Gıda enflasyonu olarak tanımladığımız ve bu günlerde ülkemiz gündeminin önemli konusu olan işlenmemiş gıda fiyatlarının enflasyonist etkisinin çözümü için “Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi”nin çeşitli çalışmalar yürüttüğünü biliyoruz.

Konuya, Covid-19’un hızlandırdığı dijitalleşme açısından da bakmanın faydalı olacağını değerlendiriyorum. Covid-19 ile birlikte tedarik zincirlerinin şeffaflığı ve izlenebilirliği açısından dijital izlenebilirlik modelinin önümüzdeki dönemde etkin şekilde kullanılacağına ilişkin sinyalleri alıyoruz. Buna ilişkin görüşlerimizi yakın geçmişte yazmıştım.

Tarımsal ürünler için de bu sisteminin oluşturulmasını önemli olacağını düşünüyorum. Üretim miktarının bölgesel olarak izlenebilirliği ve tüketim alanlarına talep miktarına göre sevkiyatına imkan sağlayan bir izlenebilirlik modeline ihtiyaç var. Bu hareketleri izlemek, özellikle çabuk bozulan ürünlerdeki zayi oranlarının azaltılması açısından önemli.

Diğer taraftan, açıkta yetiştiricilikten örtü altına geçiş döneminde oluşan üretim düşüşünün izlenebilirliği açısından dijital sistemlere ihtiyaç olduğu açıkça görünüyor. Üretim daralması nedeniyle fiyatların enflasyonist etki yarattığı bir grup da örtü altı grubu.

Bir diğer konu, depolanabilir özelliği olan ürünlerin stok miktarının azalmaya başladığı dönemlerin takip edilmesi ve buna göre tedarik politikasının geliştirilmesi. Bu açıdan lisanslı depoculuk sistemi bir çözüm olmakla beraber, lisanslı depoculuk sistemine dahil olmayan ürünler için izlenebilirlik sistemi çok önemli.

Yukarıdaki değerlendirmelerden, üretim miktarı, talep miktarı ve fiyatlar arsındaki dengeyi kuracak bir dijital izlenebilirlik sitemine ihtiyaç olduğu ortaya çıkıyor.

Bir diğer bakış açısı yine bir dijital sistem. Fiyatlarda şeffaflığı sağlayan e-ticaret bu sorunun giderilmesi açısından bir yöntem olarak kullanılabilir. Nitekim, dünyada da ülkemizde de online alış veriş yapan tüketici sayısı artıyor. Dünyada online alışveriş yapan tüketicilerin %21’inin gıda ve tüketim malzemelerini online olarak aldığı belirtiliyor. Covid-19 pandemisinin bu süreci hızlandırdığını da biliyoruz.

Diğer taraftan dünyada e-ticaret modelleri de gelişiyor. Tarım ürünleri açısından baktığımızda bu modeller Çiftçiden - Tüketiciye (Farmer to Consumer-F2C) veya Çiftçiden - İşletmeye ve İşletmeden de Tüketiciye (Farmer to Business to Consumer-F2B2C) şeklinde karşımıza çıkıyor.

Önümüzdeki dönemde bu modellerin etkin olarak kullanılmasının tarım ürünleri pazarlama sistemlerinde yaşanan sorunların çözümüne önemli katkı sağlaması mümkün olacak.

Tarımsal üretimin şeffaf rekabet koşullarında pazarlanması enflasyonist etkiyi de azaltacaktır. Tabii ki tarım sektörünün yapısal problemlerinin de unutulmaması gerekiyor.