ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı belirlenen Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 sanığın 1 Ağustos'ta başlanan yargılamalarında 27 celse tamamlandı.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda yapılan duruşmalarda savunmaları dinlenen sanıklar, inkar taktiğine devam etti.

Savunmalarında genellikle ilk ifadelerini reddeden sanıkların, "hatırlamıyorum", "bilmiyorum" şeklindeki yanıtları ve görüntü ya da ses kayıtlarını kabul etmemeleri şeklinde savunma taktiği izledikleri dikkati çekti.

Duruşmalarda inkar stratejisi uygulayan sanıkların yalan beyanları üzerine zaman zaman şehit ve gazi yakınlarının tepki göstermesi gerginliğe neden oldu.

Davanın ilk hafta duruşmalarında, davanın en önemli sanıklarından Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç ve Akın Öztürk savunmalarını yaptı.

FETÖ'nün darbe girişimini Akıncı Üssü'ndeki 143. Filo'da Öksüz ile yönettiği belirtilen terör örgütünün sivil imamı Kemal Batmaz, "Arsa bakmaya gittik." yalanına sarıldı. Terör örgütünün firari imamı Öksüz ile darbe toplantıları yaptığı, toplantıların ardından ABD'ye gittiği iddialarını reddeden Batmaz, "Öksüz ile belirli periyotlarda aynı karede olmam tesadüf." ifadesini kullandı.

"Kurmay subaylar abisi" olarak örgütün tepe yöneticilerinden aldığı talimatları kurmay subaylara ilettiği belirtilen, kapatılan Anafartalar Kolejinin sahibi Hakan Çiçek'in terör örgütü elebaşı Gülen'in uzun yıllar gizli toplantılarını yaptığı örgüte bağlı FEM dershanesinin Altunizade şubesinde kantin işlettiği tespit edildi.

Örgütün sivil imamlardan Nurettin Oruç ise Kazan'a hayvancılık belgeseli çekmeye gittiğini ileri sürerek, Akıncı Üssü'nün güvenlik kameralarına yansıyan kişinin kendisi olmadığını, görüntülerin "ürün yerleştirme" olduğunu iddia etti.

Suç tarihinde orgeneral rütbesiyle Yüksek Askeri Şura üyesi olan Akın Öztürk, yanından hiç ayrılmayan koruma astsubayının iddianamedeki ifadelerinin aksine üste tek bir sivil bile görmediğini savundu.

- İkinci hafta

Duruşmaların ikinci haftasında, Yurtta Sulh Konseyi üyeleri Kubilay Selçuk, Ömer Faruk Harmancık, Mustafa Barış Avıalan, Murat Koçyiğit, Bilal Akyüz ve Mehmet Dişli'nin savunması alındı.

Yurtta Sulh Konseyi üyeleri arasında bulunan ve Akıncı Üssü'nde darbe bildirisini okuma provası yaparken görüntülenen eski tümgeneral Kubilay Selçuk, Genelkurmay Başkanının Akıncı Üssü'ne getirildiğinde üs komutanının odasında bulunmasının "tesadüf", o gece yaşadıklarının da "rastlantı" olduğunu iddiasını dile getirdi.

Darbecilerin sözde atama listesinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı olacağı belirtilen eski tuğamiral Ömer Faruk Harmancık, çocuğunun eğitim gördüğü okulun sahibi olan ve darbe girişimi gecesi Akıncı Üssü'nde bulunduğu tespit edilen sivil sanık Hakan Çiçek'i tanımadığını öne sürdü.

FETÖ'nün sözde "Hava Kuvvetleri imamı" Adil Öksüz tarafından Ankara Konutkent'teki villada darbe organizasyonuyla ilgili toplantılara katıldığı belirlenen eski kurmay albay Mustafa Barış Avıalan, 14-15 Temmuz'da sağlık gerekçesiyle izin aldığını, Genelkurmay'da unuttuğu bir kitabı almak için de karargaha giderek yaklaşık 2 saat zaman geçirdiğini anlattı.

Yurtta Sulh Konseyi üyeleri arasında yer alan eski kurmay albay Murat Koçyiğit, yakalandığı sırada üzerinden çıkan bin 100 doların "kefen parası" olduğunu iddia etti. FETÖ'nün "Kara Kuvvetleri imamı" olduğu ileri sürülen eski kurmay albay Bilal Akyüz ise Akıncı Üssü'ndeki aracında bulunan FETÖ elebaşı Gülen'in kitabının kendisine ait olmadığını savundu.

Tutuklu sanık eski tümgeneral Mehmet Dişli de darbeciler tarafından düzenlenen sözde atama listesinde görevine devam edeceği belirtilmesine rağmen FETÖ mağduru olduğunu öne sürdü.

- Üçüncü hafta 8 sanık daha dinlendi

Davanın üçüncü haftasındaki duruşmalar, 8 sanığın daha savunmasının alınmasıyla tamamlandı. Duruşmalarda, sanıklar inkar taktiğine devam etti. Akıncı Üssü'nde 143. Filo koridorunda sivil imamlar Harun Biniş ve Kemal Batmaz ile görüntüleri bulunmasına rağmen bu kişileri tanımadıklarını iddia eden bazı sanıklar, görüntülerle ilgili soruları genellikle "hatırlamıyorum" diyerek geçiştirdi.

Eski Kurmay Binbaşı Osman Doğan, darbe gecesi Akıncı Üssü'ne çağrıldığı, telefonunu şarja taktığı ve burada unuttuğunu ileri sürerek, darbecilerle gerçekleştirdiği iddia edilen telefon görüşmelerinin başkalarınca yapıldığını savundu. Darbe girişimi gecesi Çankaya civarında gece saat 04.00'e kadar telefonun baz verdiği belirtilen sanık Muzaffer Düzenli'nin "Çocuğuma okul bakıyordum." gerekçesi de dikkati çekti.

- Dördüncü hafta duruşmaları

Davanın dördüncü hafta duruşmalarında, darbe girişimi gecesi alıkonulan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar'a, "Sizi kanaat önderimiz (Fetullah Gülen) ile görüştürebiliriz." dediği kaydedilen eski 4. Ana Jet Üs Komutanı Hava Tuğgeneral Hakan Evrim, 2 gün savunma yaptı. Evrim, böyle bir ifadenin ağzından çıkmadığını iddiasında bulundu.

Akıncı Üssü'ndeyken kamera görüntülerinden elde edilen fotoğraflar gösterilerek sorulan soruları yanıtlayamayan Evrim'in savunması sırasında gerginlik yaşandı. Şehit ve gazi yakınları "Çok yalan söylüyor hakim bey, tahammül edemiyoruz." diyerek tepkilerini dile getirirken, izleyicilerden bazılarının ayağa kalkarak sanıklara pet şişe atması üzerine salon boşaltıldı.

Dördüncü hafta savunma yapan Akıncı'nın "baş FETÖ'cüsü" olmakla suçlanan sanık eski Albay Ahmet Özçetin ise darbeci pilotlara Ankara'daki çeşitli noktaları bombalama emri verdiği konuşmaları hatırlamadığını savunarak, "Konuşmaların bana ait olup olmadığını bilmiyorum. Bana ait olsa bile hangi şartlarda gerçekleştiğini hatırlamıyorum." dedi.

Davanın 8 Eylül'deki duruşmasında, sanık eski üs komutanı Hakan Evrim'in, Ali Durmuş'un yaptığı savunmanın ardından 16 Ağustos'ta saat 21.00'de cezaevindeki odasından diğer odalara doğru yaptığı konuşma tutanak altına alındığı ortaya çıktı.

