MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın EtikHaber’e özel açıklamalarda bulundu.

Yalçın, EtikHaber’e yaptığı açıklamalarda şu ifadeleri kullandı:

“CHP, ikbal uğruna Türkiye gemisini tehlikeli sulara sürüklemekten imtina etmemektedir.

CHP koltuk hırsı uğruna ateşle oynamaktadır.

CHP’nin adalet arayışı adı altında FETÖ’cü canilerin yargılanma sürecini sulandırma çabaları da hukukun üstünlüğü konusunda kafalarda soru işareti bırakarak bu ifrit örgütün yeniden silkinmesine zemin hazırlamaktadır.

Türkiye’ye ayak bağı olan ne kadar oluşum varsa bünyesinde toplayarak bir “şer mıknatısı” işlevi gören CHP’nin maceraperest politikaları, Türkiye’nin bekası açısından tehlike arz etmektedir.

İşte bütün bu gerekçelerle; demokrasinin nimetlerini kendisinden çok PKK’nın siyasi kanadı için kazanca çevirme görevine soyunan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinde yürüttüğü bu politikalar, terörle mücadelede tavizsiz mücadelenin adresi olan MHP tarafından mercek altına alınmıştır.

Bu çerçevede partimizin Başkanlık Divanı tarafından CHP’nin HDP ile iltisakının araştırılması için üç üyenin görevlendirilmesi kararlaştırılmıştır. Komisyonu teşkil eden üç genel başkan yardımcımız çalışmalarına başlamış olup gerekli tetkikleri yapmaktadırlar.

MHP’nin bu kararını Demokrat Parti döneminde Mecliste kurulan Tahkikat Komisyonuna benzetmek, darbe çığırtkanı bir zihniyetin tezahürüdür.

MHP’nin oluşturduğu kurul Mecliste değil, partinin kendi bünyesinde kurulmuştur.”

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın EtikHaber'e yaptığı açıklama şu şekilde:

Bazı milletvekilleri hakkında düzenlenen fezlekelerin TBMM’ye ulaşması üzerine MHP; bu husustaki tutumunu açık ve net bir şekilde kamuoyuyla paylaşmış, dokunulmazlıkların kaldırılması yönünde oy kullanacağını belirtmiştir.

Fezlekelerin ekseriyeti terör suçlarıyla ilgilidir ve bahis mevzuu terörle mücadele olunca tavizsiz ve kararlı duruşunu her platformda gösteren MHP, parlamentoda da aynı duruşu sergileyeceğini peşinen duyurmuştur.

Bu arada Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli de yaptığı yazılı bir açıklamayla CHP’nin, Türkiye’de terörün birinci kaynağı ve PKK’nın siyasi yürütme organı olan HDP’yle ilişkisini sürdürme ısrarının altını kalın çizgilerle çizmiştir.

Sayın Devlet Bahçeli’nin, açıklamasında CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu için de yargı yolunun açıldığını ifade etmesi, CHP’nin siyasette savrulduğu yeri su yüzüne çıkarması bakımından önemlidir.

Geride bıraktığımız seçimlerde HDP ile adı konmamış bir politik ittifak yapan CHP, önümüzdeki yıllarda da desteğine ihtiyaç duyduğu bu kravatlı çetenin arkasında durma ısrarından vazgeçmemiştir.

CHP; gelecek hesapları yapıp aldığı oyları korumak uğruna HDP’nin yasal statüsünü gerekçe göstererek bu partiyi desteklerken, aslında PKK’nın tamamen bitirilmesini engellemektedir.

CHP’nin gayriresmî müttefiki HDP, demokrat kılığına girmiş eli silahlı bir siyaset çetesidir.

Çoğu buluğa bile ermemiş çocukların dağa kaçırılarak eğitilmesi ve PKK için birer suç makinesi haline getirilmesi yönündeki faaliyetlerin merkezinde de HDP vardır.

