Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, EtikHaber'e özel açıklamalarda bulundu.

Yalçın,"Atilla Kaya’nın yapması gereken, bir an önce partiden istifa etmek ve hak etmediği hâlde işgal ettiği MHP milletvekilliği görev ve sıfatını sömürmeyi bırakmaktır. Partisinin politikalarına inanmayan, ters düşen bir milletvekilinin yapacağı tek şerefli davranış; istifa etmektir. Aksi takdirde bundan sonra MHP’yi eleştirdikçe alçalacak, konuştukça batacaktır. "dedi.

MHP'li Yalçın'ın açıklamaları şu şekilde:

Milliyetçi-Ülkücü Hareketin, 50 yıla varan mücadelesi boyunca biriktirdiği ahlaki değerleri, siyasi gelenekleri vardır. Hareketimizin politika kulvarındaki temsilcisi olan MHP’nin istikametini, bu değer ve gelenekler tayin etmektedir.

Bütün MHP camiasında öteden beri büyük bir dayanışma ruhu, birlik ve beraberlik anlayışı hâkimdir.

Liderden teşkilat mensuplarına, Ülkü Ocaklı gençlerden seçmenlerimize kadar her kesimde aynı ruh ve anlayışın izleri bariz şekilde görülür.

Türk milletinin binlerce yıllık birikimine dayanan köklü bir ideolojinin temsilcisi olan MHP’de kendine özgü teamüli bir beşeri hukuk oluşmuştur. MHP camiasında bu yapının adı “Ülküdaşlık hukuku”dur ki bütün kişisel tercih ve önceliklerden üstündür.

MHP’nin geleneklerine anlam kazandıran Ülküdaşlık hukukunda; vefa ve lidere bağlılık yanında merhum Başbuğumuzun vediası olan Genel Başkanlık makamının onur ve haysiyetinin korunması önemli yer tutar.

Milliyetçi-Ülkücü olduğunu söyleyen ve bu geleneklerden yetişen kişilerin kişisel hırsları veya birtakım hesapları, genel başkanlık makamının yıpratılmasına vesile olamaz, bu yöndeki algı çalışmalarına çanak tutamaz.

Bunu yapanın vefası da bağlılığı da samimiyeti de Ülkücülüğü de tartışılır.

MHP’de eğer siyasi karar ve tasarruflarda hata varsa buna dair görüşleri serdetmenin yapıcı, olumlu ve iyi niyetli yolları vardır.

Şayet lider hakkındaki değerlendirmeler kamuoyu ve medya aracılığıyla uluorta tartışılıyorsa, seçilen üslup gayriahlaki, sorunlu ve maksatlıysa bunda samimiyet, iyi niyet ve hakkaniyet aranmaz.

Ülkücülüğün adabında, ahlakında, töresinde Genel Başkanlık makamını yıpratmak yoktur.

Aksini iddia edenin hesabı, derdi, tasası ve niyeti mutlaka başkadır.

Lidere sadakati, partinin politikalarına uymayı, parti kurullarında ortaklaşa alınan demokratik kararlara ittiba etmeyi sadece klasik lider-teşkilat-doktrin üçlemesinin bir gereği sanmak, sadece Ülkücü hareketin hafızasını, davamızın şifrelerini değil; politikanın kurallarını da bilmemektir.

Politika bir disiplin işidir. Önüne gelenin canı istediği gibi lideri ve partisinin politikalarını eleştirmesi; yiğitlik değil, akılsızlıktır.

İnsan olan için zekâ yeterli değildir, akıllı olmak lazımdır.

Camiamızda, Ülküdaşlık hukukuyla ilgili saydıklarımızın hiçbirine dikkat ve itina göstermeyerek, bu hukukun dışına çıkma hakkını kendinde gören mahdut da olsa bazı aklı evvellerin türediği görülmüştür.

nice cevval ve zeki insan akılsızlığı, tedbirsizliği düşüncesizliği ve acemiliği yüzünden heder olup gittiği gibi; bunlar da defterimizden silinmiştir.

Son günlerde MHP milletvekili Atilla Kaya, işgal ettiği mevki ve üstlendiği görevi kötüye kullanmak suretiyle MHP’nin meselelerini medya önünde tartışma cüreti göstermektedir.

Bizzat liderin isteği ve rızası doğrultusunda önemli mevkilere gelmiş bu şahsın, bundan dolayı zerre kadar vefa hissetmemesi, söz konusu yerlere kendi yetenek beceri ve hasletleriyle geldiğini sanıp nankörlük etmesi; karakterini saran ahlak zaafının, kontrolsüz egoizmin göstergesidir.

Kerameti kendinde gören, davanın büyüklüğünü göz ardı ederek egosunu öne çıkaran kimselerin hüsran ve yıkımına, siyaset tarihimizde ve devlet hayatımızda sayısız örnek verilebilir.

Bu gibiler davalarına zarar vermekle kalmazlar, hem haklarında güven sorunu oluşmasına hem de karakter ve haysiyetlerinin zedelenmesine yol açarlar.

Bugüne kadar MHP gibi dava partilerinin veya fikir hareketlerinin ana gövdesinden kopup da iflah olan birini tarih kaydetmemiştir.

Atilla Kaya gibiler; MHP’ye yönelik ihanet tiyatrosundaki büyük oyunu göremeyip rol kapmak sevdasıyla yola çıkmışlar ama hazırlanan kastta sadece figürasyon rolü elde edebilmişlerdir.

