AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Bu kadar acı hatıranın üzerine, bu kadar zalimane bir yaklaşım olduğu görülmüşken halen ibadet diliyle oynamaya çalışmak, Murat Bardakçı’ya atıf yapayım, insanın zihninde bir İstiklal Mahkemesi olmasıyla ancak açıklanabilecek bir şey. Bu zihniyetin sözü ne olursa olsun, ibadet diliyle oynuyorsa onun aklında ve kalbinde İstiklal Mahkemesi vardır. Akıl yerine İstiklal Mahkemesi taşıyordur, kalp yerine İstiklal Mahkemesi taşıyordur. Ayıp bir şey, kınıyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan AK Parti MYK toplantısı sonrasında açıklama yapan Sözcü Ömer Çelik, iç ve dış siyasete yönelik açıklamalarda bulunarak, bazı konularda CHP’yi sert bir dil ile eleştirdi.

“YÜKSEK MEŞRUİYETE SAHİP MÜCADELEDİR”

PKK-PYD-YPG terör örgütünün her türlü kılığa girebilen bir terör örgütü olduğunu belirten ve Türkiye’nin terörle mücadelesinin hız kesmeden devam ettiğini söyleyen Ömer Çelik, “TSK’nın harekatları olmasaydı bugün orada bir terör devletçiliği kurulmuş olacaktı. Türkiye’nin PKK terör örgütü ile mücadelesi, insanlığa karşı suç işleyen nefret örgütü ile hem milli güvenliği hem de insanlığa karşı işlenen suçu engellemek bakımından son derece yüksek meşruiyete sahip mücadeledir” diye konuştu.

PKK-YPG’nin DEAŞ ile bir mücadelesi olmadığını da belirten Çelik, “Esas DEAŞ ile mücadele eden güç TSK’dır. Birilerinin ‘DEAŞ terör örgütüne karşı biz PKK terör örgütüne taktik bir takım destekler verdik’ gibisinden son zamanlarda yaptığı açıklamaların hiçbir geçerliliği yok” şeklinde konuştu.

“BAŞKA BİR PARALEL EVRENDE YAŞIYORLAR”

Türkiye’nin salgınla mücadele sürecini en iyi şekilde yöneten ülkelerden birisi olduğunu söyleyen Ömer Çelik, “Bugün yine çeşitli açıklamalar oldu, bekleneceği üzere CHP’den, ‘Türkiye en kötü yöneten ülkedir’ diye. Onlardan bir hakkaniyet beklemiyoruz. Başka bir paralel evrende yaşıyorlar” ifadelerini kullandı.

Küresel salgının ne şekilde seyredeceği ile ilgili kimsenin önünde bir model olmadığını söyleyen Çelik, “Virüsün mutasyona uğradığı şeklinde değerlendirme konusu oldu. Birçok AB ülkesi İngiltere ile uçuşlarını durdurdu. Biz de uçuşlarımızı durdurduk. Hali hazırda 96 ülke ile uçuşlarımız sürüyor. COVİD ile ilgili yönetilmesi gereken bir süreç ortaya çıktığı zaman bu tedbirler alınacaktır” açıklamasında bulundu.

Alınan tedbirler sonrasında vaka sayılarında düşüş olduğunu söyleyen Çelik; maske, mesafe ve temizlik kurallarına uyulması gerektiğinin altını çizdi.

“NE KADAR VİZYONSUZ BİR KARAR OLDUĞU ORTADADIR”

Azerbaycan’ın elde ettiği zaferden sonraki gelişmeleri yakından takip ettiğini söyleyen Ömer Çelik, “Her nedense Azerbaycan’ın kendisine ait olan topraklarını yeniden alması gerek Minsk Grubu içinde gerek dışında birçok ülkeyi rahatsız ediyor. Fransa’da senato ve temsilciler meclisinin aldığı kararları gördük. Sanki gayrimeşru iş yapılmış gibisinden Azerbaycan’a dönük bizce geçersiz tehditler savuranlar var. En son Belçika Temsilciler Meclisinin Dağlık Karabağ konusunda Azerbaycan’ı kınayan ve Türkiye’yi eleştiren bir karar tasarısı söz konusu oldu. Belçika Temsilciler Meclisine mesajımız nettir. Bu karar tasarısının hiçbir hükmü yoktur. Haksız, hukuksuz, hakkaniyetsiz bir karardır. Haksız Ermeni işgali karşısında susanların bugün hakkaniyetle bir zafer elde edildiği zaman rahatsız duymaları aslında hukuk dışı davranışlarının bir örneği olarak görülmelidir. Ne kadar vizyonsuz bir karar olduğu ortadadır” dedi.

