MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın "MHP, gazetecilik mesleğinin içine eden insanın haysiyet ve şeref gibi kavramları yerin dibine batıran medya mensubu ve yazar taslaklarıyla ikiyüzlü araştırmacıların örgütlü veya münferit saldırılarına pabuç bırakacak değildir" dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın “Basın Kuruluşları ve Marksist, Neo Liberal Gazetelerle İlgili” açıklama yaptı

Semih Yalçın'ın açıklaması şu şekilde:

Kırk dokuz yıldır Marksist ve neo liberal gazeteciler güruhunun saldırısı altında siyaset yapan MHP; önceki gün yayımladığı ironik teşekkür ilanı dolayısıyla kindarlıkla suçlanmakta, ilanda yer alan isim ve kuruluşların tehdit edildiği öne sürülerek eski defterler açılmaktadır.

Bu suçlama ve iddiaların arkasında; sinsi bir nefret ve buğz, kripto MHP ve Ülkücü Hareket düşmanlığı saklanmaktadır.

MHP’nin, “İftira, İtham, İsnat” şeklinde başlık koyduğu söz konusu teşekkür ilanıyla Marksist medyanın kendisiyle ilgili tutumunu yermekte, serzenişte bulunmakta ne kadar haklı olduğu iki gündür gösterilen ölçüsüz ve hadsiz tepkilerden bir kez daha anlaşılmıştır.

MHP’nin ilanına anlayıp dinlemeden zehir zemberek ifadelerle karşılık veren Basın Konseyi ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yönetimleriyse önce iğneyi kendilerine batırmak yerine çuvaldızı bize batırmaya yeltenmiş, meslek etiğini MHP düşmanlığıyla kirleten mensuplarını görmezden gelmiştir.

“Aylardır MHP saldırıların odağındayken nerelerdeydi bu Basın Konseyi ve Gazeteciler Cemiyeti?” diye sormak lazımdır.

Gazeteciliğin haysiyetini zedeleyerek, doğruluk ve dürüstlüğü ayaklar altına alarak yapılan işe olsa olsa gazetecilik değil, tetikçilik denir.

MHP ve Ülkücü hareketin sicilli muarızı tetikçi taifenin kırdığı fındık kırkı geçmiştir.

Marksist, neo-liberal ve solcu medyadaki cinnetin, akıl tutulmasının ve Ülkücü alerjisinin müsebbibi MHP değildir.

Medyada yuvalanmış ekserisi sol ve Marksist kökenli tetikçiler, mesleklerinin arkasına sığınarak geleneksel düşmanlıklarını inatla sürdürmektedir.

Her açıklamamızdan, her sözümüzden, serzeniş ve kınamalarımızdan tehdit çıkarmaya çalışılması, aslında korkunun ve çöküşün eseridir.

Bazı kulağı kesiklerin yönlendirip kışkırttığı güruh; MHP’nin varlığını ideolojilerine, dünya görüşlerine ve siyasi duruşlarına karşı doğrudan tehdit olarak görmektedir.

Bu taifenin kronik MHP düşmanlığı; toplumsal barışı, kardeşliği ve siyasi tesanütü baltalayan sosyal bir yara hâline gelmiştir.

Konsey ve Cemiyet ise bu freni patlamış eski tüfek Marksistlerle onların şakirtlerinin tehlikeli gidişine dur diyeceğine yangına körükle gitmektedir.

Basın konseyi ve Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin ortalığı yatıştıran bir açıklama yapıp “MHP’ye haksızlık ettik; hepimizi utandırdı.” demeleri gerekirken bir siyasi taraf gibi tavır almaları manidardır.

Bizim beklentimiz; basın kuruluşlarının bazı düzenbaz mensuplarını meslek ahlakı ve halkın sözcülüğü görevi hususlarında uyararak hizaya getirmesi, MHP muarızı medya mensuplarının kendilerine çekidüzen vermesidir.