Mahkemeye de sunulan tutanakta, "Cezaevi koridorunda yüksek sesle gelen konuşmaları dinlendiğinde, tek odada kalan Evrim'in, diğer odalardaki sanıklara, 'Yarın duruşmaya ben gelmeyeceğim. Ali'nin taktiği çok güzeldi. Bundan sonra aynı taktiği izleyeceğiz. Aynı taktikle savunma yapın.' diye bağırdığı, dinlendiğini anlayınca bağırmasına son verdiğine dair bu tutanak tarafımızca tanzim edilerek imza altına alınmıştır." ifadelerine yer aldı. Ali Durmuş, 15-16 Ağustos'ta savunma yapmış, eski ifadelerini reddetmiş, görüntülerle ilgili sorulara da genellikle "Hatırlamıyorum." şeklinde yanıt vermişti.

- Son hafta savunmalar

Akıncı üssü davasının beşinci haftası, 11 Eylül Pazartesi günü yapılan 23. celseyle başladı. Duruşmada, oğlu darbe girişimi sırasında bazı komutanların İstanbul'dan Akıncı Üssü'ne kaçırılmasında görev yapan ve darbe sonrasında 17 Temmuz'da firari Adil Öksüz'e ait telefondan aranarak 3 kez görüşme yaptığı belirtilen sivil sanık Hasan Balcı'nın çapraz sorgusuna devam edildi. Hakkındaki iddiaları reddeden Balcı'nın ardından suç tarihinde yüzbaşı rütbesiyle görevli sanık Mustafa Mete Kaygusuz savunma yaptı.

Darbeye hazırlık toplantılarına katıldığı, vurulacak noktalara ilişkin talimatları desk bölgesinden havadaki pilotlara ilettiği, pilotlara, "Emniyet binasını vurun, Emniyet binasını tahrip edin, Genelkurmay üzerinden alçak uçuş yapın, kaçak saray koordinat için beklemekteyiz. Genelkurmay ve Kızılay Meydanı'ndan mach üstü geçiş serbest" talimatları verdiği belirlenen Kaygusuz, bombalama talimatlarını ilettiği telsiz ve telefon kayıtlarına yansıyan konuşmalarını reddederek, "Ses benim olabilir ama o konuşmaları yapmadım." iddiasını paylaştı.

Kaygusuz, teşhiste kullanılan fotoğraf ve görüntülerine ilişkin sorulara "Cevap vermek istemiyorum." karşılığını verdi. Kaygusuz'un savcılık ifadelerini reddettiğini tekrarlaması üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, ifadeleri değiştirmesi yönünde tehdit alıp almadığını sordu. Kaygusuz, kimseden tehdit almadığını söyledi.

Duruşmada daha sonra, suç tarihinde Akıncı'daki 143. filoda F-16 pilotu olarak binbaşı rütbesiyle görev yapan ve Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Daire Başkanlığına bomba atılması için lazer poduyla işaretleme yaptığı, TBMM'de nerelere bomba atılacağını tarif ettiği belirtilen sanık Mustafa Azimetli'nin savunmasına geçildi.

Suç tarihinde 143. filo komutanı olarak görev yapan ve sanıklardan Ekrem Aydoğdu ile F-16 kullanarak bombalanması için Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Daire Başkanlığını lazer poduyla işaretleyen sanık eski Binbaşı Azimetli, "O gün filo benim değildi, silahlı kişilerce işgal altındaydı. Bir süre sonra komutam kalmadı. O gün ne hukuken ne fiilen ben filo komutanı değildim. Çünkü filom, fiilen ele geçirilmişti ve emir komuta vereceğim kimse yoktu." şeklinde savunma yaptı.

Soruşturma sırasında verdiği ifadeleri reddeden Azimetli, 12 Eylül'deki 24. celsede çapraz sorguya alındı. Polis özel harekat birimindeki hareketli helikopteri vurduğuna ilişkin telsiz konuşmaları bulunan, TBMM'yi vuran pilotlara bombanın nereye atılacağını tarif ettiği de belirlenen Azimetli, hakkındaki suçlamaları reddetti.