“BAKANLARI İSTİFA EDEN BİR ERMENİSTAN BAŞBAKANI VAR”

Fanatik Ermeni çıkarlarının yönettiği, Kafkaslar’daki barışı tehdit eden yaklaşımların hiç birinin sonuç alamayacağını söyleyen Çelik, “Dua etmek için gittiği kiliseden bile kovulan, bakanları istifa eden bir Ermenistan Başbakanı var. Bu radikalizmin, bu saldırganlığın Ermenistan’ı getirdiği yer net bir şekilde çöküştür. Bu aslında Ermenistan’ı diasporanın nereye sürüklediğini, bir takım radikal siyasetçilerin nereye sürüklediğini net bir şekilde göstermesi gereken bir meseledir. Fransa’daki bazı siyasetçilerin Ermenistan’ı yine aynı maceralara sürüklemek için teşvik ettiğini, cesaretlendirdiğini gösteren bir yaklaşımdır” diye konuştu.

“VATANDAŞI OY VERİYOR DİYE ELEŞTİREMEZSİNİZ”

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında yaptığı konuşmaya ilişkin açıklama yapan Ömer Çelik, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun tehdit sırası bugün çiftçilere gelmiş. Bugün yine AK Parti’ye oy veren çiftçileri tehdit eden bir takım sözler söylemiş. Daha önce işçileri etmişti, daha sonra öğretmenleri tehdit etmişti, şimdi sıra çiftçilere gelmiş. Normal şartlar altında şaşırmak gerekiyor. Bir partinin genel başkanı çıkıp toplumun belli bir kesimini ‘şu partiye oy verirseniz...’ şeklinde nasıl tehdit eder diye. Ama artık bunlar yadırganmaz hale geldi. Politikalarımızı eleştirebilir. Eleştiri ile düşmanlık yapma arasına düzgün çizgiler çekilirse eleştiri demokrasinin en büyük zenginliğidir. Bizim açımızdan da faydalanacağımız bir takım sonuçlar doğurabilir. Ama çıkıp ta her gün belli bir toplumsal kesimi ‘siz niye AK Parti’ye oy veriyorsunuz’ diye tehdit etmek, bunun eleştiri ile alakası yok. Bunun demokratik bir hak ile alakası yok. Bu antidemokratik bir tehdit yaklaşımıdır. CHP’deki arkadaşlarımıza söylemek isterim, bu siyaset tarzı sağlıklı bir siyaset tarzı değil” şeklinde konuştu.

“Bu dil zehirleyici bir dildir” ifadelerini kullanan ve CHP’yi eleştiren Çelik, “Belli bir dönemde hakimleri tehdit ettiler, işçiler meselesi geldi, öğretmenler meselesi geldi, bugün çiftçiler meselesi geldi. Vatandaşı oy veriyor diye eleştiremezsiniz. Partinin politikalarını eleştirirsiniz ama siz bir partinin politikalarını eleştirmek için partiye oy veren vatandaşları hedef gösteriyorsanız tehdit siyaseti budur” açıklamasında bulundu.

“SİYASİ İRADE İLE BÜROKRASİYİ ÇATIŞTIRMAK GİBİ YAKLAŞIM SAĞLIKLI BİR YAKLAŞIM DEĞİL”

Dış politikada Dışişleri Bakanlığının devre dışı bırakıldığı yönündeki muhalefetin eleştirilerinin sorulması üzerine Ömer Çelik, “Türk Hariciye geleneği dünyadaki üç beş ekolden bir tanesidir. Bu yaklaşımların kaleme alınış biçiminin bile muhalefet partilerindeki hangi büyükelçi kökenli milletvekili tarafından alındığını tahmin edebilirim. Siyasi irade ile bürokrasiyi çatıştırmak gibi yaklaşım sağlıklı bir yaklaşım değil. Bunu kaleme alan büyükelçiler bile, şimdi siyaset yapanlar bile, kendilerinin görev yaptığı dönemlerde görevleri ile ilgili en büyük desteği başbakan olarak Cumhurbaşkanımızdan görmüşlerdir” dedi.

