İSTANBUL (AA) - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, "OHAL konusunda Avrupalı dostlarımızdan gelen eleştirilerin haksızlığı ve Türkiye'nin terörle mücadelesi konusunda gösterdikleri çekingen tavrın bizi oldukça üzdüğünü belirtmek istiyorum, ayrıca da şaşırıyoruz. Terör eylemleri sonucu Fransa'nın OHAL ilan etmesi ne kadar doğalsa, ABD'nin OHAL ilan etmesi ne kadar doğalsa, bizim de vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamak için OHAL ilan etmemiz bu kadar doğaldır." dedi.

Bakan Sarıeroğlu, bir otelde düzenlenen Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 10. Avrupa Bölge Toplantısının kapanışında, 4 gün boyunca gerek genel kurul gerekse özel oturumlarda yapılan istişarelerin çok değerli olduğunu anlattı.

Toplantıda hükümet, işveren ve işçi temsilcilerinin ekonomik ve sosyal meseleleri ele alındığını ifade eden Sarıeroğlu, bölgesel öncelikler bağlamında her bir oturumda ayrı ayrı tartışmaya açılan konuların, Avrupa bölgesi olarak ulusal kurum ve kuruluşlarıyla birlikte özel önem atfettikleri konular olduğunu söyledi.

Bu konuların, bu üçlü yapı içerisinde müzakere edilerek masaya yatırılması gereken çok önemli hususlar olduğunu dile getiren Sarıeroğlu, "Küresel ekonomideki sorunların kronik hale gelmeye başladığı 2008 mali krizinin istihdam piyasalarına olumsuz etkilerinin henüz yeni yeni toparlanma dönemine girdiği bir süreçten geçmekteyiz." dedi.

Türkiye'nin 2008 finans krizinden en az etkilenen ülkelerden biri olduğunu, bu toplantının Türkiye'de yapılmasının da doğru bir karar olduğunu aktaran Sarıeroğlu, tüm uluslararası platformlarda da gündem maddelerini oluşturmaya başlayan herkes için insana yakışır iş ve üretimin düzenlenmesi, iş yönetişimi, iş ve toplum konularında yapılan müzakerelerin yararlı olduğunu kaydetti.

Sarıeroğlu, şöyle devam etti:

"BM 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin 8. maddesi altında yer verilen 'İnsana Yakışır İşler ve Ekonomik Büyüme' başlığı, halihazırda küresel istihdam piyasalarında önemli bir yer tutuyor ve tüm ülkeler bunu tesis etmeye çaba sarf ediyor. Tüm ulusal ve uluslararası platformlarda dile getirdiğimiz üzere uygun çalışma koşulları, adil ücret ve sosyal güvenlik politikaları, güvenli işyerleri, insana yakışır işin olmazsa olmazlarıdır. Gerek devlet kanadının gerekse işverenlerin bu hususlarda üzerine düşen rolleri yerine getirmesi son derece önemlidir. İş ve üretim organizasyonunun yeniden şekillendirilmesi ihtiyacı küresel rekabet artışının, bilgi ekonomisinin, ekonomik krizlerin, hızla değişen teknolojinin ve çok uluslu şirketlerin süratle yayılmasının kaçınılmaz bir sonucu olmuştur. Günümüzde, işsizliğin azaltılmasında, işgücü maliyetlerinin düşük düzeyde tutulmasında ve işletmelerin verimliliğinin artırılmasında esnek çalışma biçimlerinin iyi bir çözüm olabileceği tartışılıyor. Özellikle çok uluslu şirketlerin iş olanakları yaratmak ve çalışanlar için eğitim olanaklarına yardımcı olmak suretiyle insan sermayesi oluşumunu teşvik etmeleri beklenmektedir."

Jülide Sarıeroğlu, son 10 yılda büyüyen küreselleşme, dijitalleşme, güce dayalı emek ihtiyacının yerini teknolojiye dayalı servis ihtiyacına bırakması, robotların kullanımının artması gibi olguların, istihdamı ve iş yaşamını etkilediğini belirterek, toplum ve çalışma ilişkisini güçlü tutmak, bilgi toplumunun ihtiyaçlarına göre istihdam piyasasını şekillendirmek gerektiğini vurguladı.

- "Kimse hakkında yargısız infaz yapılmıyor"