Sanık Azimetli, kendisine gösterilen fotoğraf ve görüntülere ilişkin soruları, bunları inceledikten sonra yanıtlayacağını söyledi. Azimetli, açıkça göründüğü fotoğraf ve görüntülerden dahi kendisini teşhis etmekten kaçındı. Görüntülerdeki sivillere ilişkin sorulara "Hatırlamıyorum." yanıtını veren Azimetli, görüntülerle ilgili diğer sorular üzerine de yorum yapmayacağını bildirdi. Azimetli, kendisine ait telsiz görüşmelerinin yer aldığı kayıtları da inkar etti.

- Karakutuyu unuttu, yalanı ortaya çıktı

İçişleri Bakanlığı avukatı Uğur Kızılca, Azimetli'ye jetlerdeki karakutunun hangi bilgileri kaydettiğini sordu. Azimetli ise bilirkişi olmadığını ifade ederek cevap vermek istemedi.

Bunun üzerine avukat Kızılca, Azimetli'nin uçtuğu jetin karakutusundan (CSFDR) alınan, uçuş konuşmaları ve verileri ile uçağın Ankara üzerinde bulunduğu noktaları gösteren kayıtlara ilişkin fotoğrafları mahkeme heyetine verdi.

Kızılca'nın mahkemeyle paylaştığı kayıtlarla, darbe girişimi gecesi sadece Akıncı Üssü üzerinde uçtuğunu iddia eden eski filo komutanı sanık Azimetli'nin, lazer poduyla işaretleme yaptığı Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Daire Başkanlığı ve Ankara üzerinde de uçtuğuna ilişkin radar izini gösteren karakutu verileri, duruşma salonundaki ekranda görüntülendi.

Kızılca, fotoğraflarda Azimetli'nin sadece Akıncı Üssü üzerinde değil, lazer poduyla işaretleme yaptığı Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Daire Başkanlığı ve Ankara üzerinde de uçtuğunun görüldüğünü söyledi. Sanık Azimetli ise "Bu bilirkişi raporlarının ne kadar ciddiyetle hazırlandığını bilemiyorum. Alıp inceledikten sonra bununla ilgili ayrıntılı cevabı verebilirim." diye konuştu.

- TBMM'yi vuran pilot

Azimetli'nin ardından darbe girişimi gecesi TBMM'yi bombalayan pilotlardan Akıncı'daki 4. Ana Jet Üs Komutanlığında görevli eski hava pilot kurmay yarbay Hasan Hüsnü Balıkçı savunma yaptı.

Akıncı Üssü'ndeki darbeye hazırlık toplantılarına katılan, TBMM'yi bombalayan pilotlardan olduğu belirlenen ve eski Yüksek Askeri Şura Üyesi Akın Öztürk'ün damadı Hakan Karakuş'un darbe girişimi sonrası evinde saklandığı Balıkçı da hakkındaki iddiaları reddetti.

Emniyet ve savcılıktaki ifadeleri işkence altında verdiğini ileri süren ve kabul etmeyen Balıkçı, savcılık ifadesinde "Sadece Meclis'e atılan bombayı bizzat kendim attım." demesine karşın hakim karşısında TBMM'yi bombalamadığını ileri sürdü.

Balıkçı, kamera kayıtlarında filo komutanı odasından birlikte çıktığı görülen dosyanın sanıklarından Fırat Alakuş'u tanımadığını da iddia etti.

Mahkeme Başkanı Giray, Balıkçı'ya, darbeyi FETÖ'nün yaptığına, Akıncı'nın baş FETÖ'cüsünün sanıklardan Ahmet Özçetin olduğuna yönelik önceki ifadelerini anımsatarak, "Örgütün önceki ifadelerinden rahatsızlık duyması normaldir. Sana, ailene yönelik tehdit, vesaire geldi mi?" diye sordu. Sanık Balıkçı, "Mahkeme huzurunda söylediklerim doğrudur. Kesinlikle tehdit edilmiyorum. Kimsenin peşinden koşmuyorum. FETÖ'cü olma gibi bir sabıkayı reddediyorum." dedi.

- Külliye'yi bombalayan pilot

Davanın 13 Eylül'de yapılan 25. celsesi, darbe girişimi gecesi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin bombalanması emrini veren ve o gece ilk uçuşu yapan sanık eski Pilot Kurmay Binbaşı Mehmet Fatih Çavur'un savunmasıyla başladı.

