Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe Karargahındaki eylemlerle ilgili 244 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.

Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen davanın duruşmasında, sanıklar, avukatları ve müştekiler hazır bulundu.

Duruşmada, 15 Temmuz 2016'da Mamak 28. Mekanize Tümen Komutanlığında görev yaptığını belirten eski üsteğmen Taner Yurt, FETÖ ile hiçbir bağlantısı olmadığını savunarak, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istemediğini söyledi.

Yurt, darbe girişimi akşamı alarm verildiği için saat 22.00 sıralarında tugaya geldiğini bildirerek, "Birliğe girdiğimde alarm durumu verilmişti. Garajlar bölgesinde birlikler toplanıyordu, benim muharebe destek bölüğü de garajlar bölgesine toplandı, bölük komutanı da geldi, daha sonra bölük komutanı ile beraber bölük garajlar bölgesindeydi, biz de aşağıya indik. Mühimmat alındıktan sonra zırhlı muhabere araçlarına (ZMA) binildi, daha sonra Meriç üsteğmen ayrıldı, bölük komutanı da 'Tabur komutanı ile beraber gidiyorum.' dedi. Araca binmediğim için tabur komutanı beni gördü ve 'Taner sen de bir ZMA'ya bin.' dedi, ben de herhangi bir ZMA'ya bindim. Genelkurmay'a saldırı olduğu söyleniyordu." ifadelerini kullandı.

Genelkurmay Başkanlığına emniyeti almaya gittiklerini aktaran Yurt, şunları söyledi:

"Emniyete almaya gidiyoruz şekilde birlikten çıktık. Samsun yolundan gittik, daha sonra Ulus istikametinden Beştepe'ye doğru gittik. Bir karışıklık vardı, halk üzerimize geldi, biz ZMA'larla arasında kaldık, bize saldırıyorlardı ZMA'nın üzerine çıkıyorlardı, yaklaşmayın diye uyardık, ondan sonra da kapakları kapattık. Daha sonra Jandarma Genel Komutanlığının önündeki köprü altında tek başımıza kaldık. Halktan kurtulunca orada durduk. Jandarma Genel Komutanlığının C kapısına gittik, orada da vatandaşlar vardı. Kapağı açtığımda halk yine bizim üzerimize geldi. ZMA'ya çıkmaya çalışıyorlardı, bağırıp çağırıyorlardı. Biz de 'Yaklaşmayın, emir aldık biz.' dedik. Binaya yaklaştırmamaya çalıştım, bina koruması yapacağız diye düşündüm, binaya yaklaştırmamaya çalıştım, yaklaştılar yine geldiler, ben havaya iki yada üç el ateş ettim, çünkü artık ZMA'ya çıkıyorlardı."

"Paralel yapı darbe yapıyor' dediler"

Nizamiye yakınındaki polislerin olayları yatıştırdığını ve halkı uzaklaştırdığını kaydeden Yurt, savunmasına şöyle devam etti:

"Polislerin yanında indik, ileride tanımadığım bir yarbay vardı. Yanına gittik, 'Komutanım ne oldu?' dedim. Halkı uzaklaştırmamızı ve binaya yaklaştırmamızı istedi. Vatandaşı işaret ederek, 'Uzaklaştırın, yapın gerekeni.' dedi. 'Yapın gerekeni' denilince ateş edin diye anladım. Kimseye ateş emri vermedim. Duvar tarafında polisler vardı, yarbay bu kişileri de göstererek, 'Bunları da atın.' dedi. Şaşırdım, yanımda Kürşat Yaman üsteğmen vardı. Ne ben ne de Kürşat, polislere bir şey yapmadık. O sırada helikopter geldi, bize doğru ateş etmeye başladı. Halk da vardı, halktan vurulanlar oldu ateş edildiğinde. Ben de geldiğimiz ZMA'ya doğru koştum. Helikopterin bir vatandaşı vurulduğunu gördüm, arka tarafta da vurulanlar oldu ama net görmedim, daha sonra helikopter gitti. ZMA'ya girdim, kapakları kapattım. Korktuğum için kapağı bir daha açmadım."

