İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmada savunma yapan Mutlu, meslek hayatının önemli bir kısmını terörle mücadele içinde geçirmiş biri olarak terör örgütü üyeliğinden yargılanmasının kendisini üzdüğünü belirterek, bu suçlamayı reddettiğini dile getirdi. 

15 Temmuz darbe girişimine teşebbüs edenleri ve destekçilerini şiddetle lanetlediğini ifade eden Mutlu, tüm terör örgütlerinin eylemlerini de kınadığını ifade etti. 

Şırnak ve Silopi’deki görevi sırasında terörle mücadele sürecinde yaşanan çatışmalardan eşi ve çocuklarının olumsuz etkilendiğini anlatırken duygulandığı görülen Mutlu, "Terör örgütü üyesi olarak itham edilmem, çok ağır bir suçlama. 'Terörist' diye tanımladığımız, mücadele ettiğimiz katillerle nasıl bir ortak yanım var ki bana terörist ithamında bulunuldu. Buna üzülüyorum ama devletime küsecek değilim." diye konuştu. 

Mutlu, cezaevi koşullarının zorlu olduğunu belirterek, insanoğlunun tüm zorluklara alıştığını ancak haksızlığa alışamadığını söyledi. 

İddianamede hakkındaki suçlamaları okuyarak, üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığını, 15 Temmuz darbe girişimi ile bağı olduğunun öne sürüldüğünü aktaran Mutlu, darbe girişimi gecesi Altınoluk’taki evinde olduğunu ve darbe karşıtı bir tweet attığını anlattı. 

Mutlu, FETÖ üyesi olduğuna yönelik herhangi bir somut delilin iddianamede yer almadığını iddia ederek, hayatı boyunca anayasaya bağlı kaldığını savundu. 

İddianamede, FETÖ üyesi olmak suçundan hakkında işlem yapılan Şerif Ali Tekalan, Mustafa Yeşil, Talip Gül, Mustafa Özcan ve ismini hatırlamadığı bir kişiyle telefon irtibatının bulunduğunu ifade eden Mutlu, söz konusu kişilerle valilik görevi gereği tanıştığını, toplamda telefonla 7 kez konuştuğunu söyledi. 

Mutlu, gözaltına alındığında Akıncı Üssü davası sanığı Akın Öztürk’ün isminin telefon rehberinde olması nedeniyle kendisine soru sorulduğunu anlatarak, Öztürk’le Diyarbakır’daki görevi sırasında beraber çalıştığını ve daha sonra biri kandil, biri bayram olmak üzere kendisine iki mesaj attığını ifade etti. 

FETÖ'nün şifreli haberleşme programı ByLock'u kullanmadığını, bu programı da görüşme yaptığı kişilerin kullanıp kullanmadığını bilmesinin de mümkün olmadığını savunan Mutlu, "Darbeden önce bana bu programı sorsalardı, 'İngiliz biri' falan derdim. Bunu kullananlarla görüşmemin suç isnadı olarak bana yöneltilmesini kabul etmem mümkün değildir." dedi. 

- "Bugün işsiz bırakılan bir valiyim" 

Mutlu, bugün işsiz bırakılan bir vali olduğunu ve geçen ay eşinin maaşını almadığını belirterek, "Hakkımdaki araştırma raporu çıktıktan bir yıl sonra görevden çıkarılmış bir valiyim. Muhtemelen hakkımda bu ağır iddianame kabul edildikten sonra çıkarılmama gerek duyuldu." ifadelerini kullandı. 

İstanbul ve Diyarbakır’daki görevlere FETÖ’nün stratejisi doğrultusunda getirildiği iddiasını reddeden Mutlu, tüm görevlere hakkıyla getirildiğini savundu. 

