2021-2022 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreninde konuşan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, “2010 yılında 3 milyon 480 bin öğrenci sayımız 2021’de 8 milyon 241 bine ulaşmıştır. Üniversiteli gençlerimizin yarısı kız öğrencilerden oluşmaktadır. Yükseköğretim kurumlarımızda eğitim ve öğretim imkanından sadece Türk öğrencileri değil, aynı zamanda sayıları yaklaşık 250 bini bulan uluslararası öğrenciler de yararlanmaktadır” dedi.

2021-2022 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla, Cumhurbaşkanlığı Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştiriliyor. Açılış törenine, devlet erkanının yanı sıra bakanlar, YÖK üyeleri, ilgili kurum başkanları, büyükelçiler, bütün üniversite rektörleri ile öğrenciler katılıyor. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özar başkanlık görevine atandıktan sonraki ilk toplu akademik yıl açılışı olma özelliği taşıyan törenin açılış konuşmasını yaptı. Başkan Prof. Dr. Özvar yaptığı konuşmasında, “2021-2022 eğitim-öğretim yılının ülkemiz ve memleketimiz için hayırlı ve uğurlu olmasını dileyerek konuşmama başlamak isterim. Bu akademik yılda üniversitelerimiz derslerine yüz yüze başlıyor. Yüz yüze öğretim ile birlikte daha önceki yıllarda bir kısım dersler için başvurulan uzaktan eğitim yöntemlerini de kullanarak kurumlarımız salgın ortamında bugün hem yükseköğretim faaliyetlerini aksatmadan yürütmekte hem de öğrencilerini külliye ve yerleşkeleriyle buluşturmaktadır. An itibariyle aktif 204 üniversitemizin toplamı 43 bini geçen her biri farklı önlisans, lisans ve lisansüstü programlarında 8 milyonu geçen gencimiz örgün ve uzaktan eğitim yoluyla yükseköğretime katılmakta ve kendisini geleceğe hazırlayacak beceriler ile donanmaktadır” ifadelerini kullandı.

“DÜNYA GENELİNDE 1 MİLYAR 725 MİLYONUN ÜZERİNDE ÖĞRENCİNİN SALGIN SÜRECİNDEN ETKİLENDİĞİ İFADE EDİLMEKTEDİR”

İki yıla yaklaşan bir süredir dünya genelinde salgının getirdiği yeni hayat biçimi nedeni ile diğer birçok alanda olduğu gibi yükseköğretimde de ciddi ve uzun sürmesi muhtemel güçlükler, değişimler ve yeni eğitim modellerinin ortaya çıktığını kaydeden Başkan Özvar, “Yükseköğretim sektörü, dünyada farklı coğrafyalarda, farklı amaç ve farklı beklentileri bulunan 250 milyonun üzerindeki öğrenciye 20 binden fazla kurum ile değişken ve parçalı bir yapıda hizmet vermektedir. UNESCO 2020 verilerine göre, tüm eğitim kurumlarında, dünya genelinde 1 milyar 725 milyonun üzerinde öğrencinin salgın sürecinden etkilendiği ifade edilmektedir. Yükseköğretim muhiti dünya ölçeğinde önemli değişmelere sahne olmakta, salgına rağmen öğrencisi, öğretim elemanı, idari personeli ve paydaş resmi ve özel kurumları ile büyüme eğilimi sergilemektedir. Ülkemizde de yükseköğretime olan talep son yıllarda artmaktadır. Gençlerin daha yüksek refah beklentisine karşılık iş gücü piyasalarının daha nitelikli beceri ve yetkinlik sahiplerine kapılarını aralamaları genç nesilleri üniversite eğitimine yöneltmektedir” şeklinde konuştu.

“2010 YILINDA 3 MİLYON 480 BİN ÖĞRENCİ SAYIMIZ 2021’DE 8 MİLYON 241 BİNE ULAŞMIŞTIR”

