MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın “MHP Liderinin açıklamalarına provokasyon değerlendirmesi yapanlar, şüpheli kredilerle kurdukları sırça köşklerinde rahatları bozulan Nagehan Alçı gibi tatlı su entelektüelleridir” dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul milletvekili Semih Yalçın, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin dün yapmış olduğu açıklaması üzerine basında yer alan temelsiz suçlamalar üzerine açıklama yaptı.

Yalçın’ın açıklaması şu şekilde:

Son günlerde kendini bilmez bazı siyasi figüranların, kimi TV yorumcularının, üç beş gazetenin ve onların köşe yazarlarının, âdeta “ateşten gömlek giydiğimiz” zor ve çetin bir dönemde MHP’nin ve onun saygın liderinin deruhte ettiği vazifeyi baltalamaya giriştiği müşahede edilmektedir.

Bilinmelidir ki hâlihazırda içinde bulunduğumuz sıkıntıların derinleşmesinde rol oynayan problemleri azaltmak, ülkeyi adeta kilitleyen sorunlar yumağını çözmek, ülkemizin huzuruna ve güvenliğine kast eden risk ve tehditlerin ortadan kaldırılmasına katkı vermek MHP’nin temel önceliğidir.

Bu bağlamda Milliyetçi Hareket Partisinin lideri Sayın Devlet Bahçeli, millî meselelerle ilgili kemikleşmiş önyargıların ve kısır çekişmelerin bir kenara bırakılması için çaba göstermektedir.

Sayın Devlet Bahçeli, başta siyasi partiler olmak üzere toplumun tüm katmanlarını vatan, millet sevdası ve menfaatinde birleşmeye, milli mutabakat zemininde buluşmaya davet etmektedir.

İç ve dış güvenlik sorunlarının giderek ağırlaştığı, vatanımızı içine alan husumet çemberinin giderek daraldığı, kısacası Türkiye’nin çok ciddi bir beka sorunuyla karşı karşıya kaldığı en buhranlı bir zamanda partimizce atılan adımlar son derece önemlidir.

Ülkemizi meşgul eden Irak ve Suriye’deki gelişmelerle ilgili tavrımız da bu noktada değerlendirilmelidir.

MHP’nin bu süreçte yapmaya çalıştığı; dış politika sorunlarının siyaseti tıkamaması, bunların güvenlik krizine dönüşmesinin engellenmesi ve yeni krizlere davetiye çıkarılmamasıdır.

Biz böyle bir hassasiyetle hareket ederken her önüne gelenin, her aklı yettiğini sanan paranoyağın, gazetelerinde eline tutuşturulanı yazarak, televizyon programlarında ezberletilenleri konuşarak Milliyetçi Harekete ayar vermeye kalkışması, öncelikle haddini bilmezliktir.

Bilinmelidir ki MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin son açıklamasının temelinde, küresel tezgâhların kıskacındaki Türkmenlerin umudunu diri tutma gayesi yatmaktadır.

Üstelik sadece Barzani’nin değil, onu yöneten, sevk ve idare eden ellerin de caydırılması lazımdır.

Sivil toplumun, siyasi partilerin ve özellikle de topyekûn milletin verdiği desteğin gücü, caydırıcı, ikna edici bir kozdur

Bırakınız engin Türk tarihini, daha yakın geçmişte bekasına ve Türkiye’nin toprak bütünlüğüne yönelen tehditlere Türk milletinin verdiği karşılığı ve bunun sonuçlarını yansıtan çok sayıda örnek mevcuttur.

Şer güçlere, küresel odaklara ve onların maşalarına mukadder akıbetlerinin hatırlatılması, caydırıcılık bakımından fevkalade ehemmiyet arz etmektedir.

Herkes sıcak yataklarında uyurken Türkmenlerin Kerkük’te ve başka bölgelerde can ve mal güvenliği nöbetleri tutarak uykusuz geçirdiği geceler görmezden gelinemez.

Buna rağmen Sayın Genel Başkanımızın açıklamaları provokasyon olarak nitelendirilmiştir. Bu fevkalade vahim bir hata ve kusurdur.

Asıl provokasyon, Sayın Devlet Bahçeli’nin tarihî ve uyarıcı açıklamaları üzerinden Türkiye’de oluşan millî konsensüs havasını baltalama girişiminde bulunmaktır.

Böyle nazik bir dönemde yapılan açıklamaları saptırarak provokatif gazetecilik sergilenmesi hoş görülemez, iyi niyetli kabul edilemez.

Bu vesileyle meselenin bir önemli yanını daha vurgulamak istiyoruz.

Cumhuriyet Türkiye’si kurulduğu günden bu yana bölgesel anlaşmalara önem vermiştir.

Bizzat Atatürk’ün girişimleri sayesinde İran, Irak ve Afganistan'la imzalanan Sadabat Paktı’nı; Türkiye, Yugoslavya, Yunanistan, Romanya arasında imzalanan Balkan Antantı’nı hatırlatmakta fayda mülahaza ediyoruz.

Şu sıralar Türkiye, İran ve Irak arasındaki fiilî uyum ve ortak hareket kararı, bir nevi anlaşma hükmündedir.

Üç ülkenin toprak bütünlüğünün korunması açısından tarafların yapacakları anlaşma ve geliştirecekleri iş birliği, çok değerlidir.

Böylece bölgede sahnelenen küresel oyunu bozacak kritik bir hamle hayata geçirilmiş olmaktadır.

Bu bölgesel konsensüsün sürdürülmesi, uluslararası hukuk ve meşruiyet açısından da önem taşımaktadır.

Ayrıca Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh!” sözü önemlidir ama barış için de hazırlıklı olmak lazımdır.

Hazır ol cenge, ister isen sulh-ü salah.” şeklindeki veciz söz, tarihî tecrübelerin ürünüdür.

Hâl böyleyken MHP Liderinin açıklamalarına provokasyon değerlendirmesi yapanlar, şüpheli kredilerle kurdukları sırça köşklerinde rahatları bozulan Nagehan Alçı gibi tatlı su entelektüelleridir.

Alçı gibi sözde gazeteci Barzani kadar cesaretinin olmaması, İstanbul’da sürdürdükleri tatlı hayatlarının bozulacağından endişe duymalarındandır.

Bu gibiler, doğrudan olmasa da Türk milletine yakışır cesareti göstermektense Barzani’yi doğrudan, 4 parçalı Kürdistan’ı da zımnen desteklemeyi yeğlemektedirler.

Cumhuriyet gazetesine gelince…

Cumhuriyet gazetesinin Sayın Genel Başkanımızın açıklamaları karşısında bugün attığı “Savaş Çığırtkanlığı” başlığı, meseleyi dolaylı olarak “Bırakın Kürdistan kurulsun.” demeye getirmektir.

Türkiye hâlâ devasa tehditlerin hedefindeyken, ülkemizi Suriye ve Irak yapıp etnik ve mezhep temelli bölme planları dolaşımdayken malum iş birlikçi medyanın MHP düşmanlığında ısrar etmesinin ne anlama geldiğini iyi biliyoruz.

MHP ve Milliyetçi Ülkücü Hareketin; bölgede küresel aktörlerin 4 parçalı Kürdistan’ı oluşturma yolunda attığı adımlara büyük bir kararlılıkla karşı çıkmaya devam edeceğinin, gerekirse milletimizin bekası, devletimizin var olması uğrunda kanıyla canıyla mücadeleyi sürdüreceğinin bilinmesini istiyoruz.