CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ben kendim için yürümüyorum, adalet arayan bütün mağdurlar, mazlumlar için yürüyorum. Kim adaletten şikayetçiyse, adalet istiyorsa, adalet beklentisi içindeyse ben onun yanındayım ve onun hakkını sonuna kadar savunacağım." dedi.

Kılıçdaroğlu, Berberoğlu'nun tutuklanmasına tepki yürüyüşü sırasında, partisinin Çamlıdere yol ayrımında gerçekleştirilen Grup Toplantısına katıldı. Kılıçdaroğlu, açık alanda yapılan toplantıdaki konuşmasında, adalet arayışlarında kendilerine destek veren Anadolu'nun her köyüne selamlarını gönderdi.

Neden bu yürüyüşü gerçekleştirdiğini soranlara, "Sen adaletten ne anlıyorsun, nedir senin için adalet? Bir haksızlığa uğradığın zaman mı adaletsizlikten söz edeceksin yoksa herhangi bir insan haksızlığa uğradığında hep birlikte adaletsizlikten mi söz edeceğiz?" diye sormak istediğini belirten Kılıçdaroğlu, adaleti savunmanın herkesin ortak görevi olduğuna işaret etti.

"Ben kendim için yürümüyorum, adalet arayan bütün mağdurlar, mazlumlar için yürüyorum. Kim adaletten şikayetçiyse, adalet istiyorsa, adalet beklentisi içindeyse ben onun yanındayım ve onun hakkını sonuna kadar savunacağım." ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, bunu insanlık görevi olarak nitelendirdi.

Kılıçdaroğlu, adalete karşı durmanın değil, adaleti savunmanın insanlık görevi olduğuna değinerek, şöyle devam etti:

"CHP'ye oy vermiş veya vermemiş, hayatı boyunca CHP'ye hiç sempati duymamış, kim olursa olsun, eğer bir haksızlığa uğramışsa ben onun hakkını savunmuyorsam kendimi insan yerine koymam. Ben onu da kendimi de insan yerine koyuyorum. O haksızlığa uğruyorsa ben haksızlığa uğramış olacağım."

Kılıçdaroğlu, adaletin olmadığı yerde insanlığın, devletin, hiç kimsenin olmayacağını belirterek, "Anayasal haklarımızı lütuf olarak sunmaya çalışanlar var. 'Efendim, yürüyorsunuz, lütfediyoruz biz size.' Bunu tarihte firavunlar söylerdi, günümüzde de diktatörler söylüyor. İnsan olarak doğdum, benim doğuştan haklarım vardır. Demokratik bir ülkede yaşıyorum, anayasal haklarım vardır. Ben bir insan olarak adaleti savunacağım ve hep adaletten yana olacağım. Birisi benim haklarımı bana lütuf olarak hatırlatıyorsa ben de ona diktatörlüğünü hatırlatıyorum, 'Sen diktatörsün' diyorum." dedi.

- "Niye senin iki bürokratın bu Meclise gelmiyor"

Tek başına gerçekleştirmeyi planladığı yürüyüşünde kendisini yalnız bırakmayanlara şükranlarını sunan Kılıçdaroğlu, şu görüşlere yer verdi:

"Diyorlar ki 'Adaleti niye yürüyerek arıyorsunuz?' Ama şunu söyleyemiyorlar. Memlekette adalet var da biz onun için mi yürüyoruz? Adalet olmadığı için yürüyoruz. Adalet olsa niye yürüyelim. Adalet olsa hepimiz huzur içinde oluruz, yüzümüz güler, adaletsizlikten şikayet etmeyiz. Adaletin olmadığı bir yerde ne yapacağız? Yürüyoruz, haklarımızı arıyoruz. 'Sivil itaatsizlik' diyorlar, 'Neden izin almadılar?' Adaleti savunmak için kimseden izin alınmaz, adalet Allah'ın emridir. Adalet ne zaman çöktü? Adaletin doğru dürüst işlemediğini hepimiz biliyorduk. Aksaklıkları vardı onu da çok iyi biliyorduk ama çökmemişti.

