BAŞBAKAN Binali Yıldırım, "Kılıçdaroğlu geçen referandumda hangi sandıkta oy kullanacağını unutmuştu, gidememişti. Bu sefer de gitsin hiç değilse 'evet' versin. Bizim söylediğimizi söylüyor. İşi tamamlasın" dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, Düzce'de Anıtpark'ta düzenlenen mitingde halka hitap etti. Mevcut sistemi eleştiren Yıldırım, "Pusula bozulmuş. İş görmüyor. Bozuk pusulayla gemi ya batar ya da karaya oturur. İki başlı yönetimler pusulayı eline aldı. Zannettiler ki 'bu işi yapacağız.' Yapamazsınız kardeşim. Zaten yapamadınız. Kavga kavgayı, o da kara günleri getirdi. Mevcut anayasada cumhurbaşkanı da Başbakan da güçlü. Bu yüzden çoğu zaman bu iki makam arasında anlaşmazlık oluyor. Bu anlaşmazlıklar bazen o kadar ileriye gidiyor ki iki makam birbiriyle kavga bile ediyor. 2001 krizi neden oldu? Cumhurbaşkanı anayasa kitapçığını Başbakana fırlatı, o da ona hakaret etti. Bedelini kim ödedi? Millet ödedi millet. 2001 yılında sabah bir uyandık, 21 Şubat'ta, kışın ortasında millet yarı yarıya fakirleşmiş. Borcu iki kat artmış. Merkez Bankası'nın kasasında bir gecede 7 milyar dolar uçup gitmiş. Faizler yüzde 7500'ü bulmuş. Ülkemiz muz cumhuriyetine dönmüş. Bu acı tecrübeleri birlikte yaşadık" dedi.

50 YILDA 48 HÜKÜMET

"Türkiye'de her 5 yılda bir seçim olsaydı şu anda 19'uncu hükümet işbaşında olacaktı" diyen Başbakan Yıldırım, şimdi 65'inci hükümetin iş başında olduğunu söyledi. Yıldırım, "İsrafa bak. Bu Türkiye'ye yakışmıyor. 1950'den beri 48 hükümet kurulmuş. Her bir hükümetin süresi 1 yıl 3 ay. Bu süre zarfında 1950 yılından bu yana İngiltere sadece 15 hükümet kurmuş. ABD sadece 17 başkan seçmiş. Biz 48 hükümet kurmuşuz. Bir de vesayet bloğu, darbeler, muhtıralar, milli iradeyi tehdit, kumpaslar almış başını gitmiş. Neyse ki yıllar sonra milletin sinesinden Ak Parti çıktı. Onun kurucu genel başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çıktı" dedi.

'TÜRKİYE HEP BAHARI YAŞASIN'

Yıldırım, birilerinin darbe anayasasının mevcut sisteminden nemalandığını vurgulayarak, "Millete devamlı aba altında sopa gösteriyorlar. Demek ki bu sistemin bir yanlışı var. Bu yanlış yetkinin doğrudan milletten alınmaması. Yaptığımız bu değişiklikle beraber temsil sorunlarının siyasi tıkanıklıklarını artık geride bırakacağız. Yeni anayasa 79 milyonu kucaklayan, kutuplaşma yerine kucaklaşmayı ön gören, çatışma yerine birlikte çalışmayı sağlayan bir anayasa olacak. İstiyoruz ki Türkiye artık hep baharı yaşayalım. Çocuklarımız, gençlerimiz umut dolu yarınların inşa edildiği bir ülkede yaşasın. Onun için bu sistemle Türkiye milletin istikametinde ilerlemeye devam edecek" dedi.

KILIÇDAROĞLU'NUN BAŞBAKAN GAFI

Yıldırım, yeni sistemde meclisin Cumhurbaşkanı'nın ihtiyacı olan yasaları çıkaracağını, cumurbaşkanını denetleyeceğini, soruşturma, genel görüşme yapacağını, yazılı soru soracağını belirterek, meclisin etkisizleştirildiği eleştirilerine cevap verdi. Kılıçdaroğlu'nun Başbakan açıklamasına da değinen Yıldırım, "Kılıçdaroğu öyle bir laf ettik ki bizi bizim anlatamadığımız işi bir dakikada anlattı. Aynen fıkra gibi. Dedi ki 'Siz bu sistemi getiriyorsunuz da Cumhurbaşkanı bir partiden, Başbakan başka partiden olursa bunlar geçinemezse ne olacak?' Biz de zaten bunu anlatmaya çalışıyoruz Kemal Bey. Bizim anlatamadığımızı sen en güzel şekilde anlattın. Aslında teşekkür etmek lazım. Ama yardımcısı çıktı dedi ki 'Kemal Bey onların hepsini biliyor, yanlış konuşmadı, tersinden okudu.' Bu da doğru. Bunlar zaten her şeyi tersten okuyorlar. İşleri güçleri tersinden gitmek. Eller aya bunlar yaya" dedi.

