Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, "Med7 Zirvesi Ortak Bildirisi"ne ilişkin bir soruya yazılı yanıt verdi. 

Fransa, İtalya, İspanya, Malta, Portekiz, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin katılımıyla 10 Eylül 2020 tarihinde Med7 Zirvesi düzenlendiğini anımsatan Aksoy, "Ortak bildiride yer alan Doğu Akdeniz ve Kıbrıs meselesine ilişkin ifadeler, geçen sene olduğu gibi taraflı, gerçeklerden kopuk ve hukuki dayanaktan yoksundur." ifadelerini kullandı

Yunanistan'a gerginliği azaltma çağrısı

Aksoy, Yunanistan'ı uluslararası hukuka aykırı ve maksimalist deniz yetki alanı iddialarından vazgeçmeye davet ederek, "Gerginliğin azaltılması için Yunanistan'ın Oruç Reis araştırma gemimizin etrafındaki askeri gemilerini çekmesi, NATO'nun ayrıştırma inisiyatifine destek vermesi, Meis dahil Doğu Ege adalarını silahlandırmaktan vazgeçmesi ve Batı Trakya Türk Azınlığına yönelik son dönemde artan baskılarına son vermesi elzemdir." mesajını verdi.

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'e en uzun kıyısı olan AB'ye aday bir ülke olduğunun altını çizen Aksoy, şunları kaydetti:

"Doğu Akdeniz'de diyalog ve iş birliğinin hakim kılınması için öncelikle Yunanistan'ın Türkiye ile önkoşulsuz olarak masaya oturması, Kıbrıslı Rumların Ada'nın ortak sahibi olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile hidrokarbon kaynaklarının araştırılması ve işletilmesi için gelir paylaşımı dahil iş birliği yapması, kendi dar görüşlü çıkarlarına AB'yi alet etmemesi ve AB'nin ve bahse konu bildiriye imza atan diğer ülkelerin ise uluslararası hukuka ve AB müktesebatına aykırı olarak dayanışma kisvesi altında körü körüne izledikleri tek yanlı ve taraflı tutumlarını terk etmesi lazımdır."

Aksoy, "dayanışmanın haklı olduğunda, haklıyla yapıldığını, haksızla dayanışma olamayacağını" da vurguladı.

Med7 Zirvesi Ortak Bildirisi

"Med7 Zirvesi Ortak Bildirisi"nde, "Egemenlik ve egemenlik haklarına yönelik tekrarlanan saldırılar ve Türkiye'nin aldığı saldırgan tedbirler karşısında (Güney) Kıbrıs (Rum Yönetimi) ve Yunanistan ile tam desteğimizi ve dayanışmamızı yineliyoruz. Bölgedeki ülkeleri uluslararası hukuka ve uluslararası deniz hukukuna saygı göstermeye ve tarafları sorunları diyalog ve müzakere yoluyla çözmeye davet ediyoruz." ifadelerine yer verilmişti.

Bu çerçevede Türkiye ile Yunanistan arasında diyaloğun yeniden başlaması için AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Almanya'nın ara buluculuk çabalarının memnuniyetle karşılandığı belirtilen söz konusu metinde, Türkiye'nin, münhasır ekonomik bölgesinin belirlenmesine yönelik müzakerelerin başlaması için Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin davetini kabul etmeye ve bu konuyu Uluslararası Adalet Divanı'na taşımaya çağrıldığı kaydedilmişti.

Bildiride, "Türkiye'nin diyalog yolunda ilerlememesi ve tek taraflı faaliyetlerine son vermemesi halinde, AB ek kısıtlayıcı tedbirlerin bir listesini hazırlamaya hazır ve bunlar 24-25 Eylül’de düzenlenecek AB Liderler Zirvesi'nde gündeme gelebilir." ifadeleri kullanılmıştı.