Asıl adı Mesrure Sezer olan ve kariyeri boyunca birçok filmde rol alan ödüllü sinema ve tiyatro oyuncusu Sezer Sezin, 25 Ekim 1929'da Eyüpsultan'da dünyaya geldi.

Ödüllü oyuncu, ortaokulu tamamladıktan sonra tiyatroya başladı ve ilk sahnesini 11 yaşında Eminönü Halkevi Tiyatrosu'ndaki "Kral Oidipus" adlı oyunda "kralın kızı" rolüyle aldı.

Hakkında hazırlanan belgeselde Sezin, şu açıklamaları yapmıştı:

"Ben oyuncu olmadım. Galiba oyuncu olarak doğanlardanım. Daha çok küçük yaşlarda mahallenin bütün çocuklarını eve toplardım. Merdivene çıkar onlara şarkı söyler, oyunlar oynardım. Onlar da öyle merakla, sevgiyle, coşkuyla beni izlerlerdi ki, ben de mutlu olurdum. Bütün bunları neden yapardım bilmiyorum. Galiba her şey annemin benim elimden tutup, beni cambaza götürdüğü an başladı..."

1944 yılında beyazperdeye adım attı

Gazete ilanıyla gördüğü "Atilla Revüsü"nün seçmelerine katılarak, bale yapmaya başlayan Sezin, "Hürriyet Apartmanı" filmiyle 1944 yılında da beyazperdeye adım attı.

Sezin, 1948 yılında başrolü Memduh Ün ile paylaştığı "Damga" filminde, 1949 yılında ise Ömer Lütfi Akad'ın yönettiği "Vurun Kahpeye" filminde oynadı.

O dönem çevresinde sinemalara gelen hiçbir filmi kaçırmadığını dile getiren Sezer Sezin, "Kimi filmleri iki, üç defa izlerdim. Bütün dünyamız sinemaydı. Yavaş, yavaş bütün filmlerdeki adın oyuncular yerine kendimi koymaya başladım. Bundan çok mutlu olup, heyecan duyuyordum. Bütün bunları babamı gizli yapıyordum. O zamanki şartlar bugünkü gibi değildi. Annem ise hep beni desteklemişti." ifadelerini kullanmıştı.

Sezin, 1946'da Vedat Örfi Bengü ile ortak olarak Sezer Tiyatrosu'nu kurdu. Bir yıl süre ile turneye çıkan tiyatro 1947'de kapandı.Tiyatronun ardından "Tahir ile Zühre" ve "Arzu ile Kamber" isimli yapımlarda da rol alan oyuncu, bu filmlerde başrolü paylaştığı Kenan Artun ile 1952 yılında evlendi.

Fikret Arat'ın kaleme aldığı romandan etkilenerek, 1948'de sinemaya aktardığı "Damga" filmiyle asıl çıkışını yakalayan Sezer Sezin, filme dair "O dönem sinemada Türk filmleri tek tüktü. Oynadığı zaman da Taksim sinemasında ya bir ya iki en gazla üç gün oynardı. Damga ise tam dört hafta oynadı. Büyük bir olay olmuştu bu. Film, Türk sinemasında bir dönemeç oldu." demişti.

"Şoför Nebahat" filminde canlandırdığı karakterle özdeşleşti

Metin Erksan'ın yönettiği 1960 yapımı "Şoför Nebahat" filminde canlandırdığı karakterle özdeşleşen Sezin, filmin ilgi görmesi üzerinde 1964 ve 1965 yıllarında 2 devam filminde daha oynadı.

Kenan Artun'dan 1963 yılında boşanan, 1965'te ikinci evliliğini yaptığı Üner İlsever ile Kadıköy İl Tiyatrosu'nu kuran Sezin, 1967'de sinemayı, 1970'lerin ortalarında da tiyatroyu bırakıp ticarete atıldı.

Sinemayı bıraktıktan 40 yıl sonra 2007'de Safa Önal'ın yazıp yönettiği "Hicran Sokağı" adlı yapımda konuk oyuncu olarak yeniden izleyici karşısına çıkan Sezin, 2008 yılında Muhterem Nur ile birlikte Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali'nde onur ödülüne layık görüldü.

Sezin, 1955'te Film Dostları Derneği tarafından, "Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu", "Üç Tekerlekli Bisiklet" filmiyle "İzmir Film Festivali"nde "En Başarılı Kadın Oyuncu", 21. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "Onur Ödülü" ve 12. İstanbul Film Festivali'nde "Jüri Onur Ödülü" ve 2008 Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali’nde "Sinema Onur Ödülü"nü kazandı.

Sezer Sezin, 20 Temmuz 2017'de sabaha karşı tedavi gördüğü İstanbul'daki özel bir hastanede hayatını kaybetti.

Usta oyuncu hakkında Türk sinemasının ünlü yönetmenlerinden Lütfi Ömer Akad, şunları kaydetmişti:

"Sezer Sezin hakkında çok şey söylenmiştir. Bunları herkes, seyircisi bilir. Çalıştığı iş arkadaşları, yönetmenler bilir. Benim bunlara katacak pek bir şeyim yok. Ama bir şey ilave etmek isterim. Sezer Sezin, bugünün Türk sinemasının oluşturan temel taşlardan birisidir."

Fatma Girik ise yakın dostu Sezin'in vefatının ardından şunları anlatmıştı:

"Sezer, Memduh Bey'i görüyor, araştırıyor, haber gönderiyor. 'Jön olarak oynasın' diyor. Yani Sezer Sezin, Memduh'un Türk sinemasına girme nedeni. Böyle başlıyor Memduh sinemaya. Sonra yavaş yavaş yönetmen yardımcılığı ve yönetmenliğe geçiyor. En büyük kazanan da hem sinema hem ben. Memduh gibi bir insanla 57 sene beraber oldum. Sezer'e çok şey borçluyum. 18 yaşımdan beri tanışıyorum Sezer'le. O Cihangir'de, ben Kazancı Yokuşu'nda oturuyordum. Bir gece gitmesem kızardı. 'Hadi gel domatesli makarna yaptım' derdi."