Stoltenberg, 6-7 Nisan'da düzenlenecek NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı öncesi gazetecilere açıklamalarda bulundu.

"Buça'da öldürülen sivillerin görüntüleri, Avrupa'da on yıllardır görülmeyen bir vahşeti temsil ediyor." diyen Stoltenberg, sivilleri hedef alarak öldürmenin "savaş suçu" olduğunu anımsattı.

Ukrayna güçleri, Rus askerlerinin çekildiği bölgelere girdikçe savaş suçlarının daha fazla örneğinin görüleceğinden emin olduğunu dile getiren Stoltenberg, "Tüm gerçekler ortaya konulmalı ve bu vahşetlerin sorumluları adalet önüne çıkarılmalıdır." diye konuştu.

Stoltenberg, Rusya'nın Ukrayna'daki emellerinden vazgeçmediğini vurgulayarak Rus güçlerinin geri çekilmek yerine, Kiev'den uzaklaşarak yeniden gruplandığını, yeniden silahlandığını, ikmal yaptığını ve doğuya yönelmeyi hedeflediğini gözlemlediklerini söyledi.

Gelecek haftalarda Donbas'ı ele geçirmek ve işgal altındaki Kırım'a kara köprüsü kurmak için doğu ve güneye doğru bir hamle beklediklerini ifade eden Stoltenberg, bunun savaşın kritik bir safhası olduğuna dikkati çekti.

Dışişleri bakanlarının gündemi

Stoltenberg, dışişleri bakanlarının Ukrayna'daki son gelişmeleri ele alacağını aktardı.

Aynı zamanda müttefiklerin Ukrayna'ya kimyasal ve biyolojik saldırı tehdidine karşı yardım, koruyucu ekipman, tanksavar silahlar, hava savunma sistemleri ve diğer teçhizatın sağlanması konusunu görüşeceklerini belirten Stoltenberg, toplantıya Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba'nın yanı sıra Avustralya, Finlandiya, Gürcistan, Japonya, Güney Kore, Yeni Zelanda ve İsveç dışişleri bakanlarının da çağrıldığını kaydetti.

Stoltenberg, müttefiklerin ayrıca hazirandaki Madrid Zirvesi'ne kadar NATO'nun bir sonraki "Stratejik Konseptini" geliştirme çalışmalarını tartışacaklarını aktararak bu konseptin yeni güvenlik gerçeğine uyum sağlarken İttifak'a rehberlik edeceğine dikkati çekti.

Bakanların, Rusya'nın saldırgan eylemlerinin sonuçlarını ve Moskova ile kurulacak gelecekteki ilişkiyi de ele alacağını duyuran Stoltenberg, Çin'in küresel sahnede artan etkisini ve zorlayıcı politikalarının, iklim değişikliğinin, terörizm ve ortaya çıkan yıkıcı teknolojilerin de söz konusu "konsepte" dahil edileceğini kaydetti.