"Büyük olan her şey fırtınada ayakta durur" der, Martin HEIDEGGER.

Yahut "usta kaptan fırtınalı havada belli olur".

‘Ülkemizin bu gün geldiği durum ...' diye başlayan cümlelerden ziyade şöyle desek; ‘perşembenin gelişi çarşambadan belli olur.

Hükümetin tek başına iktidar olduğu şu 8 senenin istikametine ve çizgisine baktığımızda çizgiyi simetrik bir şekilde 4 yıllık bir süre için daha devam ettirdiğimizde çizginin üstünü çizeceği mefhum ve birikimlere bakarsak ‘Neden MHP?' sorusuna hem cevap buluruz hem de ‘AKP Neden Gitmeli?' sorusunun cevabını millete anlatmış oluruz.

Evet, meselenin düğümlendiği nokta en çok da burası aslında; millete illa anlatmak mı lazım? Yani millet, tecrübe ederek öğrenemiyor mu? Benim cevabım, öğrenemiyor. Çünkü kimse kafasındaki Recep Tayyip Erdoğan ve kadrosuna ihanet etmek istemiyor. Yani hayal ile gerçek arasındaki uçurumun ne kenarında ne de farkında bile değil millet. Bunları sevenler, Recep Tayyip ve kadrosunun hâlâ masum fotoğraflarını asıyor duvarına. Oysa asılmayacak fotoğrafları var bu adamların. Çerçeveyi dahi utandıracak fotoğrafı olan adam tek kelimeyle lider değildir, adam hiç değildir. Öyleyse millet bu ‘ayıp fotoğraflara' rağmen neden AKP'ye geçmişte ‘hayır' demedi. Bence bunun üç cevabı var.

Birinci cevabı Makyevel veriyor;

"Çoğu zaman halk, uğruna evini barkını yaktırdığı hükümdarın etrafında daha sıkı bir şekilde toplanır, ona minnet duyar. İnsanların yaradılışı böyledir. Halk kendisine yapılan iyilikler kadar, kendi yaptığı iyilikler için de bağlılık duyar." Bu cümleyi unutmamak gerekir.

İkinci cevaba kısaca ‘farkında olmama' diyelim. Halkın en ciddi sorunu tanım sorunudur. Fakirlik ve muhtaç olmanın sınırları ve alametleri halka anlatılmalıdır. Yani adam, televizyonda izlediği halk pazarı görüntülerindeki sahnelere bakıp, ‘ne fakirler var şu memlekette' derken, kendi fakirliğinin farkında değildir. Halkın farkında olması sağlanmalıdır. Bunun için reel kıyaslamalar en etkili çözümdür. Patatesin kilosu son 10 yılda elektrik fiyatlarına kıyasla ne kadar arttı, gibi. Bir başka örnekle şunu söyleyelim; millet, devletin milleti ve vatanı ile birlikte bölüneceğine yeterince inanmıyor. Zira farkındalık sınırı bu hususta biraz sığ.

Üçüncü cevap ise; e biraz da hain ve gevşek var bu memlekette.

Onun için istenmez ‘güç birliği' yapan bir MHP.

Ben, bozkurdun yalnızca kulağını dikmesi karşısında bunca feryat koparan kıl keçilerinin kesik kulağına şunu fısıldamak isterdim doğrusu; Tamam, siz ‘güçlü bir MHP' istemiyorsunuz. Peki, siz MHP'yi hiç güçsüz gördünüz mü?

Unutmadan MHP şu an yalnızca kulağını dikmiştir. Anadolu'nun iki muhteşem atasözü ile bitireyim sözü; Keçi, kurttan kurtulursa gergedan olur Keçiye rakı içirmişler, kurdun evini sormuş

Selametle...