Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, İklim Değişikliğiyle Mücadele Çalıştayı’nın 14 maddelik sonuç Bildirgesini açıkladı. Kurum, "İklim Kanunu için temel ilke, sorumluluk ve eylemleri içeren kapsamlı bir İklim Değişikliğiyle Mücadele Raporu Meclisimizin takdirine sunulacaktır" dedi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Beştepe Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen İklim Değişikliği ile Mücadele Toplantısı’na katıldı. İklim değişikliğiyle mücadelenin etkileri bakımından Covid-19 sonrasında dünyanın en önemli gündem maddesi olacağına dikkat çeken Bakan Kurum, ”Bu nedenle sorumluluk bütün dünyanındır, hepimizindir. Dünyamız ısınıyor. Dünya ısındıkça, ekosistemlerin ve insanların ayak uyduramayacağı kadar hızlı değişimler meydana geliyor. Ülkemizde de aşırı hava olayları nedeniyle, sel, heyelan, hortum gibi şiddeti sürekli artan afetler yaşıyoruz. Bu afetlerde canlarımızı kaybediyoruz. Çiftçilerimizin, vatandaşlarımızın emekleri heba oluyor. Gıda deposu olan bölgelerimiz kuraklık tehdidiyle karşı karşıya. Nehirlerimizdeki su seviyeleri düşüyor. Kuraklık tüm bölgelerimizde önemli bir boyuta ulaşmış durumda” dedi.

İklim değişikliğiyle mücadelenin sadece bir çevre meselesi olmadığına vurgu yapan Kurum, ”İklim değişikliğiyle mücadele pek çok sektörümüzü derinden etkileyen bir kalkınma meselesidir. Sadece son 20 yılda dünyada 7 bin 500 büyük doğal afet gerçekleşti. Bu afetlerde 1.2 milyon insan hayatını kaybetti. Bu felaketlerin küresel ekonomiye etkisi ise yaklaşık 3 trilyon dolara ulaşmış durumda" diye konuştu.

İklim değişikliği kaynaklı afetlerin Türkiye’de sanayiden tarıma, istihdamdan emek verimliliğine, ticari hareketlilikten kamu ve özel sektöre milyarlarca liralık olumsuz etkisi olduğunu söyleyen Kurum, ”Bu nedenle çevreci üretime, yenilenebilir enerji kaynaklarına, karbon emisyonunu en aza indirecek politikalara her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Bu mesele, kalkınma meselesi olduğu kadar bir sağlık meselesidir. Bir tarım ve hayvancılık meselesidir. Aynı zamanda bir su, kuraklık ve enerji meselesidir” şeklinde konuştu.

İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı ile 541 eylem ve bu eylemlerden sorumlu kuruluşların belirlendiğini bildiren Kurum, ”7 bölgemize dair ’Bölgesel İklim Değişikliği Eylem Planları’nı hazırladık ve uygulamaya geçtik” açıklamasında bulundu. Türkiye’nin sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar yüzde 21’e kadar azaltmayı hedeflediğini söyleyen Bakan Kurum, ”İşte tüm bu çalışmalarımız iklim değişikliğiyle mücadelemizin en önemli adımlarıdır. Fakat bugün iklim değişikliğiyle çok daha etkin, kararlı ve topyekun mücadele etmemiz şarttır. Bu anlamda ülke olarak adeta bir seferberlik ruhuyla hareket etmek için bir İklim Kanunu’na ihtiyaç duyduğumuz aşikârdır” diye konuştu.

Bakan Kurum, İklim Değişikliğiyle Mücadele Çalıştayı’nın 14 maddelik sonuç bildirgesinin Mecliste yapılacak İklim Kanunu çalışmaları için bir referans olacağını kaydetti. İklim Kanunu için temel ilke, sorumluluk ve eylemleri içeren kapsamlı bir İklim Değişikliğiyle Mücadele Raporu’nun Meclisin takdirine sunulacağını bildiren Bakan Kurum, "Tüm kurumların, sera gazı emisyonlarının azaltımına ve iklim değişikliğine uyum sağlamasına yönelik 2050 Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi ve Eylem Planı uygulamaya konulacaktır. Bölgesel İklim Değişikliği Eylem Planları ile 7 bölgemiz tüm alanlarda iklim değişikliğine uyumlu hale getirilecektir. Akıllı şehir ve sıfır atık uygulamaları yaygınlaştırılacaktır. Ülkemizin her yerinde enerji verimli, iklime duyarlı yeni yerleşim alanları kurulacaktır. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin en çok yaşandığı sektörler olan tarım, hayvancılık, turizm, yenilenebilir enerji ve sanayi alanlarında yatırımlarımızı en verimli şekilde yönlendirecek, mekânsal strateji planı ve bütün ölçeklerde yeni mekânsal planlar uygulamaya konulacaktır" diye konuştu.

2023 yılına kadar tüm ülkede yaygınlaştırılacak Sıfır Atık Projesi kapsamında atıkların geri kazanım oranının 2035 yılında yüzde 60’a çıkarılacağını bildiren Bakan Kurum, 2050 yılında evsel atıkların düzenli depolama ile bertarafına son verileceğini söyledi. Türkiye’de halihazırda yüzde 2,5 olan arıtılarak yeniden kullanılan atıksu oranının 2023 yılında yüzde 5’e, 2030 yılında ise yüzde 15’e çıkarılacağını kaydeden Kurum, "Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretim kapasitesi arttırılacaktır. 2030 yılına kadar elektrik üretimimiz güneş enerjisinden 10 cigavat, rüzgar enerjisinden 16 cigavat kapasitesine çıkarılacaktır. İklim dostu yatırımların destekleneceği, temiz üretim teknolojilerine yatırım yapan tesisleri ödüllendiren Emisyon Ticaret Sistemi hayata geçirilecek. Enerji ve sanayi tesislerinin iklim ve çevre dostu üretim yapmalarına yönelik ilave tedbir ve teşvikler arttırılacak" açıklamasında bulundu.

2023 yılında binalarda kullanılan fosil yakıtların yüzde 25 oranında azaltılacağını açıklayan Kurum, yine 2030 yılına kadar tüm binaların enerji kimlik belgesine sahip olacağını aktardı. Kamu ve özel sektörün iklim değişikliğiyle mücadele çalışmalarına yönelik teşvik ve finansman imkanları geliştirileceğini bildiren Kurum, uluslararası finansman kaynaklarına erişim imkanları arttırılacağını duyurdu. Türkiye’nin tamamında sel, heyelan, erozyon, taşkın tehdidi altında bulunan bölgelerde yeniden inşa faaliyetine izin verilmeyeceğini açıklayan Kurum şunları söyledi:

"Tüm bu risk altındaki yapılar için uygun alanlar belirlenecek ve kamulaştırma ve dönüşüm projeleriyle taşıma süreci başlatılacaktır. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin en çok yaşandığı su kaynaklarımızın etkin yönetimi ve korunması için tüm kurumlarla ortak bir iş birliği geliştirilerek suyun tasarruflu kullanılmasına yönelik önlemler belirlenecek ve uygulanacaktır. İklim değişikliği konusunda üretilen çalışmaların ve verilerin paydaşlarımızın ve kurumlarımızın erişimine açık olduğu Ulusal İklim Değişikliği Platformu ile bilimsel araştırmaların yapılacağı, politikaların belirleneceği ve takip edileceği Ulusal İklim Değişikliği Araştırma Merkezi kurulacak.”

(Hasan Özkan - Hülya Keklik - İbrahim Berat Yılmaz /İHA)