Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının ardından, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) referandum kararı almasına ilişkin, "Tüm ikazlarımıza rağmen bu referandumun yapılması halinde Türkiye ikili ve uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını mahfuz tutar." açıklaması yapıldı.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki toplantının ardından yayımlanan bildiride, toplantıda iç ve dış güvenlik meselelerinin tüm boyutlarıyla ele alındığı belirtilerek, "Başta FETÖ/PDY, PKK/PYD-YPG ve DEAŞ olmak üzere, ülkemi̇zi̇n mi̇lli güvenliğini tehdit eden tüm terör örgütleri̇ne yöneli̇k olarak kurulumuzca daha önce tavsiye edi̇len tedbirler gözden geçirilmiş ve mücadeleni̇n kararlılıkla sürdürüleceği i̇fade edilmiştir." değerlendirmesine yer verildi.

MGK Bildirisinin tam metni şu şekilde:

Milli Güvenlik Kurulu, 22 Eylül 2017 tarihinde toplanmıştır.

Toplantıda;

1. İç ve dış güvenlik meseleleri tüm boyutlarıyla ele alınmış, başta FETÖ/PDY, PKK/PYD-YPG ve DEAŞ olmak üzere, ülkemizin millî güvenliğini tehdit eden tüm terör örgütlerine yönelik olarak kurulumuzca daha önce tavsiye edilen tedbirler gözden geçirilmiş ve mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği ifade edilmiştir.

2. IKBY’nin 25 Eylül 2017 tarihinde düzenleyeceğini açıkladığı referandumun gayrimeşru niteliği ve kabul edilemezliği bir kez daha belirtilmiştir.

Türkiye’nin milli güvenliğini doğrudan tehdit eden bu adımın, Irak’ın siyasi birliği ve toprak bütünlüğü ile birlikte, bölgenin barış, güvenlik ve istikrarı için de tehdit oluşturan vahim bir yanlış olduğu kuvvetle vurgulanmıştır.

IKBY yönetimi, vakit varken referandum kararından vazgeçmeye davet edilmiştir. Bu takdirde, ırak merkezi hükümeti ile IKBY arasındaki meselelerin görüşmeler yoluyla ve anayasal temelde çözüme kavuşturulması için Türkiye’nin elinden gelen katkıyı yapmaya hazır olduğu kaydedilmiştir.

Kuzeyiyle birlikte tüm Irak’ın; Araplar, Kürtler, Türkmenler, Ezidiler, Keldaniler, Süryaniler ve diğer toplumsal gruplardan oluşan çoğulcu yapısının, ancak ülkenin toprak bütünlüğü temelinde korunabileceği belirtilmiştir.

Türkiye’nin yanısıra, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, uluslararası toplum ve Irak Merkezi Hükümetinin de kabul etmediği bu yanlışta ısrar edilmesi halinde, Kuzey Irak’la birlikte bölgemizin tamamına zarar verecek vahim sonuçların ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğu ifade edilmiştir.

Tüm ikazlarımıza rağmen bu referandumun yapılması halinde Türkiye, ikili ve uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını mahfuz tutar.

Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunulur.