CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Musul operasyonuyla ilgili açıklamalarda bulunarak, "Sincar yeni bir Kandil olma yolunda. Onun için biz Sincar'a müsaade edemeyiz. Orada PKK var. Suriye ve Irak'ta bekamızı tehdit eden hiçbir gelişmeye seyirci kalmıyoruz, kalmayacağız" dedi.

"241 DİYORLAR, 246 ŞEHİDİMİZ VAR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazi ve Şehit Yakınları Atama Töreni'ne katıldı. Beştepe Kültür ve Kongre Merkezi'nden gerçekleştirilen törende Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ile şehit yakınları da yer aldı. Atama töreninde hitap eden Erdoğan, terör örgütlerinin çocuk, yaşlı, kadın demeden insanları öldürdüğünü belirterek, 15 Temmuz gecesi yaşananlara değindi. Darbe girişiminde 246 şehit verildiğini vurgulayan Erdoğan, "Bunların İslam ile bir alakası olamaz. Bunlar Müslüman da olamaz. Son olarak FETÖ 15 Temmuz gecesi 246 vatandaşımızı, 241 diyorlar, bu arada bu ayaklanmaya karşı kendini siper edecek kardeşlerimizden o bölgelere gelirken, trafik kazalarında şehit olan 5 kardeşimiz, ben de hep 241 diyordum, bu sayı 246. Onları da buna dahil ettik. Böylece 246 şehidimiz var. 2 bin 194 vatandaşımız yaralandı. Bir kez daha bu FETÖ terör örgütüyle milletimin kanını döktüler. Bizim milletimiz için şehadet bir şeref, onur, ayrıcalıktır. Milletimiz inancı, bayrağı, ülkesi, geleceği için gerektiğinde ölümün üzerine koşarak gidebileceğini 15 Temmuz'da tüm dünyaya bir kez daha gösterdi. 15 Temmuz zaferinin sahibi milletimizin kendisidir. Ben o gece böyle bir milletin lideri olmaktan şeref duyuyorum, gurur duyuyorum. Bu millet yeniden ayağa kalktı. Yeniden Kurtuluş Mücadelesini ortaya koydu. Bu millet gövdesini siper etti, neticeyi aldı" diye konuştu.

"DEVLETİN ULAŞTIĞI İNSANLARIN ORTADA BIRAKILMASI SÖZ KONUSU OLAMAZ"

Şehit yakınları ve gazilerin ihmal edildiği iddialarına yanıt veren Erdoğan, "Devlet elbette geçmişten beri şehit yakınları ve gaziler için çalışmalar yapıyor. Başbakanlığım döneminde farklı bakanlık ve kurumlar tarafından yürütüldüğü için dağınıklık gösteren bu çalışmaları Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nda topladık. Bunları burada ifade etmekten ben hicap duyuyorum. Çünkü biz hiçbir maddi karşılığın bir insanın canını feda etmesinden, bunu göze alarak kendisini öne atmasından önemli olmadığını biliyoruz. Ulaşılamamış veya ihmal edilmiş insanlar olabilir. Devletin ulaştığı insanların ortada bırakılması söz konusu olamaz. Bir tane dahil yardıma muhtaç olduğu halde devlet kapısından çevrilen mazlumumuz varsa en başta ben olmak üzere bunun vebali hepimize aittir. Şehit yakınlarımız ve gazilerimiz söz konusu olunca en ufak bir aksaklık bizim için eziyet anlamına gelir" ifadelerini kullandı.

"15 TEMMUZ'U BAŞARSAYDILAR, BU DARBEYİ DE ALLAYIP PULLAYIP PAZARLAMAYA ÇALIŞACAKLARDI"

15 Temmuz'un en önemli mesajının ne olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "15 Temmuz'da bir soruya kat'i bir cevap bulduk. Bu çok önemli. Devletin sahibi millettir. FETÖ ihanet çetesi millete ait olan devleti gasp ederek, millete karşı kullanmaya çalıştığı için başarısız olmuştur. 17-25 Aralık darbe girişimi FETÖ'nün devleti gasp etme teşebbüsüydü. Yargıyla, emniyetle, polisle. 15 Temmuz darbe girişimi de aynı şekilde FETÖ'nün devleti gasp etme teşebbüsünün son halkasıdır. Kimle? Silahlı Kuvvetler'imizin içerisine sızmış bir grup üniforma içerisindeki FETÖ'cü ne yazık ki haydutlarla. Bu iki girişim arasındaki fark birinin hukuk, adalet ambalajıyla pazarlanmaya çalışılması, diğerinin ise doğrudan silahla, bombayla yapıldığı için böyle bir kılıfa sokulamamış olmasıdır. Eğer 15 Temmuz'u başarsaydılar emin olun bu darbeyi de allayıp pullayıp pazarlamaya çalışacaklardı" açıklamasında bulundu.