Son 20 yılda yükseköğretim alanında birçok adımlar atıldığını belirten YÖK Başkanı Özvar, “2010 yılında 3 milyon 480 bin öğrenci sayımız 2021’de 8 milyon 241 bine ulaşmıştır. Üniversiteli gençlerimizin yarısı kız öğrencilerden oluşmaktadır. Yükseköğretim kurumlarımızda eğitim ve öğretim imkanından sadece Türk öğrencileri değil, aynı zamanda sayıları yaklaşık 250 bini bulan uluslararası öğrenciler de yararlanmaktadır. Daha fazla sayıda öğrencinin yükseköğretime ulaşabilir olması gelir dağılımı, sosyal adalet ve fırsat eşitliği üzerinde ciddi olumlu tesirler meydana getirecektir. Bu gelişmelere paralel olarak üniversitelerimizde toplam öğretim elemanı sayımız ise son 10 yılda yüzde 80 artarak 102 bin 682’den 181 bin 272’ye ulaşmıştır. Artan talep karşısında bir yanda programlarının kalitesinden ödün vermeden öğretim alanını zenginleştirmek diğer yanda ihtiyaç duyulan yüksek profilli öğretim elemanı sayısını artırmak gibi zor fakat birbirini tamamlayan iki misyonu başarmak zorundayız” diye konuştu.

“2020 YILINDA ÜNİVERSİTELERİMİZ AR-GE VE YENİLİKLERE DAYALI 12 BİN 358 PROJE VE ARAŞTIRMA YÜRÜTMÜŞLERDİR”

Üniversiteler ile sektörün içi içe hareket etmesi gerektiğine dikkat çeken ve bu doğrultuda hareket ettiklerini vurgulayan Başkan Özvar, “Son yıllarda başta Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olmak üzere bakanlıklar ile bağlı kuruluşların sağladıkları fonlar sayesinde 2020 yılında üniversitelerimiz ve birlikte çalıştıkları sektörler, yürüttükleri araştırma projeleri için 623 ulusal ve uluslararası fon kuruluşundan teşvik ve destek alarak AR-GE ve yeniliklere dayalı 12 bin 358 proje ve araştırma yürütmüşlerdir. Bunlara ilaveten daha nitelikli AR-GE çalışmaları ortaya koyabilmeleri için izleme ve iyileştirme mekanizmalarını kurmaları ve bu zorlu teknolojik yarışta nitelikli insan kaynağı çalışmalarını doğru yönetmeleri üniversitelerimizden beklentimizdir. Burada dikkat çekici bir gelişmeyi vurgulamak gerekir: Üniversitelerimizde AR-GE çalışmalarını yürüten kadın araştırmacıların oranı biraz önce videoda da izlediğiniz gibi Avrupa Birliği ülkeleri ortalamasının üzerine çıkmıştır” açıklamasında bulundu.

“YÜKSEKÖĞRETİM KURULU OLARAK HIZLA DEĞİŞEN TEKNOLOJİNİN TEMELİNİ OLUŞTURAN BÜYÜK VERİNİN KULLANIMINI ÖNE ALACAĞIZ”

Yükseköğretimde yeni bir alan olan büyük verinin ve bu verinin işlenmesinin son derece önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Özvar, “Yükseköğretim Kurulu olarak yeni dönemde çağın en önemli gücü olan bilginin ve hızla değişen teknolojinin temelini oluşturan büyük verinin kullanımını öne alacağız. Üniversitelerimizin ulusal ve uluslararası rekabette başarılı olabilmeleri kurumlarının güçlü ve zayıf yanlarına dair gerçekçi verileri toplayabilmelerine ve bunları doğru tahlil edebilmelerine bağlıdır. Yükseköğretimde büyük verinin kullanılması eğitimin kalitesini artıracak, başta akademik üretim olmak üzere, öğretim yöntemleri, öğrenci rehberliği, kariyer, istihdam, ölçme-değerlendirme ve kamu kaynaklarının rasyonel kullanımı üniversiter yapıdaki tüm performansların iyileştirilmesini geliştirecek ve kolaylaştıracaktır. Ülkemizde dijital sağlık uygulamaları, siber güvenlik, akıllı şehirler, finansal teknoloji, yeni nesil tedarik zincirleri ve benzeri alanlarda büyük veriye dayalı önemli başarılar kaydedilmiştir. Bu alanlarda üniversitelerimizin de gereken önemi atfederek sistemli çalışmalar gerçekleştireceklerine inanıyor ve bunu kendilerinden bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

"STAJ SEFERBERLİĞİ İLE 81 İLİMİZDE 44 BİN 452 LİSANS VE ÖN LİSANS ÖĞRENCİMİZ FIRSAT EŞİTLİĞİ KAPSAMINDA KAMU KURUMLARINDA STAJLARINI TAMAMLAMIŞLARDIR"