Yine birileri adaleti savunuyordu, birileri bir yerlerde 'adalet' diyordu. 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra yüz binlerce insan sokağa indi. Kimse 'Niçin sokağa indiniz?' diye sormadı. Çünkü onlar demokrasiyi, bayrağı, birlikte yaşamayı savunuyorlardı. Ama bir de ikinci bir 15 Temmuz var. Şunu hiç kimse unutmasın iki ayrı 15 Temmuz var: Halkın 15 Temmuz'u, sarayın 15 Temmuz'u. İki 15 Temmuz'u unutmayın."

Halkın 15 Temmuz'unda sokağa inildiğini, demokrasiye, bayrağa sahip çıkıldığını, şehitler verildiğini, gazilerin olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, bütün siyasi partilerin, meslek kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin, medyanın darbeye karşı durduğunu bildirdi.

Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Geldik 20 Temmuz'a, sarayın 15 Temmuz'u. Sarayın 15 Temmuz'u nedir? Şudur, halkın 15 Temmuz'u aydınlanmasın diye özel mücadele ettiler. Mecliste komisyonlar kuruldu, 'darbeyi kim yaptı, darbenin aktörleri kimlerdir, bunları yakalayalım, sorgulayalım, gerçek darbecileri ortaya çıkaralım' diye. Komisyonlar kuruldu, eski Genelkurmay Başkanları, eski MİT Müsteşarları, eski bürokratlar, yeni çalışanlar geldi, ama en temel iki aktör bu komisyona hiçbir zaman gelmedi. Niye gelmedi? Çünkü sarayın 15 Temmuz'unu gerçekleştirenler buna izin vermediler, 'Meclise gitmeyeceksiniz' dediler.

Hani yeri ve zamanı gelince 'Gazi, yüce Meclis, şöyle Meclis...' Niye senin iki bürokratın bu Meclise gelmiyor, senin iki bürokratın neden gelip bilgi vermiyor? Bu darbenin olduğu gün bunlar ne yaptılar, neden gelip TBMM'ye bilgi vermiyor? İzin verilmedi ve bilgi de verilmedi. 20 Temmuz'da bir darbe yaptılar, 20 Temmuz darbesini hiç unutmayın. OHAL'de kararname çıkarma yetkisinin hükümete verildiği tarihtir 20 Temmuz darbesi."

- "105 bin 836 kamu görevlisinin işine son verildi"

Bu Kanun'a parlamentoda CHP'nin karşı çıktığını belirten ve Başbakan Binali Yıldırım'ın kendisini arayıp, "OHAL ile kanun getiriyoruz ve hükümete yetki vereceğiz." sözlerini aktaran Kılıçdaroğlu, "Kendisine aynen şunları söyledim. 'Bu parlamentoda demokrasiyi savunacak bir partiye ihtiyaç var ve o da en çok CHP'ye yakışır. Çünkü biz, ne olursa olsun sonuna kadar demokrasiyi savunan bir partiyiz, kusura bakmayın biz buna 'evet' diyemeyiz.' dedim." ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, arka arkaya kararnameler çıktığını, 105 bin 836 kamu görevlisinin işine son verildiğini aktardı.

Kimsenin "Arkadaş bunları hangi gerekçeyle atıyorsun devlet memuriyetinden?" şeklinde bir soru yöneltmediğini iddia eden Kılıçdaroğlu, "Binlerce işçinin işine son verildi. Hangi gerekçeyle işçinin işine son veriyorsun? Kollektif suç ilan ettiler, oluşturdular, tezgahladılar... Bu mudur darbeyle mücadele etmek yoksa bu mudur 20 Temmuz darbesini güçlü hale getirmek, bütün muhalifleri susturmak bu mudur? Bunu yapmaya çalıştılar ve adaleti çökerttiler." dedi.