“ADLİYE TEŞKİLATIMIZI, GÜVENLİK TEŞKİLATLARINI ZAN ALTINDA BIRAKMAYA HAKKIN YOK”

“Çıplak arama” iddiasının sorulması üzerine Çelik, “Bunları dile getiren şahısların her gün adliye teşkilatını, güvenlik teşkilatını zan altında bırakmaya çalışan, onlara iftira atan yeni bir konuda açıklaması oluyor. Her seferinde söyledikleri yalan olarak ortaya çıkıyor. Cezaevlerindeki ve diğer yerlerindeki arama prosedürleri AİHM kararlarına, Anayasa Mahkemesi kararlarına, diğer içtihatlara uygun bir şekilde yapılıyor. Kılıçdaroğlu da çıkmış, ‘bu önceden de vardı, bugün de var’ diyor. İnsan biraz sorumlu davranır. Muhalefet yapacaksan yaparsın, siyasi argüman üretirsin. Bütün bunları yaptığında adliye teşkilatını, güvenlik teşkilatlarını zan altında bırakmaya hakkın yok. Uşak’taki polis kardeşlerimiz de suç duyurusunda bulundular. Elinde bilgi, belge olan varsa, bunun üzerine en kuvvetli şekilde biz gideriz” diye konuştu.

“TABİİ Kİ HUKUK DEVLETİNİN BİR ÇARESİ OLACAK”

Devlet Bahçeli’nin “HDP kapatılsın” sözlerinin hatırlatılması üzerine Ömer Çelik, “Cumhur İttifakı içinde farklı bir yaklaşım yok” ifadelerini kullandı.

Numan Kurtulmuş’un konuşmasının devamında terör propagandasının engellenmesi gerektiğini, terörle ilgili olarak siyasetçilerin kendisini ayrıştırması gerektiğini, ayrıştırma söz konusu olmadığında bunun meşru kabul edilmemesi gerektiğini söylediğini belirten çelik, “Sayın Bahçeli’nin de söylediği bunlara müsaade edilmemesi gerektiği şeklinde. Siyasal katılma yolları açık, demokratik katılma yolları açık. Birisi çıkıp da ‘terör örgütünün liderinin heykelini dikeceğiz’ dediği zaman, ‘terör örgütü terör örgütü değildir’ dediği zaman, terör örgütünün güvenlik güçlerimizi, masum kadın ve sivilleri öldüren mensuplarını kutsadığı zaman tabi ki hukuk devletinin bir çaresi olacak. Bunun modeli ne olur, bununla ilgili MYK’da bir tartışma yapılmadı”

“BU KURUMSAL SUSKUNLUK TÜRK SİYASİ TARİHİNE GEÇECEK BİR UTANÇ DURUMUDUR”

CHP’deki taciz ve tecavüz skandallarının sorulması üzerine Çelik, “Taciz ve tecavüz meselesinde geçen hafta susmayın demiştik, kurumsal bir suskunluğa dönüştü. Öteden beri bu susanlardan daha kıdemli CHP’liler, taciz ve tecavüz olayları karşısında susulmasının CHP açısından, siyasi ahlak açısından kabul edilemez olduğunu söylüyorlar. Son zamanlarda retorik olarak herkes, özellikle CHP’de, siyasi ahlaktan bahsediyor. Kadın onuru, kadın haysiyeti karşısında susanın siyasi ahlaktan bahsetmeye hakkı olabilir mi? Bu kadar mağdur konuşuyor, yetkilileri çıkıp diyor ki, ‘biz bu konuda konuşmuyoruz.’ Niye? ‘mağdurlarda daha fazla travma oluşturmamak için.’ Mağdurlar zulme uğramış, biz size çıkın da mağdurun ismini verin, adresini verin eşkalini verin demiyoruz. Siz failin eşkaliyle, failin adresiyle, kim olduğu ile uğraşın, cezalandırılmasıyla uğraşın diyoruz. Bunlar kritik yerlerde sizin partinizde görev yapan siyasetçiler. Siz mağdurun hakkına sahip çıkmadığınız zaman asıl travmayı oluşturuyorsunuz. Bu kurumsal suskunluk Türk siyasi tarihine geçecek bir utanç durumudur” dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Uyuşturucu ticareti yapandan ve organ ticareti yapandan vergi alacaksın” sözlerine ilişkin Ömer Çelik şu ifadeleri kullandı:

