CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, yeni yıla huzur, barış içinde, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, herkesin emeğinin karşılığını aldığı, işsizlik, yoksulluk nedeniyle insanların kendisini yakmadığı, intihar etmediği bir Türkiye arzusuyla girmek istediklerini söyledi.

Mamak'ta TOKİ inşaatında çalışan, ücretlerini alamadıklarını söyleyen işçilerin hak talebiyle grup toplantısına geldiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, işçilerin yanlarında olduklarını belirtti. Kılıçdaroğlu, ne saraydan ne de saray çevresinden medet umduklarını, tek güvencelerinin Türk milleti, Türkiye'de yaşayan bütün vatandaşlar olduğunu anlattı.

Kılıçdaroğlu, bu sabah ölümünün 45. yılında İsmet İnönü'yü anmak üzere Anıtkabir'de olduklarını anımsatarak, İnönü'nün dünyada ender yetişen devlet adamlarından, Lozan'ın kahramanlarından ve Türkiye'nin bağımsızlık harcını ilk atanlardan biri olduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu, İnönü'nün aynı zamanda bir Osmanlı paşası olduğunu, savaşın, ölümün, yoksulluğun ne olduğunu bildiğini belirtti.

Ölenin arkasından rahmet okunduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Eğer bu kadar büyük hizmetler yapmış bir kişinin arkasından bazı çevreler halen kin ve öfke kusuyorsa bunu düşünmemiz gerekiyor." dedi.

Hristiyanların Noel yortusunu da kutlayan Kılıçdaroğlu, farklı inanç grupları, farklı kimliklerle hep birlikte Türkiye'de huzur ve barış içinde yaşamak istediklerini, kimseyi kimliğinden, inancından, yaşam tarzından dolayı ötekileştirmeyeceklerini ifade etti.

"Bir sanatçıyla nasıl konuşulacağının haddini bileceksin"

Kılıçdaroğlu, demokrasinin, insanların düşüncelerini özgürce açıkladıkları, yargının bağımsız olduğu, özgür medyanın bulunduğu, gücün eleştirildiği, kontrol edildiği rejimin adı olduğunu söyledi.

Demokrasilerde aykırı kişilerin bulunduğunu, bu kişilerin başında sanatçıların geldiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sanatçıların özü itibarıyla her ortamda demokrasi ve insan haklarını, bazen şarkıyla, bazen tiyatroyla, bazen sinemayla, resimle savunduklarını belirtti. Kılıçdaroğlu, sanatın 7 dalında sanatçıların boy gösterdiğini ancak gücün önünde eğilmediklerini, dik durduklarını, eğilene de sanatçı denilmeyeceğini kaydetti.

Kılıçdaroğlu, Metin Akpınar ve Müjdat Gezen'in iki değerli sanatçı olduğunu, tiyatro ve sinemada kalıcı eserleri bulunduğunu söyledi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 1970'li yıllarda Taksim Sıraselviler'de Devekuşu Tiyatro'nun müdavimlerinden birinin de kendisi olduğunu, siyasetçilerin nasıl hicvedildiğini gördüğünü, buraya siyasetçilerin de geldiğini anımsattı. Kılıçdaroğlu, demokrasinin eleştiriye tahammül rejimi olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"(Beni kimse eleştiremez) İyi de sen kimsin? Her vatandaş seni eleştirebilir. 'Ben Cumhurbaşkanıyım o nedenle beni kimse eleştiremez.' İyi de kim sana cumhurbaşkanı diyor, zorla sana cumhurbaşkanı diyorlar. Sen o koltuğa meşru bir seçimle gelmedin, o koltuğa şartları kendi lehine dönüştürerek geldin. Beyefendinin 'Kadıköy'de oturanlar kaymak tabakadır.' lafı var. Müjdat Gezen, gayet güzel bir üslup, 'Haddini bil' demiş. 'Vay sen bana nasıl haddini bil dersin.' Sen 81 milyona 'haddini bil' diyorsun, birisi de sana diyecek. Sen de haddini bileceksin, bir sanatçıyla nasıl konuşulacağının haddini bileceksin. Bu toplantıda beni de eleştiriyorlar, üstelik beni daha fazla eleştiriyorlar. Ben ağzımı açıp bir şey mi söyledim hayır. Sanatçıdır eleştirebilir, onun eleştirme hakkı vardır. Siyasetçinin de eleştirilerden ders çıkarma hakkı vardır.

