MHP Genel sekreteri İsmet Büyükataman, Taha akyol'a cevap verdi ve "Yazar, “kim” değil de, “nasıl” sorusunun sorulması gerektiğini vurgulamaktadır. Partimizle ilgili okyanus ötesi tezgahlar kurulurken köşesinden hiç “nasıl” diye sormuş mudur? Yine yazar yazısında “usul esastan önce gelir” derken partimizle ilgili korsan kurultay toplanırken bu usulü hiç sorgulamış mıdır? " dedi.

Büyükataman'ın açıklaması şu şekilde:

Türk milletinin kan ve irfan ile kurduğu son Türk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin 2000’li yıllar boyunca, sokulmak istendiği tehlikeli yol, aslında Osmanlı İmparatorluğunun son dönemleri ile büyük benzerlikler taşımaktadır.

Partimiz üzerinden hesap yapanların, “değişim”, “dönüşüm” ve “yeni” gibi sihirli sözcüklerin arkasına sığınarak ülkemizi sürüklemek istedikleri nokta, Batılı emperyalist güçlerin Osmanlı’yı yıkım projesinin ismi olan “Şark Meselesi”nin izlerini taşımaktadır.

Bu küresel projeler aslında muhteva olarak bir asır önceki planların tekrar ısıtılarak önümüze konulmasından başka bir şey değildir.

Bu çerçevede Türk siyasi ve sosyal hayatını yerel işbirlikçiler eliyle dizayn etme çabaları bu sefer sert kayaya çarpmıştır.

19 Haziran 2016’da yapılan korsan kurultay ve bu sözde kurultayda alınan kararlar, adil ve tarafsız mahkeme tarafından yok sayılmıştır. Bu durum Hürriyet Gazetesi yazarı Taha Akyol’u nedendir bilinmez ama rahatsız etmiş ve bugünkü köşe yazısında “Bir dava nasıl sonuçlandı?” başlığıyla engin(!) hukuk bilgisiyle davayı yorumlamıştır.

Meşhur darb-ı meseldir “şeriatın kestiği parmak acımaz” derler. Okyanus ötesinde adalet arayanlar elbette ki adil hâkimlerin verdiği karardan rahatsızlık duyacaktır.

Ancak Türkiye’de artık okyanus ötesinin mankurtlaşmış hakim ve savcılarını bulunmamaktadır. O yüzden verilen adil karar yazarı şaşırtmış olabilir.

Yazar, “kim” değil de, “nasıl” sorusunun sorulması gerektiğini vurgulamaktadır. Partimizle ilgili okyanus ötesi tezgahlar kurulurken köşesinden hiç “nasıl” diye sormuş mudur?

Yine yazar yazısında “usul esastan önce gelir” derken partimizle ilgili korsan kurultay toplanırken bu usulü hiç sorgulamış mıdır?

Bahsi geçen sözde kurultay neresinden bakarsanız bakın noterinden hakimine kadar bir hukuk garabetiydi. Sahte imzalar, usulsüz kurultayı aslında başlamadan bitirmişti. Mahkeme ile ilgili hüküm sahiplerinin iplerinin de okyanus ötesinden yönlendirildiği net bir şekilde ortaya çıktı. Acaba Taha Akyol bunların herhangi birini irdelemiş ve nasıl sorusunu sormuş mudur?

Sonuçta adil Türk yargısı eliyle 15 Temmuzda kaybedenlerin artçıları da kaybetmiş, Türkiye kazanmıştır.

Milliyetçi Hareket milli iradeden doğmuş milliyetçi ruh ve şuurdur. Özümüzün harcı millet ve demokrasi sevdasıyla karılmıştır. Milliyetçi Hareket, kendisini millet üstü görenlerin şımarıklıkları ve tepeden bakışları karşısında her zaman milletinin yanında yer almıştır. Demokrasi dışı arayış içinde olanlar, “Yurtta sulh” deyip yurdu karıştıranlar aramızda barınamamıştır.

Milliyetçi-Ülkücü Hareket arınmış, ayıklanmış bir şekilde durmadan yoluna devam edecektir.

Bir yazarın dediği gibi; “Adalet haksız olana zulüm gibi gelir. Çünkü her insan kendi gözünde suçsuzdur.”

Bu noktada Taha Akyol’a merhum Hüseyin Nihal Atsız bey’in Dalkavuklar Gecesi eserini okumasını tavsiye ederiz.