Sarıeroğlu, Türkiye'nin Suriye ve Irak'taki istikrarsızlıktan beslenen DEAŞ ve PKK gibi bölgenin eli kanlı terör örgütleriyle, diğer taraftan da Türkiye'nin meşru, demokratik rejimini kanlı bir darbeyle değiştirmeye teşebbüs eden FETÖ'yle mücadele ettiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Tüm bu terör örgütlerine yönelik operasyonlarımızı kararlılıkla sürdürebilmek ve vatandaşlarımızın güvenliğini temin edebilmek için geçtiğimiz sene OHAL ilan ettik. Bu noktada şunu belirtmek istiyorum ki OHAL konusunda Avrupalı dostlarımızdan gelen eleştirilerin haksızlığı ve Türkiye'nin terörle mücadelesi konusunda gösterdikleri çekingen tavrın bizi oldukça üzdüğünü belirtmek istiyorum, ayrıca da şaşırıyoruz. Terör eylemleri sonucu Fransa'nın OHAL ilan etmesi ne kadar doğalsa, ABD'nin OHAL ilan etmesi ne kadar doğalsa, bizim de vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamak için OHAL ilan etmemiz bu kadar doğaldır. Sayın Başbakanımız açılış oturumunda ifade etti. Hiçbir devlet kendisine sadakatle tabi olmayan memurlarla, kamu görevlileriyle yoluna devam edemez, etmemeli. Doğu Almanya ile Batı Almanya’nın birleşmesinde 500 bin kamu çalışanının işine bir günde son verildi. Kimse Almanya'ya bu konuda bir şey söylemedi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 'Doğrudur. Hiçbir ülke kendisine sadakatle bağlı olmayanlarla çalışmaz.' dedi. Venedik Komisyonu demokratik hukuk devletine bir tehdit olarak sadakati olmayan kişilerin kamudan uzaklaştırabileceğini belirtti ama söz konusu Türkiye olunca, hem meşru seçilmiş hükümete darbe yapma girişiminde bulunan hem de ciddi bir milli güvenlik tehdidi oluşturan bir yapıya karşı alınan tedbirlerin, hakkaniyet dengesi gözetilmeden eleştirilmesi bizleri gerçekten şaşkınlığa sürüklüyor."

Bütün demokrasilerde olağanüstü yönetim usulleri bulunduğunu, olağanüstü yönetim usullerinin, hukuk dışı ya da demokrasi dışı yönetim usulleri olmadığını dile getiren Sarıeroğlu, "Ülkemizde anayasal kurallar, özgürlükler ve idarenin yargısal denetimi yürürlüktedir. Bu süreçte masum insanların suça karışanlardan ayırt edilmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Türkiye olarak OHAL süresince alınan tedbirlerde 'mutlak gereklilik' ve 'orantılılık' ilkelerine bağlı olarak hassasiyetle çalışıyoruz." dedi.

Sarıeroğlu, OHAL sürecinde alınan tedbirlerin vatandaşların gündelik hayatında herhangi bir değişikliğe neden olmadığını ifade ederek, "Dört gündür İstanbul'da olan misafirlerimiz de eğer İstanbul'u gezme fırsatı bulmuşlarsa, doğal hayatın devam ettiğini, herhangi olağanüstü bir durumun toplumsal yaşamda söz konusu olmadığını görmüşlerdir. Temel hak ve hürriyetlere ilişkin gündelik hayatı etkileyecek herhangi bir sınırlamamız söz konusu değildir. i, Alınan tedbirlerin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularla sınırlıdır." ifadelerini kullandı.

Vatandaşların mağdur olmaması ve çalışma hayatının sağlıklı şekilde sürdürülebilmesi için OHAL Komisyonu kurulduğunu hatırlatan Sarıeroğlu, "Kimse hakkında yargısız infaz yapılmıyor. Suçsuz olduğu anlaşılan herkesin hakkı aynen iade ediliyor. Altını tekrar çizmek isterim. OHAL kişilerin hak ve özgürlüklerini sınırlamak için değil, FETÖ, DEAŞ ve PKK gibi terör örgütleriyle etkili bir şekilde mücadele kapsamında devletimizin daha hızlı hareket edebilmesi amacıyla alınmıştır. Avrupalı dostlarımızdan da hepimizin ortak değeri olan demokrasinin sağlıklı işleyişi için yürüttüğümüz bu mücadelede yanımızda olmalarını ve bize karşı eleştirilerinde hakkaniyeti gözetmelerini temenni ediyorum. Temel insan haklarına saldıran bu cani terör örgütlerine karşı Türkiye’nin mücadelesinde, uluslararası toplum vicdanının Türk halkıyla birlikte olduğuna inanıyorum." değerlendirmesini yaptı.

- ILO’nun 100. yılı için İstanbul Girişimi kabul edildi

Bakan Jülide Sarıeroğlu, içinde bulunulan dönemin, ortak amaçlar ve hedefler doğrultusunda birlikte çalışmayı zorunlu kıldığına dikkati çekerek, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Bugüne kadar ortak hedefler doğrultusunda bu üçlü yapı içerisinde birlikte yaptığımız çalışmaların güzel sonuçlar verdiği kanaatindeyim. Üç buçuk günlük yoğun bir çalışmanın sonunda bugün Avrupa ve Orta Asya’da güçlü ve sorumlu sosyal ortaklık için insana yakışır işin geleceğine odaklanan ILO’nun yüzüncü yılı için İstanbul Girişimini kabul etmek gerçekten tarihi bir gelişme. Söz konusu Girişim önümüzdeki dönemde bölgemiz için işin geleceği ile ilgili faydalar sağlamak ve riskleri azaltmak için kapsamlı politika çerçeveleri oluşturmamıza olumlu katkıları olacaktır. ILO'nun da bu politikaların planlanması, desteklenmesi, büyümenin canlandırılarak iş yaratılması ve sosyal kalkınmanın sağlanması gibi önemli konularda bizlere yardımcı olmaya devam etmesini bekliyoruz."

Sarıeroğlu, toplantıda emeği geçenlere ve katılımcılara teşekkür etti.