Eleştiriye tahammül edemiyorsunuz ve 'yargıda hesabını vereceksin' diyorsun, talimat veriyorsunuz. Hitler de o talimatı veriyordu. Demokrasilerde siyasetçi eleştiriye tahammül edecek. Anayasa, cumhurbaşkanı tarafsızdır diyor. Sen tarafsız mısın? Hayır. Bir partinin genel başkanısın, benim cumhurbaşkanım değilsin, 81 milyondan çok sınırlı sayıda bir grubun cumhurbaşkanısın. Nasıl seçimle geldiğini ben gayet iyi biliyorum. Bütün televizyon kanallarına kurduğun baskıyı, zorbalığı, estirdiğin korkuyu gayet iyi biliyorum. Şimdi kalkmış bize ders verecek. 'Sanatçı müsveddesi' demiş. Müsveddenin ne olduğunu öğrenmek istiyorsan aynaya bak, göreceksin kardeşim.

"Ensesinde boza pişirmek doğru değil"

"Savaş bir halk sağlığı sorunu" açıklamasında bulunan Türk Tabipler Birliği (TTB) mensuplarının 27 Aralıkta duruşmasının olacağına işaret eden Kılıçdaroğlu, ömrü savaş meydanlarında geçen dünya lideri Atatürk'ün, "Savaş zorunlu olmadıkçı bir cinayettir." dediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, sivil toplum örgütlerinin ensesinde boza pişirmenin doğru olmadığını belirtti.

Kılıçdaroğlu, demokrasi konusunda hiç kimsenin aşık atamayacağı tek partinin CHP olduğunu savundu.

Demokrasi anlayışlarının, kültürlerinin farklı olduğunu, kendileri gibi düşünmeyenlerin de özgürce konuşmalarını, yazmalarını istediklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Sen Saidi Nursi'nin kitaplarını yasakladın biz o yasağa karşı kitaplar yasaklanmamalı diye Anayasa Mahkemesine gittik." dedi.

"Tefecilere hizmet eden bütçe"

Kılıçdaroğlu, 2019 yılı bütçesinin, AK Parti ve MHP'nin ortak oylarıyla kabul edildiğine işaret ederek, bütçenin vatandaşa bir şey getirmediğini, sömürülen Türkiye'nin dışarıya kaynak aktarmasının yolunu açan, tefecilere hizmet eden bir bütçe olduğunu öne sürdü.

Kemal Kılıçdaroğlu, "Beni üzen milliyetçilikle yola çıkanların tefecilere hizmet edenlerle aynı kulvarda yürümesidir, beni rahatsız eden budur. Bu bütçe asgari ücretlilere ne getirdi? 2 bin 20 lira açıklamışlar. Niye 2 bin 200 lira değil? Onu da 'Kılıçdaroğlu, 2 bin 200 lira dedi, acaba ona denk getirirsek sesini keser mi' Kesmem. 2 bin 200 lirayı CHP'nin bütün belediyelerinde 1 Ocaktan itibaren uygulayacağım. Kazanacağımız bütün belediyelerdeki işçilere de o sözü veriyoruz." diye konuştu.

Kazanacakları belediyelerde hiçbir işçinin kılına dokunmayacaklarının sözünü veren Kılıçdaroğlu, CHP'li belediye başkanının işten çıkarması halinde ise kendisinin işe yeniden yerleştireceğini kaydetti.

Çalışanların yüzde 40'ının asgari ücretle geçindiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, bütçenin asgari ücretin altında çalışan 1 milyon 800 bin işçiye bir şey vermediğini savundu. Kılıçdaroğlu, asgari ücretlinin, asgari ücretin altında çalışanlara göre kral gibi olduğunu, en azından her ay asgari ücret aldığını belirtti.

