15 Temmuz’da ortaya çıkan milli tavır, 7 Ağustos’taki uzlaşma ile birleşerek Türkiye’de siyaset kurumuna yeni bir soluk getirmiştir.  Yenikapı’da inşa edilen iradeyi MHP Türkiye’nin önüne yeni bir kapının açıldığı şeklinde değerlendirilmiştir.

Türkiye’nin bekasına kast edenlere karşı tek vücut mücadele verilmesi,   Türkiye’nin yeni ve milli bir hükümet etme sistemiyle güvence altına alınması gerekmekteydi. Bu amaçla hazırlanan 18 maddelik anayasa değişikliği,     16 Nisan 2017’de Aziz milletimiz tarafından da destek buldu.  Ancak Türkiye muhalifleri bunu bir türlü hazmedemediler, bu dirilişi içlerine sindiremediler.

Siyasi düşünce özürlüler bu yeni sistemin ruhunu ve getirdiği değişiklikleri bir türlü kavramak istememektedir.

Ancak şimdi önümüze bakma zamanıdır.  Esas gündem konumuz ülkemizin bekasını ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni kurum ve kurallarıyla bina etmek, yönetim hayatımıza yerleştirmek, işlerliğini sağlama almaktır.

Yeni sistemin tam anlamıyla işlerlik kazanması Ocak 3 Kasım 2019 Cumhurbaşkanı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri ve takip eden beş yıllık süre zarfındaki sabır ve birliktelik ruhuyla tesis edilebilecektir.

Uzlaşmayı bu sistemin doğası gereğidir. Yeni sistem milli hedeflerde ortak paydada buluşmayı zorunlu kılmaktadır.

Zeytin Dalı Harekâtı, ülkemizi kuşatma ve işgal girişimlerine 15 Temmuzda milletimin verdiği cevaba güney sınırlarımızda ülkemizin bekasını ve bütünlüğünü tehdit eden terör kuşağı oluşturma emellerine vurulmuş güçlü bir tokattır.

Harekât öncelikle Türkiye sınırlarını güvenlik altına alacaktır.  Ayrıca Kuzey Irakta başarısız bir provasını gerçekleştirilen önce federasyon, sonra devlet yöntemiyle Akdeniz’e kadar uzanan terör kuşağı oluşturma hayalleri suya düşmüş olacaktır.

Böylelikle harekât aynı zamanda Suriye’nin toprak bütünlüğüne katkı sağlayacak, Türkiye’nin bölgedeki önemi hafızalara kazınacak, Suriye’nin yeniden şekillenmesinde elinden alınmaya çalışılan rolünü yeniden kazandıracaktır.

Zeytin Dalı Harekâtı, yeni siteme geçişin, milli hedef ve beka temelinde birlikteliğin bir zafer anıtı olması bakımından da önemlidir.

Türkiye ekonomisi bakımından Harekâtın doğuracağı ekstra bir kırılganlık bulunmamaktadır. Aksine harekât Türkiye’nin güçlü bir devleti, ordusu, savunma sanayi ve ekonomisi olduğunu bölgede yeniden bir aktör durumuna geldiğini dosta düşmana gösterecektir.

Dolayısıyla bazı çevrelerin beklediği gibi Türkiye’nin risk algısının bozulma olmamış,  mali piyasalarda ve CDS primlerde herhangi bir olumsuz gelişme yaşanmamıştır.

Bölücülerin ve kaos sevicilerin hevesleri bir kez daha kursağında kalmıştır.  Allah Kahraman Ordumuzu korusun ve muzaffer eylesin.