Diyarbakır'daki temasları kapsamında Hani ilçesine geçen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, burada vatandaşlara hitap etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın selamını getirdiğini belirten Soylu, Türkiye'de geçmişte yaşanan sıkıntılara değindi.

Soylu, "Çok sıkıntı çektik. Yıllardır arkamıza durup bakmaktan yorulduk. Acaba ne yapacaklar, acaba hangi oyunun, hangi tezgahın bir parçasını işletecekler diye yorulduk. 1960'ta darbe yaptılar, elimizden memleketimizi, hürriyetimizi, demokrasimizi aldılar. 1961'de Menderes'i astılar. 'Siz köylüler mi bu memleketi idarece edeceksiniz?' dediler. Yetmedi, 1971'de muhtıra verdiler. 1980'e doğru giderken bu ülkede sağcı ve solcu diye bir annenin iki evladını birbirine pusu kurdurup, öldürttüler." dedi.

Ülkenin büyümesini, dünyayla rekabetini engellemek için ellerinden gelen her şeyin yapıldığını vurgulayan Soylu, bir gün terörizmle başka bir gün de anarşizmle terbiye edilmeye çalışıldığını bildirdi.

Soylu, şöyle devam etti:

"Enflasyonla, IMF’ye borcumuzla bizi terbiye etmeye çalıştılar. Türkiye'nin büyük bankalarını bir gecede hortumladılar. Alın teriyle ekmeğini kazana insanlara bunu ödettiler. Kürt, Türk, Sünni, Alevi, Laik, irticacı diyerek bu milleti parça parça etmeye çalıştılar. Ey benim Kürt kardeşim sana söylüyorum. Sıkıntıyı sadece Diyarbakır, Bitlis, Şırnak'a yaşatmadılar. Herkesi, camiye gideni de, dilini konuşmak isteyeni de tehdit olarak algıladılar. 28 Şubat süreciyle bizi terbiye etmeye çalıştılar. Menderes'ten 53 yıl sonra kıymetli Cumhurbaşkanımıza 17-25 Aralık darbesini yaptılar. Yetmedi cebimizde ne var ne yok almak istediler. Fabrikaları iflas ettirdiler. Terörü, PKK’yı, FETÖ'yü, DEAŞ'ı başımıza musallat ettiler. Ayağa kalkmamamız için ellerinden geleni yaptılar."

"Bu oyun bitsin istiyoruz"

7 Haziran seçimine değinen Soylu, "Yüzde 10'un üzerinde oy alınca, 'Burada bizim düdüğümüz öter.' dediler. O oyları nasıl aldıklarını biliyoruz. Tehdit ederek, korkutarak, mektup ve pusula göndererek, vatandaşımıza, 'Bir daha silaha ve şiddeti karışmayacağız, ne olursunuz bizi yüzde 10'un üzerine çıkarın, demokrasiyle milletimize hizmet edeceğiz.' diye milletimize yalan söylediler. O tehdit pusulalarını çok iyi biliyorum. Ne dediler, 'Nusaybin'de özerklik ilan edeceğiz.' Kim? Eşkıyalar, terör örgütleri, PKK." dedi.

O dönemde bu cesaretle her türlü haksızlığın yapıldığına işaret eden Soylu, şu görüşlere yer verdi:

"Milletimizin ensesinde boza pişiriyordun. Her türlü ahlaksızlığı yapıyordun. Kandil’deki eşkıyaların hangisinin hayatı sizin hayatınıza benziyor, hangisinin değeri sizin değerinize, ahlakı sizin ahlakınıza benziyor? Hangi biri şu Ezan-ı Muhammed'i okununca kendine çeki düzen veriyor? Değerlerimizden ve kardeşliğimizden uzak başkalarının maşası olmuşlar. Dün oradan konuşuyorlar, oradan konuşacağına cesaretin varsa, gel de buraya görelim. Bu oyun bitsin istiyoruz. Çocuklarımızın işsiz kalmamasını, 13 yaşındaki kızlarımızın terörist olmamasını istiyoruz. Onlar mühendis, doktor, hemşire olsun istiyoruz. Yıllardır bu milletin kardeşliği üzerinden oynanan oyunlardan bıktık, arkamıza dönüp, acaba hangi hançer sırtımıza saplanacak diye dönüp bakmaktan yorulduk. Birbirimizle kucaklaşmak, sarılmak istiyoruz. İstismar edenlerden yorulduk, yarına güçlü, kuvvetli, hür gitmek istiyoruz.

Dün o özerklik ilan edenler, hadi gelip özerklik ilan etsinler bakalım. Artık geleceğe güçlü adım atan bir Türkiye var. Bizi 1961 ve 1982 anayasasıyla prangala, ondan sonra adım attığın zaman başına bir felaket getir. 28 Şubat, 17 Nisan, 6-7 Ekim, Gezi olaylarını getir. Artık bu tarihleri bu ülkede bir daha hatırlamayacak, geleceğe kardeşlikle bakacak adımlar atmalıyız."