Milletvekili aday listelerinin açıklanmasından sonra bütün televizyon kanallarında bir değerlendirme furyası başladı. Sürprizler arandı, profiller çıkarıldı, değişimler, kadın aday sayıları, sıralamalar konuşuldu. Biz de katıldığımız programlarda dilimizin döndüğü kadar gördüklerimizi anlatmaya çabaladık. Kesin olan ve bazılarının istemeyerek de olsa üzerinde ittifak ettiği şey, en doğru, en seviyeli, millette en çok heyecan uyandıran ve karşılığı olan aday listesini MHP'nin çıkardığıdır.

TİTİZ BİR ÇALIŞMA YAPILDI

Her şeyden önce partiyi doğru temsil edecek, liyakat sahibi adayların tespit edilebilmesi için son derece titiz ve dikkatli bir çalışma yapıldı. MHP'nin temposuna, önceliklerine, disiplinine, vizyonuna ve misyonuna uymakta sorunlu olanlar, daha en başta, aday adaylığı sırasında ayıklandı ve dosyaları iade edildi. Bir önseçim niteliğindeki temayül yoklamasına 400 bin kişi katıldı. Bu yoklamada aday adaylarının toplu oy kullandırma gayretlerini boşa çıkaracak, tabanın doğrudan görüşünü yansıtacak tedbirler alındı. Uzun ve ayrıntılı istişareler yapıldı. Bölgelerin özellikleri, adayların profilleri karşılaştırıldı. Liste sıralamalarında bu veriler esas alındı. Adaylar açıklandıktan sonra, hemen hemen hiç itirazın gelmediğini, listeye giren veya giremeyen herkesin parti kararına büyük bir saygı gösterdiğini gördük.

İKTİDAR KADROSU

Listelerin Yüksek Seçim Kurulu'na teslim edilip açıklanmasından sonra en çok heyecan uyandıran partinin MHP olduğuna bütün Türk milleti şahitlik etti. Yerimiz ve imkanlarımız sebebiyle adayları tek tek değerlendirme imkanımız yok. Genel olarak bakıldığında çok nitelikli, ülkeyi yönetmeye hazır, her türlü sorunun üstesinden gelebilecek, çözüm üreten bir kadro oluşturulduğu, net biçimde görülmektedir. Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu ve Durmuş Yılmaz gibi geçmişi pırıl pırıl, liyakat ve ehliyet sahibi, temsil gücü yüksek isimlerin partiye kazandırılması, tabanda da, millet nezdinde de büyük ilgi görmüş ve onay almıştır.

VARLIK SEBEPLERİNE UYGUN

Diğer partilere bakıldığında söylenecek çok şey var. HDP'nin varlık sebebine uygun biçimde terörü ve ihaneti desteleyen, bebek katilinin iz düşümü olan, ülkeyi ayrıştıran, farklılıkları kaşıyan, mezhep ve etnik ayrımcılığı körükleyen, cinsiyet istismarını doruğa çıkaran, marjinal grupların sözcülüğünü yapan listelerini ibretle izledik. Başta bölge insanı olmak üzere Türk milletinin bu karanlık zihniyete yol vermeyeceğine olan inancımız tamdır. Bizi asıl şaşırtan CHP'nin de aynı tuzağa düşmüş olması ve farklılıklar üzerinden bir siyasete yönelmesidir. Genel Başkan Kılıçdaroğlu, partide hakimiyet sağlayabilmeyi her şeyin önüne geçirmiş ve ülke gerçekleri yerine, CHP'nin her zaman sıkıntılı olan iç hesaplaşmalarını esas almıştır. Her ne kadar bir önseçim yapılmış olsa da, aday profilinin çok tartışmalı olduğu üzerinde ittifak edilen bir durumdur.

