Yahu hepiniz orada değil miydiniz?

 

28 Şubat 2015 tarihinde,

Başbakanlık Ofisi olarak kullanılan Dolmabahçe’de toplanıp,

Terörist başı Öcalan’ın 10 maddelik bildirisi okunurken,

Başbakan Yardımcısı oradaydı,

İçişleri Bakanı oradaydı,

AKP Grup Başkanvekili oradaydı,

Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı oradaydı,

HDP’nin İmralı-Ankara-Kandil hattında mekik dokuyan tüm ekibi oradaydı.

*

Konuştu da konuştular.

Hükümet; “Anaların gözyaşı son buluyor” dedi.

HDP; “Öcalan PKK’ya silah bıraktırıyor” dedi.

63’lük akiller; “Barış geliyor dağlara çiçek toplamaya çıkalım” dedi.

Havuz medyası; “Terör sorunu bitiyor” dedi.

Peki, ya sonra?

Sonrası şu.

Baktılar ki; Tıpkı öncekiler gibi PKK’nın silah bırakması masal oluyor, ne izleme komitesi kardeşim” dediler.

Baktılar ki; AKP ile PKK kol kola görüntü verdiği için oy kaybediyor, “ne Kürt sorunu kardeşim” dediler.

Baktılar ki; Dolmabahçe mutabakatı sadece HDP’yi değil AKP’yi de PKK’nın dümenine sokuyor, “Dolmabahçe mutabakatından haberim yok” dediler.

Söyledik ya, dediler de dediler!

Şark kurnazlığının böylesine, gerçekten de pes doğrusu!

*

Sınırları “IŞİD, PYD, PKK, HİZBUL” gibi örgütlerin yolgeçen hanına çevir…

“Açılım, Çözüm, Barış “ adı altında devlet otoritesini ortadan kaldır…

Bölgeyi terör örgütlerinin cirit attığı bir yer haline getir…

Sonra da çıkıp tüm bunların müsebbibi sen değilmişsin gibi davranıp,

İktidarınızı eleştirenleri de “vatan haini” ilan et.

Gerçekten de pes doğrusu!

Bin yıllık “kardeşlik” hukukumuzu yerle bir et.

Bin yıllık “devlete güven” duygusunu yok et.

Vatanın bölünmezliğini terör örgütüyle masada “pazarlık aracı” yap.

Beşikteki bebe den, eşikteki dedeye kadar kurşun sıkan katilleri “barış elçisi” ilan et.

Sonra da çıkıp başkalarını suçla.

Kusura bakmayın ama adama sorarlar,

Hem de sizin tabirinizle;

Yahu hepiniz orada değil miydiniz?

*

Hani analar ağlamayacak…

Hani artık kan akmayacaktı?

Hani terör konusunda çözüme ulaşılmış…

Hani ülkeye refah ve barış gelecekti?

Yalan dolu beyanlarınızın havada uçuştuğu o günlerden bu güne kaç eve ateş düştü biliyor musunuz?

İki gün içinde,

Adıyaman’da Uzman Onbaşı Müsellim Ünal…

Şanlıurfa’da ise 2 polis memuru “kahpe” saldırıyla şehit edildi.

Ama sizin ağzınızda yine aynı nakarat!

“Kimse sabrımızı test etmesin.”

Tarih: 11 Şubat 2013 Cilvegözü saldırısı: 18 ölü.

İktidar; “Sınır güvenliğimiz için gerekeni yapacağız.”

Tarih: 11 Mayıs 2013 Reyhanlı saldırısı: 53 ölü.

İktidar; “Kimse gücümüzü test etmeye kalkmasın.”

Tarih 20 Temmuz 2015 Suruç saldırısı: 32 ölü

İktidar; “Saldırganlar misliyle karşılık bulacaktır.”

Sabrınızı ve sınırınızı bilmiyoruz ama…

Sizlerin milletle dalga geçmekte sınır tanımadığınız belli.
 
Gerisi lafı güzaf!