Evlatlarının terör aleti ve militanı haline getirilmesine daha fazla seyirci kalmayan ve devletin caydırıcı gücünü de arkasında gören anneler sonunda bu kirli oyuna başkaldırmışlardır.

HDP, kirli tezgâhı açığa çıkınca Diyarbakır’da başlayan eyleme katılan anne ve babaları tehdit etmekle kalmamış, PKK’ya militan temini sürecinin müsebbibi olarak hükümeti gösterme ahlaksızlığına bile yeltenmiştir.

CHP, siyasetçiler ve sivil toplum örgütleriyle halkın destek verdiği ailelerin eylemine bu sebeple sessiz kalmıştır.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı geçici olarak görevden alınan HDP’li belediye başkanlarını ziyaret ederken acılı ailelerin yanına bile yaklaşmamıştır.

CHP; millete sırtını dönmüş, ailelerin acılarına kulaklarını tıkamıştır.

CHP, Türkiye'nin terörle mücadelesi ile beka kavgasına sırt çevirmiştir.

Buna karşılık Türkiye'de terör sorununun en büyük kaynağı ve siyasi sorumlusu olan HDP ile iş tutmaktadır. Bu hamlesine de demokrasi elbisesi giydirmektedir.

HDP ise anayasal ve yasal varlığının arkasına saklanarak askerimizi, polisimizi, masum insanları şehit ederek sürdürdüğü kanlı ve bölücü eylemlerini CHP vasıtasıyla meşrulaştırma çabasındadır.

HDP’nin terörle arasına mesafe koymasını istemek de PKK militanlarına “Aman teröre yeltenmeyin.” demekle aynıdır.

Kimse karnından konuşmasın! HDP’liler terörle aralarına mesafe koyamazlar; çünkü onlar, “demokratik politika” yerine hukuk dışı yollara saparak silahlı kavgayı seçen terör örgütü PKK mensuplarının ta kendileridir.

Meselenin tam da burasında CHP hakkında söylenecek şey, Türkiye’nin terörle mücadelesinin hem ulusal hem de uluslararası boyutunda bozgunculuk peşinde koşmakta olduğudur.

Türkiye birçok cephede uluslararası güçlerle ve onların taşeronlarıyla mücadele ederken CHP hem bir yandan içeride diğer yandan da dışarıda demokratik kuralların ve yasaların arkasına gizlenen kriminal unsurlarla beraber devletin ayağına kurşun sıkmaktadır.

CHP, Türkiye’ye dönük iç ve dış tehditleri iktidar için baskı ve seçimleri kaybettirme vasıtası olarak gördüğü için bunlardan sinsice yararlanmaktadır.

CHP, ikbal uğruna Türkiye gemisini tehlikeli sulara sürüklemekten imtina etmemektedir.

CHP koltuk hırsı uğruna ateşle oynamaktadır.

CHP’nin adalet arayışı adı altında FETÖ’cü canilerin yargılanma sürecini sulandırma çabaları da hukukun üstünlüğü konusunda kafalarda soru işareti bırakarak bu ifrit örgütün yeniden silkinmesine zemin hazırlamaktadır.

Türkiye’ye ayak bağı olan ne kadar oluşum varsa bünyesinde toplayarak bir “şer mıknatısı” işlevi gören CHP’nin maceraperest politikaları, Türkiye’nin bekası açısından tehlike arz etmektedir.

İşte bütün bu gerekçelerle; demokrasinin nimetlerini kendisinden çok PKK’nın siyasi kanadı için kazanca çevirme görevine soyunan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinde yürüttüğü bu politikalar, terörle mücadelede tavizsiz mücadelenin adresi olan MHP tarafından mercek altına alınmıştır.

Bu çerçevede partimizin Başkanlık Divanı tarafından CHP’nin HDP ile iltisakının araştırılması için üç üyenin görevlendirilmesi kararlaştırılmıştır. Komisyonu teşkil eden üç genel başkan yardımcımız çalışmalarına başlamış olup gerekli tetkikleri yapmaktadırlar.

