'Ülküdaşlık Hukuku' Ve Yıldıray Çiçek

 

      Yıldıray ÇİÇEK ile ilk irtibatım Referandum sürecine uzanır. Hiç unutmam Referandumda 'Evet' diyen 'Ülkücü' zannettiğimiz biriyle  ilgili bir yazı yazmıştı. Eleştirilen kişiye üzüldüm! zira iyi tiyatro oynuyordu!. 'Ülkücülük' adına 'Evet' dediğini, yaşadıklarından ötürü böyle bir çıkışta bulunduğunu düşünmekteydim. Vücudunda hala kurşunlar taşıdığını anlatıyordu. Açıkçası biz Ülkücüler çok duygusal insanlarızdır. Çabuk inanırız. 

 Yıldıray Başkana bir elektronik posta yolladım. Hatta benzer bir mesajıda Müjdat ÖZTÜRK'e yollamıştım. Sitemlerimi gayet üsluplu bir şekilde ilettim. Attığım elektronik postadan 1 saat kadar sonra telefonum çalmıştı. Telefonu açtığımda karşımdaki kişi önce selam verip, daha sonra kendisini tanıttı. ''Emre Kardeşim ben Yıldıray Çiçek, Nasılsın ? '' 

Daha sonra yazısıyla ilgili beni bilgilendirdi. Tabii ikna olmamıştım zira o dönem için 'Referandum' algılarımızı Cemaat ve AKP kanalıyla çok rahat yönlendiriyorlardı.

 O Süreci çok net hatırlıyorum. Referandumda 'Evet' diyenlerin tamamı  daha sonra AKP taraftarı olarak hayatlarını devam ettirdiler. Kimisi AKP'den Milletvekili Aday adayları olarak sahne aldı, Kimileri AKP'den güzel ihaleler aldı. 

Son süreçte ise Cemaat-AKP Savaşının ardından, bir kısmı 'MHP'li olduklarını hatırladılar.

 Sonuç olarak ben haksız çıktım ve Yıldıray Çiçek o yazısında sonuna kadar tüm tespitlerinde  doğru çıktı.

******

'Habererk'te çok keskin-sert yazılar yazdığım dönemlerde 'Yıldıray Çiçek'in yazılarıyla, senin yazıların başa çıkabilir.' şeklinde telkinler alıyordum. Zira her yazım onbinlere ulaşıyor, yaptığım tenkitler büyük ses getiriyordu. Bunların 'Fitne' olduğunu söyleyenlere de aldırış etmiyordum.

'Habererk'i Ülkücü İnternet Gazeteleri içerisinde bu kadar popüler kılan nedir ? diye sorsanız herhalde ilk 3 isim içerisinde yer alırım. O dönem için ben dava adına o yazıları yazıyor-stratejik haberleri yapıyordum. Ve her yazımın-her haberimin ardından nereyi sallamak istersek-sallıyorduk.

Sanırım bugünlerde şahsım hakkında bu kadar belden aşağı iftira atan müfterilerde, Cenab-ı Hakkın bize bedeli olsa gerek...  Kimseye iftira atmasakta- yazdığımız yazılar çoğu insanın psikolojisini alt üst etmiştir diye düşünüyorum. 

Örneğin Murat ALPEREN ''Her gün senin köşeni açıp bakıyordum, birgün bir yerde denk gelirsen tanıyayım-hatırlayayım diye.'' şeklinde daha sonra bir itirafta bulunmuştur. Tabii Murat abimizle o dönem ki sıkıntımızın sebebini yine bu muhalif!ler oluşturmuştu. 

Daha sonra helalleştik. Ve kendisi benim için öz abiden ötedir. 

******

Üslup bakımındanda Yıldıray ÇİÇEK'e benzer bir üslup kullanmam- Muhalif kanadın Lider adaylarının dikkatini çekmiş olmalı ki ; Koray AYDIN Beyin danışmanları Yıldıray Çiçekle başa çıkmak adına benden yardım talep ediyorlardı.