Mutlu, FETÖ’nün kendilerini parlatarak çeşitli konumlara getirdiği iddiasını da reddederek, şöyle devam etti: 

"Master, doktora için yurt dışına giden bir vali değilim. 3 önemli vilayette nefes almadan çalıştım. Bir defa yurt dışına çıkmış bir valiyim o da Almanya’ya Turizm Bakanının ricası üzerine kendisine eşlik ettim. 9,5 yıllık valilik görevimdeki tek yurt dışı gezim budur. Görev sürem içinde kullandığım yıllık izinlerimin tamamı 20 günü geçmez. Bu kadar yoğun mesaide çalışan bir valinin parlatılarak bir yere getirilmesi suçlaması üzücüdür. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, benim de 2 yurt dışı gezisinde kendisine eşlik etmemi istemesine rağmen yoğunluk nedeniyle mazeret bildirerek katılmayan bir valiyim."

- "Darbe gerçekleşseydi yine yargılanacaktım" 

Görevden alınan FETÖ üyesi eski savcı Muammer Akkaş’ın 17-25 Aralık operasyonunu engellediği gerekçesiyle hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirten Mutlu, "17-25 Aralık dönemindeki polis müdürleri FETÖ dava sanıklarından Yakup Saygılı ifadesinde, beni '18 Aralık hukuka darbe örgütünün üyesi' olarak tanımlamaktadır. Şayet 15 Temmuz darbesi gerçekleşseydi şu an Silivri Cezaevi'ne beni bu yapı kapatacaktı. Bundan tereddüdüm yok. Bugün bu mahkemede o iddialarla yargılanmaya başlayacaktım. Ben ne Musa’ya ne İsa’ya yaranabiliyorum. Bu durumda ne yapmam gerekiyor Allah’a dua etmem gerekiyor, ediyorum ve sizin vicdanınıza teslim olmam gerekiyor ona da samimiyetle teslim oluyorum." ifadelerini kullandı. 

MİT krizi sırasındaki gelişmeleri eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a konuyu aktarmasından haberinin olmadığını savunan Mutlu, İstanbul’da geleneksel olarak bu şekilde direkt olarak Başbakan’a bilgi aktarma gibi bir işleyişin olduğunu söyledi. 

Mutlu, bunun büyük bir sıkıntı olduğunu öne sürerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama bu, bugünün meselesi değildir. Eskiden beri baktığımızda İstanbul böyledir. Bunun da yarattığı sıkıntıların yönetim mekanizması içinde yarattığı sıkıntılar tahlil edilerek gereğinin yapılması gerekir. Mesela istihbarat daire başkanlıkları denetleniyor mu bilmiyorum. İstihbaratını denetlemeyen bir devlet yönetiminin uğrayacağı zaafiyetin, önümüzdeki her dönemde de neler olabileceğini dikkatinize sunmak istiyorum. Bu geleneksel tavır, devleti olaylardan olaylara, kumpaslardan kumpaslara, darbelerden darbelere her dönem uğratabilir. Yeni kumpaslara uğramamak için daha fazlasını burada paylaşmayacağım bunun tedbirlerinin alınması gerekiyor." 

- "Tweetlerim şiddete karışanlara yönelik değildi" 

Gezi Parkı odaklı eylemler sırasında attığı tweetlerle eylemcilere destek verdiği iddiasında bulunulduğunu ifade eden Mutlu, söz konusu dönemde attığı tüm tweetleri okudu. 

Yaptığı paylaşımların asla şiddete karışan eylemcilere yönelik olmadığını öne süren Mutlu, Gezi Parkı’nda tek bir grubun olmadığını görmek gerektiğini bunun da Kamu Denetçisi raporunda yer aldığını ileri sürdü. 

Mutlu, Gezi Parkı’ndaki herkesin şiddete karışan eylemciler olarak görülmesi halinde attığı tweetlerin muhatabının eylemciler olabileceğini belirterek, "Ama orada farklı kesimlerin olduğu bilinirse amacımın ne olduğu anlaşılabilir." dedi. 

- "Gezi Parkı’nda FETÖ’den hiç şüphelenmediniz mi?" 

Araya giren mahkeme heyeti başkanının "Gezi olaylarında FETÖ’nün bilgisi, ilgisi olduğunu düşünüyor musunuz?" şeklindeki sorusuna Mutlu, o gün için bu konuyla ilgili karşılarına böyle bir istihbarat çıkmadığını savundu. 

