Küresel piyasalarda ABD faizlerindeki yükselişe bağlı olarak artan dolar talebi, Türk lirasının (TL) değer kaybını ekimde ikinci aya taşırken, kasımın ilk haftasında devam eden kurlardaki yükselişe Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'ndan (TCMB) dolaylı müdahale geldi.

Ocak ayında 3,9422 ile tarihi zirvesini görmesinin ardından 7 ay süren bir düşüş trendine giren dolar kuru, küresel piyasalarda artan dolar talebi ile eylül ve ekimi yükselişle tamamladı. Bu ayın ilk haftasında da yükseliş eğiliminde hareket eden ve geçen haftanın son işlem gününde 3,89'un üzerini test eden dolar/TL, TCMB'nin bugün attığı adımlar ile düşüşe geçerek 3,85-3,86 bandında dengelendi.

TCMB, reeskont kredilerinin geri ödeme koşulları ve rezerv opsiyon mekanizması çerçevesinde attığı adımlarla döviz piyasalarındaki oynaklığı azalttı. TCMB, ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler reeskont kredilerinin geri ödemelerinin TL cinsinden yapılabilmesine imkan sağlarken, ikinci önlemle ise rezerv opsiyon mekanizması kapsamında döviz imkanına ilişkin üst sınır ile dilim aralıklarını düşürdü.

Merkez Bankası'nın reeskont kredilerinin geri ödeme koşulları ve rezerv opsiyon mekanizması çerçevesinde attığı adımların, döviz piyasalarına yaklaşık 6,4 milyar dolar büyüklüğünde etki yapması bekleniyor.

"ABD ekonomisindeki gelişmeler küresel dolar talebini artırıyor"

Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi İsmet Demirkol, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ABD'de vergi tasarısına ilişkin iyimserlik, Fed Başkanı belirsizliğinin ortadan kalkması ve ABD büyüme verisinin beklentilerin üzerinde gelmesinin doları desteklediğini söyledi.

Trump’ın, ekim ayında ABD Senatosu'nda 4 trilyon dolarlık 2018 bütçesini onaylatmasının vergi reform tasarısının önünü açtığını belirten Demirkol, 3'üncü çeyrek büyüme verisinin yüzde 3 gelmesi ile ABD ekonomisinin gelecek 2 yıl resesyona girme ihtimalinin azaldığını, enflasyon hedefi olan yüzde 2'ye de 2018 sonuna doğru ulaşılabileceği beklentilerinin arttığını kaydetti. 

"Kasım ayında yurt dışı gündem rahatlayacak"

Alnus Yatırım Araştırma Uzmanı Vahap Taştan da son dönemde ABD’de 10 yıllık tahvil faizinin yüzde 2,40’ların üzerini test etmesi ve 2 yıllık faizlerdeki zirve hareketinin, doların diğer para birimleri karşısında değer kazandığı bir süreci beraberinde getirdiğini söyledi.

TL’deki son dönem kırılganlığının enflasyon ve enflasyon beklentileri ile açıklamak gerektiğini belirten Taştan, "Piyasa faizlerindeki hareket son iki haftada tamamen olmasa da yapısal olarak enflasyondaki yükselişe bağlı. Buna karşın yurt içinde TL varlıkları kırılgan hale getiren diğer etkenlere de baktığımızda, ABD-Türkiye vize gerginliği öne çıkıyor." dedi.

Taştan, Kuzey Irak referandumundan sonra ibrenin Irak hükumeti lehine dönmesinin Türkiye risklerini bir miktar azalttığını, buna karşın Irak ve Suriye'deki gelişmelerin gündemi meşgul etmeye devam edeceğini bildirdi.

Bu ay yurt dışı gündemin göreceli olarak rahatlayacağını ifade eden Taştan, Trump’ın Fed Başkanlığı için Powell'ı aday göstermesini piyasalar açısından olumlu bulduğunu söyledi. Taştan, Fed açısından yakın gelecekte bir belirsizlik görmediğine işaret ederek, şunları kaydetti:

"Powell, öngörülebilir ve mevcut düzeni devam ettirmeye en yakın aday. Buna karşın TL cephesinde ben hala belirsizliklerin korunacağını düşünüyorum. Enflasyonda bu yılın sonunda önemli bir düşüş olacağını düşünsek de son gelen veriler, bu ortak görüşü değiştirerek beklenildiği kadar hızlı bir düşüş olmayacağını gösteriyor. Bu çerçevede dolar/TL’de 3,80’lere doğru kısa vadede bir hareket görebiliriz. Fakat 3,70 hareketi için şimdilik iyimser değilim. Son enflasyon rakamından sonra yıllık enflasyon beklentimizi yüzde 11,5 seviyesine yükselttik."