“Maalesef siyasi meselelerde söylenen sözler, yaklaşılan konular içselleşmediği zaman, sadece birilerinin yazdığı metinden okunduğu zaman bu tip saçma sapan görüntüler ortaya çıkabiliyor. Birilerinin yazdığı parlak cümle diye okunurken bahsettiğimiz saçma sapan cümleler ortaya çıkabiliyor.”

“YİNE KİMİ REFERANS ALIYORLAR?”

Ömer Çelik, AİHM’nin Demirtaş’ın tahliye olmasına ilişkin verdi karara yönelik şöyle konuştu:

“Ben buraya gelirken gerçekleşen sıcak bir karar. 100-150 sayfalık bir gerekçeli karar. Gerekçeli kararı hukuk sistemimiz değerlendirecektir. Hukuk sistemimizin değerlendirmesine göre bir yaklaşım üretilecektir.”

Osman Öcalan’ın verdiği bir röportajda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir danışmanı ile bir görüşme yaptığını iddia etmesi, muhalefetin de bu danışmanın kim olduğunu merak etmesine cevap veren Çelik, “Sözünün yorumlanmasını istedikleri kişi kim, sözüne itibar ettikleri kişi kim? ‘Belli ki bunun arkasından erken seçim gelecek.’ Yine kimi referans alıyorlar? Baştan beri söylüyorum. Türkiye’nin resmi kurumlarını, kurumlarının resmi açıklamalarını referans almıyorlar, dışarıdan kim ne derse desin onu referans alıyorlar” dedi.

“ÇOK SERT TEPKİ VERİRİZ, VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

Türkçe Kur’an okunmasının sorulması üzerine Ömer Çelik, “Bu bizim kültürel hayatımızda, dini hayatımızda, sosyal hayatımızda acı hatıralar oluşturmuş bir mesele, yani ibadet dili ile oynamak, ibadet dilini değiştirmeye çalışmak. Bu ortaya çıktıktan sonra ‘özür dileriz yanlış yapmışız’ diyecekleri yerde çok daha sakıncalı bir şey yapıyor bazıları, ‘Türkçe bizim dilimiz değil mi’ diye. Türkçe meal okuyabilir, duasını Türkçe edebilir. Bu bizim karar vereceğimiz bir şey değil. Ama ibadet diliyle oynamak demek çok zalimane bir yaklaşım. Bu Türkiye Cumhuriyeti tarihinde acı hatıraları olan, bu memlekete çok acılar yaşatmış, ezanın Türkçeleştirilmesi meselesinde olduğu gibi çok ayıp bir şey. Bu kadar acı hatıranın üzerine, bu kadar zalimane bir yaklaşım olduğu görülmüşken halen ibadet diliyle oynamaya çalışmak, Murat Bardakçı’ya atıf yapayım, insanın zihninde bir İstiklal Mahkemesi olmasıyla ancak açıklanabilecek bir şey. Bu zihniyetin sözü ne olursa olsun, ibadet diliyle oynuyorsa onun aklında ve kalbinde İstiklal Mahkemesi vardır. Akıl yerine İstiklal Mahkemesi taşıyordur, kalp yerine İstiklal Mahkemesi taşıyordur. Ayıp bir şey, kınıyoruz. Bununla güçlü bir şekilde mücadele edeceğiz. Kimse milletin diniyle, ibadet diliyle oynamaya kalkmasın. Çok sert tepki veririz, vermeye devam edeceğiz” dedi.

(Derya Yetim /İHA)