8 milyonu geçen genç bir kitleyi geleceğe hazırlayan Türkiye Cumhuriyetinin üniversitelerinin, bütün dünyada olduğu gibi toplumsal değerlere duyarlı, sektörel gelişmeleri takip eden ve 21. yüzyılın öğrenci taleplerini doğru değerlendiren kurumlar olduğunun altını çizen Başkan Özvar şunları kaydetti:“Yeni dönemde bir diğer önemli önceliğimiz Türkiye’de iş gücü piyasasını da göz önüne alarak, üniversitelerimizin kendi mezunlarının istihdamlarını yakından izleyen bir yönetim anlayışını harekete geçirmek olacaktır. Nitekim 2014-2023 Ulusal İstihdam Stratejisi Belgesi Türkiye’nin gelişmiş ekonomiler arasına girebilmesi için işgücü piyasalarında etkinliği tesis etmeyi, piyasaların beklentilerini karşılayacak beceri ve yetkinlikte insan yetiştirmeyi ve istihdam oranlarıyla emek verimliliğini yükseltmeyi hedef olarak belirlemektedir. Strateji belgesinin temel politika eksenlerinden biri olan ‘eğitim-istihdam ilişkisinin güçlendirilmesi’ diğer kurumlarla birlikte üniversitelere önemli bir misyon biçmektedir. 2021 yılı Cumhurbaşkanlığı Programında yer verilen ve OECD tarafından da örnek bir uygulama olarak gösterilen ‘staj seferberliği’ ile 81 ilimizde 44 bin 452 lisans ve ön lisans öğrencimiz fırsat eşitliği kapsamında kamu kurumlarında stajlarını tamamlamışlardır. Yükseköğretim Kurulu olarak istihdam için, klasik üniversiter eğitim anlayışımızın dışında, hem sırada, hem sahada eğitim-öğretimi güncele hızla taşımak ve yönlendirmek temel hedeflerimizden birisi olacaktır.”

“YÜKSEKÖĞRETİM SİSTEMİMİZDEKİ ULUSLARARASI ÖĞRENCİ SAYISI DİKKATE ALINDIĞINDA DÜNYADA ULUSLARARASI ÖĞRENCİ KABUL EDEN İLK 10 ÜLKEDEN BİRİYİZ”

Son yıllarda Türkiye’de yer alan üniversitelerdeki uluslararası öğrenci sayısında da önemli oranda artış yaşandığını vurgulayan Özvar, “Uluslararası öğrencilerin kurumlarımızda daha fazla oranda eğitim alması ülkemizin küresel görünürlüğüne ve aynı zamanda ekonomisine katkı sağlamaktadır. Dahası, üniversitelerimizin gün geçtikçe daha fazla sayıda yabancı öğrencinin ilgisini çektiği gerçeği kurumlarımızın uluslararası alanda rekabetçi bir üniversiter hizmet sunduğunu göstermektedir. Yükseköğretim sistemimizdeki uluslararası öğrenci sayısı dikkate alındığında dünyada uluslararası öğrenci kabul eden ilk 10 ülkeden biriyiz ve Avrupa yükseköğretim alanında ise İngiltere, Almanya, Fransa ve Rusya’dan sonra beşinci sırada yer almaktayız. 2023 yılı hedeflerimize varmak bakımından üniversitelerimizin yetiştirdiği uluslararası öğrenci sayısını akademik standart ve kaliteden ödün vermeden artıracağımıza inanıyoruz” dedi.

“2000’Lİ YILLARDA TÜRK BİLİM DÜNYASI, NİTELİKLİ ULUSLARARASI YAYINLAR BAKIMINDAN 209 ÜLKE ARASINDA 6 BİN 985 BİLİMSEL YAYIN İLE 27. SIRADA İKEN, 2020’DE 62 BİN 545 YAYIN SAYISI İLE 17. SIRAYA YÜKSELMİŞTİR”

Türk üniversitelerinin dünya üzerinde de akademik başarılarını yükselterek ilerlediğini belirten Özvar, “2000’li yıllarda Türk bilim dünyası, nitelikli uluslararası yayınlar bakımından 209 ülke arasında 6 bin 985 bilimsel yayın ile 27. sırada iken, 2020’de 62 bin 545 yayın sayısı ile 17. sıraya, yine 2000’deki yayınlarımızın dünya bilimine etkisi 0,76 iken 2020’de 0,86’ya yükselmiştir. Yakın gelecekte, gerek öğretim elemanı başına düşen bilimsel yayın sayısı gerekse toplam bilimsel doküman hacmi bakımından yükseköğretim kurumlarımız daha üst sıralara çıkacaktır” açıklamasında bulundu.

(Utku Şimşek/İHA)