İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İçişleri Bakanlığınca bazı belediyelere görevlendirme yapılmasına ilişkin, "Bu belediyelere görevlendirmeyi bizler değil Diyarbakır Belediyesinin bahçesine çadır kuran, evlatlarıyla buluşmak isteyen, onların hasretiyle yanıp tutuşan o anneler yapmışlardır." dedi.

Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Diyarbakır'a gelen Bakan Soylu, İl Jandarma Komutanlığında göreve yeni başlayan 200 güvenlik korucusu için düzenlenen yemin törenine katıldı.

Törende konuşan Soylu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın selamını getirdiğini söyledi.

Anadolu ve Ortadoğu coğrafyasında, yaşam izlerinin bulunduğu ilk çağlardan bugüne kadar tarihin hiçbir döneminde mücadelenin, savaşların ve çatışmaların eksik olmadığına işaret eden Soylu, her zaman orduların karşı karşıya geldiğini, medeniyetlerin tahribata uğradığını belirtti.

"Ancak üzülerek ifade etmeliyim ki; bu çatışma dönemlerinin hiçbirisi 21. yüzyılın başındakiler kadar etik değerlerden, insanlıktan yoksun acımasız ve yıkıcı olmamıştır. Eskiden doğrudan doğruya devletler arasında geçen, kendi adına ve hukukuna sahip olan savaşlar bugün sahiplerinin kim olduğu belli olmayan, perde arkasından idare edilen, hiçbir insani değeri tanımayan, gözünü kan bürümüş terör örgütü eliyle yürütülmektedir." diyen Soylu, şöyle devam etti:

"Bir savaş vardır ama o savaşın sahibi yoktur, kazananı yoktur, sadece kaybedeni vardır. Kaybedeni de mazlumlardır ve insanlıktır. Din ve etnik kökenleri için savaştığını iddia edenler, aslında kah petrol kah kaynaklarını kendi elleriyle kuruttukları su için, iklim dengesini bozdukları dünyada gelecekte nefes alabilecekleri bir toprak parçası için mücadele eden birtakım karanlık güçlerin maşaları maalesef olmuşlardır. Ülkemizde literatürde 'anarşi dönemi' olarak adlandırılan dönem belki bu yeni nesil amaçsız mücadelenin ilk versiyonuydu. İnsanların sağcı, solcu, Alevi, Sünni diye birbirine düşürüldüğü, darbelerle nefretin ve katliamın artırıldığı bir süreci maalesef hep birlikte yaşadık. Sonrasında kendini etnik köken, Türk Kürt ayrımı üzerinden tarif etmeye çalışan hain bir el birliğiyle terör belasıyla uzun yıllar meşgul edilmiştir."

- "Türkiye terörle mücadelede olması gereken bütün imkanlara sahiptir"

Soylu, terör örgütü PKK'nın ülkenin siyasi istikrarının sorunlu olduğu, koalisyon dönemlerini her zaman fırsat bildiğini ve bir şekilde bugüne kadar varlığını idame ettirdiğini dile getirerek, 2002 yılından sonra kendisini etnik kimlik üzerinden tanımlamaya çalışan bu örgüte karşı hükümetlerin öncelikli politikasının sivil siyaset kanallarını açık tutmak, güçlendirmek, mücadeleyi hukuk içerisinde vermek ve sorunu demokratik yollarla çözümlemek olduğunu aktardı.

Soylu, terörle mücadelede vatandaşların zarar görmesini engellemek ve herhangi bir ötekileştirmeye meydan vermemek adına ortaya koyulan bu iradeyi maalesef bazı kişilerin ve özellikle sorunu çözme noktasında milletten yana irade koyması beklenen yerel siyasi aktörlerin yanlış değerlendirdiğini ve özerklik ilanı, çukur ve barikatlarla hakimiyet sağlamaya çalışmak gibi sonu olmayan boş bir maceraya alet olduğunu bildirdi.

