div>

"Bana ne söylenirse söylensin görmemezlikten gelebilirim. Ama asla affetmeyeceğim, asla hoş görmeyeceğim şey benimle beraber yol yürüyen bu arkadaşlarıma bu isnadın yapılmasıdır. Şimdi ölçü o kadar kaçtı ki. Beni koydular. Tamam anladık. Ama imza veren, sadece şahsıma ait değil, biz üç aday imza topladık. Bu üç arkadaşımıza imza teslim eden 548 kardeşimi benim paralelcilikle suçlayanları hoş görmemiz mümkün değil. Bununla ilgili gereken hukuki mücadeleyi başlatıyorum, başlatacağım" 

MHP'de "Olağanüstü Tüzük Kurultayı" için imza veren delegelere Paralel suçlaması yapan hiç kimseye şahit oldunuz mu? Ama Meral Akşener kendine yapılan bu manadaki suçlamaları Ülkücü delegeye yamama derdinde…

"Olağanüstü Tüzük Kurultayı" için imza toplayan delegeler için ilk değerlendirme yazıları yazan ve bu süreci en çok değerlendiren köşe yazarlarından birisiyim ama bir gün olsun Ülkücü delegeye böyle suçlamamız olmamıştır.

Suçlamayı bırak 14 Aralık 2015 tarihinde yazmış olduğum bir yazıda aynen şu cümleleri kullanmıştım: 

"Ne olağanüstü kurultay için imza veren delege haindir. Ne de imza vermeyen delege yalaka ve menfaat düşkünüdür. Zaten "Ülkücü iradeye" böyle bir yaklaşım sergilemek alçaktır. "

***

2 Mayıs 2016 tarihindeki yazımda da şu şekilde seslenmişim: "MHP'de varolan eksiklik, yanlışlık tespit edilip, hepsi ortadan kaldırılmalı" diyen samimi tüm Ülküdaşlarıma çağrıdır bu… 

Lütfen kenara çekilin…

Lütfen asıl mücadele ettiklerimizle aramıza engel olarak çıkmayın. Sizinle hiçbir meselemiz yok. Meselemiz samimi duygularınızı ve düşüncelerinizi operasyon merkezlerine pazarlayanlarladır. "

***  

Birçok yazımda bu cümlelere sık sık rastlarsınız. Bizim derdimiz Ülkücü delege ile değil, "Ülkücü değilim, demokratım" ifadesinin sahibi olduğu halde Ülkücülerin duygu ve düşüncelerini siyasi hırs ve hedefleri için kullanmaya çalışan Meral Akşener gibileriyledir.

Biz bir Ülkücü yazar olarak yazılarımızda Ülkücü delegelere karşı hassasiyetimizi her daim korurken, MHP Lideri Devlet Bahçeli'de konuşmalarında ve açıklamalarında bunu hep sergilemiştir.

MHP'nin bir grup toplantısında "Samimiyetle ifade ediyorum, Tüzük Kurultayı için imza veren her kardeşim benim için değerlidir. Hepsinin iradesine saygı duyuyor, taleplerini biliyor ve anlıyorum. Anlamadığım, asla da anlamayacağım ön plandaki çığırtkanlar, MHP'yi bir plan çerçevesinde etkisizleştirmek, bağımlı ve pasif hale getirmek isteyenlerdir." Demiştir. 

Yine bir başka grup toplantısında ise "Milliyetçi Hareket Partisi'ni bilmeyen, nereden gelip nereye gittiğini anlamayan küçük bir azınlık tutturmuş paradigma değişsin, değişim olsun. Sözlerimden olağanüstü tüzük kurultayı için imza vermiş kardeşlerim asla alınmasınlar, çünkü onlar benim değerlendirmelerimin dışındadır. Ve onlarla eğer varsa meselelerimizi konuşacağımıza, davamızın ruhuna münasip orta yolu bulacağımıza içtenlikle inanıyorum. Sözlerimin hedefi sanal kahramanlaradır. Sözlerim direk proje elemanlarına, sahte demokratlara, düzmece siyasetçilere, paralel kuluçkasına yatıp tavşan çıkarma sevdasına kapılan akıl fukarası nankörleredir." diyerek tavrının ve tepkisinin kime olduğunu çok net göstermiştir.

