Ankara ve Çankırı'daki birliklerden çok sayıda tank ve zırhlı araç, sınır bölgesindeki Şırnak'ın Silopi ilçesine doğru hareket etti.

Askeri kaynaklardan alınan bilgiye göre, sınıra zırhlı araç sevkiyatı yapılıyor.

Bu kapsamda 28'inci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı birliklerine ait unsurlar görevlendirildi.

Ankara'dan tanklar ve tank kurtarıcıları, Çankırı'dan ise tekerlekli araçlar ve iş makinelerinin Silopi'ye karayoluyla sevkiyatı başladı.

Bakan Işık'tan sevkiyat açıklaması
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, A Haber'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunarak, soruları yanıtladı.

Sınıra yapılan zırhlı araç sevkiyatının sorulması üzerine Bakan Işık, "Bölgemizde önemli gelişmeler var. Bir taraftan Türkiye'nin içerisinde çok ciddi bir terörle mücadele var, diğer yandan da sınırımızın hemen diğer tarafında önemli gelişmeler var. Bütün bu gelişmelere hazırlıklı olmak açısından yapılan bir çalışma bu. Türkiye her türlü ihtimale önceden hazırlık yapmak durumunda, bu hazırlıkların bir parçası." yanıtını verdi.

"Hazırlıkların Irak tarafına yönelik olduğu iddia ediliyor. Bu doğru mu?" sorusa Işık, "Bu konularda gerek Irak Hükümetiyle gerek koalisyon güçleriyle gerekse Kuzey Irak'taki bölgesel yönetimle temaslar devam ediyor. Tabi Türkiye'nin orada kırmızı çizgileri var. Bu kırmızı çizgilerin aşılmaması durumunda, özellikle Türkiye taahhütlerine her zaman bağlı kalır ama bu kırmızı çizgiler aşılırsa, Türkiye bu noktada yapması gerekeni yapmakta tereddüt etmez. Şu anda iyi bir diyalog zemini var, bu diyalog zemini içerisinde çalışmalar sürdürülüyor." yanıtını verdi.

"Türkiye'ye yönelik terör tehdidinin artması Türkiye'nin kırmızı çizgileri"
Bakan Işık, "Irak'a girilmesi için kırmızı çizgiler nedir?" sorusu üzerine, şunları söyledi:

"Özellikle Musul'un demografik yapısının değişmesi, Türkiye'ye yönelik terör tehdidinin artması Türkiye'nin kırmızı çizgileri. Şu anda buna yönelik baştan beri ortaya koyduğumuz bir tavrımız var. Her ne pahasına olursa olsun terör örgütünün ve terör örgütlerinin burada Türkiye'ye karşı bir terör tehdidine müsaade etmeyeceğiz. Bu noktada Türkiye'nin kırmızı çizgisi var. Eğer o bölgede, özellikle Sincar bölgesinden Türkiye'ye yönelik tehdit ve terör örgütünün orada yuvalanma girişimi olursa Türkiye gereğini yapar. Onun dışında da özellikle Musul'un demografik yapısını değiştirecek, oradaki yerli insanların kendi yurtlarından sürülmesine sebep olacak gelişmeler de Türkiye'nin kırmızı çizgisi ama bu konular şu anda gerek bölgesel yönetimle gerekse, Irak merkezi hükümetiyle görüşülüyor, birlikte çalışılıyor. Koalisyonla da birlikte çalışılıyor. Bu çalışmalar sürecek. Bu arada Türkiye gereken hazırlığı yapıyor, yapmak da en doğal, tabi hakkı. Şu anda bunun gereği yapılıyor."

"Haşdi Şabi, Telafer'e girmek için operasyon başlattı. Musul ya da Telafer'e girilmesi Türkiye'nin müdahalesi için gerekçe oluşturabilir mi?" sorusu üzerine Işık, "Biz, Irak'ta yabancı hiçbir unsurun, Irak Musul harekatında bulunmasını ve Musul'u işin içinden çıkılmaz bir noktaya getirmesini istemiyoruz. İleride bu bölgenin çok daha uzun süre istikrarsızlığa sürükleneceği bir gelişmeye Türkiye'nin seyirci kalmasını kimse beklemesin." dedi.

