ANKARA (AA) - AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Avrupa Parlamentosu Genel Kurulunda kabul edilen Türkiye kararıyla ilgili, "Bu rapor birtakım ülkelerin tek taraflı siyasi yaklaşımlarını bir koalisyon mantığıyla metne doldurmuş, iş birliğinden uzak bir sabotaj raporu, ilişkileri sabote etmeye dönük bir rapor. Bu nedenle Avrupa Parlamentosu raporunu, son 2 senede olduğu gibi bu yıl da yok hükmünde ve geçersiz kabul ediyoruz. Rapor, bizim tarafımıza ulaştığında hiçbir şekilde değerlendirme söz konusu olmaksızın aynen iade edilecektir." dedi.

Bakan Çelik, Avrupa Komisyonunun Türkiye'nin AB sürecinde kaydettiği gelişmeleri ele alan 2016 yılı ilerleme raporuna dair Avrupa Parlamentosunun kabul ettiği karar hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Çelik, raporun objektif ve güvenilir olmayan ifadeler içerdiğini, Avrupa Komisyonunun hazırladığı ilerleme raporunun Avrupa Parlamentosu tarafından değerlendirmesi olduğunu, bu nedenle bağlayıcılığı bulunmadığını kaydetti.

Avrupa Parlamentosunun siyasi nitelikte bir karar açıkladığını ifade eden Çelik, "AB'nin herhangi bir kurumu tarafından yayımlanan bir raporun güvenilir olması, içinde bizim faydalanabileceğimiz unsurlar olması, her zaman gözettiğimiz bir husustur. Burada objektif olmasını, dengeli olmasını her zaman gözetiriz. Hiçbir zaman da eleştiriden çekinmeyiz. Hatta bu eleştiriden nasıl faydalanırız diye bakarız. Fakat maalesef bu rapor bu içerikten tamamen uzak." diye konuştu.

Özellikle 1915 olaylarının 100. yılıyla ilgili tek taraflı Ermeni anlatılarına dönük yaklaşımın bu seneki Avrupa Parlamentosu raporunda gündeme getirildiğini bildiren Çelik, "Tek taraflı siyasi yaklaşımla yürütülen bir meseleye karşı dengeli, objektif olmayan, Türkiye'nin yaptığı açılımları görmeyen ve siyasi bir suçlama içeren ifadeleri bu rapora aldıkları için bu raporu tabii ki kabul etmiyoruz." ifadesini kullandı.

Çelik, şöyle devam etti:

"Raporda 15 Nisan 2015 kararına yapılan atıf, sadece tarihi çarpıtmakla kalmıyor, 25 Mayıs'ta Sayın Cumhurbaşkanımızın NATO Zirvesi marjında Brüksel'de yaptığı görüşmelerle ortaya çıkan yeni atmosfere ve AB liderleriyle üzerinde çalışılan yeni yol haritasına da aykırı bir tutum sergilemiş oluyor.

Bu rapor, bir iş birliği raporu değil. Avrupa Parlamentosundan beklentimiz uygun iş birlikleri üreten, yeni köprüler kuran, eleştiriler tabii ki söz konusu olacaktır, eleştiri hayatın icabıdır, eleştirilerle birlikte ilerlemeye, beraberce iş yapmaya olanak sağlayan birtakım hükümler içermesi, birtakım imkanlar yaratmasıdır. Bunun yerine bu rapor, birtakım ülkelerin tek taraflı siyasi yaklaşımlarını bir koalisyon mantığıyla metne doldurmuş, iş birliğinden uzak bir sabotaj raporu, ilişkileri sabote etmeye dönük bir rapor. Bu nedenle Avrupa Parlamentosu raporunu son 2 senede olduğu gibi bu yıl da yok hükmünde ve geçersiz kabul ediyoruz. Rapor, bizim tarafımıza ulaştığında hiçbir şekilde değerlendirme söz konusu olmaksızın aynen iade edilecektir."