Türkiye Gazeteciler Sendikası ise ”Korkmuyoruz, çekinmiyoruz.” diyerek asıl tehdidi kendisi savurmakta, âdeta partimize ve Ülkücü camiaya meydan okuyarak MHP ile çetin bir kavga başlatmak istemektedir.

Sendikanın eline bir demet çiçek almak yerine muştayla kavgaya çıkması, bunların kötü niyetini izhar eden bir başka gelişmedir.

Şükür ki medyada bir takım insaf, izan ve aklıselim sahibi bazı kalemler de vardır ve bunlar, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin ve partimizin hakkını teslim etmişlerdir.

MHP, seçimlerde bilhassa kendisine kin garez ve nefretle yaklaşanlara yaman bir demokrasi dersi vermiştir.

Ülkücü Hareket kendisini siyaseten yok farz eden husumet ve şer cephesine büyük bir mevcudiyet dersi vermiştir.

Türkiye’nin son 50 yılında MHP ve matbuat arasındaki ilişkiler üzerine bir çalışma yapılsa, partimizin ne büyük ve haksız saldırılar karşısında kaldığı görülecektir.

Bırakınız elli yılı, erken seçim kararının alınmasından sonra listede adı geçenlerin yazı ve değerlendirmelerinden bir istatistik çıkarılması bile MHP’nin nasıl rezil bir hücum karşısında olduğunu ortaya koymaya yetip artacaktır.

Marksizm artıkları MHP’nin siyasette dominant aktör olmasından ziyadesiyle gocunmuşlar, fazlasıyla mutazarrır ve müşteki olmuşlardır. Çünkü oyunları bozulmuş, algı operasyonları başarısızlığa uğramıştır.

Türk milleti, bunların ihanete ve zillete varan tutumlarına prim vermemiş; sağduyusu ve asaletiyle hepsini sandıkta yenilgiye uğratmıştır.

24 Haziran Seçimlerinin sonuçlarına rağmen, haklı veya haksız olmasına bakılmaksızın MHP hâlâ itham ve suçlamaların merkezin oturtulmakta, eski defterler karıştırılmaktadır.

Bu tezimizin haklılığını, Ümit Zileli dünkü satırlarıyla gözler önüne sermiştir.

Marksist gazetecilerin şuur altlarındaki bu MHP düşmanlığı ve önyargısı, Ümit Zileli’nin serçenin aslana posta koymasından farksız satırlarından kan ve irin, kin ve nefret hâlinde dökülmüştür.

Partimize hayat veren millî irade, küstahça ve külhanbeyce cümlelerle MHP’ye hücum eden Ümit Zileli ve onun gibilerin MHP’ye ve Ülkücü Harekete uzattığı dilleri koparacaktır.

MHP, 12 Eylül öncesinin düşmanlıklarını hortlatmak ve siyasi çıkarları uğruna toplumsal barışı dinamitlemekten kaçınmayan Marksist gazeteci güruhunun takipçisi olacaktır.

Mesleki kisvelerinin içine saklanan MHP muarızı gazetecilerle mücadelemiz sabır, itidal ve kararlılıkla sürecektir.

Bütün bu yaşananlar, mesleğinin gereğini yapanların değil, mesleğini kötüye kullananların, kötü emelleri için gazeteciliği istismar edenlerin marifetidir.

Ayrıca MHP, nazire yüklü teşekkür ilanında kimseyi hedef göstermemiş, aksine bir durum tespiti yapmıştır.

Teşekkür listesindeki isimlerin kendilerini önemsemeleri ve bundan tehdit algısı çıkarmaları, gülünç ve bir o kadar da maksatlıdır.

Bunların, “MHP hakkındaki haksız ithamlarını unutmayacağız.” ifadesinden tehdit çıkarmak da zorlama ve ahlaksızcadır.

MHP’nin tehdit etmeye değer bulmadığı insanların kendini tehdit algısının dayanılmaz çekiciliğine kaptırmasında bile istismar ve ikiyüzlülük sırıtmaktadır.

