MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul milletvekili Celal Adan "Bu toprakların kalbinden, Türklüğün ana damarından gelen sesler; MHP’nin hamlesinin, şimdiden ümit ve heyecan kaynağına dönüştüğünü müjdelemektedir. Fakat bu tabloyu bozmak, suyu bulandırmak, güneşi balçıkla sıvamak isteyen çamur ruhlu bir güruh durmadan feryat etmektedir" dedi.

Celal Adan'ın açıklaması şu şekilde:

Kamuoyu tarafından da takip edildiği üzere; son günlerde ülke gündemini Milliyetçi Hareket Partisi’nin AK Parti’yle kurmak için adım attığı ittifak doldurmaktadır. Bu ittifak; Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin deyimiyle “Cumhur İttifakı”dır, “Milli İttifak”tır.

Özü itibariye gücünü cumhurun birliğinden yani milletimizin beraberliğinden almaktadır. Bu sebeple de birlik içinde, dirlik içinde olmayı öncelikli hedef olarak kabul eden; birleştirici ve bütünleştirici bir yapı arzulanmaktadır.

Milliyetçi Hareket Partisi de attığı her adımda bu hassasiyeti gözetmekte, uzaklaştırmak yerine kucaklamayı tercih etmektedir.

Başta Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, AK Parti kadroları da Sayın Genel Başkanımızın çağrısına memnuniyet ve heyecanla karşılık vermişlerdir.

Sadece 2019 seçimleri için değil; Türkiye’nin yarınlarını şekillendirecek önümüzdeki yılların tamamında işe yarayacak bir ittifak için hep beraber yol alınmaya başlanmıştır. Partileri temsilen oluşan kurullar; meselenin ayrıntılarını ciddiyetle ele alacak ve bu birleşme ruhunun yol haritasını çıkaracaklardır.

Milletimiz de bu ittifaktan ve onun temsil ettiği milli kodlardan dolayı çok memnundur. Bu ülkenin gözünde Milliyetçi Hareket Partisi; devlet bekâsının muhafızı, millet selametinin teminatıdır.

Bu yüzden de onun içinde yer aldığı her formül; her Türk vatandaşı için güven ve huzur atmosferi demektir.

Bu toprakların kalbinden, Türklüğün ana damarından gelen sesler; MHP’nin hamlesinin, şimdiden ümit ve heyecan kaynağına dönüştüğünü müjdelemektedir. Fakat bu tabloyu bozmak, suyu bulandırmak, güneşi balçıkla sıvamak isteyen çamur ruhlu bir güruh durmadan feryat etmektedir.

Bu garip feryatların ve feveranların kaynağına bakıldığında; MHP’ye ezelden beri alerjisi olan iflah olmaz ülkücü düşmanları, tescilli vatan hainleri, köşesini mürekkeple değil kan ve irinle yazıyormuşçasına ortalığı pisliğe boğan sözde gazeteciler, siyasi kariyerinde mesafe alacak diye

MHP’yi diline dolayan yeni yetme politik hokkabazlar görülmektedir.

Bunların her birinin derdi çeşit çeşit olsa da basite indirgendiğinde hepsinin kuyruk acısı aynıdır. Özü itibariyle bu şahıslar; Türkiye’nin hayrına olan herhangi bir konuda rahatsızlık duymayı, kendilerine hayat amacı edinmişlerdir.

Ancak Milliyetçi Hareket Partisi dimdik ayaktadır. Kurucu iradenin temsili vazifesini de, şehit arkadaşlarımızdan bize kalan kutlu dava emanetini de şeref ve liyakatle taşımaktadır. CHP’nin vekilleri bağıra çağıra, üslupsuzca, işaret parmaklarını sallaya sallaya MHP’yi hedef göstererek; bu yalın gerçeği halktan gizleme gayretine düşmüşlerdir. 

Fakat her şey aşikârdır. CHP’nin İstanbul İl Başkanlığı’na getirilen şahsın üslubu da CHP’yi toprağın altına gömme planının son delilidir. Ermeni soykırımını savunan, Türkiye düşmanlığını normalleştiren, devlete hakaret eden bu kişinin sosyal medya paylaşımları; CHP yönetiminin bilinçaltı fotoğrafıdır.

Mevcut CHP’nin yapısını anlamak için; Nutuk’ta Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın anlattığı mütareke aydını, bağımsızlık karşıtı, mandacı ve himayeci tipler okunmalıdır. Milletin istiklâl ve istikbâli için MHP’nin giriştiği harekât ise; Anadolu’ya geçmek için yollar arayan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının azim, iman ve kararlılığından ilham almaktadır.