Birgün Yeniçağ Gazetesi Yazarlarından birisi tarafından arandım. Telefonun ucundaki kişi aynı zamanda Koray AYDIN'ın danışmanlığını yapıyordu. ''Koray Beyde az önce yanımdaydı, seni aradık ama ulaşamadık. O şimdi gitti. Kardeşim , Yıldıray Çiçek hakkındada bir yazı yazsan- biz tabiki senin işine karışamayız ama bu konuda yardımcı olsan-çok büyük katkı sağlarsın.'' şeklindeki teklif, o an için nefsimin çok hoşuna gitmişti.

Ama Yıldıray Çiçek'in bana olan yaklaşımları, iyi niyeti, dürüstlüğü de aklımda ve en önemlisi vicdanımdaydı.

Daha sonra anladım ki bana aktarılan bilgiler-bilgi olmaktan uzak- Yıldıray Çiçek hakkında iftiralardan ibaretti. İşte o an  MHP'de 'Değişim' isteyenlerin bir kısmının ne kadar tehlikeli! insanlar olduklarını ve koltuk ikballerine, menfaatlerine ulaşmak adına ne derece çirkinleşeceklerine şahidlik ettim. Esasen Genel Başkanın Cemaate mesafeli durmasının gerçek sebeplerini de bizzat yaşadığım buna benzer olaylarla anladım.

******

Ve Hamd olsun Yıldıray ÇİÇEK'e karşı tek bir iftirada dahi kalemimi ne Koray AYDIN'a ne de onun peşinden koşan yazar/danışman sürpüntülerine kiralamadım.

Derhal Yıldıray ÇİÇEK'le irtibat kurup- durumu izah edip bu müfteriler konusunda kendisini bilgilendirdim.

Koray Aydın beyede bu noktada birkaç mesaj yollayarak- Kendisini savunan/danışman-yazar geçinenlerin bir ülkücüye iftira atmaktan dahi geri durmayacak derecede karaktersiz olduğunu ilettim.

Tabii bu dönemde atılan/atılacak her iftiranın kaynaklarını tespit edip- derhal teşkilatlarımı bilgilendirmekle kendimi yükümlü hissettim.

Bakara suresi 216.Ayeti kerime ''Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kılındı. Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.'' buyurur. 

Bu da o dönem için bir savaştı. Ve bu savaşı iyinin-doğruluğun kazanması için bizede bazı görevler düşmüştü. Bizde bunu Genel Başkana gönderdiğimiz özel dosyalarda dahil- birçok neşirle icra ettik. 

******

Sonuç olarak 10.Büyük Kongre'den 1 hafta önce Tekirdağ Eski İl Başkanımız Yunus MERAL'inde tavsiyelerine uyarak- 'Ülküdaşlık Hukuku'na binaen tüm Ülküdaşlarımdan helallik isteyerek- Koray AYDIN'a destek verilmemesi gerektiğine dair fikirlerimi ilan ettim. Ve Partimin o dönem için fitne karargahınca ele geçirilmemesi noktasında 1 çakıl taşı dahil taşıdıysam ne mutlu bana ! 

O Dönemin muhaliflerince Kah 'Dönek' kah 'Satıcı' , kah'ajan' kah'güvenilmez' gibi tenkitler alsamda- ALLAH'ın huzuruna başı dik bir müslüman olarak çıkacağım için mutluyum.

Siyasi eleştiri ölçülerinin dışına çıkmadığım, Ülküdaşlık Hukukuna uygun hareket ettiğim , Müslümana yakışır bir tavır aldığım, Dava arkadaşıma alçaklık etmediğim için müsterihim.

İftiralara-yalanlara-dedikodulara en önemlisi Okunmuş bir teşkilatın / Amerikan kürsülerinde yetişmiş sözde hocaefendilerin kontrolüne girmesine karşı mücadele ettiğim için rahatım.

******

Şimdi yine aynı dümenler-senaryolar geliştirilmekte, Ülküdaşım Yıldıray ÇİÇEK'in kalemiyle başa çıkamayanların kendisine dönük 'İftira Kampanyaları' yürüttüğüne şahidlik etmekteyim.