Kılıçdaroğlu, bunları yapanların, bir dikta yönetiminde görev başında bulunanlar olduğunu savunarak, "Yani diktatörlerdir. Diktatörler insan değildir çünkü bütün vicdanlarını yitirmişlerdir. Çolukmuş, çocukmuş, yaşlıymış, gençmiş bunlara bakmazlar. Herkesi ama herkesi ölüme mahkum etmekten özel bir zevk duyarlar." ifadesini kullandı.

- "Söz verdiler bana, 'haklısın Kemal Bey' dediler"

Kendisine bir söz verildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Ben, kendileriyle görüşürken dedim ki '249 şehidimiz var. Doğrudur. Linç edilen üç tane de askerimiz var. Onların da hakkını savunmamız lazım. O asker darbe yapamaz ki, rütbesi bile yok adamın. Çıkarmışlar dışarı ama linç edildi. Onların da haklarını savunması lazım. Onların da faillerini yargıya çıkarmamız lazım. Kim linç ettiyse bulun, çıkarın mahkemeye, yargılansın onlar da. Onu da söyledik. Söz verdiler bana, 'haklısın Kemal Bey' dediler. Üç askerimiz linç edildi, daha dava bile açılmamış." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Hava Harp Okulu öğrencisi Murat Tekin'in linç edildiğini savunarak, bu kişinin hakkını ise adaleti savunanların arayacağını bildirdi.

Binlerce akademisyenin işine son verildiğini, akademisyenlerin üniversiteden atıldıklarını, hep darbe dönemlerinde bu durumun yaşandığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Bunların da hakkını hep beraber bizler arayacağız. Bu yürüyüşü adalet için yapıyoruz, bunlar için yapıyoruz. İbrahim Kaboğlu'nu hepiniz bilirsiniz, tanırsınız. Sadece Türkiye tanımaz. Dünyanın bütün anayasa hukukçuları Kaboğlu'nu bilirler, tanırlar. Pasaportuna el koydular. Fransa'ya üniversiteye gidecekti ders vermeye, ona bile yasak getirdiler. Bu doğru bir olay değildir.

Sadece darbe dönemlerinin özelliği 20 Temmuz darbesine de aynen yansıdı. Gazetecilere de düşmandır bunlar. Nerede bir özgür gazeteci varsa, nerede hükümeti eleştiren birisi varsa darbeciler buna tahammül edemezler. Alırlar, doğru hapse atarlar. Kadri Gürsel, Murat Aksoy, Ahmet Şık, Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç, Gökmen Ulu, Mediha Olgun niye hapiste? 156 gazeteci niye hapiste? Çünkü Türkiye bir darbe süreci yaşıyor. TBMM Başkanına söyledim. Aynen şu cümleleri kurdum, 'Eğer bir ülkede 150'den fazla gazeteci hapisteyse siz o ülkede demokrasi vardır sözünü anlatamazsınız, kimseye de dinletemezsiniz.' dedim."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Anayasa Mahkemesinin değerli üyeleri verdiği karara sahip çıkmak, o kararın arkasında durmak zorundadır. Eğer diğer hakimlerin yaptığı gibi siz de çay toplamaya meyilliyseniz söyleyeceğim bir şey yok." dedi.

Kılıçdaroğlu, İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasına tepki yürüyüşü sırasında, partisinin Çamlıdere yol ayrımında gerçekleştirilen Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturmalarında gözaltına alınan Murat Aksoy ve Atilla Taş'ın tutuksuz yargılanmalarına karar veren hakim ve savcının, Hakimler ve Savcılar Kurulunca (HSK) açığa alındığını belirtti.