Bunlar; öteden beri MHP hakkında her türlü iftirayı, yalan haberi ve haksız ithamı hiçbir engelle karşılaşmadan, hiçbir tepki almadan sıralamışlardır.

İşledikleri ahlaksızlıklar yüzlerine vurulunca da şiddetli tepki göstererek çirkin yüzlerini açığa vurmaktan çekinmemişlerdir. Bugün de vaziyet böyledir.

Rahatsızlıklarının sebebi; uydurma tehdit ve hedef gösterme iddiası değil, maskelerinin düşmüş olmasıdır. Bu yüzden partimize ve camiamıza terbiyesizce meydan okunmaktadır.

Bu meydan okumayı görüyor ve alayını hadlerini bilmeye davet ediyoruz.

Bunlar hem kel hem foduldur.

Hem suçlu hem güçlüdür.

Ancak MHP, gazetecilik mesleğinin içine eden insanın haysiyet ve şeref gibi kavramları yerin dibine batıran medya mensubu ve yazar taslaklarıyla ikiyüzlü araştırmacıların örgütlü veya münferit saldırılarına pabuç bırakacak değildir.

İdeolojik saplantılarından kurtulamayan bu güruh, asıl gücün millet iradesi olduğunu, Ülkücü Hareketin de Türk milletinin sinesinden çıkmış büyük bir dava hareketi olduğunu paşa paşa kabulleneceklerdir.

Bu kavgada Türk milleti MHP’nin yanında yer alacaktır.

Halep orada ise arşın buradadır.

Er geç hak yerini bulacak, MHP’yi kendine düşman ve muarız belleyenler 24 Haziran sonrasında olduğu gibi hüsrana uğramaya devam edeceklerdir.

Milletimiz medyada yuvalanan gizli Marksist örgütlenmeleri dağıtacak, oyunlarını başlarına geçirecektir.

Güzelim gazetecilik mesleğini yürüten vatansever nesiller, 12 Eylül öncesinde bırakılması gereken iflah olmaz düşmanlıklar ve önyargılardan kurtulamamış Marksist-sosyalist tüfeklerle tilmizlerini zamanla kovacaktır.

Medya, komünistlerin, neo liberallerin ahlak düşmanlarının ve onların sempatizanlarının at oynatma alanı hâline gelmekten kurtarılacaktır.

Türk milletinin büyüklüğü ve olgunluğuyla fitne tohumları ayıklanacaktır.

Medyadaki karanlık baykuşlarının acı acı ötmelerinin, felaket tellallarının avaz avaz bağırmalarının bir sebebi de yükselen milliyetçilik olgusudur.

TBMM’de oluşan tablo Türkiye’de milliyetçi ve bağımsızlık yanlısı damarın giderek güçlendiğini ve siyasetin vicdanına sindiğini ortaya koymuştur.

Bu olgunun merkezinde MHP’nin yer aldığı gerçeği ise Türkiye’de geleneksel solun, Marksist taifenin ve bunların medyadaki kalemşörlerinin uykularını kaçırmıştır.

Medyada egemenlik, sulta ve tahakkümü çoktan son bulan Marksistlerin bundan böyle viranelerde ötecek olmaları, onları kaygılandırmış, yeis ve hayal kırıklığına sürüklemiştir.

MHP’ye saldırmaları bundandır.

Türk medyasının hak ettiği yere eriştiği; hakkın, hakikatin ve doğruluğun hâkim olduğu, ideolojik önyargıların ve düşmanlıkların mesleki faaliyetleri kirletmediği, halkın sesine kulak verilen bir gazetecilik anlayışının yerleştiği günler çok uzakta değildir.

Aziz milletimizin umut ve beklentisinin de bu istikamette olduğunu, zaten 24 Haziran Seçimlerinin oluşturduğu siyasi tablo ortaya koymuştur.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.