Bunlarda öteden beri anlayış kıtlığı, idrak zaafı vardır.

Hemen hepsinin mensubiyet şuuru ve merbutiyet sinyalleri zayıftır.

Yaptıkları, söyledikleri ve davranışlarıyla bir dava adamından çok bir meczubu, derbeder bir sokak adamını, ucuz bir kabadayıyı andırmaktadırlar.

Üstelik bunlar, akıllarına her geleni önüne gelen yerde dile getirmeyi delikanlılığın şanından saymışlardır.

Atilla kaya cinsinden âdemler; MHP’nin ve milliyetçi-Ülkücü Hareketin muarızlarından çok kendi mensuplarına, yöneticilerine ve liderine efelenmeyi marifet bellemişlerdir. Etraflarına topladıkları küçük bir tilmiz grubuyla birlikte ayrı baş çekme sevdasına düşmüşler ancak itibar görmemişlerdir.

18 Mart 2018 tarihli 12. Büyük Kurultay’da Ülkücü irade marifetiyle Sayın Devlet Bahçeli’nin liderliği perçinlenmesine, Cumhur İttifakı, Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Genel Seçimler konusunda parti kurullarının vardığı ortak kararın camiada kabul görmesine rağmen; liderle taban arasında ihtilaf varmış havası yaymaya çalışmışlar ama başarılı olamamışlardır.

MHP’nin Cumhurbaşkanı adayı çıkarmama ve Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleme kararının, tabanda ve seçmen nezdinde çok ciddi bir rahatsızlığa neden olduğu iddiasını dillendirmişler lakin kimseleri inandıramamışlardır.

MHP seçmeninin, Cumhur İttifakının adayı Tayyip Erdoğan’a oy vermeyeceğini ileri süren Atilla Kaya, buna karşılık FETÖ ve PKK ile aynı çizgide buluşan şer ittifakının adaylarına oy verilebileceğini ima etmiştir.

Atilla Kaya açık açık fitne üretmeye, fısk ve fücurla kafalarda soru işareti bırakmaya çabalamaktadır. Ancak bu gayret beyhudedir.

Çarpık bir bakış açısıyla MHP tabının etkilemeye çalışmak, yelkenliyi üfleyerek yürütmekten farksızdır.

MHP seçmeni Erdoğan’a oy vermeyecek de PKK’nın siyasi temsilcisini veya FETÖ’nün göstere göstere desteklediği adayları mı tercih edecektir?

Bilindiği üzere MHP’nin tutarlı politikalarına ve Ülkücü iradeye ters düşen sınırlı sayıdaki birtakım kifayetsiz muhterisler çoktan aramızdan ayrılmış bulunmaktadır.

Bunlar öteden beri fitne ve fücurla meşgul olup parti disiplinini bozmaya çabalayan kişilerden ibarettir.

Onları aratmayan Atilla Kaya ise hâlâ MHP saflarında tutunmaya çalışmaktadır. Oysa fikren, ruhen, hatta bedenen MHP’den kopmuş; camiamızdan fersah fersah uzaklaşmıştır.

Dili Ülkücülerden yana gibi görünse de MHP’ye ve onun liderine buğz içinde olan gönlü Ülkücülerin aleyhinedir.

Yakın çevresi tarafından yiğit denilerek candan koçak denilerek maldan edilen Kaya; dalından kopup ne idiğü belirsiz kesimlerin rüzgârına kapılmış talihsiz bir yapraktır.

24 Haziran’dan sonra etrafında kendisini teşvik ve tahrik edenlerden kimse olmayacak, sadece nefsine uymanın getirdiği dayanılmaz nedametle baş başa kalacaktır.

Milletin ve Ülkücü camianın yüzüne bakamayacak, eğer ar damarları çatlamamışsa, 24 Haziran sonrasında utanç içinde kıvranacaktır.

Atilla Kaya’nın yapması gereken, bir an önce partiden istifa etmek ve hak etmediği hâlde işgal ettiği MHP milletvekilliği görev ve sıfatını sömürmeyi bırakmaktır.

Partisinin politikalarına inanmayan, ters düşen bir milletvekilinin yapacağı tek şerefli davranış; istifa etmektir.

Aksi takdirde bundan sonra MHP’yi eleştirdikçe alçalacak, konuştukça batacaktır.

Ülkücüler ve MHP mensupları, bölücülerin bir safta buluştuğu şaibeli adayların bir araya geldiği şer ittifakına asla yönelmeyecektir.

Ülkücüler, FETÖ’nün desteklediği ve PKK’nın siyasi temsilcilerinin omuz verdiği alternatiflere kesinlikle itibar etmeyecektir.

MHP seçmeni; Türkiye’yi 24 Haziran 2018 Seçimlerine götüren sürecin, Tayyip Erdoğan meselesi değil; Türkiye’nin beka davasının bir parçası olduğunu idrak edemeyen akılsızların fikirlerine değer vermeyecektir.

Erdoğan düşmanlığının arkasındaki FETÖ mesajına prim vermeyecek; Batılıların Türkiye’yi yeniden uydu devlet yapma hesaplarına, HDP makyajlı PKK beklentilerine kati surette set çekecektir.

Türk milleti, 24 Haziran’da sadece Atilla Kaya gibi akılsızları değil; onları tahrik ve teşvik eden bilumum Türkiye düşmanlarının sinsi planlarını da demokrasi sandığına gömecektir.