"BUNLAR BİZİM HAREMİMİZE GİRDİLER, BUNLAR SAPIK"

FETÖ ile mücadele kapsamında yürütülen soruşturmalarda, mağdur olduğunu iddia edenlere ilişkin konuşan Erdoğan, "Şimdi ne diyorlar. 'Mağdurlar var'. 'Bu mağdurlar yazık, benim oğlum böyle bir şey yapmadı'. Kusura bakmayın. Şehidimin yakınlarını, gazilerimi, yakınlarını mağdur olarak gözetmeyeceğim de bu zemini hazırlayanlara mı mağdur olarak bakacağım? Bunlar bizim haremimize girdiler. Bunların ümmeti, milleti parçaladılar. Ismarlama evlendirme törenleri yaptılar bunlar. O kadar ileri gittiler ki Pensilvanya'dakinin şah damarından kendilerine daha yakın olduğunu söylediler. Kula şah damarından yakın olan Allah'tır Allah. Hiçbir güç bize Rabb'imizden şah damarı olarak daha yakın olamaz. Bunlar sapık. Onun için gelişmeler bize gösterdi ki bu pazarlamanın alıcıları da hazırmış" dedi.

"BU YAPIYA KARŞI TAVIR ALMAYA BAŞLADIĞIMDA YANIMDA MİLLETİMDEN BAŞKA KİMSEYİ BULAMADIM"

FETÖ'ye karşı açık tavır almaya başladığında siyaset arkadaşlarının dahi kendisine haksızlık yaptığını söylediklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "İhanetin ve kötülüğün örgütlenmiş hali olan FETÖ yıllarca milletimizi öyle bir cendereye sıkıştırmış ki bu yapının gerçek yüzünü anlamak bir hayli güç hale gelmiştir. Bir yanda eğitim, hayır, dayanışma gibi çalışmalar öne çıkartılırken, diğer yanda da örgütün tepesinden aşağıya doğru süzülen bir şüphe yığını pek çoklarını rahatsız ediyordu. Bu zorluğu en çok yaşayanların başında şahsım geliyor. 2010 yılından itibaren bu yapıya karşı açık tavır almaya başladığımda özellikle de 17-25 Aralık emniyet, yargı, darbe girişimiyle birlikte net bir duruş sergilediğimde yanımda milletimden başka kimseyi bulamadım. Kendi siyaset arkadaşlarımdan, muhalefet partilerinden, iş dünyasından, sivil toplum kuruşlularından her çevreden pek çok kişi bunların üzerine çok gittiğimi, kendilerine haksızlık yaptığımı bana söylüyordu. Sadece milletim beni bu mücadelemde kayıtsız, şartsız destekledi"

"PARLAMENTO BÖYLE BİR KARARI ALACAK OLURSA CUMHURBAŞKANI OLARAK BUNU ONARIM"

İdam tartışmalarına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Haklı olarak benim vatandaşım idam diyor. Ben de vatandaşıma diyorum ki bizim hukuk sistemimizde parlamento bunun kararını verir. Parlamento böyle bir kararı alacak olursa cumhurbaşkanı olarak bu karar bana geldiğinde ben de bunu onarım. Bazı Batılılar bize diyor ki 'Niye idam diyorsun?'. Dedim ki egemenlik, kayıtsız, şartsız milletindir. Bizim ülkemiz demokrasiyle yönetilen bir ülkedir. Milletin kararının üstünde bir karar yoktur. Eğer demokrasi diyorsanız o zaman konuşamazsınız. Siz darbeyi savunuyorsunuz, bu ne demektir? Şu anda dünyanın büyük bir çoğunluğunda idam hala var. Tablo böyle olduğu halde bize akıl verenler, o aklı kendilerine saklasınlar"