Nasıl onlar “yollar çok, mıntıkalar çok” diyerek, bir mücadele cephesi açtıysa; MHP de milli dava için bir saf oluşturma gayretine düşmüştür.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin gayretini, AK Parti’nin de samimi çabalarını itibarsızlaştırmak için girişilen kirli oyunlardan bir başkası da bu ittifakın

Güneydoğu’daki seçmen tarafından çekinceyle karşılandığı yalanıdır. Bu yalanı uyduran yılandillerin esas amacı; akıllara bu akıldışı fitnenin zehrini salmak ve bazı kesimlerde şüphe oluşturmaktır. Bu karanlık zihinlerin; hakikatin güneşi karşısında eriyip gideceklerine dair kanaatimiz kesindir.

Güneydoğu’daki seçmen; PKK’nın namlusu tarafından tehdit edilmediği müddetçe, HDP’ye kendini teslim etmediğini son seçimlerde ve referandumda göstermiştir.

Şehirleri teslim almaya çalışan PKK’nın beli kırılıp, açtıkları hendeklere özyönetim hayalleri gömüldükçe; bölgede aldıkları siyasi sonuçlar değişmiştir.

Seçim neticeleri iyi ele alındığında görülmektedir ki bölgedeki vatandaşlarımızın isteği PKK eliyle gelecek bir özgürlük değil, devlet eliyle gelecek huzurdur.

Güneydoğulu seçmenin, Cumhur İttifakı’ndan uzak duracağını söyleyenler; dün de MHP ve AK Parti’nin referandum için oluşturduğu blokla alakalı tezvirat yaymışlar ama başarılı olamamışlardır. Güneydoğu ve Doğu Anadolu’dan gelen oyların Türkiye toplamındaki karşılığı bellidir.

Oradaki oylar referandum döneminde aritmetik olarak artmıştır.

Fakat bu artışın sebebi; bazı köşe yazarlarının karınlarından konuşarak anlatmaya çalıştıkları üzere, yarım kalmış açılımın geç devşirilmiş meyveleri değildir. Tam aksine PKK’nın silahlı baskısı kırıldıktan sonra, nihayet hür iradesiyle sandığa gidebilen Kürt kökenli vatandaşlarımız; tercihlerini huzurdan yana kullanmışlardır.

Devletin otoritesinin sarsıldığı günlerde AK Parti oyları artmazken; devletin orada varlığını hissettirdiği hendek-sonrası, operasyon günlerinde EVET oyları yükselmiştir.

AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu milli bloğun referandumda vaat ettiği; “milletiyle kaynaşmış ve güçlü devlet” kavramıyla Kürt vatandaşlarımızın bir problemi yoktur. Ayrıca o hokkasında mürekkep yerine pislik bulunan kalem erbabı şahısların iddia ettikleri gibi; Kürt kardeşlerimiz oylarını, AK Parti’yle MHP’nin oluşturduğu birliktelik tablosundan rahatsız oldukları halde kerhen, yani “MHP’ye rağmen” vermiş değillerdir. Bizzat MHP’nin ve ülkücü kadroların kendisi; güneydoğu insanımıza huzur veren “güçlü devlet” algısını oluşturan gerçek yapıdır.

Bayrağımızda dalgalanan üç hilalin ışığına gönül vermiş, hatta bu uğurda ömrünü vermiş binlerce Kürt kardeşimiz; bu karşılaştırmalardan dolayı en çok kırılan kişilerdir.

Bölgenin gerçeklerinden ve ülkücü hareketin mazisinden bihaber bölücü taşeronları; Türkiye’yi yeniden boşluğa düşüremeyeceklerdir. Ortada milli bir mesele vardır ve bu noktada bizim inadımızı kıracak, bizim inancımızı köreltecek bir güç; daha dünya üzerinde yoktur.

Kısacası; Türkiye’nin geleceği ve geleceğin Büyük Türkiye’si için ülkücü hareket taşın altına elini değil gövdesini koymaya her zaman hazırdır.

Bunu geçmişte yaptığı gibi bugün de yapmış ve bu ülkenin çimentosu olduğunu tescillemiştir.

 Geçmişte bu ülkenin kızıl bir fırtına tarafından tarumar edilmemesi için ülküdaşlarımız can verirken nasıl bunun karşılığında bir bedel istemediyse; bugün de MHP aldığı tavır karşılığında koltuk pazarlıklarına girişmemişlerdir. Bunu bizi tanımayanların anlamamasını cehaletlerine vermekteyiz.

MHP’si Türkiye Cumhuriyeti’ni başka iradeler teslim almasın diye; bir milli cephe oluşmasına öncülük yapmış ve bu cepheye de en başta kendisi koşmuştur.

Tarih bizi fedakârlığımızla, bizi anlamayanları ise koltuk sevdaları ve makam kavgalarıyla anacaktır.

Mayası temiz, yüreği temiz, mazisi temiz bu milletin tercihi ise “Ayrılıkta azap, birlikte rahmet vardır” kaidesinden tarafa olacaktır.