Bahçelievler Gümüşhane ve Bayburt dernekleriyle buluşan Milli Savunma Bakanı Fikri Işık,16 Nisan'ın Türkiye’nin geleceği açısından tam bir dönüm noktası olduğunu belirtti.

Türkiye'de sistemin bozuk olduğunu vurgulayan Işık, şöyle devam etti:

"Bizdeki sistem ne parlamenter ne başkanlık sistemi. Sistemi bozan kim? Darbeciler. Millete güvenmedikleri için bozdular. 2007’de Cumhurbaşkanı halk tarafından seçildiği andan itibaren yetki de güçte Cumhurbaşkanına geçmiş oldu. Bu sistemin adı zaten Başkanlık Sistemi. Yani Türkiye, 2007'de fiilen Başkanlık Sistemine geçmiş oldu ancak resmen geçiş olamadı. Bu defa sistem tam çift başlı hale geldi. Anayasaya göre Cumhurbaşkanı yetkili. Halk doğrudan seçiyor. Ama bizim sistemimizde hala hükümeti başbakan kuruyor. 7 Haziran'ı düşünün. Koalisyon kurulsaydı ne olacaktı? Bir tarafta güçlü bir Cumhurbaşkanı, diğer tarafta hükümet var. Kimin dediği olacak? Hayır kampanyası yapanlar bunun cevabını vermek zorundalar. Anayasaya göre Cumhurbaşkanının dediği olacak. Çünkü anayasa yetkiyi Cumhurbaşkanına vermiş. Peki halk hükümeti niye seçti? İcraat yapsın diye seçti. Anlaşamazlarsa ne olacak? Tam bir kaos."

CHP'lilerin son dönemde hırçınlaştığını ve bundan dolayı ağızlarından çıkanı kulaklarının duymadığını kaydeden Işık, CHP'deki sağduyulu kesimin de bundan rahatsız olduğunu belirtti. 

Milli Savunma Bakanı Işık, CHP'lilerin sabah akşam yalan şeyler uydurduğunu belirterek, "Şimdi en son 'kontrollü darbe' diyor. O geceyi yaşadım. O darbe eğer kontrollü darbe ise muhtemelen bazı gizli servislerin kontrolünde bir darbedir. Ama bizim haberimizin olmadığı açık. Cumhurbaşkanımızın da Başbakanımızın da haberinin olmadığının en yakın şahitlerinden biri benim. Çünkü o gece sürekli temastaydık. Ama başka birinin haberinin olup olmadığını bilmiyorum. Yani eğer kontrollü darbe ise Sayın Kılıçdaroğlu bunu açıklamalı. Yoksa bir kez daha müfteri durumuna düşmüş olacak." ifadelerini kullandı. 

Devlet işlerinde ciddiyet gerektiğinin altını çizen Işık, şunları aktardı:

"İktidar her rejimde ancak muhalefet sadece demokraside vardır. Muhalefet olmak ciddi olmayı gerektirir. Şimdi şunun haline bak. Ağızlarından çıkanı kulakları duymuyor. Her gün yeni bir yalanla çıkıyorlar. 'Bir adama bu kadar yetki verilir mi?' Sanki çıktık Bahçelievler'in caddesine bir adamı bulup Cumhurbaşkanı yapıyoruz. Ya yüzde 50 oy alması gerekiyor ki Cumhurbaşkanı olsun. Bu halk tanımadığı, güvenmediği insana yüzde 50 verir mi? Biraz mizah yapalım. Bu teklife geçici bir madde koyup deseydik ki, 'Bu teklif kabul edildiği takdirde yapılacak ilk Cumhurbaşkanlığı seçimine Kemal Kılıçdaroğlu dışında kimse katılamaz.' Soruyorum yüzde 50'yi bulabilir miydi? Niye bulamazdı? Millet güvenmiyor ki. Millet güvenmediğine oy verir mi? millet güvendiğinin arkasında durur, oy verir, peşinden yürümeye devam eder. Kılıçdaroğlu. Sen de çalış. Dürüst, sözünün eri ol. Özün sözü bir olsun. Milletin güvenini kazan. Sen de Cumhurbaşkanı ol. Bunda bir engel yok."