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Avrupa Parlamentosunun (AP) Türkiye hakkındaki kararına ilişkin, "AP'nin 'halkın kabul ettiği teklifi uygularsanız biz sizinle müzakerelerin askıya alınması çağrısı yapıyoruz' demesi esasında demokratik bir tutum değildir. Türkiye'den talep edilen şey, Türkiye'nin halkın iradesine karşı duyarsız kalmasıdır. Tabii ki böyle bir şey söz konusu olmayacaktır." dedi.

Bakan Çelik, AB Komisyonunun Türkiye'nin AB sürecinde kaydettiği gelişmeleri ele alan 2016 yılı ilerleme raporuna dair Avrupa Parlamentosunun kabul ettiği karar hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Çelik, Türkiye'de 16 Nisan'da yapılan halk oylamasıyla alınan anayasa değişikliği kararının uygulanması durumunda Türkiye ile katılım müzakerelerinin askıya alınması, Gümrük Birliğinin Güncellenmesi için insan hakları ve temel özgürlükler kriterleri eklenmesi ve katılım müzakerelerinin askıya alınması halinde tüm katılım öncesi fonların da askıya alınması yönündeki çağrıların AP'nin Türkiye-AB ilişkilerinin önemini kavramaktan uzak olduğunu gösterdiğini belirtti.

Halk oylamasının yüzde 86'lık katılımla, açık ve şeffaf bir süreçte halkın kabul etmesiyle gerçekleştiğini hatırlatan Çelik, "AP'nin 'halkın kabul ettiği teklifi uygularsanız biz sizinle müzakerelerin askıya alınması çağrısı yapıyoruz' demesi esasında demokratik bir tutum değildir. Türkiye'den talep edilen şey, Türkiye'nin halkın iradesine karşı duyarsız kalmasıdır. Tabii ki böyle bir şey söz konusu olmayacaktır." şeklinde konuştu.

Bu durumda AP'nin bütün Avrupa'daki seçimleri lağvetme veya geçerli saymaya kendini yetkili gördüğünü dile getiren Çelik, AP'nin böyle bir şey söylemeye hakkı olmadığını vurguladı.

Çelik, AP'yi halk oylamasının sonucuna, demokratik sonuç ve teamüller ile halk iradesine saygılı olmaya çağırdı.

Bakan Çelik, "Eleştirmek için eleştirmenin" bu kurumların saygınlığına gölge düşürdüğünü bildirdi.

Katılım müzakereleri yürüten bir ülke olarak Türkiye'nin AB'yle ortak başarı alanında bulunan pek çok konu olduğunu ve bunların birtakım söylemlere konu edilmesinin açık bir vizyonsuzluk olduğunu belirten Çelik, Gümrük Birliğinin Güncellenmesinin Türkiye'nin tek taraflı talebi olmadığını, iki tarafın da faydasına olduğunu söyledi.

Bu konunun siyasi parantez içine alınamayacağını dile getiren Çelik, bu çağrıların önce aşırı sağ ve İslam düşmanı kesimler tarafından dillendirildiğini daha sonra ise ana akım siyasetin bir parçası haline getirildiğini vurguladı.

PKK'ya dönük yapılan çağrının olumlu olduğunu ancak uygulamanın ne olduğunu soran Çelik, "PKK'ya karşı PKK sembollerinin yasaklanması çağrısı yapan Avrupa Parlamentosuna tavsiyemiz ilk önce kendi koridorlarında, sergi alanlarında PKK propagandası yapılmasını engellemesidir." dedi.

- "FETÖ'nün darbe girişiminin öznesi olduğunu sorgulayan yaklaşım düşmanca"

Türkiye'nin yaklaşık 1 yıl önce darbe girişiminde bulunan Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) karşı meşru ve hukuk çerçevesinde mücadele yürüttüğünün altını çizen Çelik, şöyle konuştu:

"Bunun karşısında sorumluluğunu yerine getiremeyen kurumların herhangi bir şekilde FETÖ'ye karşı mücadelemizi sorgulamasına asla müsade etmeyiz. Tarihin en büyük hukuk mücadelelerinden birini, bir devlet ve demokrasi için olmazsa olmaz mücadelelerden birini veriyoruz. Herhangi bir şekilde FETÖ'nün darbe girişiminin arkasında olduğunu, öznesi olduğunu sorgulayan bir yaklaşımı kötü niyetli, hasmane ve düşmanca bir davranış olarak kabul ederiz."

