İtalyanların kendisini "Sali" ya da soyismindeki "C" harfini "K" olarak okuyarak "Ukan" diye seslendiklerini belirten Salih Uçan, Siyamend Kaçmaz'a dünyaca ünlü ressam Leonardo Da Vinci'nin doğduğu evi, Empoli'ye çok yakın mesafedeki eğri kulesiyle meşhur Pisa ve Floransa şehirlerini gezdirdi. Türk futbolunun geldiği nokta ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunan Uçan, 93'lü gençlerden oluşan Türkiye Milli Takımı'nın o dönem yendiği Fransız oyuncuların şu an dünya yıldızları arasında olduğunu örnek göstererek ilginç bir tespitte bulundu.

"TÜRK FUTBOLU DİYE ARTIK ÇOK BİR ŞEY KALMADI"

Türk futbolu diye artık çok bir şeyin kalmadığını söyleyen Uçan şöyle konuştu: 

"Türkiye'de kaç takım var, 18 takım. Bakalım kaç Türk futbolcu oynuyor? Yani artık Türk futbolu gibi pek değil yani. Kaç tane Türk var oynayan? Hani bu şey anlamına gelmiyor, bu yabancı karşıtlığı da değil asla. Ama sınırsız olması da hoş değil tabi ki. Ondan sonra Türk futbolu, Türk oyuncu yok işte. Bizim 93 doğumlular Fransa’ya karşı oynuyorlar, maçı kazanıyorlar. Bir maçla finalde olacak şey değil ama demek ki bir grup oluşmuş ki böyle bir grubu yenmişler. O zaman onlardan daha iyilermiş yani değil mi? Peki ben şunu soruyorum, Fransa o bizim yendiğimiz ekipten sadece 1 oyuncusunu kaybetmişken, Türkiye nasıl oluyor da sadece bir oyuncusunu kazanmış ama o da 3'üncü Lig'de oynuyor. Bizim kazandığımız bir tek oyuncu var o da 3'üncü Lig'de oynuyor ama Fransa'daki adamlar Barcelona, Real Madrid, Chelsea, Manchester United'da. Yani şunu söylüyorum; 20 tane farklı oyuncu, 20 tane farklı karakter, başka şehirlerde doğmuş büyümüş. Yani bu çocukların hepsi mi diyorum yanlış beslendi, hepsi mi yanlış arkadaşlar edindi? Nasıl örnek vereyim; hepsinin mi hatası var? Yani burada yetiştirilme sıkıntılı, çok açık ve net yani. 20 futbolcunun 20’si de kayboluyorsa burada çocuklar ne yapsın."

"BENİ İLK SAMET HOCA OYNATTI"

Bucaspor, Fenerbahçe, Roma, Sion ve şu an futbol hayatını sürdürdüğü Empoli'de ülkemizi temsil eden Salih Uçan, "Tamam artık futbolcu oldum" dediği anı ise şöyle anlattı:

"Doğruyu söylemek gerekirse Marmaris'teyken benim bugünlere kadar geleceğim hiç aklıma gelmiyordu çünkü Marmaris çok küçük bir yer. Hiç böyle örnek alabileceğin 'ya ben şu olayım' diyebileceğin, Marmaris'ten çıkmış büyük kulüplerde oynamış bir isim önceden yok. Biz Marmaris'te geleceğin yıldızları turnuvası oynuyorduk, Fenerbahçe geliyordu, Beşiktaş geliyordu, Trabzon geliyordu. Böyle güzel bir karma maçlar oluyordu. 'Keşke o kentlerde doğsaydım da ben de işte Fenerbahçe'de, Beşiktaş'ta büyük takımlarımda oynasaydım' diyordum. Ondan sonra 14 yaşında bizim turnuva oldu Uşak'ta. Bucaspor'dan izlemeye geldiler. Bucaspor da bizim gruptaydı, beni orada izlediler ve ben oraya transfer oldum. Ondan sonra iyi oynamaya devam ettim, milli takıma seçildim. Seçildikten sonra artık oluyor gibi, işi çevirdim gibi hissetmeye başladım o anda. Çünkü artık kendi takımında oynuyorsun milli takımda oynuyorsun. Benim için çok önemli bir duyguydu. Ne zaman 16, 17 yaşlarımda Samet Aybaba A Takıma geldi, benle konuşmaya başladı, beni ilk o oynattı. Samet hoca da gençleri oynatma konusunda bir numara olabilir. İnanılmaz destek verdi. Aynı zamanda Sait hoca da Sait Karafırtınalar Bucaspor'da. Ne zaman sezon sonu geldi, beni büyük takımlar istedi, artık 'tamam işin içindeyim' dedim."

QUARESMA TEZAHÜRATI İLE TÜYLERİM DİKEN DİKEN OLDU

Salih Uçan, kendisini en çok heyecanlandıran anları da paylaştı. Uçan, "Bucaspor'da oynuyorum, ikinci yarının ilk maçı. Takım Süper Lig'de ve ben yedeğim. Beşiktaş'ın stadında, Beşiktaş'a karşı oynuyoruz . Orada ısınırken Beşiktaş taraftarı Quaresma'ya öyle bir tezahürat yaptı ki hani neredeyse kulaklarımı kapatıyordum, tüylerim diken diken oldu. İkincisi de Fenerbahçe'ye transfer oldum ve ilk maçıma çıktım. Tribünü bir gördüm stat full. İşte 12-13 sezonunun ilk maçı. 'Beyler' dedim, 'Ben burada nasıl oynayacağım ya bu ne! Bu nasıl stat!' dedim" diye konuştu.