ANKARA (AA) - Ankara Garı önünde 102 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısıyla ilgili 36 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, müştekiler, saldırıda yaşamını yitirenlerin yakınları, tutuklu sanıklar ve avukatları ile çok sayıda müşteki avukatı katıldı.

Dosyaya gönderilen bilgi ve belgeleri okuyan Mahkeme Başkanı Selfet Giray, haklarında yakalama kararı çıkarılan sanıkların henüz yakalanamadıklarının bildirildiğini kaydetti.

Giray, Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığınca, davanın sanıklarından, Mehmet Kadir Cabael'in, 16 Ekim 2016'da öldüğüne ilişkin nüfus kaydı suretinin gönderildiğini aktardı.

Gaziantep'te 16 Ekim'de Şehitkamil ilçesinde polisin düzenlediği operasyonda "canlı bomba" kendisini patlatmış, 3 polis memuru şehit olmuş, 9 polis memuru ve 4 Suriyeli yaralanmıştı. Patlamanın ardından Şahinbey ilçesinde bir apartmana düzenlenen operasyonda ise örgütün "canlı bomba" hücrelerini yöneten Mehmet Kadir Cabael etkisiz hale getirilmişti.

- Gizli tanığın ifadeleri dosyada

Mahkeme Başkanı Selfet Giray, Gaziantep Emniyet Müdürlüğüne yönelik terör örgütü DEAŞ tarafından bomba yüklü araçla düzenlenen, üç polisin şehit olduğu saldırıyla ilgili soruşturmada ifadesi alınan gizli tanık "Piramit"in, bu davanın sanıkları hakkındaki ifadelerini okudu.

Sanıklardan Yunus Durmaz, Ahmet Güneş, Erman Ekici, Muhammet Zana Alkan, Mustafa Delibaşlar, Deniz Büyükçelebi, Talha Güneş, Mehmet Kadir Cabael, Hacı Ali Durmaz, Hüseyin Tunç, Yakup Karaoğlu, Resul Demir, İlham Balı'nın fotoğraflarını teşhis ettiği de tutanak altına alınan gizli tanık "Piramit", davanın sanıklarından Hüseyin Tunç'un, terör örgütü DEAŞ üyesi olduğunu, "Abdullah" kod adını kullandığını anlattı.

Yunus Durmaz'ın, terör örgütü DEAŞ'ın sözde Gaziantep emiri olduğunu belirten gizli tanık, "Durmaz, Suriye'den gelirse kılık değiştirerek gelir, saldırı talimatını bu şahıs verir, ondan habersiz bir şey yapılmaz. Suriye'de eğitilerek Türkiye'ye gönderildi. Bele sarılan patlayıcı, kemer ve silahla gezer, yakalanacağını anlayınca kendisini patlatabilir, Türkiye eylem sorumlusudur." ifadesini verdi.

Gizli tanık "Piramit", sanıklardan Erman Ekici ile ilgili, "Afganistan'da savaştı, Gaziantep'e geldi. Cabael tarafından DEAŞ'a kazandırıldı. Örgüt mensubu ailelere bakmakla da görevliydi, mail işlerden sorumluydu. Silahlı güçlerdendir, parayı çok sever." dedi.

Sanıklardan Talha Güneş hakkında, "Muhammet kod adını kullandığı, kimya bölümünde okuduğu, bomba yaptığı, DEAŞ üyelerine de bomba eğitimi verdiği" bilgisini aktaran gizli tanık, Hacı Ali Durmaz'ın, Suriye'de DEAŞ içinde faaliyet yürüttüğünü, bomba yaptığını, örgüt mensuplarına silah eğitimi verdiğini kaydetti.

Gizli tanık "Piramit", sanık Yakup Karaoğlu'nun, DEAŞ içinde faaliyet yürüttüğünü, örgüt güdümündeki derneklere finansman sağladığını, sanık Resul Demir'in örgüte parasal yardım yaptığını belirtti.

Suriye'nin Rakka kentindeki Tel Abyad ilçesinde eğitim gördükten sonra Kilis'in Elbeyli ilçesi tarafından Türkiye'ye geçtiklerini, Türkiye'de bir evde 50-60 kişilik bir grupla kaldığını anlatan gizli tanık, Tel Abyad'da 40 gün boyunca spor eğitimi ile dini ve askeri eğitim aldıklarını ifade etti. Askeri eğitim kapsamında, kalaşnikof, biksi, el bombası kullanımı eğitimi aldıklarını, bomba yapımının anlatıldığını aktaran gizli tanık "Piramit", her kampın sorumlusu bulunduğunu, Tel Abyad'dan ayrıldıktan sonra patlamanın gerçekleştiğini belirtti.

- Ankara İl Sağlık Müdürlüğünün olaya ilişkin raporu

Duruşmada, gelen belgelerin okunmasının tamamlanmasının ardından, Aydın Barosu adına avukatlar Ali Kaan Akın ile Rabia Altıntaş katılma talebinde bulundu.

Daha sonra söz verilen müşteki avukatı Ahmet Özdere, tanıkların SEGBİS üzerinden dinlenmesi usulüne itiraz etti. Özdere, tanıklara doğrudan soru sorulması, sanıkların teşhis ettirilmesi hakkını kullanamadıklarını savunarak, tanık ve sanıkların mahkemede doğrudan dinlenmesini istedi.

Müşteki avukatı Ziynet Özçelik ise Ankara İl Sağlık Müdürlüğünün olaya ilişkin raporuna değindi. Raporun eklerinin savcılık tarafından incelenmediğini ileri süren Özçelik, raporda gerçek dışı beyanlar bulunduğunu iddia etti. Özçelik, rapor ekinde ambulansların GPS kayıtları bulunduğunu belirterek, buna göre olaydan sonraki ilk yarım saatte sadece 9 ambulansın olay yerine geldiğini, sonradan gelenler içinde 11 ambulansın hiç hasta almadığını ileri sürdü.

Olayda ilk olarak güvenlik tedbiri alındıktan sonra hayatını kaybedenlerle ağır ve hafif yaralıların ayrılması, ardından da hemen müdahale edilmesi gerektiğini anlatan Özçelik, olay yerine yoğun bakım ünitesi bulunan ambulansların gönderilmediği iddiasında bulundu. Avukat Özçelik, kayıp sayısının artmasında bu konudaki organizasyon eksikliğinin de etkisinin bulunduğunu savundu.

Özçelik, savcılığa gelen il sağlık müdürlüğü raporu ve ekinin incelenip dosyaya dahil edilmesini istediklerini söyledi.

Duruşmaya öğle arası verildi.