Darbe girişimi konusundaki bütün kanıtların ortada olduğunu vurgulayan Çelik, AP'nin darbe girişiminin vahametini yeterince idrak edemediğini belirtti.

Bakan Çelik, AP'nin demokratik dayanışma kurumu olmasına rağmen demokrasinin ortadan kaldırılmak istendiği darbe girişimi karşısında Türkiye'yle yeterli dayanışma göstermediğini dile getirdi. Çelik, Türkiye ile AB arasında diyalog ve güven eksikliği bulunduğuna dikkati çekti.

AB ile diyaloğu güçlendiren çalışmalar yapmaya devam edeceklerini ifade eden Çelik, üst düzey diyalogların süreceğini, vize serbestisi sürecinin hızlandırılması, göç yönetiminde yük paylaşımı, terörle mücadelede iş birliği, Gümrük Birliğinin Güncellenmesi gibi kritik konularda ilerlemeye devam edeceklerini kaydetti.

Bakan Çelik, üzerinde çalışılan temel konunun liderler düzeyinde yıl sonunda Türkiye-AB zirvesinin gerçekleştirilmesi olduğunu bildirdi.

- "Türkiye'nin bazı devletlerin iç politikalarının tartışma konusu olmaktan çıkarılması gerek"

Türkiye-AB ilişkilerinde sağlıklı diyaloğun sürmesi gerektiğini dile getiren Çelik, "Türkiye'nin birtakım devletlerin iç politikalarının tartışma konusu olmaktan çıkarılması gerekir. Bu raporlar da birtakım devletlerin Türkiye ile hesaplarının görüldüğü koalisyon belgeleri olmamalıdır. Böyle olduğu müddetçe, stratejik vizyondan uzak ve hiçbir şekilde yararlanamayacağımız belgeler olarak değerlendirilir." dedi.

Terörle mücadele ve terör propagandası gibi konularda net kırmızı çizgilerin bulunması gerektiğinin altını çizen Çelik, bir yandan da basın ve ifade özgürlüklerinin nasıl güçlendirileceği konusunda beraberce tartışılabileceğini anlattı. Bakan Çelik, konuşmasına şöyle devam etti:

"Maalesef Türkiye'de olanları anlamaktan uzak davranıyorlar. Türkiye, pek çok devleti kökünden sarsabilecek kadar çok yönlü bir terör saldırısı altındayken bile hukuk düzenini, anayasal düzenini, demokratik hakları koruma konusunda hassasiyet gösteren bir ülke. Tam bu dönemde AP'nin Türkiye'ye 'Beraber çalışalım, kol kola girelim, beraberce yürüyelim ve bu zor dönemi atlatmanıza yardımcı olalım' demesi gerekirken maalesef AP, bir insan hakları ve hukuk devleti okulu olarak temel görev ve misyonunu yerine getirmeyen bir karara imza atmıştır."

AB Komisyonunun Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn ile sabahki görüşmelerinde AP'nin bu kararının gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine Çelik, kararın basına yansıyan kısmıyla ilgili görüştüklerini ve Hahn'a görüşlerini ilettiğini aktardı.

"AP'nin Avrupa'daki halkların seçtiği bir kurum yani halkın görüşünü yansıttığı" şeklindeki argümanı kabul edilebilir bulmadığını söyleyen Çelik, Avrupa halklarının Türkiye hakkında "zehirleyici bilgilendirmelere maruz kaldığını" ve çoğu olayın çarpıtılarak oraya yansıtıldığını dile getirdi.

Bakan Çelik, dolayısıyla AP kararının da Avrupa'nın yanlış bilgilendirilmesinin bir parçası olduğunu söyledi.