Başbakan'ın TBMM'de konuşma yapması Mehmet Ali Şahin'in kâbusu haline geldi.

Sevgili Etikhaber okuyucuları sizlerle bir kıssadan hisse ve buna bağlı olarak TBMM'de bugünkü 2010 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2008 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın görüşmelerindeki diyalogları meclis tutanaklarından paylaşmak istiyorum. 

Kıssadan hissemiz şöyle:

Meşhur ayyaş Bekri Mustafa Efendi Sultanahmet Camii önünden geçmektedir.

O sırada musallada bir tabut vardır. Fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur.

Cemaat beklemekten sıkıldığı için başında kavuğu sırtında cübbesiyle Bekri'yi görünce ‘hocadır' diyerek yakalar. Namazı kıldırmasını söyler.

"Yok, ben hoca değilim" dese de dinlemezler ve zorla cemaatin önüne geçirirler.

Bekri Mustafa tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar.

Cemaat aralarında konuşmaya başlar:

"Vay be! Ne derin hoca! Ölüyle bile konuşuyor... "

Namazdan sonra bazı adamlar Bekri'yi sıkıştırır:

"Hoca, çabuk söyle ölüye ne dedin?"  

"Olmaz, söylenmez, bu bir sırdır" dese de ısrar ederler.

Bekri mecbur kalınca anlatır:

"Ey falan oğlu falan! Sen şimdi aramızdan ayrılıp, ahrete gidiyorsun. Eğer orada bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa Sultanahmet'e imam olmuş dersin. Onlar gerisini anlarlar..."

TBMM tutanaklarına göre düşündüren diyaloglar da şöyle:

BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN - Efendiler, burada maksut olan ve Meclisi alinizi teşkil eden...

DENİZ BAYKAL (Antalya) - Boş konuşuyorsun, boş!

İSA GÖK (Mersin) - Ayıptır ya, ayıptır!

BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN - Sayın Başkan, siz mi susturacaksınız, ben mi susturayım?

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Gel sustur bakalım!

BAŞKAN - Sayın Erdoğan, siz Genel Kurula hitap etmeye devam edin. Lütfen Genel Kurula hitap edin.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Gel sustur!

DENİZ BAYKAL (Antalya) - Gel sen sustur! Hadi gel!

BAŞKAN - Lütfen oturur musunuz... Lütfen...

BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN  - Efendiler, burada maksut olan ve Meclisi alinizi teşkil eden zevat...

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Beni nasıl susturacaksın? Nasıl susturacaksın?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen oturur musunuz... Sayın Anadol, lütfen oturun.  

BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN  - Otur yerine, otur. Otur yerine. Sayın Başkan grubuna hâkim ol. Hâkim olamıyorsan biz hâkim olalım.

BAŞKAN - Sayın Erdoğan... Sayın Erdoğan...

DENİZ BAYKAL (Antalya) - Sen kimi susturacaksın! Neyle susturacaksın! Sen kimsin de susturacaksın! Kimi susturacaksın sen!

BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN - Grubuna hâkim ol. Grubuna hâkim ol. Acziyet içerisinde olma.

BAŞKAN - Sayın Erdoğan...

BAŞKAN - Sayın Erdoğan, siz konuşmanıza devam edin, Genel Kurula hitap edin lütfen.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Senin haddine mi beni susturmak!

DENİZ BAYKAL (Antalya) - Haddini bil, haddini!

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri...

İSA GÖK (Mersin) - Haddini bil, haddini!

DENİZ BAYKAL (Antalya) - Ülkeyi böldüğünüz yetmedi...

İSA GÖK (Mersin) - Sayın Başkan, müdahale etsenize!

BAŞKAN - Sayın Gök, susar mısınız lütfen, susar mısınız lütfen. Burayı ben yönetiyorum. Lütfen...

DENİZ BAYKAL (Antalya) - Ali kıran baş kesen misin sen?

Ne kadar vahim, ne kadar ürkütücü değil mi? Sayın Başbakan doğru söylüyor! Çocukları ekrandan uzak tutmak lazım. Ancak yukarıdaki diyaloglardan da anlaşılacağı üzere kendisi kürsüye çıktığı zamanlarda çocukları ekrandan uzak tutmak gerek.

Bu fırça ilk de değil. 10 Kasım'da Kürt açılımı için Meclis'te öngörüşme yapılırken CHP'li bazı milletvekilleri pankart açtı. Daha sonra ortaya çıktı ki Başbakan, bunun için de Meclis Başkanı'nı azarlamış. ....'

Kamuoyuna duyurulduğu şekliyle diyalog şu şekilde gelişmiş:

Erdoğan (Öfkeli ve sinirli bir şekilde Şahin'e dönerek): "Bu pankartları açmalarına nasıl izin verirsiniz o kartonları attırsana dışarı!"
Şahin: "Çıkartacağım, onun için ara verdim."

Erdoğan: "Burası bir partinin miting alanı değil, bu nasıl bir meclis yönetimi?"
Şahin: "Gereğini yapacağım efendim."  
Erdoğan: "Hayır en son genel kuruldan ben ayrılıp buraya geldim. Pankartlar ve dövizler hala içeride. Toplanıp dışarı çıkartılmadı."

Sayın Başbakan, TBMM Başkanının AKP grubundan her gün fırça yiyen herhangi bir milletvekili olmadığının farkında değil!

Gerçi TBMM Başkanının durumu da farklı değil. Başkan oturduğu koltuğun Türkiye Cumhuriyeti'nin 2 numaralı koltuğu olduğunu bilmiyor gibi davranıyor.

Sonuçta Başbakan'ın TBMM'de konuşma yapması Mehmet Ali Şahin'in kâbusu haline geldi.

Kıssadan hissemize dönecek olursak;

Ey falan oğlu falan! Sen şimdi aramızdan ayrılıp, Ahirete gidiyorsun. Eğer orada bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'ye Başbakan, Mehmet Ali Şahin'de TBMM'ye Başkan olmuş dersin. Onlar gerisini anlarlar..."

 

Sinan DEMİROK


***

Sizde bu bölümde yazmak isterseniz sitemizin ilkelerine ters düşmeyen yazılarınızı [email protected] mail adresine gönderin sizin adınızla yayınlayalım.

Not: Yazılarınızda isminizi ve kullanılacak mail adresinizi yazmayı unutmayınız.