Ülkücü hareket ve diğerleri;

 

Hareketimizin kurucu lideri, cennet mekân Başbuğumuz, Hac farizasını yerine getirmek için gittiği kutsal topraklarda, çekilen resimlerinin siyasete alet edilmesini kati surette yasaklamıştı.

İbadetler Allah içindi, o bunu biliyor ve buna göre hareket ediyordu.

Bu gün gömlek değiştirenlerin o tarihteki hocaları "liderleri" her yıl hac ya da umreye gider ve gösterişli reklamlarla bunu kamuoyuyla paylaşırlardı.

Ülkücülerin Başbuğu, ibadetlerini mütevazı bir şekilde yerine getirirken, aldığı abdestin ve kıldığı namazın karşılığını yalnız Allahtan bekler ve huşu içerisinde, gizlilikle yerine getirirdi.

Asla kamera karşısında birilerinin döktüğü su ile abdest aldığı görülmemiştir.

Yine başbuğumuz; Erzurum'da, Abdurrahman Gazi türbesini ziyaretinde, dua eşliğinde döktüğü gözyaşlarının, bilgisi dışında fotoğraflanmasına kızmış ve o resimlerin çoğaltılmasını, dağıtılmasını kesinlikle yasaklamıştı.

İbadetteki estetik ve ahlak anlayışı, milliyetçi ülkücü hareketin lideri Türkmen Beyi, Bahçeli'de aynen devam etmektedir.

İbadetin gizliliği ve dini değerlere saygı ülkücü hareketin geleneğine uygun devam etmektedir.

"Devlet Bey, Bursa'da bir seçim çalışması sırasında köyün birisine uğrar, camisi inşaat halindedir, köylü Devlet beyden cami için yardım talep eder, Devlet bey; kalan kısmın maliyetini kendisinin karşılayacağının sözünü verir ve sohbetin ardından köyden ayrılır. Köylü aradan geçen zaman içerisinde beklediği yardımın gelmediğini görünce, seçimlerde MHP yi cezalandırır ve oy vermez. Seçimlerin hemen ardından Devlet Bey köye, Cami masraflarını karşılayacak kadar meblağ gönderir ve görevlendirdiği kişi Genel Başkanın notunu iletir. Eğer bu parayı seçimden önce gönderseydim, seçim rüşveti olarak algılanırdı, ben oy vermeyeceğinizi tahmin ettim fakat doğru ve ahlaklı olan böylesidir der."

Bizde liderler; sağ elin verdiğini sol el bilmez düsturuna göre hareket ederler, fukaranın evinde, televizyon karşısında, canlı yayınlarla iftar sofralarına oturmak liderimizin fıtratında yoktur.

Yine Sayın Genel Başkanımız; gözlerden, objektiflerden ve kameralardan uzak bir şekilde eda ettiği namaz ibadetlerini yerine getirirken, Cami avlusunu siyaset arenasına döndürenlerden ne kadar farklı olduğunu belli etmektedir.

Devlet Bey; Cuma namazlarını Parti genel merkezindeki mescitte kılmaz, "Ben orada namaz kılsam genel başkana göre herkes tavır alacak, ona göre bir düzen oluşturulacak. Bu uygun değil. O nedenle ben namaza hep dışarı giderim" der

İbadette estetik ve zarafet bir mümin tavrıdır.

Hacca giderken de, Namaz kılarken de, Cömertlik ederken de.

Tavır ahlaki ve Kur-ani olmalıdır.

Kur-anın tarif ve telkin ettiği ahlak anlayışı, onu sallamak değil, yaşamakla olur.

Kutsal dinimizi siyasete alet etmek bizim Töremizde yazmaz, kitabımızda yazmaz.