Oysa devletin bugüne kadar gelinen süreçte toplumu oluşturan değişik kesimlerin demokratik haklar noktasındaki birçok haklı talebini yasal zemine oturtarak karşılamaya çalıştığını vurgulayan Soylu, şunları kaydetti:

"Başörtüsü yasaklarının kaldırılması, Alevi vatandaşlarımızın ibadet özgürlüğüne yönelik düzenlemeler, Kürtçe eğitim hakkı, Kürtçe ifade özgürlüğü, TRT Kürdi gibi daha birçok konuda atılan adımlar adeta bir sessiz devrim olarak ortaya konuldu. Türkiye'de hiç kimsenin dini, mezhepsel, etnik anlamda ayrıma tabi tutulmadığı demokratik bir ortam hayata geçirilmeye çalışılmıştır. Bugün gelinen noktada Türkiye terörle mücadelede olması gereken bütün imkanlara sahiptir. Siyasi istikrarını temin etmiş, ekonomisini güçlendirmiş, hukuki altyapısını hem demokratik haklar hem insan hakları hem de terörle mücadelenin hukuk altyapısında olması gereken seviyeye ulaştırmış, teknolojisini güçlendirmiş ve millileştirmiştir. En önemlisi de ülkenin bağımsız rasyonel ve çağdaş bir terörle mücadele stratejisini ortaya koyabilmiştir."

DEAŞ ile mücadelede kendi inisiyatifi ile Fırat Kalkanı Operasyonu'nu gerçekleştiren ve uluslararası alanda gıpta edilen bir başarıya imza atan Türkiye'nin koordinasyondan yoksun savunma ve güvenlik anlayışı ile değil, yepyeni bir anlayışa adım attığına işaret eden Soylu, Türkiye'nin yeni güvenlik konsepti ile hem terörle hem de terörizmle mücadele eder hale geldiğini anlattı.

- "Sadece terörle değil, onu besleyen unsurlarla mücadele ediyoruz"

Soylu, jandarma, polis, güvenlik korucuları ve askerler birlik ve beraberlik içerisinde eli silahlı teröristleri dağlarda kovalarken devletin de Cazibe Merkezleri Programı ile Doğu ve Güneydoğu'ya yönelik ortaya koyduğu projelerle bu bölgelerde ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmek, gençlere iş, aş ve istihdamla buluşturmak için gereken bütün adımları attığını aktardı.

"Biz sadece terörle değil, onu besleyen unsurlarla mücadele ediyoruz. Bizim teröriste moral verilmesine bile tahammülümüz yoktur." diyen Soylu, terör örgütünün propagandasını yapan, ona lojistik destek sağlayan bütün unsurlarla mücadele ettiklerini vurguladı.

Soylu, "Özellikle siyasi uzantıları vasıtasıyla ele geçirdikleri belediyeler üzerinden ortaya koydukları istismarlara yaptığım görevlendirmelerle son vermiş bulunuyoruz. Onlar her ne kadar Muhammed Fatih Safitürk'ü şehit etmiş olsalar da bu milletin evlatları görevden kaçmamış yine bu belediyelerde hizmet üretmeye, yol ve asfalt yapmaya, çocuklara oyun parkı, su hattı yapmaya talip olmuşlardır." dedi.

İçişleri Bakanı Soylu, görevlendirme yapılan hiçbir belediyenin hizmet kalitesi kıstas alınarak veya göreceli değerlendirmelerle bu uygulamaya tabi tutulmadığını söyledi.

Bu belediyelerin doğrudan terör örgütüyle iltisaklı olduğunun birden fazla belgelendiğini, bu nedenle görevlendirme yapıldığına dikkati çeken Soylu, belediye araçlarıyla terör eylemlerinin yapıldığı, örgüte silah taşındığı, belediye binasında yapılan aramalarda roketatar, havan mermisi, el bombası gibi silahların yakalandığı, belediyelerce alınan erzakların dağa gönderildiği, belediye kayıtlarının şüpheli bir şekilde yok edildiği, çalışanların maaşlarından "bağış" adı altında düzenli para kesildiği, 13 yaşındaki kızların dağa kaçırılmasında doğrudan aracılık edildiğinin birden fazla raporla belgelenen olaylar olduğunu aktardı.