"15 TEMMUZ'U İŞGAL GİRİŞİMİ OLARAK NİTELENDİRİYORUZ"

Darbe girişiminin aynı zamanda bir işgal girişimi olduğunu savunan Erdoğan, "Darbe girişiminin ülkeyi ele geçirmekten ziyade ülkede bir iç savaş çıkarma amacı taşıdığı gayet açıktır. Biz bunun için 15 Temmuz'u aynı zamanda bir işgal girişimi olarak nitelendiriyoruz. Türk milleti vatanını işgal etme, ezanını susturma, bayrağını indirme, devletini yıkma peşinde olanlarla nasıl mücadele edebileceğini Çanakkale ve İstiklal harbinde göstermiş bir millettir. Aradan yaklaşık bir asır geçtikten sonra içimize soktukları hainler ve gafiller aracılığıyla aynı projeyi bir kez daha hayata geçirmeye çalıştılar. Darbecilerin tüm hesapları bozuldu" dedi.

"EĞER BENİM YAKIN ARKADAŞLARIMIN İÇERİSİNDE DE VARSA..."

17-25 Aralık ve 15 Temmuz'da yaşananlardan sonra FETÖ'nün içinde yer almayı sürdürenlerin masum ve mağdur olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Kimse bize mağdur edebiyatı yapmasın. Eğer benim yakın arkadaşlarımın içerisinde de varsa onlara da sesleniyorum. Sakın bize mağdur edebiyatı yapmayın arkadaş. Benim mağdur, mazlumlarım burada. Bak şimdi mektuplar geliyor, itirazlar. Hepsi aynı kalıptan çıkmış. Aynı şeyler. Siz kimi aldatıyorsunuz? Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz. Mağduriyete uğramış olanların hakkını gözetmek elbette vazifemiz. Ama özellikle 17-25 Aralık'a, 15 Temmuz'a rağmen FETÖ'nün içinde yer almayı sürdüren hiç kimse ne mağdurdur ne masumdur. Bu kişilerin en yakınlarımız da olsa haklarında gereken işlemi yaptırmak mecburiyetindeyiz" diye konuştu.

"EL BAB'I DA TERK EDECEKLER; MÜNBİÇ'E, RAKKA'YA YÖNELECEĞİZ"

Fırat Kalkanı harekatına ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizin 81 vilayetinde terörle mücadelede çok farklı bir sürece giriyoruz. Artık sonuçla değil, bu işin kaynağı neresiyse o kaynakta bu mücadeleyi başlatmanın adımlarını atıyoruz. Terör kapıya dayandığı zaman değil, kaynağında bunları kurutmak. Cerablus'a girdik. Arkasından Rai, oraya girdik. Orayı da DEAŞ terk etti. Aşağıda Dabık vardır. DEAŞ'ın kutsalıydı. Dabık'tan da terk edip gittiler. Şimdi El Bab'a yürüyoruz. Çünkü El Bab onların önemli bir merkezi. El Bab'ı da terk edecekler ondan sonra Münbiç'e Rakka'ya yöneleceğiz" ifadelerini kullandı.

"SİNCAR'A MÜSAADE EDEMEYİZ, ORADA PKK VAR"

Musul ve olası Rakka operasyonuyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesini de hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "PYD/YPG gibi terör örgütlerine bizim ihtiyacımız yok. Biz dedik ki gelin sizle beraber Rakka'dan DEAŞ'ı atalım. Bunu biz sizlerle beraber hallederiz. Bu gücümüz var. Bunlar nedir, basit bir terör örgütü. Şu anda Kerkük'te, Musul'da, Telafer'de, Sincar'da bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Sincar yeni bir Kandil olma yolunda. Onun için biz Sincar'a müsaade edemeyiz. Orada PKK var. Telafer'de ne yazık ki Türkmen kardeşlerimiz ikiye bölündü. Şimdi orada mezhepler noktasında çatışma var. İşte biz bunu istemiyoruz. Telafer'e sesleniyorum. Bırakın bu mezhep çatışmasını. Mezheplerin üzerinde İslam var. İslam'da birleşin. Suriye ve Irak'ta bekamızı tehdit eden hiçbir gelişmeye seyirci kalmıyoruz, kalmayacağız"

DHA