İSTANBUL (AA) - Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan, "Türkiye’de sağlık sisteminde gerçekten özel sektör ile devlet birbirleriyle rekabet ederek hizmet kalitesini çok üst kademelere taşımayı başardılar. Şimdi biz bunun benzer bir yaklaşımını devletten beklemek durumundayız, eğitimde de başarıda özel sektörü bir dinamo, sürükleyici halinde kullanmasını arzu ediyoruz." dedi.

Özkur-Bir tarafından Ataşehir Sheraton Otel'de düzenlenen "Eğitimde Gelecek İçin Güç Birliği" çalıştayının açılış panelinde konuşan Erdoğan, Türkiye'nin 2023'e kadar özel okul oranını yüzde 15'e yükseltme hedefini değerlendirdi.

Erdoğan, "Yüzde 15'e ulaşan artışta acaba bu süpermarket mantığındaki zincir okullar mı burayı teşkil ettirecekler, yoksa hakikaten ülkemizin değerlerine, geçmişine, maneviyatına faydalı okullar mı çoğunluğu oluşturacaklar? Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum." ifadesini kullandı.

Bu anlamda, eğitim alanında yapılan çalışmaların yetersiz kaldığını vurgulayan Erdoğan, "Maalesef vizyonumuzu ileriye taşımaktan, daha büyük bir iş yapmaktan ziyade, tabiri caizse herkes kendi kapısının önünde bir şeyler yapmış bugüne kadar. Dolayısıyla bu oluşan boşlukta da, büyük ve önemli bir dönem, maalesef FETÖ'nün okulları o boşluğu doldurdular." şeklinde konuştu.

TÜGVA Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Erdoğan, ayrıca, okulculuğu aynı metodolojiyle ama ticari saiklerle yapan, Türkiye'nin değerlerinden ve maneviyatından kopuk okulların bu boşluğu doldurduğunu, çocuklara cadılar bayramı, noel, yılbaşı, sevgililer gününün öğretildiğini ifade etti.

Çocukların bu kültür çerçevesinde yetiştirildiğini aktaran Erdoğan, "Bakıyorsunuz birçok yerde, başka bir muhafazakar okul alternatifi kalmadığı için, muhafazakar, hali-vakti yerinde olanlar çocuklarını o okullara gönderebiliyorlar. Ondan sonra bize şikayetler geliyor. 'Cuma namazına çocukları bırakmıyorlar.' İşte 'okulun mescidi var ama kapısı kilitli.' Veyahut 'seçmeli ders olarak Siyer-i Nebi istiyoruz ama 10 kişi olmazsa bu dersi açamayız' diyorlar. Yani biraz bilinçli olan tabiri caizse parasıyla rezil oluyor, bilinçsiz olan zaten çocuğuna ne olduğunun farkında bile olmayabiliyor." dedi.

Erdoğan, yeni neslin korunması yönüyle, yüzde 15’e yürürken bu meselenin sanıldığından daha ciddi olduğunu belirtti.

AK Parti iktidarlarında sağlıkta önemli bir dönüşümün gerçekleştiğini anımsatan Erdoğan, şunları söyledi:

"Türkiye’de sağlık sisteminde gerçekten özel sektör ile devlet birbirleriyle rekabet ederek hizmet kalitesini çok üst kademelere taşımayı başardılar. Şimdi biz bunun benzer bir yaklaşımını devletten beklemek durumundayız, eğitimde de başarıda özel sektörü bir dinamo, sürükleyici halinde kullanmasını arzu ediyoruz. Bunun oluşabilmesi için Özkur-Bir veyahut bu tür çatı kurumlarımız ne tür görevler ifa edebilirler? Bunları konuşmalıyız."

Eğitim konusunda dünyanın çeşitli bölgelerinin Türkiye'den taleplerinin olduğunu açıklayan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bugün Maarif Vakfı 100’e aşkın ülkeye ulaşıp buralarda bizim geleneğimizi, değerlerimizi taşıyan okullar yapmak için gayret gösteriyor. Hakikaten Afrikasından Balkanlara, Asyasına kadar bizden model talepleri var. 'Gelip buralarda imam hatipleri açın' diyorlar, 'gelin okullar açın' diyorlar. Amerika’da, İngiltere’de, Almanya’da bizim soydaşlarımız 'çocuklarımızı göndereceğimiz, meşru, sistemli, profesyonel okullar olsa da çocuklarımızı göndersek' diyorlar. Bütün bu sıkleti taşıyabilmemiz için, sanıyorum çok sayıda fırın ekmek yememiz de gerekiyor. Kendimize yüksek hedefler koymaktan çekinmememiz gerekiyor."

Moderatörlüğünü Bilal Erdoğan'ın yaptığı panelde, Doç. Dr. Nihat Alayoğlu "Eğitimde STK'ların önemi", İsmail Güler "Medeniyetimizin Müfredatının Oluşumunda STK'nın Ödevi" ve Prof. Dr. Soner Durmuş da "Kritik Başarı Faktörü: Öğretmen" konusunda değerlendirmelerde bulundu.