Türk Hukuk Enstitüsü yaptığı yazılı açıklamada “Yıllardır baroları kendi çiftlikleri haline getirenlerin, ideolojik saplantılarla baroculuğu derebeylik sistemine çevirenlerin, bölücü örgütün sözcüsü gibi hareket edenlerin durumları ayrıcalıkları sorgulanmalı ve bu durum nihai olarak sonlandırılmalıdır” dedi.

Türk Hukuk Enstitüsü’nün açıklaması şu şekilde:

Ekim ayı içerisinde yasal zorunluluk gereği tüm barolarda Genel Kurullar yapılmış, baro organları için seçimler yapılmıştır.

Ancak bazı baroların seçimlerinde adeta terör örgütü propagandası yapılmış, Genel Kurul bölücü örgüt sempatizanlarının cirit attığı bir ortama dönüşmüştür.

İlk olarak 15-16 Ekim tarihlerinde yapılan Adana Barosu 32. Dönem Olağan Genel Kurulu’nda kürsüye çıkan kendini bilmez bir zat bölücü örgüt ağzıyla konuşmaya çalışmıştır.

22-23 Ekim tarihlerinde yapılan İzmir ve İstanbul 1 Nolu Barosu seçimleri ise yine aynı şekilde avukatlık mesleğinin gelişmesine yönelik seçimli bir yarıştan çok terör örgütü güzellemelerinin yapıldığı bir organizasyona dönüştürülmüştür.

Kimin bölücülük yaptığı, kimin ihanete teşne olduğu artık gizlenemeyecek boyutlardadır.

Bazı baroların mesleki dayanışma ve hak mücadelesinden ziyade bölücü örgütün ve onun siyasi uzantılarının kayığına binerek bölücülüğe tevessül etmeleri savunma ruhuyla ters düşen bir kırılmadır.

Yıllardır baroları kendi çiftlikleri haline getirenlerin, ideolojik saplantılarla baroculuğu derebeylik sistemine çevirenlerin, bölücü örgütün sözcüsü gibi hareket edenlerin durumları ayrıcalıkları sorgulanmalı ve bu durum nihai olarak sonlandırılmalıdır.

Sahte demokrasi ve adalet çağrısı adı altında terör örgütünün propagandasını yapanlar, demokrasi kültürünü en çok budayan, benim olsun da ne olursa olsun anlayışıyla dar ve kaymak bir kadro kurarak barolara çöreklenenlerdir.

Dileğimiz sözde baroların savunulduğu kadar Türkiye’nin hak ve çıkarlarının da savunulması, sahiplenilmesidir.

Hiçbir hadsizin, Türk milletinin manevi değerlerini, milli emanetlerini sorgulamasına, tartışmaların içine çekmesine de müsaade edilmeyecektir. Sorgulamaya ve çekmeye çalışanlar ise tarihimiz ve milletimiz nezdinde bedelini mutlaka ödeyeceklerdir.

Türk Hukuk Enstitüsü milli hukuk sistemimize darbe vurmaya, baroları terör örgütünün arka bahçesi haline getirmeye çalışanlara karşı sonuna kadar mücadele etmeyi asli görevi bilmektedir.

Aybüke öğretmenin, Necmettin öğretmenin, Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun, polisimizin ve askerimizin canına kastederek üniter yapımıza darbe vurmak isteyen sözde cübbelilerin takibimiz altında olduğunu, mesleğin yere düşürdükleri onurunu yine Türk Hukukçularının kaldıracağını, bunun için ne gerekiyorsa yapılacağından şüphe edilmemesi gerektiğini kamuoyuna bildiririz.