HSK'nın adının daha önce Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu olduğunu, "yüksek" ibaresine tahammül edilemediği için bu ibarenin kaldırıldığını ileri süren Kılıçdaroğlu, tutuksuz yargılanma konusunda verilen karara herkesin uymak zorunda olduğunu ancak diktatörlerin ve darbecilerin buna uymadığını söyledi.

Anayasa Mahkemesine de eleştirilerde bulunan Kılıçdaroğlu, "Anayasa Mahkemesi 20 Temmuz darbesinden sonra iyi bir sınav vermemiştir, sınıfta kalmıştır." değerlendirmesini yaptı.

- "Onurunuzla, ilkenizle durun"

Anayasa Mahkemesi üyelerine, "Eski kararlarınıza neden sahip çıkmıyorsunuz, eski kararlarınızın arkasında neden dik ve onurlu durmuyorsunuz? Milletvekilleri hapisteyken neden sessiz kalıyorsunuz?" diye soran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Anayasa Mahkemesinin değerli üyeleri verdiği karara sahip çıkmak, o kararın arkasında durmak zorundadır. Eğer diğer hakimlerin yaptığı gibi siz de çay toplamaya meyilliyseniz söyleyeceğim bir şey yok. Ama, 'Biz yargıcız, onurluyuz, hukuk okuduk, anayasayı, demokrasiyi, hukuku savunuyoruz biz adalet dağıtacağız' diyorsanız saraya bakmayın, saraydan gelecek talimata göre karar vermeyin. Onurunuzla, ilkenizle durun. Biz de size saygı gösterelim ve bu saygıyı biz göstereceğiz. Siz de biran önce kararınızı verin onu bekliyoruz."

Anayasanın 138. maddesinde yer alan "Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz." hükmünü okuyan Kılıçdaroğlu, bu hükme kendisinin uyduğunu vurguladı.

Söz konusu hükmün iktidar sahipleri için getirildiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Bana 138. maddeyi hatırlatan beyefendiye bir çağrı yapıyorum. Senin, senin hükümetinin mahkemelere genelge gönderdiği, talimat verdiğini ben ispat edersem görevinden onurlu, namuslu bir insan gibi istifa edecek misin? Ben de şu sözü veriyorum, ben ispat edemezsem siyaseti bırakacağım. Çünkü ben namuslu ve onurlu bir insanım." ifadesini kullandı.

- "Benim bildiğim diktatörler çok fazla korkmaz"

Kemal Kılıçdaroğlu, siyasi partiler arasında zaman zaman bazı tartışmalar olabileceğini, bunları her zaman saygıyla karşıladıklarını söyledi.

Bütün demokrasilerde bunların olabileceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, birisinin "A" dediğine diğerinin "B" diyebileceğini, çünkü her birisinin yolunun ve yönteminin farklı olabileceğini belirtti.

Sonunda vatandaştan oyunu alıp iktidara gelen, demokrasi, adalet, hak hukuk içinde görev yapan hiç kimseye bir sözlerinin olmadığını, yanlışı, hatası olana söylediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Neden geldin iktidar oldun diye özel bir suçlama da hiç bir zaman yerine getirmedik. Biz adalet yürüyüşüne başladık. Bir sürü hakaret. Sözde Cumhurbaşkanı, sözde koltukta oturuyor, bir sürü laf ediyor. Ben kendisiyle muhatap olmak istemiyorum. Doğru da bulmuyorum. Kendisinin bulunduğu konum farklı bir konum. Gel o zaman karşıma geç, gücün, yetkin, cesaretin varsa, namustan, onurdan, haysiyetten söz ediyorsan gel karşıma, senin televizyonunda oturup tartışalım. Medeni iki insan gibi oturalım, sen de konuş adaletten, ben de konuşayım adaletten. Sen de konuş demokrasiden, ben de konuşayım demokrasiden. Sen de konuş taşeron işçiden, ben de konuşayım taşeron işçiden. Sen de konuş üniversiteden atılan hocalardan, ben de konuşayım üniversiteden atılan hocalardan. Sen de konuş askeri öğrencilerden, ben de konuşayım askeri öğrencilerden. Sen de konuş linç edilen askerlerden, ben de konuşayım linç edilen askerlerden. Niye korkuyorsun? Benim bildiğim diktatörler çok fazla korkmaz. Ama iç dünyalarında büyük bir korku vardır."