Mutlu, mahkeme başkanının "Hiç mi şüphelenmediniz?" sorusunu, "Hayır, bu kadar cansiperane mücadele yürütürken bu örgütün emniyette olacağını ve gezi sürecinde olduğunu yönlendireceğini bilsek günlerce uyumadan çalışan bizler bu örgüte fırsat verir miyiz? Biz o zaman kendimizi inkar etmiş oluyoruz. Ama şunu anlıyoruz Gezi’nin akabinde içeride ve dışarıda bunları provoke eden yapıların ve tespitlerin olduğu daha sonra çıkan hadiselerdi." diye yanıtladı. 

Sanık Hüseyin Avni Mutlu, o günlerde istihbarat raporlarıyla bunları görme olanaklarının olmadığını belirterek, işlerini yürütürken birilerinin arkalarından bir şeyler çevirdiğini görmenin istihbaratın görevi olduğunu savundu. Mutlu, o karanlık ortamda bu tabloyu görüp bunu aydınlatabilmenin mümkün olmadığını iddia etti. 

O dönem attığı tweetlerin amacının galeyana gelen gençleri tuzaktan çekmek olduğunu ileri süren Mutlu, "Hayatım boyunca teröriste karşı hep net durdum. Vatandaşla terörist arasındaki farkı her zaman görmüş bir valiyim. Gezi sürecide Emniyet Genel Müdürlüğü raporlarında, tüm ülkede 4 bin 633 gösteri yapıldı ve 3 milyondan fazla göstericinin katıldığı bilgisi var. 3 milyon kişi şiddet yapan eylemci ise bu memlekette zaten işimiz zor." ifadelerini kullandı. 

Gezi Parkı odaklı eylemler sırasında Dolmabahçe’de eyleme katılan bazı gençlerle bir araya geldiğini anlatan Mutlu, bunlarla otururken İçişleri Bakanını arayarak bilgi verdiğini, devletten habersiz toplantı yapmadığını öne sürdü. 

- "Gülen’le birebir temasım oldu" 

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’le birebir temasının olduğunu belirten Mutlu, bunu emniyetteki ifadesinde de anlattığını kaydetti. 

Mutlu, valilik görevi süresinde kendisini ziyaret eden bir sivil toplum kuruluşunun üyelerinin dernek çalışmalarını anlattıktan sonra ABD’ye giderek Gülen’i ziyaret edeceğini söylediğini aktararak, şöyle konuştu:

"O günlerde Gülen’le ilgili olumsuz bir kanaat yok, 'Hastayı ziyaret edeceğiz' dediler, bizim geleneksel terbiyemiz itibarıyla ben de 'geçmiş olsun dileklerimizi iletiniz' dedim. Daha sonra Ekrem Dumanlı tarafından arandım. Gülen’in benimle görüşme arzusunu, geçmiş olsun konusuyla ilgili teşekkür mahiyetinde konuşmak istediğini söyledi. Hiç beklemiyordum, yarım dakikayı bulmadı. Geçmiş olsun dedim, teşekkür etti. Sonra gazete ilanı haline getirerek benim de adımı bu ilan kumpasında kullandı. Buna üzüldüm çünkü arayan ben değilim arayan kendisi, ilan kumpası olarak ismimizin de dahil edilmesi ve bu kumpasla bir oldu bittiyle yapılan bir görüşmeyle elebaşı ile irtibatlı olduğum iddiasını kabul etmiyorum." 

Araya giren mahkeme başkanının "Ekrem Dumanlı sizi her zaman arıyor muydu?" sorusuna Mutlu, "Ben Diyarbakır’da görev yaparken Dumanlı, Diyarbakır’a geldiğinde tanıştım. İstanbul’da da tüm medya kuruluşlarına yaptığım ziyaretim vardır. Dumanlı’ya da telefon verme ve alma şeklinde bir irtibatımız oldu. O günden itibaren hiçbir görüşmemiz yok. Beni ABD’den kendi telefonundan araması haricinde kendisini aramadım o da beni aramadı." iddiasında bulundu. 

Duruşma, Mutlu’nun savunmasını tamamlamasının ardından, eski Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Mürteza Balcı’nın savunmasıyla sürüyor.