Yurt, beklerken tabur komutanını aramaya çalıştığını ancak ulaşamadığını öne sürerek, şöyle savunma yaptı:

"Sungur yüzbaşıyı aradım, 'Komutanım tabur komutanımıza ulaşamıyorum, halk saldırıyor. Ne yapacağız?' dedim. Tabur komutanının yanında olduğunu ve verebileceğini söyledi. Komutana, ne yapmamız gerektiğini sorduğumda, 'Tereddüt etme Taner' dedi. Polisler etrafımızda, biz araçlarda bekledik bir müddet. Serhat üsteğmeni aradım ve ne yapacağımızı sordum. Polisler, Serhat üsteğmenin ZMA'sının yanına gitti, kapağı açtılar konuştular. Daha sonra Serhat üsteğmen aşağıya inerek, polislerle konuştu. Bir özel harekat polisi vardı. Darbe yapıldığını o polisten öğrendim. Bize 'Paralel yapı darbe yapıyor, jandarmanın içinde onlar, sizin tabur komutanınız da içeride o da onlardan.' dedi. Duyduklarımızdan sonra 'silahları bırakın' deyince de bıraktık."

Üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyen Yurt, FETÖ ile hiçbir bağlantısı olmadığını öne sürerek tahliyesini istedi.

"Yorgunluktan uyuyakaldım"

Sanık eski astsubay Abdulhamit Özmen de üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek, hayatının hiçbir döneminde FETÖ ile herhangi bir ilişkisinin olmadığını savundu.

Darbe girişiminde, Jandarma Genel Komutanlığında bilgi işlem merkezinde çalıştığını anlatan Özmen, "Nöbette kalma sebebim, iddianamede belirtildiği gibi evimde internet olmaması değil. Mesai bitiminde odama geçtiğimde servislerin hareket ettiğini gördüm. Odada, nöbetçi olan mesai arkadaşım Kadir vardı. Yapacakları konusunda konuştuğumuz sırada bölük komutanımız yüzbaşı Erkan Demir odaya girdi. 'Akşam siber saldırı olabilir, çıkmayın ve pencereye yaklaşmayın.' dedi. Yemekten sonra Kadir rahatsızlandı, onunla ilgilendim, Kadir daha sonra hava almak için bahçeye çıktı." dedi.

Özmen, evine gitmek için bölük komutanı Erkan Demir'i aramak üzere Jandarma Genel Komutanlığı bahçesine çıktığını belirterek, şunları kaydetti:

"Bahçede hareketlilik vardı. Bir rütbeli yanıma gelerek kim olduğumu sordu. Tekmil verdim, bana saldırı olacağını ve güvenli bir yere geçmemi söylediler. Binaya girdim, beklemeye başladım. Karmaşa yaşanıyordu ama ne olduğunu anlamadım. Yaşanan yoğunlukta aşağıya indim, bir müddet burada kaldım. Daha sonra tekrar yukarı çıktığımda yorgunluktan yığılıp uyuyakaldım. Saat 6 civarında bir koşuşturma vardı, bende onları takip ettim. Herhangi bir olaya karışmadım."

Sabaha karşı bulunduğu odadan çıkmadığını öne süren Özmen, "Bizi orada alıkoydular. Orada rehineler vardı, ben de rehineydim. Camlar patlıyordu, çatışma oluyordu, bombalıyorlardı. Benim teçhizatım ve silahım vardı. Ama kimseyle çatışmadım, bir yarbay ve yüzbaşı 'Karşı gelenin kafasına sıkarım.' dediği için müdahale edemedik. Sabah olmak üzereyken kaçtım. Nöbetçi sistem odasına geldim. Polisi ve ailemi aradım. Sonra teslim oluyoruz diye ses duydum. Sonra polis panzerleri beni teslim aldı." savunmasında bulundu.

İddianamede yer alan fotoğraflardaki kişinin kendisi olmadığını savunan Özmen, üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek tahliye talebinde bulundu.