Kılıçdaroğlu, Konya'da bir dram yaşandığını, geceleri az maaşla bir işte çalışan, ikisi hasta dört çocuğuna ve hasta anne, babasına bakan bir babanın intihar ettiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, sarayın ne dini ne vicdanı ne ahlakı olduğunu ileri sürdü.

Çiftçilerin, hükümetten 154 milyar 850 milyon lira alacağı bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, kanuna göre ödenmesi gereken bu paranın 2006'dan bu yana ödenmediğini savundu. Kılıçdaroğlu, "Çiftçinin traktörünün hacizli olduğunu söylediğim zaman, beyefendi, kibir abidesi sarayda oturuyor, 'Çiftçiye traktör yetiştiremiyoruz' diyor. Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği 2018 raporunda, traktör üretiminin yüzde 32 azaldığını, traktör satışlarının bir önceki yıla göre yüzde 65,8 oranında düştüğünü söylüyor. Hani çiftçiye traktör yetiştiremiyordunuz? Yalanı ben kanıtlamıyorum bu işi yapanlar kanıtlıyor. Kalkıp, 'Çiftçiler traktör kuyruğunda, traktör yetiştiremiyoruz' diyorsun. Ben ne yetiştiremediğimizi çok iyi biliyoruz sana; efuli, ejder meyvesi yetiştiremiyoruz." diye konuştu.

Bakanları "sarayın memurları" olarak nitelendiren Kılıçdaroğlu, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin "Çiftçi çok çok çalışır, az az kazanır." ifadesini kullandığını anımsatarak, "Peki, bu Fransız, İngiliz, Japon, Güney Kore çiftçisi çok çok kazanıyor da bizim çiftçi az az mı kazanıyor? Bu genel kanun değil, bu sarayın kanunu, kibir abidesi olan sarayın kanunu. Çiftçinin gırtlağını tutmuş, para vermiyor." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, 1990'lı yıllarda 8 milyon dekar alanda nohut üretimi yapılırken 2017 yılında bunun 4 milyon dekara düştüğünü, çiftçinin nohudu 2018 yılında 2,50-3 liradan sattığını belirterek, şöyle devam etti:

"2018 yılında 92 bin ton nohut ithalatı yapıldı. Diyeceksiniz ki 'Yetmiyor, ithalat yapıldı.' 118 milyon dolar ödendi, kilogramı 7 liraya. Bizim çiftçiye 2,5-3 liradan verdik. Yabancı çiftçiye 7 liradan. Çiftçi kardeşim, Konyalı, Kırşehirli kardeşim hala öğrenmedin mi? Gırtlağına basıp senden alıyorlar, sen üretmeyesin diye götürüp yabancılara veriyorlar. Bir de diyorlar ki (vatanseveriz, milliyetçiyiz.)"

Kemal Kılıçdaroğlu, esnafın daha felaket bir durumda olduğunu savunarak, esnafa hiçbir şey vermeyen iktidarın vergi ve primini aldığını söyledi. Hükümetin vergi ve pirim affı çıkardığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Para yok, nasıl ödeyecek? Bedava mı? Faiziyle. Para yok, olmayan paranın nesini ödeyeceksin?" diye konuştu.

Suriyeliler'in vergi ödemeden dükkan işletirken, yerli esnafın vergi borcuyla karşı karşıya bırakıldığını ileri süren Kılıçdaroğlu, bu durumda rekabetin mümkün olmayacağına işaret etti.

"Afedersiniz, 'devlet adamı' dedim"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın esnafla bir araya gelemeyeceğini iddia ederek, "Gidemez, saraydan çıkamaz. Giderse de 3 bin güvenlik görevlisiyle gider. O da yetmiyor, tepede de helikopterler olacak. Sözde halktan birisi. Halkından bu kadar kopuk dünyada böyle devlet adamı yoktur. Afedersiniz, 'devlet adamı' dedim ama onunla ilgisi yok." değerlendirmesini yaptı.

Kepenk kapatması halinde esnafa gelir sigortası yapılması yönünde bir projeleri bulunduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, toplumda herkesin gelir güvencesinin bulunduğu bir yapı içerisinde Türkiye'nin geleceğini inşa etmeyi hedeflediklerini dile getirdi.