KRAL ÇIPLAK

En vahim, en ibret veren gelişmelerden biri de AKP'de yaşandı. Seçilmesi imkansız yerlerden aday gösterilenler de dikkate alındığında, AKP grubunun üçte ikisi liste dışı bırakılmıştır. Bunların 70'i üç dönemini tamamlayanlardır. Bunun anlamı gayet açıktır. Partinin kurucuları ve bakanlarının önemli kısmı, kullanım sürelerini doldurmuş ve sıkılmış limon gibi bir kenara atılmışlardır. Diğer taraftan zaten bir menfaat ortaklığı olarak şekillenen AKP, milletin verdiği iktidarı bebek katiline teslim etmenin, ülkeyi tarihinin en zor ve sıkıntılı durumlarına düşürmenin faturasını, bizzat kendi grubuna kesmiş, kendi milletvekillerini cezalandırarak, milletin vereceği cezadan kurtulmaya çabalamıştır. Menfaat ortaklığındaki bu çatlamanın, beraberinde çok çarpıcı itirafları da getirdiğini, Bülent Arınç'ın "parsel parsel" açıklamalarında zaten görmüştük. Kralın çıplak olduğunu bilip, henüz söylemediğini bizzat kendisi ilan etmiştir. Parti içindeki dehşet dengesinin bozulmasının doğuracağı ibret veren sonuçları görmek için 7 Haziran'ı dahi beklemeyeceğimiz anlaşılıyor. Bugünden kılıçların çekildiği, içten içe büyük ve derin bir kaynamanın olduğu basına yansımaktadır.

HAYRET VEREN AYRINTILAR

AKP'nin nasıl bir parti olduğunu sadece bu gelişmeler göstermiyor. Açıklanan aday listeleri de ortaya koyuyor. Biraz dikkatli bakıldığında, hayret veren ayrıntılarla karşılaşıyoruz. Parti tabanını ve milleti tatmin edecek bir liste hazırlamak yerine, Erdoğan'ı memnun edecek bir seçim yapıldığını görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı ülkeyi şirket gibi yönetmek istediğini söylemişti. Belli ki bu söylemi karşılık bulmuş. Damadı, avukatı, şarkıcısı, danışmanı, arkadaşı, sırdaşı AKP'nin vekil listelerini doldurmuş. Bütün bunlar milletin gözleri önünde yaşanırken, parti sözcüsü Beşir Atalay'ın, "mevcut parti yöneticileri ve milletvekillerinin akrabalarına yer vermedik" türünde bir açıklama yapmasının ciddiye alınır bir tarafı yoktur. Erdoğan kadrosundan arta kalan yerlere de Başbakan Davutoğlu'nun kendisine biat edecekleri yerleştirmeye gayret ettiğini anlıyoruz.

KAPIYA KİLİT

Bizim gördüklerimizi elbette bütün Türk milleti görüyor ve biliyor. Zaten hiç başka bir şeye gerek kalmadan, ülkenin içinde bulunduğu perişan durum her şeyi anlatıyor. Ayakta kalan, işleyen, ümit veren, güven telkin eden tek bir kurum gösteremezsiniz. Dış politikanın hazin hali, Cumhurbaşkanının İran ziyareti ile bir defa daha acı şekilde kendini göstermiştir. Ekonomi dibe vurmuştur. Toplumsal çürüme her alanda ağır sonuçlar doğurmaktadır. Cumhurbaşkanının muhtarlarla yaptığı toplantıdaki konuşmasında, tıpkı Başbakan Davutoğlu gibi, İstanbul'un göbeğinde Adliye Sarayını dahi koruyamayıp görevi başındaki Savcının saatlerce rehin alınıp şehit edilmesin suçunu, basına ve avukatlara yüklemeye çabalamasını, hayretle izledik. Çare olarak gösterdiği şey ise, basının kapısına kilit vurulmasıdır.

Ortada kilit vurulacak bir vaka olduğu doğrudur. 7 Haziran'da Türk milletinin bu zihniyete, bu karanlığa ve ülkeyi tarihin en ağır tablosuna mahkum edenlerin kapısına bir kilit vuracağına olan inancımız tamdır.

ORHAN KARATAŞ/ORTADOĞU