İKTİDAR

 Tarihin iman ve isyanla kesiştiği bir noktada mananın tahtında oturan Türk Ülkücüsü sözüm sana;

Hayy'dan gelip huya giden bir kavganın içerisindesin... Soylu bir kavganın... Varlığı bir tesbih tanesi gibi elinde çeviren Yüce Yaradan'ın aşkına düşmeden düşün;

Wei Irmağı kenarında atından düşmeden can veren adamın hatrına düşün;

Sen o yiğidin adını çocuğuna koyuyorsun. Bugün siyasete baktığın gözle bakarsan o adam bir mağluptu ama sen ona kahraman diyorsun... Yahut o kırk çeriye...

Lâl olduğumuz bu ihtilâldan 40 yıl sonra yaşandı Kerbela... Hüseyin politika bilmedi diye yezid'e mi koştuk, koşmalı mıydık? Hakikatte "zafer inananlarındır" değil mi? Bak bugün oğlunun adı Kürşad, dedenin adı Hüseyin... Bir düşün adam; "politika, tenkit, kalkan dolmuş, doğru at, yüzde 25 vs..." bunlar Türk'ün imanını izahta kullanılacak cümleler değil... Töre’n ve imanın bozulmasın, iğdiş edilmesin… Yaradanın senin mayana kattığı büyük bir cevherdir bu… Allah’ın sana hediyesidir, töre’n ve büyük ruhun. İslam’la birlikte itikat ve imanı da kattık buna…

Ya Enver Paşa… Onun aziz hatırasına sahip çıkan kim var senden başka? Ona da mı çatardın yoksa yaşasaydın çağında…

Başbuğ da mı suçluydu, Meral Ablanın karşısında siyaset yaptı diye?

Hâsılı; Devletine sahip çık... Zira biz bu dergâha çeyrek asır evvel girdiğimizde en sık gördüğümüz adamlar içeriden çıkanlardı, eski bakanlar, sanatçılar, değerli hazirun, müthiş sivi sahipleri değil... O gün Ankara'da bildiğimiz tek devlet, büyüklerimizin Devlet abisiydi... Hadd-i zâtında hâlâ öyle... Seni, senden büyük vicdanına emanet ediyorum... 5000 yaşında olan o soylu vicdanına...

Gün tartışılır, dün tartışılmayacak bir netlikte olmalı değil mi?

“Zillette yaşamaktansa izzetlice ölmeyi yeğlerim” diyen insanların şekillendirdiği bir duruşumuz vardı bizim, bunun ispatı ise Bosna’dan Doğu Türkistan’a, Türkmen Dağından Kafkasya’ya kadar ki büyük coğrafyanın Ülkücü Şehitleri değil mi? Şimdi ne oluyor da sana sekülerizmin, popülizmin, aktüalite mezhebinin kanatları altında ‘iktidar’ hırsına mağlup olmuşsun. Olma… Hüseyin’i en iyi sen anlarsın aslında, zira Ülkücüler Ali’nin belinden değil amma elinden gelen adamlardır… Sen bilirsin bunları.

İktidar sahiplerinin avamı ‘Allah’ ile aldatması gibi seni de ‘iktidar’ ile aldatmasın hırsına mağlup olmuş kırıklar. Sen doğru ol, eğri belasını bulur.

Ki biz iktidar olmak için değil, adam kalmak için ülkücü olduk… Ve yine bu ocakta bildik ki; zafere giden yolda her şey mubah değildir. Yine bildik ki, biz sefer ile mükellefiz, zafer Allah’tandır. Cemaatçi solucanlar gibi takiyyeyi de meşru görmeyiz. Hâsılı, iktidar yolun sonunda var ya da yok, bununla ilgilenme, zira iktidar bu yolda olmaktır…

Selametle…