öyle ki, Başbuğ Türkeş'in sağlığında yan yana bir pozu dahi olmayan, Başbuğ Türkeş'in partisinde bulunmayan Meral Abla'nın Başbuğ Türkeş'e hayali bağlılıklarını, hayali senaryolarla besliyorlar.

Meral Akşener kendisini de bu role öylesine kaptırmış ki, düzenlediği basın toplantısında "Maalesef hiçbirimiz, hiçbir MHP mensubu başbuğumuzu başbakan yapamadık, bunun bir özeleştiri yapılması gerekir."  diyebilmiştir.

Eh be Meral Abla!

Başbuğumuz Türkeş'in sağlığında niçin MHP'de değil de, DYP'den Belediye Başkan adayı, DYP Kadın Kolları Başkanı, DYP'den milletvekili, DYP'den bakan oldunuz? Yoksa bu görevleri yaparken MHP'ye oy veriyordunuz da biz mi anlayamadık?

Başbuğ Türkeş'e çok bağlı olduğunuz için mi DYP Genel Başkan yardımcısı olarak gittiğiniz Erzurum'da size bozkurt işareti yapan çocuklara, Bozkurt işareti değil, DYP'nin işaret parmağı ile ileriyi gösteren el hareketini yapmayı öğütlediniz?

1994 yılında gerçekleşen yerel seçimler zamanında anket şirketinde karşılaştığınız bir belediye başkan adayını önce DYP'li sanıp sonra MHP'li olduğunu öğrenince "Bırakın bu işleri, artık bu işler mi kaldı?" derken Başbuğ Türkeş'in partisi MHP'yi hiç mi düşünmediniz?

İlk göz ağrınız DYP'den istifa edip Anavatan partisine geçme girişimleriniz o günlerde tüm gazetelerde yer alırken, Başbuğ Türkeş'in partisine geçme girişimlerinizi niçin en sona bıraktınız?

DYP'den istifa edip "Liderimiz Erdoğan" diyerek AKP'nin "Yeni Oluşumuna" katılıp "Eskiden Ülkücüydüm, şimdi demokratım" derken Başbuğ Türkeş'in fikirleri, ülküleri hiç mi aklınıza gelmedi?

Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in "Kürt olarak nitelendirdikleri bu kardeşlerimizin hakkını Ermeni Apo mu koruyacaktır?" sözü ortada iken , "Abdullah Öcalan'a "Ermeni dölü" demiştim. Şimdi bunu hatırlarken bile tüylerim diken diken oluyor. Çok ayıp ettim. Çok utanıyorum. Özür diledim, ama hala büyük utanç duyuyorum" diye özür dilemenizin ve böyle bir açıklama yapmanın manası neydi?

DYP'de iken Bozkurt işareti yaptırma, AKP'ye geçince "Eskiden Ülkücüydüm" de, MHP'ye Genel Başkan olma hayali tekrar canlanınca Başbuğ Türkeş'i diline dola! 

Nasıl olacak bu durum Meral abla?

Biz 1994 yılında Kayseri Ülkü Ocakları'nın rutubetli, farelerin cirit attığı odalarında mücadele verirken siz DYP'deyken Ülkücülüğün, MHP'nin bittiğini anlatıyordunuz!

Hangi ideolojik birikim adına, hangi dava çizgisi adına MHP'ye Genel Başkan olma hayali kuruyorsunuz Meral Abla?

Bunları sorduğum için üzülecekseniz! Gerçekten üzülün…

"Eskiden Ülkücüydüm" sözü ağzınızdan çıktığı halde, Ülkücülerin partisi MHP'ye Genel Başkanlık düşünmek için "Yeniden Ülkücü oldum" mu diyeceksiniz? 

Dün size "DYP artığı" diyenlerin akıl hocalığında yürümek, inanın sizi traji-komik manzaralara taşıyor. Biz size hakaret etmeyiz, biz size iftira atmayız ama MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye bugün yaptığınız nankörlüğü 11 yıl önce olduğu gibi bugün de hatırlatırız Meral Abla!

Oğlunuz Fatih'in üzerine ettiğiniz yeminleri "hangi baskın irade bozdu?", onu sorgularız?

Sizin namusunuza kaset üzerinden dil uzattıklarında AKP'li yorumcuların karşılarına yine biz dikilmiştik ve "Yalakalıkları ve menfaatleri için Meral Akşener gibi bir hanımın namusuna dil uzatacak kadar alçaklaşan kişiler olarak tarihe geçmişlerdir. Bu zihniyetin menfaatlerini için atmayacağı iftira, yapmayacağı davranış yoktur." diye haykırmıştık. Bu yazımızda, Recep Tayyip Erdoğan'ın ceza davası açtığı 32 yazıdan biri olmuştu. 