Demokrasinin özünün "gelecek kaygısı taşımamak" olduğuna dikkati çeken Kemal Kılıçdaroğlu, "Esnaf vergi verir ama Erdoğan kilosu 4 bin liralık çay içer. Esnafın derdini, kilosu 4 bin liralık çay içen adam anlar mı? Anlayamaz, bilemez." dedi. 

Kadro alamayan taşeron işçilere seslenen Kılıçdaroğlu, "275 bin aileniz, yakınlarınız, dayılarınız, amcalarınız, eğer kadro istiyorsanız, eğer güzel bir Türkiye, iş güvencesi istiyorsanız yolunuz bellidir, gideceğiniz, vereceğiniz oy bellidir; halkın partisi, sizin partiniz, CHP'dir." şeklinde konuştu.

"Bunların yatacak yeri yok"

Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş'ta bin geçici işçi alımı için 11 bin 500 kişinin başvuruda bulunduğuna dikkati çekerek, "Tekstilin merkezinde işsizlik var. Kahramanmaraş'ın tercihi neresi? 'AK Parti'ye oy vereceğim.' diyor. Ver kardeşim, daha çok sürünürsün. Ama vermez de hakkını ararsan, bu işsizlik kimin derdidir? Sen mi sebep oldun? 16 yılda işsizliği yüzde 20'lere çıkarmışlarsa bunların yatacak yeri yoktur. Sen tercihini bir düşün, değiştir bakalım." diye konuştu.

İşsizliğin azaltılması için fabrika kurulması ve üretimin artırılması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, işsizlerin kendisini yaktığını, Meclis'te intihara kalkıştıklarını söyledi.

AK Parti'nin Türkiye'yi bu hale tek başına iktidar olduğu 16 yılda getirdiğini savunan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Dışarıdan yönetilen bir iktidarla karşı karşıyayız. Yeni bir tezgah kurdular, Netanyahu'ya dediler ki, 'Sen Erdoğan'ı kötüle, o da seni kötülesin. Orada da seçim var, burada da seçim var. Al takke ver külah. Ben İsrail'i, sen de Türkiye'yi kandırırsın.' Bu kibir abidesine sormak isterim; sen bu kadar İsrail'e, Netanyahu'ya kızıyorsan, damadını niye gönderdin İsrail'e? Neyin pazarlığını yapıyor?" ifadesini kullandı.

Söz konusu gelişmelerin Türkiye'nin sömürülmesine yönelik bir tezgah olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, Batı'nın egemen güçlerinin Türkiye'yi istediği şekilde yönettiğini iddia etti. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Halkı kandırmaya çalışıyorlar. Gerçekleri söyleyecek olan bizleriz. Biz konuşunca tahammül edemiyorlar. Arka arkaya davalar açıyorlar. 'Acaba Kılıçdaroğlu'nu susturabilir miyiz?' diye. Sen değil, senin feriştahın da gelse susturamaz. Yakında o kibir abidesi şunu söylerse şaşırmayın; (Ne demek ekmek bulamadık? Ekmek bulamadıysanız badem unundan pasta yaptık, onları yiyin.)" 

"Haram yediklerini kusmasınlar diye"

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, hükümetin İkinci 100 Günlük Eylem Planı'nın açıklandığını anımsatarak, söz konusu planda fabrika kurulmasının bulunmadığını söyledi.

Plan kapsamında 30 Obezite Merkezi açılacağını anlatan Kılıçdaroğlu, "Herhalde Mamak işçilerinin evinde açılmayacak değil mi? Sarayda açılacak. Sağa dönünce 'gak', sola dönünce 'guk.' Bir taraftan elma, bir taraftan pasta, 4 bin liralık çay, öbür taraftan efuli, ejder meyvesi. Kilo alacaklar. Obezite ile mücadele lazım sarayda. Vatandaşın karnı aç kardeşim. Saray ve çevresinde Obezite Merkezi açacakmış, haram yediklerini kusmasınlar diye." dedi.

