MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan "İstanbul’un fethi nasıl gemileri karadan yüzdürecek ferasete bağlıysa, Kürşad İhtilali; “Çin’e karşı 40 kişiyle de olsa direnelim” diyen cesarete nasıl bağlıysa; 15 Temmuz gecesi gerçekleşen karanlık işgal girişiminin akamete uğraması da MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin duruşuyla alakalıdır" dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Celal Adan yazılı bir açıklama yaptı.

Adan'ın açıklaması şu şekilde:

Bu millet tarih boyunca pek çok keskin dönemeçten geçmiş, pek çok ağır imtihanı alnının akıyla atlatmıştır. Bu tarihi vakalarda; millet adına hüküm süren, söz söyleyen kişilerin dirayetli durmaları Türk milletinin de kaderini değiştirmiştir. İstanbul’un fethi nasıl gemileri karadan yüzdürecek ferasete bağlıysa, Kürşad İhtilali; “Çin’e karşı 40 kişiyle de olsa direnelim” diyen cesarete nasıl bağlıysa; 15 Temmuz gecesi gerçekleşen karanlık işgal girişiminin akamete uğraması da MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin duruşuyla alakalıdır.

Bu toprakların gördüğü en alçakça işgal girişimi, en travmatik isyan kalkışması; 15 Temmuz gecesi yaşandı. O zamana dek düşmanın müstevlisine ve eşkıyanın eli kanlısını görmüş olan bu memleket; ihanetin yeni bir boyutuyla karşılaştı. O gece; sokaklara inerek kendi halkına namlu doğrultanların, ellerinde Türk devletinin silahları, üzerlerinde Türk ordusunun üniformaları vardı. Bu milletin iradesine, meclisine, evlatlarına 1000 yıl biriktirdikleri kinle birlikte kurşun yağdıranlar; karşılarında yıkılmayacak, aşılmayacak, devrilmeyecek bir duvar gördüler. Bu duvar; Türk milletinin inancı ve inadıydı. Bu güneşi hiç doğmayacak gibi karanlık ve umutsuz görünen gecede dahi milletimize inanç ve heyecan aşılayan şeylerin başında; şüphesiz Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin başından itibaren gösterdiği tavır gelmektedir.

Milliyetçi Hareket Parti’mizin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin çok isabetli bir tanımla daha baştan teşhisini koyduğu üzere; milletçe karşı karşıya kaldığımız bu şeref yoksunu teşebbüs, özü itibariyle bir haçlı saldırısıdır. Haçı bozguna uğratacak yegâne çözüm ise hilâlin yani Türkiye’nin birliğidir. Bunun için de herkese defaatle çağrılarda bulunulmuştur. İktidarıyla, muhalefetiyle omuz omuza duran ve milli meseleleri uyum içerisinde çözen bir Türkiye; Pensilvanya’da yeni hayaller kuranların da, Kandil’de gündüz düşü görenlerin de kâbusu olacaktır.

Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin çağrısı makes bulmuş ve başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere; pek çok isim Türkiye’nin ayağa kalkabilmesi meselesinde Genel Başkanımız Devlet Bey’in hakkını teslim etmiştir.

O kanlı 15 Temmuz gecesinin ertesinde Yenikapı Mitingi’yle taçlanan milli direniş ve diriliş ruhu; Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin kelimeleriyle, tarihin şeref levhaları arasında yerini almıştır. 15 Temmuz gecesi Türk milletini ayağa kaldıran ruh; Kosova, Niğbolu, Mohaç ve Çanakkale’de cepheye koşturan ruhtan ayrı değildir. 15 Temmuz’un kahramanları; fethin Ulubatlılarıyla, Niğbolu’nun Doğanlarıyla, Çanakkale’nin Seyit Onbaşılarıyla birlikte anılacaktır. Onlar; destanlarımızın kadim kitapların tozlu sayfalarına hapsolmadığını ispat edercesine, bir yeniçağ destanı yazmışlardır. Onlar sayesinde, Türk milletinin birlik olduğunda nelere kadir olduğu yedi düvel tarafından yeniden görülmüştür.

Milliyetçi Hareket Parti’mizin Sayın Genel Başkanı Bahçeli; 15 Temmuz gecesi, en başından beri yabancı istihbarat örgütlerinin ileri karakolu olan FETÖ’ye karşı göğüs germiş ve inisiyatifini milli iradenin tecelligâhı seçilmiş meclisten yana kullanmıştır. Onun kendinden emin duruşu, milletimize de emniyet ve huzur vermiştir. O gün sokağa çıkarak “İblis’e ruhunu satmış vaizin” satılmış talebelerine hadlerini bildiren delikanlıların yüreğinde Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli muhabbeti vardır. O gün Türkiye Cumhuriyeti’ni sahipsiz koymayıp; emperyalist kalkışmanın yerli taşeronlarıyla çatışan kahraman devlet vazifelilerinin kalbinde Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’ye karşı hürmet vardır.

Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin tavrı sayesinde; MHP ve ülkücü hareketin, devlet mekanizmasının sigortası, milletin hakiki fedaileri olduğu tekrar anlaşılmıştır.

Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli; dün neredeyse, bugün de oradadır. Yenikapı Ruhu’nu hazmedemeyip ikinci gün havaya karışmasını sağlayanlar, 15 Temmuz’a çamur bulaştırmak için sağdan soldan duyduğu dedikoduları istihbarat diyen televizyon ekranlarında paylaşanlar, daha o gece nerede ve hangi hayallerin, hangi planların peşinde olduğunu izah edemeyenler ise sürekli adres değiştirmektedir. Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli ve kelimenin her manasıyla “hakiki ülkücüler” ise; Anadolu’nun tam kalbinde ve Ankara’dalar. Semazenler misali; bir ayakları bu toprakların öz mayasına mıh gibi saplanmış, diğer ayaklarıyla da bütün coğrafyamızı, hatta tüm insanlığı içine alacak kadar geniş bir daire çizmektedirler. Kendi arzusu ve tercihiyle, bu halkanın dışında kalmak isteyenler içinse ne kurumsal olarak MHP’nin, ne de bireysel olarak ülkücülerin yapabileceği hiçbir şey yoktur. Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli ve onunla birlikte yol yürümekten şeref duyan ülkücüler; asırlar öncesinden gelen Yunus’un sesine kendi seslerini katarak, asırların ötesine sözlerini taşımaktadırlar: “Bilmeyen ne bilsin bizi / Bilenlere selâm olsun”.