- "Görevlendirmeyi evlatlarıyla buluşmak isteyen anneler yapmışlardır"

Soylu, "Diyarbakır Belediyesinin bahçesinde evlatlarının geri verilmesi için çadır kuran annelerin verdiği mesajı bal gibi anlayan malum partinin yöneticileri, günlerce kafalarını çevirip görmezden gelmişler, zorlanınca da o anneleri birilerinin maşası olmakla suçlamak acziyetini göstermişlerdir. Bu belediyelere görevlendirmeyi bizler değil aslında Diyarbakır Belediyesinin bahçesine çadır kuran, evlatlarıyla buluşmak isteyen, onların hasretiyle yanıp tutuşan o anneler yapmışlardır." diye konuştu.

Türkiye'nin sadece PKK ile mücadele etmediğini, DEAŞ, FETÖ, PKK ve onun uzantılarıyla da eş zamanlı mücadele ettiğine işaret eden Soylu, bu 3 terör örgütünün Türkiye karşı eylemlerinde iş birliği halinde olduğunu belirtti.

15 Temmuz darbe girişiminden birkaç gün önce PKK'ya eylemsizlik talimatı verildiğinin yakalanan itirafçılardan net bir şekilde öğrenildiğini dile getiren Soylu, şu ifadeleri kullandı:

"FETÖ'nün devlete sızmış kilit yerlerindeki elemanları vasıtasıyla birçok operasyonda dışarıya istihbarat sağladığı da tespit edilmiş acı gerçekler olarak karşımızda durmaktadır. Ancak Türkiye bu 3 örgütle de eş zamanlı olarak mücadele edecek güç ve kararlılıktadır. Aynı şekilde Avrupalı iş ortaklarını artık konuşmaya bile gerek yoktur. Avrupa Birliği Türkiye bütün kriterlerini yerine getirdikten sonra oyun bozanlık için başka yasa değil ille de Terörle Mücadele Yasası'nı bahane etmesi, bugüne kadar iadesi talep edilen hiçbir teröristi iade etmediği gibi oturum hakkı ve hukuki koruma sağlaması Avrupa'nın terörü nasıl araçsallaştırdığına ilişkin zannediyorum ki hiçbir analize gerek bırakmayacak kadar açık bir göstergedir."

Türkiye'nin elinde silah olan teröristle mücadele ettiğini vurgulayan Soylu, bu kapsamda bölgede terörden zarar gören her taşın da onarılacağını bildirdi.

Soylu, bu güzel medeniyet toprağını hak ettiği ihtişamlı günlerine geri döndüreceklerini anlatarak, "Türkiye bu mücadelesinde asla bir şeyi karıştırmayacaktır. Türkiye'nin hiçbir vilayetinin ismini terörle anılır halde bırakmamız mümkün değildir. Türkiye bugün terörle mücadelede hiç olmadığı kadar kararlıdır ve sona yaklaşmıştır." dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Bir baba, bir birey olarak söylüyorum; vicdanım 24 saat bir acıyla kavruluyor. 12, 13, 14 yaşında Diyarbakır'da, Siirt'te, Şırnak'ta, Batman'da, Hakkari'de ailelere musallat olup, o yaştaki çocuklarını dağa terörist yapmak için getirenlerle bilin ki hesabımız var. Bilin ki bu çocuklarımızın hayatının karartılmasının hesabını acı ve maliyeti yüksek şekilde sonuna kadar onlara ödeteceğiz." dedi.

Bakan Soylu, Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığında göreve yeni başlayan 200 güvenlik korucusu için düzenlenen yemin töreninde, dün Van'da olduğunu hatırlattı. Soylu, İran'dan gelen turistlerin ne kadar memnun, mutlu, huzur içerisinde olduğunu, Türkiye'yi nasıl kucakladıklarını, Van'ın ne kadar yarına umutla baktığını gördüğünü belirtti.

"Bu medeniyet büyük bir kardeşliğin adıdır. Bu medeniyet sahipsiz bir medeniyet değildir. İnancı, imanı, milliyeti, kardeşliği, geleneği, göreneği, taziyesi, düğünü, Allah'a olan bağlılığı bellidir. Milletin birbirine olan bağlılığı bellidir ve bunu hiç kimse bozamayacaktır." diyen Soylu, kimsenin bunu bozmaya cesaret edemeyeceğini vurguladı.