MHP’nin bu kararını Demokrat Parti döneminde Mecliste kurulan Tahkikat Komisyonuna benzetmek, darbe çığırtkanı bir zihniyetin tezahürüdür.

MHP’nin oluşturduğu kurul Mecliste değil, partinin kendi bünyesinde kurulmuştur.

MHP iktidar ortağı değildir ve bu kararı bağımsızdır.

Ayrıca Kılıçdaroğlu da dâhil, hakkında fezleke düzenlenen bütün milletvekillerinin yargı önünde hesap verebilmeleri için ilgili Cumhurbaşkanlığı Tezkerelerinin ele alınacağı TBMM Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu’nda olumlu oy kullanması kararlaştırılmıştır.

Sayın Genel Başkanımızın kamuoyuna duyurduğu son adım, partimizin demokratik kurallar çerçevesinde siyaset yaparken milletine verdiği sözün gereğidir.

Partimizin gayesi; CHP'yi kriminalize etmek değil, bilakis kriminalize ve terör virüsü bulaşmış bir örgütün arkasında durmaktan vazgeçirmeye, birlik ve bütünlüğümüzün düşmanı bir çeteyle ilişkisine son vermeye sevk etmektir.

Önceleri erken seçim istemeyen CHP ve yancılarının, sık sık erken seçimi dillendirmeleri de bu partiyi saran iktidar olma sevdasının depreşmesindedir.

CHP’nin içine iktidar ateşi, yönetme hırsı düşmüştür.

CHP’nin içi çıra gibi yanmaktadır.

CHP ve yancıları, İstanbul seçimlerinin psikolojik atmosferinden uzaklaşmadan bunun sonuçlarını bir an önce oya tahvil etmek hevesindedir.

CHP, ülkeyi yönetme sevdası yüzünden sahte pişmanlık ağıtları yakmakta, ayının kırk armut türküsünü dilinden düşürmemektedir.

Ancak bu ölçüsüz ve kontrolsüz ihtiras, sadece Türkiye’nin bekası için değil, toplumun ruh sağlığı için de tehlikelidir.

CHP, “Herkesi kucaklayacağız, herkese eşit davranacağız.” diyerek, başörtüsü konusunda sahte nedamet gösterileri yaparak milleti tuzağa çekmek istemektedir.

CHP, hâlâ İstanbul Seçimlerinin sarhoşluğundadır. Bu seçimin sonuçlarını siyaset barutu olarak kullanmaktadır.

Ancak CHP acılı aileleri görmezden gelip suçlu HDP’li belediye başkanlarını kutsayarak o barutu çoktan ıslatmış, silahını çoktan patlamaz duruma getirmiştir.

CHP’nin fezlekeler ve MHP’de oluşturulan kurul konularında yaygara koparmasının, saldırganlaşmasının sebebi; suçunu bastırmak, yavuz hırsız misali ev sahibini suçlu çıkarmaktır.

Hem CHP’liler neden korkmaktadır?

CHP’liler kimden neden kaçmaktadır, neyi gizlemek telaşındadır?

Milletten ve yargıdan kim kaçabilmiştir ki Kılıçdaroğlu kaçacaktır?

CHP’nin PKK’nin siyasi kanadıyla iş tutması meşrudur da MHP’nin bu şer ittifakına parmak basması mı gayrimeşrudur?

Sonuç olarak MHP, terörle mücadele konusundaki fikir ve politikalarında daima tutarlı olmuştur.

Geçmişte başka siyasi partiler ve hükümetlere de benzer eleştirilerde bulunulmuş, sert ve caydırıcı münakaşalara girilmiştir.

MHP; sadece terörle mücadelede değil, her konuda tutarlı ve kararlı siyaset yapmaktadır, yapmaktan da imtina etmeyecektir.