İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Antalya'nın Serik ilçesi Belek Turizm Bölgesi'ndeki bir otelde düzenlenen Narkotik Suçlarla Mücadele Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmasına, hortum nedeniyle kayıplar yaşayan Antalyalılara geçmiş olsun dileyerek başladı. 

Hak yolunda doğru istikamette hayırlı bir mücadele verdiklerini aktaran Soylu, Türkiye'nin kimisi neredeyse kronikleşmiş, kimisi de yeni olan birçok güvenlik tehdidiyle eş zamanlı olarak mücadele ettiğini söyledi. 

Bunun bir tercih değil, bilakis mecburiyet olduğunu vurgulayan Soylu, "21. yüzyılın önümüze koyduğu bir beka gerekliliğidir. Trafik, terör, uyuşturucu ve göç, bunları mücadelenin ana konularıdır. Bunlardan trafiği ayrı tutuyorum çünkü doğrudan su veya suçlu aradığımız bir alan değildir. Kendi içimizde yaşadığımız bir mesele. Ancak diğerleri birbirleriyle bağlantılı, birbirini besleyen ve ağırlıklı olarak dışarıdan bize gelen tehditlerdir. Özellikle terör ve uyuşturucu paket program gibi. Birbirlerine can suyu veriyorlar. Terör, uyuşturucuya alan ve lojistik imkan oluşturuyor. Uyuşturucu da teröre finansman sağlıyor. Her ikisi de küresel çapta yayılmış durumda." diye konuştu.

Terörün Afrika'da Avrupa'da, Orta Doğu'da varlık gösterdiğini, Avrupa'nın başkentlerinin metrolarında, ellerinde makineli tüfeklerle özel harekatçıların nöbet tuttuğunu anlatan Soylu, terör gibi uyuşturucunun da dünyanın farklı yerlerinde üretildiğini bildirdi. 

"Hiç kimse bana PKK'nın etnik terör örgütü falan olduğunu söylemesin"

Soylu, uyuşturucu üretiminin yapıldığı bölgelerle tüketici ülkelerin, dünyanın farklı yerlerinde bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Doğal olarak kara paranın döndüğü her yerde de terör, ihtiyacı olan finansman kaynağına ulaşmış olmaktadır. Haritada ise Türkiye maalesef en talihsiz yerde tam ortada bulunmaktadır. 'Türkiye bu mücadeleyi yapmasa Avrupa'da ayık gezen genç kalmaz' şeklinde bir ifadem olmuştu. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi'nin 'Yasadışı Uyuşturucu Ticareti' raporunda Afganistan'da üretilen eroinin Avrupa'ya taşınmasında yoğun olarak kullanılan Balkan rotasında, uyuşturucunun Türkiye'yi geçtikten sonra üç kola ayrıldığı açıkça anlatılmaktadır. Kuzey kolu, doğu Balkanlar üzerinden geçerken güney kolu yalnızca Yunanistan'a ve İtalya'ya yöneliyor. Batı kolu ise batı Balkanlar yoluyla, yani Sırbistan, Arnavutluk, Makedonya, Bosna Hersek ve Hırvatistan üzerinden batı ve orta Avrupa'ya hem kara hem de deniz yoluyla yöneliyor. Yani uyuşturucu, Türkiye'yi geçince Avrupa'yı her taraftan sarmaya başlıyor. Verdiğimiz mücadelenin sadece kendimiz için olmadığını ifade ediyorum. Mücadelemizin kapasitesiyle ilgili bir kıyaslama yapılabilsin diye ifade etmek isterim. 2016'da Avrupa Birliği üyesi 28 ülkenin tamamı, toplamda 4,27 ton eroin yakaladı. Bizim tek başımıza yakaladığımız miktar ise 2017 yılında 15 ton, 2018 yılında da 17,9 tondur. Toplamda da zannediyorum 20 tonu aştık."

Diğer uyuşturucu maddelerde de aynı şekilde ciddi rakamlara ulaştıklarını belirten Soylu, bu işlerin oturdukları yerden olmadığını söyledi. 

Mücadelede çok çalıştıklarını aktaran Soylu, şu değerlendirmede bulundu:

"Operasyon sayımızı her yıl artırıyoruz. 2016 yılında 86 bin 830 operasyon yapmıştık. 2017'de bu sayıyı 118 bine çıkardık ve 2018 gerçekleşmemiz de 14 bin 562 olmuştur. Londra'da 2012 yılında bir kilogram eroinin 16 bin pound olduğu ancak Türkiye'nin başarılı operasyonlarıyla 2018 yılında bu fiyatın 22 bin pounda yükseldiği bizzat uluslararası raporlarda ifade edilmektedir. Bunun yanı sıra kur farkları ve alım gücü dikkate alındığında, Avrupa'da uyuşturucunun Türkiye'ye göre çok daha ucuz olduğu anlaşılmaktadır. Türkiye'de fiyatın yüksek olması maddeye ulaşmanın Avrupa'ya göre daha zor olduğunu göstermektedir. Bu da Türkiye'nin arzla mücadelesindeki başarısının göstergesidir. Şurası çok nettir, uyuşturucu meselesinde küresel bir canavarla savaşıyoruz. Genellikle uyuşturucunun insana verdiği zararlara odaklanıyoruz."

"Belki çoğumuz bunun küresel finansman anlamında nasıl bir büyüklüğe sahip olduğunun farkında bile olmayabiliriz." diyen Soylu, şunları kaydetti:

"Size küçük bir örnek vermek isterim, Avrupa'da sentetik uyuşturucu üretebilmek için çok gelişmiş laboratuvarlar kullanıyorlar. Keza Afganistan'dan bölgenin karışıklığını da düşünürseniz, binbir zorlukla 2-3 bin rakımlı dağlardan, lojistik maliyeti yüksek değişik yollardan Avrupa'ya kadar eroin ve esrar gidiyor. Bazen tırlara, otomobilleri gizli bölmeler yapıldığını, insanların kurye olarak hayatını tehlikeye attığını, hatta uyuşturucuyu poşetlerle yutarak kontrollerden geçmeye çalışan insanlar olduğunu görüyoruz. Böyle büyük maliyetlere katlanmanın tek sebebi olabilir, o da dönen kirli paranın büyüklüğüdür. Darknet üzerinden yapılan uyuşturucu ticaretinin küresel uyuşturucu pazarının çok küçük bir kısmı söyleniyor ve sadece bu çok küçük kısım bile yaklaşık 1,2 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Küresel uyuşturucu ticaretinin toplam büyüklüğü ile ilgili olarak ulaştığımız alt tahminler 426 milyar dolar. Üst seviye tahmini ise 652 milyar dolar. Yani ortalama 500 milyar dolarlık küresel bir felaket söz konusu. PKK'nın uyuşturucudan elde ettiği gelir yılda 1,5 milyar dolar. Hiç kimse bana PKK'nın etnik terör örgütü falan olduğunu söylemesin. Yalandır, safsatadır ve sahadaki gerçeklerle hiç ilgisi yoktur. PKK, bir insan kaçakçılığı ve uyuşturucu ticareti örgütüdür. Hatta bu gerçeği ABD bile resmi raporlarla itiraf etmiştir."