Soylu, yaklaşık 6 aydan bu yana bölgeyi gezdiklerine işaret ederek, "Siyasetin sivil halini bu coğrafyada daha da geliştirecek, siyaseti burada huzurun garantörü hale getireceğiz. Bu mesele artık Türkiye'nin bekası meselesi haline gelmiştir. Bunu çözmeden kendimizi başarılı görmemiz mümkün değildir. Bunu çözeceğiz, çözerken de yerel aktörlerle istişare halinde olacağız." diye konuştu

Koruculuğun kardeşlik projesi olduğuna işaret eden Soylu, koruculuğun bu milletin devletiyle el ele verip bir grup haini içinden def etme, PKK'nın Kürt vatandaşları istismar ederek kendini meşrulaştırmaya çalışmasının önüne geçilmesi projesi olduğunu aktardı.

- "Çocuklarını terörist yapmak için getirenlerle hesabımız var."

"Bir baba, bir birey olarak söylüyorum; vicdanım sabah akşam, 24 saat bir acıyla kavruluyor." diyen Soylu, şu ifadeleri kullandı:

"12, 13, 14 yaşında Diyarbakır'da, Siirt'te, Şırnak'ta, Batman'da, Hakkari'de ailelere musallat olup, o yaştaki çocuklarını dağa terörist yapmak için getirenlerle bilin ki hesabımız var. Bilin ki bu çocuklarımızın hayatının karartılmasının hesabını acı ve maliyeti yüksek şekilde sonuna kadar onlara ödeteceğiz. Bakan olarak söylüyorum, eğer bu ülkede bu çocuklar anne ve babalarının sevgilerine ihtiyaçları olduğu dönemde dağa götürülürse, bu çocuklarımızın terörist yapılması hususu orada gerçekleştirilmeye çalışılırsa net ve açık söylüyorum İçişleri Bakanlığı bize haram olsun.

Biz başka medeniyetlere benzemeyiz, batı medeniyetlerine hiç benzemeyiz. Bizim için namus, ahlak, din, aile ve millet en kutsal kavramlardır. Kim ailelerimizin birliğine el uzatıyorsa bilin ki devletin kılıcı uzundur ve o eli biz keseriz. Sizin de yapmanız gereken odur. Ezan-ı Muhammed'i ve Allah şahittir ki 780 bin kilometrekarede bu ay yıldızlı bayrak bizim özgürlüğümüz, kardeşliğimiz ve birliğimizin timsalidir, onurumuzdur. Bunu hep birlikte yarına taşıma sorumluluğumuz vardır. Birlikte bu ülkenin kardeşliğini, hukukunu, birliğini, ülkenin büyümesini ve zenginliğini bozmaya çalışanların hakkından gelmek namus meselemizdir ve bunu gerçekleştirmek zorundayız."

- "Asla hukuktan bir adım bile ayrılmayın"

Allah'ın zulmedenleri sevmediğini ifade eden Soylu, hiç kimseye ve hiçbir canlıya zulmedilmemesi gerektiğini vurguladı.

Soylu, "Sizlerden tek ricam şudur ki asla hukuktan bir adım bile ayrılmayın. Artık Türkiye bu terör belasından kurtulmanın arifesindedir. İnşallah sizler bu işe son noktayı koyan neslin aileleri olacaksınız." şeklinde konuştu.

Vali Hüseyin Aksoy ve korucuları temsilen Diyarbakır'ın Çermik ilçesinde göreve yeni başlayan bir güvenlik korucusunun da konuşma yaptığı törende 200 güvenlik korucusu yemin etti.

Daha sonra Soylu ve beraberindekiler güvenlik korucularının yanına giderek, onlarla sohbet etti.

Törene, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Yaşar Güler, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Ali Demir, AK Parti Diyarbakır milletvekilleri Galip Ensarioğlu ve Ebubekir Bal, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Cumali Atilla, askeri erkan ve güvenlik korucularının yakınları katıldı.