"PKK'ya zemin kazandırılmasına müsaade etmeyiz"
Bölgede, Türkiye ile tarihi, kültürel bağı bulunan insanlarla ilgili gelişmeleri yakından takip ettiklerini anlatan Bakan Işık, Türkiye'nin, Irak'ın toprak bütünlüğüne yönelik bir adım atmadığını vurguladı.

Işık, Musul operasyonunu fırsat bilerek, yabancı unsurların bölgede bir kazanım elde etmesine Türkiye'nin razı olmayacağını ifade ederek, PKK'ya zemin kazandıracak hiçbir gelişmeye Türkiye'nin müsaade etmeyeceğini kaydetti.

Bakan Işık, bu noktadaki düşüncelerin, bütün muhataplara en açık şekilde ifade edildiğini belirtti.

Irak'ın toprak bütünlüğü çerçevesinde bu harekatın yapılması gerektiğini kaydeden Bakan Işık, "İnsanların kendi toprağını kendisinin savunmasının motivasyonu başka hiçbir şeyde elde edilemez. Musul'un DEAŞ'tan temizlenmesi çok önemli, Türkiye olarak biz bunu destekliyoruz ama bunu yaparken, yarın Musul'u daha büyük bir girdaba, sıkıntılar içerisine sokacak tarzdan da özellikle kaçınılmasını bekliyoruz. Türkiye tüm gelişmeleri yakinen takip ediyor, diplomasi de çalışıyor." diye konuştu.

Özel Kuvvetler Komutanlığına dışarıdan personel alımına ilişkin değerlendirmesi sorulan Işık, ilk etapta 200 subay ve 500 astsubay alımının gerçekleştirileceğini belirtti. Bunun ilk defa Milli Savunma Bakanlığınca yapılacağını vurgulayan Işık, "Bölgede ciddi bir hareketlenme var ve Özel Kuvvetler de hem sınır ötesinde hem de gerektiğinde sınır içerisinde operasyonlar yapıyor. Özel Kuvvetlerimizi güçlendirmek, devamlı güçlü tutmak ve ileride oluşabilecek risklere karşı da şimdiden tedbir almak amaçlı böyle bir çalışmayı yürütüyoruz. Bu ilk etapta alacağımız 700 kişi, daha ihtiyaç olursa da hemen arkasından yine duyurulara çıkacağı" diye konuştu.

"Sivilin askeri işlerde dahli çok çok azdı"
Işık, FETÖ ile mücadele kapsamında TBMM'de oluşturulan darbe komisyonuna eski genelkurmay başkanlarından Necdet Özel'in gelmeyi kabul etmeyerek sorulara yazılı yanıt vermek istemesine yönelik değerlendirmesinin sorulması üzerine, "Necdet Paşa'nın kendi takdiri ama ben olsaydım gidip bizzat orada sorulan sorulara içtenlikle cevap vermeyi tercih ederdim. Ama hangi gerekçeyle bunu yaptığını bilmediğimiz için bir yorum yapmak da çok doğru değil." karşılığını verdi.

Komisyonda konuşan emekli genelkurmay başkanlarının "Biz uyardık" şeklindeki görüşü sorulan Işık, Hilmi Özkök'ün çok takdir ettiği genelkurmay başkanlarından olduğunun altını çizdi.

FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki yapılanmasının 1970'li yıllarda başladığını vurgulayan Bakan Işık, şöyle konuştu:

"Özellikle 80'li yıllarda artmış, 90'lı yıllarda çok daha fazla artmış, 2000'li yıllarda da sürmüş. Kamunun diğer kurumlarıyla ilgili bir tavsiye kararı alındı. Peki Türk Silahlı Kuvvetlerinin iç mücadelesini hükümet mi yürütecekti? Düşünün 2000-2007 yılları arasında askeri liselere giren öğrencilerin orta birinci sınıf kayıtları neredeyse yüzde 25'i Türkiye'de gözükmüyor. Bu hükümetin çok bakabileceği bir şey değil ki. Bu özellikle TSK'nın, 'Ne oldu, bu kadar çocuk orta birinci sınıfı Türkiye'de okumamış, bunlar kim, neyin nesi? Nerede okumuşlar? Orta birinci sınıftaki bir çocuğun yurt dışında ne işi var' diye sorgulaması gerekmiyor mu? Burada olayı sadece hükümetin üzerine atarak, bu olayı kapatmak mümkün değil. Evet, Türkiye Cumhuriyeti'nin burada maalesef bir zaafı oluşmuş, bunu kabul etmek durumundayız. Oluşmasaydı zaten böyle bir tabloyla karşı karşıya gelmezdik. Ama bunu sadece AK Parti'ye ve hükümete fatura etmek çok büyük bir haksızlık olur. Bu 1970'lerden beri devlette yuvalanan bir yapı. Bu yapının TSK'da yapılanması hiç olmasaydı belki Hilmi Paşa'nın söyledikleri haklı olabilirdi ama bu süreçte en büyük yapılanmalarından biri de TSK'da olmuş. Bu süreçte 1970'lerden bugüne kadar görev alan bütün genelkurmay başkanlarında burada az veya çok dahli var, ihmali var. Bunu söylemek durumundayız. Niye? Çünkü 669 sayılı KHK'ye kadar sivilin askeri işlerde dahli çok çok azdı, neredeyse sıfır noktasındaydı."

Işık, "Sen suçlusun, ben suçluyum" anlamında söylemediğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Belki Hilmi Paşa'nın da Işık Koşaner Paşa'nın da diğer bütün genelkurmay başkanlarının da düşünmesi gereken nokta. Çünkü korgeneral seviyesinde olduğunu net bildiğimiz en az 8-10 isim var. Bir korgeneralin o rütbeye gelmesi için 1970'lerde öğrenci olması gerekiyor. Herhalde 70'lerdeki sorumluluk da AK Parti'ye yüklenemez. Dolayısıyla burada bir sistemik zaaftan bahsetmek durumundayız. Burada hiç kimse 'Ben görevimi tam yaptım ama bunlar buraya çöreklenmişler ne yapayım' gibi bir modda bulunamaz. Burada herkesin kusuru var. Ama Allah yardım etti, bu milletin gerçekten büyük bir millet olduğunu 15 Temmuz gecesi hepimiz bir kez daha bütün dünyaya gösterdik."

Darbeci askerlerin OYAK'taki paraları
FETÖ'nün darbe girişimine katılan askerlerin OYAK'taki paralarına ilişkin soru üzerine Bakan Işık, bu konuda şehit yakınları ve gazilerden ciddi şikayetler aldıklarını belirtti.

Işık, şu görüşlere yer verdi:

"Bir hain, devletin kendisine sağladığı imkanlarla okumuş, TSK'nın bir subayı olmuş, 'Peygamber ocağı' dediğimiz ocağın içine sızmış ve 15 Temmuz gecesi de milletin paralarıyla alınan uçağa, helikoptere binmiş gitmiş milli iradenin tecelligahı olan TBMM'yi bombalamış. Birisi gitmiş insanların üzerine ateş açmış. Bunların hem insanlarımıza hem de kamuya verdiği zararlar var. Darbeye bizzat katılanların. Bu zararların tazmin edilmesi gerekmez mi? Bu kişilerden bunları tazmin etmek gerekir. Buna kim karar verecek? Mahkeme karar verecek."

Işık, söz konusu paraların durumuna ilişkin soruya, "Donduruluyor. Darbeye karışan askerlerin OYAK'taki paraları dondurulur." ifadesini kullandı.

aa