AKP listesinde yer alan adların çoğu tanınmıyor. Son bir yılda altı milyondan fazla seçmen kaybedildiği halde, kamuoyunun yakından tanıdığı isimlere rağbet edilmeyişi akla kendilerine fazla güveni getiriyor. 'Ceketimi koysam seçilir' sanıyorlar zahir.

Oysa o köprülerin altından çok sular aktı. Haberleşmenin hızlı oluşu, bilgiye de o oranda çabuk ulaşma demek. Ne kadar saklanırsa saklansın, olup biten ortaya çıkıyor. Gerçek olan şu ki, 17-25 aralık yolsuzluğu toparlanmak istenirken, sarayın lüksü tepesine tüy dikti her şeyin.

Hemen her hafta saraydaki bir harcama duyuluyor. Kamuoyu araştırma şirketleri vatandaşa sorduğunda 'Çankaya Köşkü nelerine yetmiyordu?' diyor millet. 200 lira ile ayı geçirmeye çalışan vatandaşımız varken, tanesi 1000 Liralık kadeh kullanmanın nerde yeri var ben bulamadım.

Atatürk'ü yerin dibine sokuyorlar ya, aklıma gelmişken anlatayım tekrar.

Atatürk, 1921'de Ankara garındaki DDY lojmanında kalıyordu. Daha sonra Ankara Müftüsünün eşraftan topladığı parayla, iki katlı bir bağ evi alınır. Atatürk, tuvaleti dışarıda olan o eve yerleşir. Ev de üzerine değil TSK üzerine yapılır. Bunu niye anlatıyorum?

Kendisini yerden yere vurup, adeta dinsiz muamelesi çektikleri Atatürk'ün nasıl mütevazı bir hayat yaşadığı ve vefat ettiğinde tüm mal varlığının devlete kaldığı gerçeğini birilerinin kafasına mıhlamak için.

Yüce Allah(c.c.), Mümin Suresi 39. Ayetinde ne diyor? «Ey kavmim! Bu dünya hayatı ancak geçici bir menfaatten ibarettir. Ahiret ise durulacak karar yurdudur.»

***

SARAYDA, MUHTARLARA GÜLE GÜLE TOPLANTILARI

İktidarlarının başından itibaren, olmayan PKK'yı hortlatıp, onlarca yıldır hiçbir iktidarın imzalamadığı 'İkiz yasaları' imzalayıp, 'Kürt açılımı' için koşmaktan başka ne yaptılar? Şu anda bile, 9 akil adamı listelerine aldılar. Seçime kadar ara verdikleri açılıma, ola ki iktidar devam ederse devam edecekler.

Başkanlığın, hem sarayda rahata ermek hem de o sistem içinde Kürtlere bölgede federal bir yapı vermek için istendiği sır değil. Kaça mal olduğunu söylemekten kaçındıkları aylık giderinin bile dudak uçuklattığı sarayda, şu ara sürekli muhtarları topluyor. Sebebi muhtelif. Hem yıpranan imaj düzelttiğini, hem sarayda ağırlanan muhtarlar yoluyla aradaki bağı pekiştirdiğini sanıyor.

Oysaki Erdoğan böyle birilerine çok yakınlık gösterdi mi, ki örneği vardır, onların gitme vakti gelmiş demektir. Muhtarlıkları kaldıracaklar, başkanlık sisteminde. Muhtarlar üzerinden yürüyen bir çok işlem, nüfus müdürlüğünde, hatta e-devletlerde yapılabiliyor. Velhasıl o muhtarlar şimdi sarayda birkaç saatliğine ağırlanıyor fakat 'güle güle' deniyor aslında onlara.

***

OKUR MEKTUBU - AKSARAY BATIRACAK RTE'Yİ

"Selamlar Neval Hanım,

inşaALLAH MHP bu sefer patlama yapacak. RTE yüzünden bugüne kadar beni

nerdeyse dövecek olan Babam bile MHP diyorsa bilin ki AKP'yi terk eden çok olur. Asıl ilginci şu. O kadar yolsuzluk, ihanet yaparken vazgeçmeyenler AKSARAY yüzüne vazgeçiyor RTE'den! Türkiye'de akrabalarımda aynı durumda.

AKSARAY batıracak RTE'yi inşaALLAH.

Ve bugünde AKP'li Ünal itiraf etmiş ''Halk, muhalefete oy vermez, çünkü

BORÇLANDIRDIK!'' ALLAH söyletiyor.

Selam ve Dua ile

S. Y.

Avusturya "

***

"SABİH KANADOĞLU SEÇSİS SİSTEMİNDE SEÇİM GÜVENLİĞİNDEN BAHSEDİLEMEZ" (Ropörtaj)

"Seçim güvenliği konusunda kamuoyunda kuşkular var. Bu kuşkuların giderilmesi nasıl sağlanabilir, siyasi partilere düşen sorumluluk nedir?

Seçmen kütüklerinin, İçişleri Bakanlığı'na bağlı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlendiği, seçim tutanaklarının Adalet Bakanlığı'na bağlı UYAP tarafından birleştirilerek açıklandığı ve özellikle ABD, Almanya ve Yunanistan tarafından güvensiz bulunan SEÇSİS sisteminin uygulandığı bir ülkede, seçim güvenliğinden bahsedilemez. Yargının bağımsız olmadığı, bütün devlet organlarının siyasi iktidarın kazanması için tüm gücünü ortaya koyduğu bir ortamda Anayasa'nın 79.maddesi uyarınca seçimin başlamasından bitimine kadar, düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ilgili bütün işlemlerin YSK tarafından yapılacak olması da seçime güven kazandırmaz. Oy kullanılacak 7 Haziran gününe kadar, siyasi partiler arasında eşit ve adil bir seçimin koşulları sadece varsayılacaktır. Siyasi partilerin yapabilecekleri tek çare sandıklara sahip çıkmaktır. Her sandıkta gözlemci bulundurmak, sandık tutanaklarını genel merkezde toplamak, açıklanan sonuçlarla karşılaştırmak, yapılabilecek her hileye karşı önlem almak ve özellikle elektrik kesintilerine karşı hazırlıklı ve uyanık olmaktır." (Nurzen Amuran'ın, Sabih Kanadoğlu ile röportajı- 4 Nisan 2015 - Oda.tv)

7 Haziran'da iktidar değişikliğinde, yapılacak işlerden biri de SEÇSİS'in kaldırılmasının milli güvenlik meselesi olduğunun kavranmasıdır.

SEÇSİS deyince hem seçim sonucunun her an kontrolü gerektiği, hm de yabancı bir devletin kurduğu ağ üzerinde 'güvenli seçim yapılır mı?' sorusundan başlayarak. (Batı niye SEÇSİS kullanmıyor sorusu sorularak..)

NEVAL KAVCAR/ORTADOĞU