Hani nerede, imza veren Ülkücü delegeye paralel diyen? Böyle birisi yoktur. Cemaatin ablası Meral Akşener aklınca kurnazlık yapmaktadır.

Bizim "paralel ile gönül bağı var" dediğimiz tüm cemaat yazarlarının, işadamlarının, yöneticilerinin seferberlik halinde desteklediği Meral Akşener'dir.

Bizim "paralel ile gönül bağı var" dediğimiz "Hocaefendiyi bir gün herkes anlayacak. Ne mutlu şimdiden anlayana" diyen Meral Akşener'dir.

Bizim "paralel ile gönül bağı var" dediğimiz, bir zamanlar cemaatin en etkili kişilerinden olan Hüseyin Gülerce'nin  "Meral Akşener yakın mıdır cemaate, Fethullah Gülene, çok yakın bir isimdir. Şahidi benim." dediği Meral Akşener'dir.

Bizim "paralel ile gönül bağı var" dediğimiz, bir zamanlar Fethullah Gülen'e çok yakın olan Nurettin Veren'in ""Fetullah Gülen'in talimatı ile Meral Akşener'i bizzat şahsım Tansu Çiller'e götürerek siyasete soktuk ve Tansu Çiller üzerinden İçişleri Bakanı olmasını sağladık. " dediği Meral Akşener'dir.

Bizim "paralel ile gönül bağı var" dediğimiz, "12 Eylül'de yine millet kanlı bıçaklıydı. Millet birbirini öldürüyordu. Birbirini öldürerek bir yere varmaya çalışılıyordu. Bunların hepsi teröristti. O taraf da teröristti, bu taraf da…" diyerek Ülkücülere "terörist" diyen Fethullah Gülen'i kendine referans alıp, "1980 öncesi Fethullah Gülen'in dinlerarası diyalog modeli uygulanmış olsa sağdan-soldan gençler ölmezdi" diyen Meral Akşener'dir.

Bizim "paralel ile gönül bağı var" dediğimiz, Fethullah Gülen'in ait "Ona sahip çıkın. Kendisini koruyun" dediği Meral Akşener'dir.

Bizim "paralel ile gönül bağı var" dediğimiz Nazlı Ilıcak'ların, Emre Uslu'ların ve MHP düşmanı tüm cemaat tayfasının canla-başla desteklediği Meral Akşener'dir.

Bizim uyarı ve tespitlerimiz böyle bir siyasi projeye karşıdır.

İmza veren Ülkücü delegeye "Paralelci" suçlaması yapmamız Meral Akşener'in büyük bir yalanıdır. Ama kendisi tüm somut örneklerimizde olduğu gibi bizzat cemaatle iç içedir.

Sadece imza veren delege değil, Ülkücü Hareketin tüm mensupları bu oyunu görmelidir.

"Ben Ülkücü değilim, demokratım" ifadesi ağzından çıkmış birisinin cemaate ve Fethullah Gülen'e sevgisi, saygısı ortadadır. Yazılarımızdaki her ifade gayet açık ve nettir. O yüzden kimse birbirini kandırmasın… 

Yok, eğer "Ben Ülkücü iradenin bir parçasıyım" dediği halde, cemaatin hedefleriyle aynı yolda yürüyen varsa ona da zorla gerçekleri kabullendirecek değiliz… Bizim her yazımız belgeli ve somut bilgiye dayanmaktadır. Şuurla takip edenlere selam olsun…

 
 
Yıldıray Çiçek/ORTADOĞU