MHP Lideri Devlet Bahçeli'de milyonların huzurunda ekranlardan "Kan davasının özü namustur, 40 yıl da geçse hesabı sorulur." Şeklinde tepkisini dile getirmişti.

Meral Abla, biz sizin namusunuza karşı yapılan saldırılarda nasıl hassasiyet gösterdiysek, namusunuza dil uzatan alçaklara nasıl haddini bildirdiysek, siz de bizim "fikir namusumuza" ve "dava çizgisinde kırıklık olmayacak" düşüncemize saygılı olacaksınız. Çok şey istemiyoruz. Sadece saygı ve ölçü…

REFERANS CEMAAT Mİ?

MHP Lideri Devlet Bahçeli, bir gazetecinin MHP'nin kongresi yönelik sorusu üzerine isim vermeden "İçinde birisi vardır ki Fethullah Gülen hareketinin MHP'de görevlendirme girişimidir. Bu ne ona, ne de kimseye fayda getirir.  Herkes aklını başına alsın." demişti.

Meral Akşener de bunun üzerine "Fethullah Gülen de dahil herhangi bir dini cemaat ya da tarikatla bir irtibatım yok. Olsaydı gururla söylerdim." demişti. 

"Eskiden Ülkücüydüm, şimdi demokratım" sözü ağzından çıkmış birinin şu veya bu cemaatle ilişkisini aramak bile inanın zaman kaybıdır. 

"Ülkücü değilim" dedikten sonra "cemaatçiyim" dese ne olur, demese ne olur?

Hem benim bildiğim adı geçen 3 adayın da zaten cemaatle şöyle-böyle bir bağı var. 

Meral Abla "Cemaatle bağım olsaydı gururla söylerdim." diye niye ön plana çıktınız anlamadım!

MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin bahsettiği kişilerden birisi, mesela 2003 yılından itibaren cemaatin Zaman gazetesinde tam sayfa "Turuncu devrimler" hakkında yorum ve değerlendirme yazıları yazan adayın biri de olabilir?

Cemaatin MHP'ye en ağır saldırıları yaptığı dönem, hiçbir MHP'li yöneticinin gitmediği Zaman Gazetesi'nin yıldönümü resepsiyonuna gidip "25 yıl dile kolay. Zaman'ın bu hale gelmesinde emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Bundan sonraki dönemde de kendilerine başarılar diliyorum. " diyen öbür aday da olabilirdi?

Ama öne atılarak dikkatleri üzerine çeken kişi siz oldunuz. Madem öne çıktınız, o algıyı şöyle izah edelim.

Belki de 1980 öncesi yaşanan olayları bile bir belgeselde Fethullah Gülen'in dinlerarası diyalog modelini referans alarak yaptığınız şu değerlendirmelerden böyle algılanıyorsunuz. 

"80 öncesinin öğrencilerinden birisiyim. Aşağı yukarı bizim görüşümüze sahip gençlerden 5000'e yakın kayıp var. Karşı görüşten de belki bir o kadar vardır. Bu kayıpları engellemenin yolu toplumun bütün katmanları arasında, farklı görüşler arasında, işte Sayın Gülen'in yapmaya çalıştığı gibi farklı dinler arasında konuşmayı, mutabık kalınabilecek noktaları ortaya koyabilmek için bir çalışma yapmanın kimseye zararının olmadığı aslında faydasının olduğuna inanıyorum. Eğer 80 öncesinde bu yapılabilmiş olsaydı o kadar pırıl pırıl genç belki bugün yaşıyor olacaklardı." ifadeleriniz "Cemaat Ablası" gibi algılanmanıza sebebiyet vermiş olabilir.

 https://www.youtube.com/watch?v=PyVAEKDjfF4 

1980 öncesi için dinlerarası diyalog vurgusu ile referans ve ölçü aldığınız Fethullah Gülen, o günlerdeki mücadeleye oysa şöyle bakıyor ve Ülkücüleri de terörist olarak görüyordu:

"Türkiye'de az insan öldürülmedi ki. O grup onu öldürttü, öbür grup diğerini. 12 Mart'ta da millet kanlı bıçaklıydı. Asker geldi müdahale etti. 12 Eylül'de yine millet kanlı bıçaklıydı. Millet birbirini öldürüyordu. Birbirini öldürerek bir yere varmaya çalışılıyordu. Bunların hepsi teröristti. O taraf da teröristti, bu taraf da… (Fethullah Gülen ile röportaj /Nuriye Akman, Zaman, 23.03.2004)

Hadi buyur Meral Abla, senin referansın Ülkücülere de terörist diyor. Nasıl olacak dinlerarası diyalog masalı? Bu referansınız sizi nereye götürüyor gördünüz mü?