Sadece Yıldıray ÇİÇEK olarak düşünmeyin birçok insan hakkında sırf Genel Başkana bağlı oldukları için sosyal medya üzerinden linç kampanyası yürütülüyor. Bunları gördüğümde vicdanım sızlıyor, yüreğimden kan akıyor. Ve 'Muhalif' saflarında görünmekten rahatsızlık duyuyorum. Bu sebeple de 20-25 gündür ölçülü, somut eleştiriler bile yapamıyorum.

Zira Genel Başkana bağlı olanlarla- Genel Başkana karşı hareket ettiğini söyleyerek hareket edenleri tarttığımda- arada uçurum derecesinde seviye farkı görüyorum.

******

Yıldıray Çiçek hiçkimseye iftira atmaz. Basın danışmanı ve Yazarlık görevini layığıyla yerine getirmek adına geçmişten-günümüze kim ne söylemiş?, ne yazmış ? , ne yapmış ? , herşeyi not almıştır. Arşivinden çıkarır- somut olarak ortaya koyar ve eleştirir.

Ama hiçkimsenin namusuna, şeref ve haysiyetine çamur atmaz.

Hatta kendisine karşı aleyhte yazılar yaz(mış), haberler yap(mış)  olanları bile inandığı yolda ikna etmek için her türlü fedakarlığı yapmaktanda geri durmaz.

İşte bu yüzden Yıldıray ÇİÇEK Dava adamıdır.

İşte bu yüzden Yıldıray ÇİÇEK Ülkücüdür.

İşte bu yüzden Yıldıray ÇİÇEK her türlü iftiranın hedefindeki isimdir.

Tescilli MHP Düşmanlarının kronikleş(miş) hastalıklarını, F-Tipi uzantıların MHP üzerindeki tezgâhlarını iyi bildiği için- sonuna kadar Liderinin yanında dur(muş), sadece inandıklarını-bilgisiyle  kaleme almıştır.

Ve son yazısının son parafındaki ifadesiyle 'Bozkurt Ruhu' ,Yıldıray ÇİÇEK gibi Anadolunun tertemiz Ülkücülerini , fitnelere-fesadlara-nankörlere yedirmeyecektir.

******

Bunu Koray AYDIN'ın danışmanlığından , CHP'li adayın danışmanlığına- oradanda Meral Abla'ya yanaşmaya çalışmak için taklacılığa soyunan Servetli Fetullahçılarda, Genel Başkanla görüşmek için Yıldıray ÇİÇEK'ten yardım al(mış) ama şimdilerde  Yıldıray ÇİÇEK aleyhinde haberler yapacak kadar vefasızlaşan bazı abilerimizde iyi bilsinler.

İnsanlar Genel Başkanı eleştirebilir-Genel Başkan Adayı olan insanlar olabilir - Siyasetin doğasında bunların hepsi kabul edilir. Örneğin Meral abla konusunda olumlu düşünceler içerisindeyim.

Ama 'Muhalefet' dedikleri olguda Ülküdaşıma-Ülküdaşlık Hukukuna- Dava arkadaşıma- Müslüman kardeşime 'İFTİRA' atacak derecede çirkinleşiliyor(sa) , Ofislerde tescilli MHP Düşmanları ağırlanıyorsa- Bize de 'SUSMAK' ve 'İZLEMEK' düşer.

Susmak ve İzlemek düşer ki; MHP’de son sözü 'ZAMANI GELDİĞİNDE'   'BOZKURTÇA ' söyleyelim.

Zira onların İFTİRA ATACAK MAŞALARI ÇOK OLSA DA- BİZİMDE HAKİKAT ARŞİVİMİZ GENİŞTİR.

Emre Çakır

***

Sizde bu bölümde yazmak isterseniz sitemizin ilkelerine ters düşmeyen yazılarınızı [email protected] mail adresine gönderin sizin adınızla yayınlayalım.

Not: Yazılarınızda isminizi ve kullanılacak mail adresinizi yazmayı unutmayınız.