Savunmasına hazırlık aşamasında verdiği ifadeleri reddederek başlayan Çavur, düşman unsurlarına gözdağı vermek için 15 Temmuz gecesi Genelkurmay Başkanlığı karargahı üstünde uçtuğunu iddia etti.

Çavur, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne ilişkin "Ak Saray'ın camlarını indirin." dediği yönündeki beyanını da yalanladı.

Davanın sanıklarından Ömer Harmancık, Akın Öztürk, Ünsal Coşkun, Hakan Evrim, Ahmet Özçetin ile firari sivil sanık Adil Öksüz'ün de aralarında bulunduğu isimlerle bombalanacak yerlere ilişkin düzenlendiği iddia edilen toplantıya katılmadığını savunan Çavur, söz konusu isimlerden bazılarını ilk kez duruşma salonunda gördüğünü söyledi.

Davanın bir numaralı sanığı Akın Öztürk'ü o gece bir kez, harekat komutanı sanık Özçetin'i ise birkaç kez gördüğünü anlatan Çavur, Harmancık, Coşkun ve Öksüz ile diğer sivilleri görmediğini ifade etti.

Sanık Mehmet Fatih Çavur, darbeden bir gün önce evinde pilotlarla düzenlediği toplantıyı kabul ettiğini ancak darbeye yönelik bir görüşme yapmadıklarını öne sürdü.

İddianamede, 15 Temmuz gecesi pilotlara hitaben "harekat başladı" şeklindeki ifadesinden yola çıkılarak darbe girişiminin startının verildiği şeklinde tespitte bulunulduğunu kaydeden Çavur, "Hareket başladı demek uçağın harp pozisyonu alması demektir. Havadaki her şeyi kule yönlendirir. İddianamede bu cümlenin darbeyi başlatan cümle olarak alınması çok komik ve saçmadır. İlk uçan benim bunu inkar etmiyorum." şeklinde konuştu.

Külliye'nin bombalanmasına ilişkin dijital verilerin tarafına ulaştırılmasından sonra savunma yapacağını dile getiren Çavur, bombalama emrini verdiği ses kayıtları için "Bunlarla bomba değil, taş bile atılmayacak tutarsız, saçma iddialardır. Bugüne kadar 2 bin 500 saat uçuşum var. Benim konuşmalarımı bir araya getirmek çok kolaydır. Fotoğrafları da bu şekilde yapmak çok kolaydır. Benim 5 dakikamı almaz. Darbe olduğunu bilmeden yaptığım konuşmalar, astlık üstlük ilişkisi içinde yaptığım konuşmalardır." dedi.

Davanın 14 Eylül'deki 26. celsesinde çapraz sorguya alınan Çavur, Akıncı'dan havalanıp Genelkurmay üstünde alçak uçuş yapmasıyla ilgili soruya, "Bizim uçuşumuzun kapsamı şu, eğer bir çatışma, baskın veya zor durumda kalırlarsa yerdeki birlikler yardım isterler. Dost birliklere güven, düşman unsurlara korku vermek, dost birliklerin zaman kazanmasını sağlamak. Burada yapılan uçuşun da mahiyeti tamamen budur." yanıtını verdi.

Darbe girişimi sırasında sarf ettiği "Bugünler için yetiştirildiniz, emeğimizin karşılığını verin." sözleri hatırlatılan Çavur, bunu terörle mücadele harekatına katılacak pilot ve teknisyenlere söylediğini öne sürdü. Çavur, "Bunlar TMH ile ilgili söylenmiş sözler. 'Karşılığını ver' demek 'Aldığın maaşı hak et' demek. Sizi bugüne getiren devlet bunu bekliyor. Bu sözler suç unsuru değil. Bu insanlar bunun için yetiştiriliyor." dedi.

