İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında, kapatılan Kuleli Askeri Lisesi, Vaniköy, Beykoz bölgelerinde yaşananlar ve Çengelköy Polis Merkezi'nin işgal edilmesi ile burada çıkan olaylarda 8 kişinin şehit edilmesine ilişkin yürütülen soruşturma sonunda hazırlanan, bin 318 sayfalıkiddianamede, şehit Mustafa Cambaz ile şehit ve gazilere ilişkin tespit ve adli tıp raporlarına yer verildi.

İddianamede, Çengelköy'de şehit olan Mustafa Cambaz'ın darbe girişimine tepki göstermek amacıyla ikametgahından ayrılarak, Çengelköy Caddesi'ne gittiği anlatılan iddianamede, Cambaz'ın, Sabancı Polis Merkez Amirliği karşısında bulunan Garanti Bankası'nın olduğu yerde bulunduğu sırada, darbe girişimi kapsamında bölgeyi kontrol altına almaya ve Çengelköy Polis Merkezi Amirliğini ele geçirmeye çalışan şüpheliler tarafından açılan ateş sonucu yaralandığı ve kaldırıldığı Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesine hayatını kaybettiği anlatıldı.

"Adli Tıp raporu"

İstanbul Adli Tıp Şube Müdürlüğü'nün 29 Temmuz 2016 tarihli raporunda, "Kişinin vücudunda 1 adet ateşli silah mermi çekirdeği isabet etmiş olup, oluşturduğu yaralanmanın tek başına öldürücü nitelikte olduğu, kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kosta kemik kırıkları ile birlikte iç organ yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu meydana gelmiş olduğu anlaşılmıştır.” ibarelerine yer verildiği belirtildi.

"Babam, ateş altında olduğunu söyledi"

Müşteki Hamit Alpaslan Cambaz'ın da ifadesinde, babası Mustafa Cambaz'ın saat 23.00 sıralarında darbe haberini alır almaz buna karşı direnmek için evden çıkıp, Çengelköy’e indiğini anlatarak, aynı gece saat 01.00 sıralarında babasının kendisini arayarak. "Askerlerin halkın üzerine ateş ettiklerini, ateş altında olduğunu söylediğini" aktardı.

Bunu duyar duymaz hemen evden çıktığını belirten Hamit Alpaslan Cambaz, ifadesinde şunları kaydetti:

"Babamı kurtarmak amacıyla Çengelköy’e indim. İndiğimde halkın üzerine askerlerin ateş ettiklerini ve bir kısım insanların yaralandığını gördüm. Babamı bulabilmek için bu şahıslara baktım babam aralarında yoktu. Yaklaşık 1,5 saat kadar burada halkın arasında kaldım. Annem evde tek başına telaşlandığından ben onun yanına geri gittim. Babamın telefonunu sürekli arıyordum ancak açan olmuyordu. Ancak bir kez daha aradığımda bir bayan telefonu açtı. Medivia Hastanesi'nde görevli olduğunu, telefonu hastanede düşürmüş olduğunu, babamın da yaralı halde Ümraniye Devlet veya Haydarpaşa Numune Hastanesine sevk edildiğini söyledi. Bunun üzerine babamın kaldırıldığı Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesine gittik. Babamın vefat ettiğini, göğsünden vurulduğunu söylediler. Cenazemizi defnettik. Babamın, polis merkezinin karşısında bulunan Garanti Bankasının arkasında şehit edildiğini öğrendim, olay bu şekildedir. Anayasal düzeni ortadan kaldırmak suretiyle darbeye teşebbüs olayının planlayıcılarından, olaya katılan kişilerden ve babamı şehit eden kişilerden davacı ve şikayetçiyim."

"Şu an askerin sözü devlettir"

Şüpheli Mürsel Çıkrıkçı'nın, özgürlüklerinden yoksun kıldıkları müştekilere yönelik olarak yaptığı konuşmaya da yer verilen iddianamede, Çıkrıkçı'nın, şu sözlerine yer verildi:

“...Sela okunuyor memleket için sela okunuyor inşallah. Yine Allah kitap diyerek insanları galeyana getirmeye çalışıyorlar. Allah'sız kitapsız bunlar. Memleketi ne hale getirdiler. Şu güzelim ecdadın bıraktığı memleketi ne hale getirdiler. Şu an Türkiye Cumhuriyeti silahlı kuvvetleri Türkiye Cumhuriyeti yönetimine el koymuştur... Bütün herkes telefonlarını kapatsın. Askerin sözünü dinlediğiniz sürece selamettesiniz. Selamet isteyenler askerin sözünü dinlesinler. Şu an askerin sözü devlettir. Bunun dışındakilerin sözü emin olun çapulculardır. Onlarla beraber olmak isteyenler gerekli sıkıyönetim cezaları ile cezalandırılacaktır..."