'ÇEVİR KAZ YANMASIN'

Kılıçdaroğlu'nun gaf açıklaması yaparken cumhurbaşkanının partisi ile Meclis'te çoğunluğu olan partinin farklı olması durumunda ortaya çıkacak duruma işaret ettiğini söylediğini belirten Yıldırım, "Şimdi cahillikleri ortaya çıkınca çevir gaz yanmasın. Bu sefer, 'Cumhurbaşkanı seçildi bir partiden. Mecliste çoğunluk başka partiden olursa o zaman ne olacak?' Bu sefer bu tarafa döndü. Sen değil miydin 'tek adam olacak' diyen. Demek ki meclis de var. Tek değil. Meclis, cumhurbaşkanı ikisi birbirini dengeliyor. Birisi yasama, denetleme yapıyor, diğeri de ülkeyi yönetiyor. 5 yıl boyunca her iki kurum da milletten aldığı yetkiyle vazife yapıyor. Şimdi bunlar anlaşamazsa ne olacak? Meclis, cumhurbaşkanı her iki kurum da seçime götürme yetkisi var. Ama bir şartla. Meclis seçim kararı alırsa kendileri de gidiyor, cumhurbaşkanı da gidiyor. Cumhurbaşkanı karar alırsa mecils de gidiyor kendi de gidiyor. Giderlerse hep beraber, dururlarsa hep beraber. Ne olacak, anlaşacak, uzlaşacak, kriz çözecekler, 5 sene milletin önüne sorun getirmeyecekler. Sistemin güzelliği bu" dedi.

'KILIÇDAROĞLU GİTSİN EVET VERSİN'

CHP'nin her şeye karşı olduğunu söyleyen Yıldırım, "'Yeni Anayasa'da yargı tarafsız olsun' diyoruz. Kılıçdaroğlu buna da karşı. Ama niye olduğunu anladık. Meğerse Kılıçdaroğlu Anayasa değişikliği metnini okumamış. Artık onu mazur görüyoruz. Daha fazla da Kılıçdaroğlu ile vaktimizi doldurmayalım. İşimize bakalım. Yapacak çok işimiz var. Esasında bu kadar şeyi söyledikten sonra Kılıçdaroğlu geçen referandumda hangi sandıkta oy kullanacağını unutmuştu, gidememişti. Bu sefer de gitsin hiç değilse 'evet' versin. Bizim söylediğimizi söylüyor. İşi tamamlasın" diye konuştu.

'BAZI ÜLKELER HALK OYLAMASINA ENGEL ÇIKARDI'

16 Nisan'da 'evet' oylarıyla yeni anayasayı yürürlüğe sokacaklarını söyleyen Yıldırım, şöyle devam etti:

"Ülkemizi bölmeye çalışan PKK bölücü terör örgütü, FETÖ, DAEŞ, bilimum örgütlerinin de defteri dürülecek. Kimse bu ülkeyi bölmeye cesaret edemeyecek. Terörü kökünden bitirmek için, bağımsız ve güçlü Türkiye için, çoğulcu demokrasi için, iş için, aş için kararımız net, oyumuz evet. Demokrasi treninden inmeden 16 Nisan'a kadar durmadan, yorulmadan çalışacağız. Varsın birileri bu demokrasi treninden insin. Varsın Avrupa'nın bazı ülkelerinde Türkiye'ye karşı engellemeler yapılsın. Bu bizim değil, bu engellemeleri yapan ülkelerin ayıbıdır. Dost ülke kavramına yakışmayan utanç verici uygulamalar, 2'nci Dünya Savaşının siyasi zihniyetinin yansıması olan yasaklamalar, engellemeler yapan ülkelerin demokrasiyi, özgürlükleri hazmetmediklerini gösterir. Her fırsatta düşünce özgürlüğü, farklı görüşe saygı kavramını ağzından düşürmeyen Avrupa ülkelerine bakalım. Bakanlarımızın orada memleket sevdalılarıyla buluşmasına ve demokrasi içinde görüşlerini ifade etmelerine bile tahammül edemiyorlar. Almanya'da seçim oluyor. Türkiye'nin orada milyonlarca oy kullanacak vatandaşı var. Onları etkileme gücü var. Biz bu gücü kullanıyor muyuz? Bizim başka ülkelerin seçimlerine, iç işlerine karışmak gibi düşüncemiz olamaz. O zaman aynı hassasiyeti dost bildiğimiz ülkelerden biz bekliyoruz. Bazı ülkeler halk oylamasına engel çıkararak taraf olmuşlardır. Hayırcılardan tarafa taraf olmuşlardır."