Sanık Çavur, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni bombalama talimatını verdiği telsiz kayıtlarıyla ilgili soru üzerine, ses kayıtları, kamera görüntüleri ve diğer dijital delilleri edinemediğini belirterek, "Bu ses kayıtlarını almak ve dinlemek istiyorum. Bir ses kaydı var, önünü arkasını görüp savunmamı ona göre hazırlamak, ekleme çıkarma var mı görmek istiyorum." ifadelerini kullandı.

Çavur'un ardından aynı gün darbe girişimi günü Akıncı Üssü'nde plan astsubayı olarak görev yapan sanık Ahmet Taşhanlıoğlu savunma yaptı. Havanın sıcak olması nedeniyle bayrak töreninin önceki günlere göre daha erkene alındığını, tören sonrası özel aracıyla üsten ayrılarak evine gittiğini öne sürdü.

Akıncı Üssü'ne giriş çıkışlar sırasında kullandığı manyetik giriş kartı bilgilerinin kendisini doğrulayacağını ifade eden Taşhanlıoğlu, "Akşam evde komşularımla çay içerken İstanbul'daki köprülerin askerler tarafından tutulduğuna ilişkin haberler aldım." değerlendirmesinde bulundu.

Darbe girişimi sırasında sabaha kadar evinde kaldığına komşularının şahitlik edebileceğini savunan Taşhanlıoğlu, Akıncı Üssü'nün bombalanması üzerine ailesiyle lojmanlardan ayırılmak için aracıyla giriş kısmına geldiği sırada havacı astsubay olması nedeniyle gözaltına alındığını iddia etti. Sanık Taşhanlıoğlu, darbe girişiminin hiçbir safhasında yer alamadığını savundu.

- "Akın Öztürk, 'İsrail bizi sattı.' dedi"

Savunmadan sonra Mahkeme Başkanı Selfet Giray, dava dosyasına gelen evrakları okudu.

Başkan Giray, eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanı Tümgeneral Cevat Yazgılı'nın darbe girişiminden sonra gözaltında bulunduğu sırada yaşadıklarına ilişkin tanık sıfatıyla verdiği ifadenin bir nüshasının dosyaya dahil edildiğini söyledi.

Darbe girişiminin ardından gözaltına alınan ve daha sonra serbest bırakılan Yazgılı, dosyaya giren yazılı ifadesinde, gözaltında olduğu Ankara Emniyet Müdürlüğünde davanın bir numaralı sanığı Akın Öztürk'ün de aralarında bulunduğu üst düzey rütbelilerle aynı yerde kaldığını belirtti.

Yazgılı, yazılı beyanında, sanıklar Akın Öztürk, Aydemir Taşçı, Kemal Mutlu ve tanımadığı başka bir rütbeli ile sorgulama aşamasına kadar bir arada kaldıklarını kaydederek, "Başımızda polisler olduğu için Akın Öztürk ile sohbet etme imkanı bulamadım. Akın Öztürk bir ara benim de duyabileceğim bir şekilde kendi kendine ‘İsrail bizi sattı’ dedi. Bu sözü Kemal Mutlu da duymuş olabilir. Bu sözü duyduğumda darbe girişiminde dış güçlerin parmağı olduğunu düşündüm." ifadelerini kullandı.

İfadenin okunması üzerine söz alan sanık Akın Öztürk, Yazgılı'nın aleyhindeki beyanlarını kabul etmediğini dile getirerek, "Böyle bir konuşma geçmiş ise duyulacak kadar Kemal Mutlu yakınımdaydı, ona da sorulsun. Zinhar itiraz ediyorum. Aydemir Taşçı da oradaydı, ona da sorulabilir." dedi.

Davanın 15 Eylül'de yapılan 27. celsesinde eski tümgeneral Yazgılı'nın, Akın Öztürk'ün, gözaltındayken, "İsrail bizi sattı." dediği iddiası, yanlarında bulunduğu belirtilen diğer sanıklara soruldu.

