Kayserili Kore gazisi Astsubay Mehmet Karamustafaoğlu, Kore Savaşı'na gitmek için İskenderun'dan başlayıp Kore Limanı'nda son bulan 31 günlük deniz yolculuğunu ve savaş sırasında yaşadıklarını ilk günkü gibi hatırlıyor.

Hafızası ve dinçliğiyle dikkati çeken 90 yaşındaki Karamustafaoğlu, 1950 yılı eylül ayında İskenderun Limanı'ndan başlayan ve 25 gün kara yüzü görmeden devam eden Kore yolculuğunu AA muhabirine anlattı.

Karamustafaoğlu, Erzurum 9. Kolordu'da görev yaparken nöbetçi subay olduğu bir gün Kore'ye görevlendirme emrinin geldiğini söyledi.

O dönem henüz 20'li yaşlarında bir delikanlı olan Karamustafaoğlu, emrin geldiği günü şöyle anlattı:

"Sabahleyin erkenden posta geldi, 'Kolordudan arıyorlar, telefon emri varmış.' dedi. Telefonun başına geçtim, karşıdaki şahıs kendini kolordu komutanı kurmay başkanı olarak tanıttı. 'Acele bir telefon emri var, yazmaya hazır mısınız?' dedi. 'Hazırım komutanım.' dedim. Yazdığım telefon emrinde benim Kore'ye atanmam söz konusuydu. Komutan telefonda kim olduğumu sordu, emirde adı geçen Mehmet Kara'nın ben olduğumu duyunca o da şaşırdı. Emirde adı geçen Kore'ye acilen gitmesi istenilen asker bendim."

Emri komutanlarına bildirdiğini anlatan Karamustafaoğlu, Erzurum'dan Kayseri'deki ailesiyle vedalaşmaya gelmek istediğini ancak tren biletinin alınması nedeniyle bu talebinin kabul edilmediğini dile getirdi.

Karamustafaoğlu, istasyon şefine durumu izah ettiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Annem ve babam yaşlı insanlardı, onları görmem gerekiyordu. İstasyon şefliği treni kaçırmışım gibi tutanak tuttu, ben de Hisarcık'ta yaşayan ailemle vedalaşmaya gittim. Daha sonra Ankara'ya geldim, üç gün burada kaldıktan sonra İskenderun'a hareket ettik. Kore'ye gideceğimiz gemi hazırlandı. Gemiyle Kore'ye doğru yola çıktık. Gemi 4 bin 500 kişilik bir gemiydi. Yolculuğumuz 31 gün sürdü. Gemide sadece Yunanlılar ve Türkler vardı. İlerleyen zamanlarda Filipinler'den de bir bölük asker bindi gemiye."

"25 gün kara yüzü görmedik"

ABD'ye ait 7 katlı gemide her şeyin düşünüldüğünü aktaran Karamustafaoğlu, gemide iki sinema salonu ve 4 bilardo masası olduğunu belirtti.

Karamustafoğlu, deniz yolculuğunda Kızıldeniz'i geçtiklerini, Cibuti'de ikmal yapıldığını, daha sonra Hint Okyanusu'na açıldıklarını anlattı.

"25 gün kara yüzü görmediklerini aktaran Karamustafaoğlu, şöyle devam etti:

"Seylan Adası'na indik, burada gemi 4 saat kaldı, ben de indim, burayı gezdim. Filipinler'e uğradık, sonra başka kara yüzü görmedik. Denizde balinaların yüzüşlerini, kuşların uçuşunu seyrettik. Balinaların su püskürtmelerini izlerdik. Bazen balinalar gemiyi takip ederdi. Enteresan bir yolculuktu, hiç tecrübe etmediğimiz bir yolculuktu. Yunanlılardan Türkçe bilenleriyle dostluk kurduk. Beraber savaşa gittiğimiz için samimiydik, ahbaplık kurduk. Gemide sıkılmadık çünkü eğlenceliydi. Yemekler mükemmeldi, 3 öğün yemek vardı, aşçıları muntazamdı. Her türlü içecek mevcuttu. Kore'de de öyleydi, biz yemek sıkıntısı çekmedik. Yemek verilemeyeceği zamanlar kumanya dağıtılırdı. Türkler Kore'de iyi bir isim yapmıştı. Kore'nin yerli halkı bize sempati beslemişti. Bursalı bir arkadaşım vardı, gemide tanıştığımız adı Emin'di, galiba ikinci taburdaydı kendisi, keşifte şehit oldu."

Kore'ye Türkiye'den takviyeli bir tugayın gittiğini anımsatan Karamustafaoğlu, kendisinin uçaksavar bataryasında ikinci takım komutanı olarak görev yaptığını dile getirdi.

Kore'de 12 ay kaldığını söyleyen Karamustafaoğlu, "Kore'deyken 3 kere filan Japonya'ya gittim. Savaş şu şekilde idi, 15 gün cephede, 15 gün cephe gerisinde oluyorduk. Yani ayda 15 gün savaşa iştirak ediyorduk. Diğer günler istirahatte idik, yani savaş ABD usulüydü. Moral eğitimleri düzenliyorlardı. ABD'nin bütün artistleri o dönem Kore'ye gelmişlerdi. Cepheden 40-50 kilometre geriye çekiliyorsun. Geriye çekilince subay ve astsubaylar istedikleri gibi hareket ediyorlardı, öyle sıkı bir disiplin yoktu." ifadelerini kullandı.

Karamustafaoğlu, sonraki yıllarda Kore'ye gittiğini, bu yolculuğunun ise uçakla 12 saat sürdüğünü ve ülkenin değişimine, gelişimine çok şaşırdığını sözlerine ekledi.