Kılıçdaroğlu, adam dövmediğini, hakaret etmediğini, medeni insan gibi oturup tartışabileceğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, "Niye gelmiyorsun?" diye seslenen Kılıçdaroğlu, "Sen benim dengim değilsin, diyor bazen. Bakın bu konuda onu iddia edecek kişi aslında benim. Ama olsun, gerçek yüzünü ortaya çıkarmak için ben seninle tartışmaya katlanıyorum. Madem ki öyle diyorsan, niye sabah, öğle, akşam bana sataşıyorsun? O zaman gel otur karşıma, millete, vatandaşa ders nasıl verilirmiş ben ona göstereceğim. Hiç endişeniz olmasın." görüşünü savundu.

- "2019, Türkiye'de demokrasinin şaha kalktığı tarih olacaktır"

Bütün bunların 2019'un korkusu nedeniyle olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, "Korkuyor, ya koltuk giderse. Arkadaş, koltuk kimseye baki değildir. Koltuğun hakkını vereceksin, kul hakkı yemeyeceksin. Sen kul hakkı yiyorsun, koltuğun hakkını vermiyorsun. O nedenle biz bugün meydanlardayız, sokaklardayız, caddelerdeyiz ve hep beraber adalet için yürüyoruz." dedi.

"Sanıyor ki 2019'da da yine bir mühürsüz seçim ayarlarım." ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, buna izin vermeyeceklerini söyledi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Sanıyor ki yine 2019'da bir yüksek seçim kurulu ayarlarız. Oraya yine bir çete oluştururuz. Buna da izin vermeyeceğiz. 2019, Türkiye'de demokrasinin şaha kalktığı tarih olacaktır. Her firavunun bir Musa'sı vardır demiştim. Firavun belli Musalar da burda. Günümüzde her firavunun bir Musa'sı değil, birden fazla Musa'sı vardır. Biz zulme karşı direneceğiz, adaleti savunacağız. Biz inançlı kişileriz, biz halka inanırız. Biz inancımızı yüceltiriz. Kendi iç dünyamızda inancımızı yaşarız. Biz, şunu çok iyi biliriz, haksızlıklar karşısında susan, dilsiz şeytandır. Asla dilsiz olmayacağız. Bütün haksızlıklara karşı mücadelemizi insanca, kararlılıkla, onurumuzla, gururumuzla, namusumuzla savunacağız."

- Yürüyüşten notlar

Kılıçdaroğlu'na yürüyüşü sırasında eşi Selvi Kılıçdaroğlu, eski CHP Genel Başkanlarından Altan Öymen ve DİSK Genel Başkanı Kani Beko da eşlik etti. Kılıçdaroğlu'nun Grup Toplantısı kapsamında konuşmasını yaptığı kürsünün üzerine "Adalet" yazısı, platforma ise "Atatürk" posteri asıldı.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun konuşması sırasında partililerce "Asla yalnız yürümeyeceksin." yazılı büyük bir pankart açıldı.

Kılıçdaroğlu'nun grup konuşması öncesinde yürüyüş sırasında kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden Hasan Tatlı anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Öte yandan, Kılıçdaroğlu'nun konuşması sırasında Tatlı'nın fotoğrafını montunun cebine taktığı görüldü.

Konuşma öncesinde tutuklu bulunan İstanbul Milletvekili Berberoğlu'nun mesajı da okundu.

Grup konuşmasının ardından bir süre istirahat eden Kemal Kılıçdaroğlu, yürüyüşüne devam etti.

(Bitti)