Mahkeme Başkanı Giray, sanık Kemal Mutlu'ya söz verdi. Mutlu, gözaltı sürecinde emniyetin spor salonunda Akın Öztürk ile kaldıklarını ifade ederek, "Akın Öztürk kesinlikle böyle bir ifade kullanmamıştır. En önde durduğumuz için polisler başımızı bile yukarı kaldırtmıyordu. Konuşmak mümkün değildi. Kesinlikle böyle bir ifade kullanmadı." iddiasında bulundu.

Diğer sanık Aydemir Taşçı da salonda kafalarını yukarı kaldırmalarının bile yasaklandığını, bu nedenle konuşmalarının söz konusu olamayacağını savunarak, "Kaldığımız zaman zarfında bazı kişiler zaman zaman uyuyordu, Yazgılı da bir ara uyumuştu. Ortamın şartları nedeniyle uyumadım, böyle bir konuşma kesinlikle olmadı." şeklinde konuştu.

Mahkeme Başkanı Giray'ın, "Aranızda konuştuğunuzu söylemiyor, 'Akın Öztürk kendi kendine söylendi.' diyor." şeklindeki sözleri üzerine Taşcı, "Duymadım. Kesinlikle böyle bir konuşması olmadı." ifadelerini kullandı.

- Şehit ve gazi yakınlarından tepki

Söz isteyen sanık Oktay Esen de Akın Öztürk'ü daha önceden tanımadığını, kendisinin jandarma astsubay olduğunu, Öztürk ile aynı yerde gözaltında tutulduğunu söyledi. Esen'in, Öztürk'ün önünde durduğunu, konuştuğunu duymadığını savunarak, "Gözaltı süresince Akın Öztürk gördüğü işkence nedeniyle inliyordu, inleme seslerini duydum." şeklindeki sözlerine şehit ve gazi yakınları tepki gösterdi. İzleyicilerden bir grup, ellerinde Türk bayrağı ve 15 Temmuz destanı yazılı flamayla "İdam isteriz." şeklinde slogan attı.

Duruşmanın son günü, müşteki ve sanık avukatlarının beyanlarının ardından Mahkeme Başkanı Giray ara kararları açıkladı.

- Ara karar

Ara karar için mütalaasını veren duruşma savcısı, sanıkların tamamının tutukluluk halinin devamını istedi.

Müzakerenin ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, savunması alınan bazı sanıklar bakımından dava dosyalarının ayrılması veya diğer mahkemelerde görülen dosyalarla birleştirilmesi yönündeki talebi reddettiklerini bildirdi.

Sanıklardan Bilal Akyüz'ün reddihakim talebine ilişkin dilekçesiyle duruşma tutanaklarının değerlendirilmesi için Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar veren heyet, Hava Kuvvetleri Komutanlığınca sanıklar hakkında düzenlenen idari tahkikat raporlarının istenmesine de hükmetti.

Çekilen ve azledilenler nedeniyle müdafisi olmayan sanıklara avukat atanması için Ankara Barosuna yazı yazılmasını kararlaştıran heyet, avukat Ayten İzmirli'nin duruşmanın naklen yayınlanması, aksi takdirde yayın yasağı getirilmesine yönelik talebini de "yasal dayanağı oluşmadığı" gerekçesiyle reddetti.

Sanık Fetullah Gülen hakkındaki yokluğunda tutuklama kararıyla aralarında Adil Öksüz'ün de bulunduğu firari sanıklar hakkındaki yakalama kararının infazı için yazılan müzekkerelerin cevaplarının beklenmesine hükmeden mahkeme, Gülen'in iadesi ile kırmızı bültenle aranan sanıklara ilişkin yazıların cevaplarının da beklenmesi yönünde karar verdi.

ByLock listesinde yer alan sanıklara ilişkin BTK'ya yazı yazılmasına hükmeden mahkeme heyeti, sanıklardan Astsubay Ahmet Taşhanlıoğlu'nun mevcut delil durumu ve tutuklu kaldığı süreyi göz önünde bulundurarak, adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasını kararlaştırdı.

Heyet, diğer sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmederek, duruşmayı 9 Ekim-17 Kasım tarihlerinde görülmek üzere erteledi.