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 2005 yılındaki Diyarbakır mitinginde "fabrika açılmayacağını" belirtmesine rağmen Diyarbakırlıların AK Parti'ye oy verdiklerini vurgulayarak, "Gitti bir daha 'Modern hapishaneler yapacağım.' dedi. Diyarbakırlılar koştular, 'gidip oyumuzu vereceğiz.' dediler. Arkadaşlar hala uyanmadınız mı? İşsizlikten canınız yanıyor. Diyarbakır'da kalmayıp batı illerinin varoşlarında hayata tutunmaya çalışıyorsunuz? Sizi sömüren, bu sömürü düzeninden hala ders çıkarmadınız mı?" diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu, İkizdere'de çay fabrikası kurulmasından tasarruf tedbirleri kapsamında vazgeçildiğini, öte yandan askeri fabrikaların "yandaşa satılacağını" ileri sürdü.

Söz konusu fabrikaların müthiş arazilerinin bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Askeri fabrikaları da böyle satıp sarayı ve çevresini besleyecekler. Çünkü doymuyor, doyamıyor bir türlü." dedi.

"Nüfusun yarısı borç batağında"

Borçlu vatandaş sayısının ekim ayı itibarıyla 31 milyona dayandığını, 20 yaş altındaki nüfusun çıkarılması halinde "nüfusun yarısının borç batağında olduğunu" ifade eden Kılıçdaroğlu, borçlu vatandaşların bankalara bu yılın 10 ayında 55 milyar lira faiz ödediğinin altını çizdi. Kılıçdaroğlu, iktidarın tefecilere hizmet ettiğini iddia ederek devletin ödediği faizin 71 milyar lirayı aştığını, 2019 bütçesinde ise faiz giderinin 117 milyar lira olarak öngörüldüğünü anımsattı. 

Kılıçdaroğlu, AK Parti iktidarının vatandaşa dolarını Türk lirasına çevirmesini telkin ettiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:

"Sonra geldiler, dolar bazında vatandaşa tahvil çıkardılar. 'Milliyiz.' diyorlar ya, gayri milli bunlar. Türkiye Cumhuriyeti devletinde kendi vatandaşına dolar üzerinden tahvil çıkarıyor. Avro üzerinden alırsan yüzde 2,5, dolar üzerinden alırsan yüzde 4. Aynı saray çevresi, bakanlık bir açıklama daha yapıyor, diyor ki 'Dolar ve avro üzerinden yabancılara da tahvil çıkarıyorum.' Peki onlara kaçtan faiz veriyor? Avro üzerinden yüzde 5,25, dolar üzerinden yüzde 7,5. Bu saray kime çalışıyor? Yabancılara. Türkiye iliklerine kadar soyuluyor. Sömürenlerin başında da o kibir abidesi. Türkiye'nin bu halini biz düzelteceğiz. Yetki vatandaşta, yetkiyi verin, düzelteceğiz."

"Baharı getireceğiz"

Hükümetin, İkinci 100 Günlük Eylem Planında tasarruf bulunmadığını savunan Kılıçdaroğlu, Sayıştay raporlarında "AK Parti'li belediyelerin yolsuzluklarının" yer aldığını da iddia etti.

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hazine Müsteşarlığına bir adam getiriliyor, lojman veriyorlar beğenmiyor, beyefendi Beştepe'ye yakın bir yerde 3 bin 450 liraya kiralıyor. İçini de 223 bin liralık mobilyayla döşüyor. Vatandaşım diyor ki 'Bu kriz nasıl aşılır?' Bunları engellerseniz, liyakati esas kılarsanız, devletin malına, vergisine göz koyanlardan devleti arındırırsanız bunların hepsi aşılır. Türkiye zengin ve güçlü bir ülke. Bütün bunları bilip umutsuzluğa kapılmayacağız asla. Topluma umut ve gelecek vaat etmek zorundayız. Ülkemize, bayrağımıza, çocuklarımıza karşı sorumluluğumuz var. Martta sandıklara gideceğiz, emin olun Türkiye'de 1 Nisan'dan itibaren bahar havası estireceğiz."

İstanbul'da Ekrem İmamoğlu, Ankara'da Mansur Yavaş'ın yerel seçimleri kazanacağını savunan Kılıçdaroğlu, "Her yerde kazanacağız, Türkiye'ye baharı getireceğiz." dedi.