Önder Aytaç gibi cemaat yazar ve yorumcularının sizi tarif ederken hep "O içimizden biri" mesajı da oluşan "Meral Abla" imajına sos olmuştur.

Türkçe olimpiyatlarında binlerce cemaat mensubu önünde yapmış olduğunuz "renk körü" içerikli konuşma da zaten yeterince kanaat oluşturuyor.

Bir zamanlar cemaatin ikinci adamı olarak bilinen ve sonradan cemaatle arasına büyük mesafe koyan Hüseyin Gülerce'nin "Meral Akşener yakın mıdır cemaate, Fethullah Gülene, çok yakın bir isimdir. Şahidi benim." ifadesi de bu gündemin son noktası olmuştur.

Meral Akşener cemaate yakınmış, seviyormuş bence bunlar inanın tartışılacak konular değildir.

Bugün tartışılması gereken, MHP Genel Başkan adaylığına adı geçen Meral Akşener'in siyasi ve fikir hayatındaki zikzaklarıyla bu makamı nasıl düşündüğünü sorgulamak olmalıdır.

Hayatının bir döneminde "Bozkurt yapmayın" demiş, hayatının bir döneminde "Eskiden Ülkücüydüm, şimdi demokratım" demiş birini Ülkücü Hareketin partisi olan MHP'nin başında görmek isteyenler, buyursun "Topuklu ayakkabılarımı giyerim, Arena Spor Salonu'na girerim ve kürsüye çıkar konuşurum" diyen Meral Abla'nın peşinden gitsinler…  18 Mart 2018 kongre tarihinde salona beraber girsinler. 

Demokrasi ortada, irade hürriyette…

Ama biz Meral Akşener'in 7 Haziran seçimlerinden 1 ay önce Habertürk Gazetesinde 

"Devlet Bey tam bir Adanalıdır. Adanalıların sohbetleri muhteşemdir. Devlet Bey de çok hoşsohbettir. Fevkalade mizahi bir tarafı vardır. Gençleri çok sever. Samimi ve inanmış bir demokrattır. Son derece yardımseverdir ama yardımlarını gizli yapar. Çok iyi de bir stratejik akla sahiptir. Satranç oyuncusudur, hep 5 hamle sonrasını görür. Bazı şeyleri göze alır, ama demokrasinin yanında durur. Partiye zarar getirecek bir şey Türkiye'ye faydalıysa, onu yapar. Rastgele konuşmaz. Çok edeplidir. Çocuğu yaşında birini de ceketini ilikleyerek karşılar. Devlet Bey'i kamuoyuna doğru düzgün anlatamamamız bizim eksikliğimizdir. Devlet Bey ile daha rahat ve sükûnet içinde çalışılıyor. Fikirlerimizi çok rahat ifade edebildiğimiz biri. " şeklinde tarifini yaptığı, Ülkücü-MHP'li çizgisinde hayatı boyunca kırıklık olmayan, dava adamı tarifinin sembolü olmuş Lider Devlet Bahçeli'nin "Bozkurtları" olarak yanında ve izinde yürümeye devam edeceğiz. Türk milliyetçiliğini, Ülkücülüğü namus gibi korumaktan asla vazgeçmeyeceğiz.

Meral Abla keşke "Rastgele konuşmaz." dediğin Lideri anlasaydın, keşke onun "dinlendirme" mesajını iyi algılasaydın… Zaman herşeyin ilacıdır. Ne demişler: Kar, yaza kalmaz; yeşil, güze kalmaz.

Her şeyde bir hayır vardır. Bu sürecin MHP'de güzel bir arınma sağlayacağı kanısındayım. Türkiye'deki ve bölgemizdeki her gelişmenin MHP'yi ve Lideri Devlet Bahçeli'yi haklı çıkardığı bir zamanda, eksiklik ve yanlışlık olarak ortak akılda kabul gören hadiselerinde onarılarak ortadan kaldırılacağına yürekten inanıyorum.

Meral Abla bu açık mektuba oldukça üzülmüştür. Çünkü herşeyi çok açık ve net ifade ettiğim kanısındayım. Bizim için esas olan Ülkücü-MHP çizgidir. Türkiye genelinde seferberlik başlatan ve "Kırat" ruhunu şahlandırmaya çalışan eski DYP'liler bu esas çizgiyi aşamayacaklarını anlamalıdır. MHP'de "Bozkurt" ruhu vardır… O ruh çok şükür ölmedi…

YILDIRAY ÇİÇEK/ORTADOĞU