Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da düzenlenen "Bilişim Suçları ve Bilgi Güvenliği" konulu bakanlar konferasına katılan Soylu, burada bir konuşma yaptı.

Sosyal medya ve siber dünyanın iyi yönetilmesi gerektiğine vurgu yapan Bakan Soylu, bu doğrultuda ortak ilkelerin ve uluslararası iş birliğinin iyi oluşturulamaması halinde yeni bir Soğuk Savaş döneminin kapısının açılacağını söyledi.

Sosyal medya ve siber dünyanın günümüzdeki en önemli tehditlerinden birinin "suçun meşruiyetini oluşturma tehlikesi" olduğuna dikkati çeken Soylu, "Twitter, Facebook ve bunun gibi birçok mecranın, hepimizin belki de ortak dil olarak kullandığımız bu mecraların menşei ülkeleri yoktur. Bu şirketlerin sahipleri yoktur. Bu şirketler dünyanın şirketleridir ve eğer bu şirketler menşei ülkeleri üzerinden değerlendirilirse soğuk savaşa ev sahipliği yaparlar." ifadelerini kullandı.

Soylu, birtakım terör olaylarında söz konusu şirketlerin manipüle edilmesinin ülke ilişkilerini bir krizin eşiğine getirebileceğini, şirketlerin manipülasyon aracı olarak kullanılmasından kaynaklanan Türkiye'nin bu durumu bizzat yaşadığını belirtti.

Türkiye'nin sadece siber dünyayla değil, PKK, PYD, DEAŞ, FETÖ gibi terör örgütleri, düzensiz göç ve uyuşturucuyla da mücadele ettiğini kaydeden Soylu, Türkiye'nin halkın huzurunu bozacak her türlü olayla mücadele ettiğini söyledi.

- "Ortam sanal, suç gerçektir"

Soylu, 81 milyon nüfuslu bir ülkenin bakanı olduğunu ifade ederek "Aynı zamanda 57 milyon akıllı telefonlardan olmak üzere 70 milyon kayıtlı internet abonesi, 32 milyondan fazla aktif dijital bankacılık kullanıcısı, 51 milyon sosyal medya kullanıcısı bulunan bir ülkenin de içişleri bakanı olarak buradayım." dedi.

Türkiye'de 2 bin 500-3 bin metre yükseklikteki dağlarda teröristlere ait sığınaklar ele geçirildiğini belirten Soylu, söz konusu yerlerde silahla beraber dizüstü bilgisayar, cd, kablosuz internet ekipmanı ve akıllı telefon yakanlandığını aktardı.

15 Temmuz darbe girişimi sonrası verilen mücadeleyi anlatan Bakan Soylu,  şu ifadeleri kullandı:

"İki yıl önce ülkemizde darbe girişimi yaşandı. Darbeye kalkışan FETÖ'nün en çok yuvalandığı kurumlar bilişim teknolojileri üzerinde çalışan kurumlarımızdı. Darbe girişimi sonrasında dünyada sanırım en kısa sürede en çok dijital materyal inceleme yapmış bir ülkeyiz. Rakam 1 milyon. Cep telefonu, laptop, bilgisayar ve buna benzer cihazlar üzerinden. Bu bize bir gerçeği daha ortaya koydu. Dijital ve konvansiyonel dünya ile iletişimi kurduğumuz zaman suçu yakayalayabilme imkanımız çok daha üst bir seviyeye çıkmaktadır. Ortam sanal, suç gerçektir."

Bakan Soylu, Türkiye'nin sanal ortamda da güçlü bir şekilde teröre karşı mücadele verdiğini vurgulayarak, PKK ve FETÖ'nün kırmızı bültenle aranan suçlularının Twitter üzerinden, üstelik kendi kimlikleriyle propaganda faaliyetlerini sürdürdüklerine işaret etti.

- "Kırmızı bülten çıkartılan 133 kişinin bültenleri iptal edildi"

Türkiye'nin mücadelesini, dakikada 150 ila 200 milyon elektronik posta atılan bir dünyada yaptığına dikkati çeken Soylu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Dünyada benimkiler de dahil dakikada 250 bin tweet atılıyor. Facebook'a 243 bin fotoğraf yükleniyor ve bu her 60 saniyede bir tekrar ediyor. Sadece tercihlerimiz yüzünden hacklenmeden, hesabımız çalınmadan da zarar görebiliyoruz. Bunun en son örneğini 87 milyon Facebook kullanıcısının yaşadığı mahremiyet ihlalinde gördük. Esas itibariyle 'öneri algoritmaları' ile eğilimlerimiz, tercihlerimiz, ilişki kurduğumuz insanlar izleniyor ve analiz ediliyor. Bize özel kampanyalar, reklamlar hazırlanıyor. Zamanımız ve paramız yönetiliyor. Hatta terör örgütleri canlı bomba olarak kullanacakları insanları belirlerken, bu eğilim analizlerinizi kullanıyor."

Asıl sorulması gereken sorunun "Bu bilgiyi kim yönetiyor?" olduğunun altını çizen Bakan Soylu, "Biz günlerce bir DEAŞ'lıyı izledik, Ankara'da, merkezde. Kendisi izlendiğinin farkında değildi ama kendisini nasıl motive ettiğini, sanal alemi kullandığını, nasıl trans haline geçtiğini ve esas itibariyle suçu zihninde nasıl kabul ettiğini, eğitselleştirdiğini gördük. Böyle bir tehditle karşı karşıyayız. Buna doğruymuş gibi davranmak bizi yanlış bir noktaya getirir." dedi.

Dijital dünyanın suç kavramını sınır ötesi haline getirdiğini vurgulayan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Devlet yapısını aşan bir iş birliği sağlamak zorunlu hale geldi. Gerek Türkiye'de gerekse uluslararası anlamda yapılan toplantıların sonuç bildirgelerinde 'uluslararası iş birliği' ifadesi mutlaka geçiyor. Interpol veri tabanına erişim hakkının askıya alındığı Türkiye'nin içişleri bakanı olarak konuşuyorum. Terörle ilgili haklarında kırmızı bülten çıkartılan 133 kişinin kırmızı bültenleri iptal edildi. Bu da uluslararası iş birliği kavramına şüpheyle bakmamıza sebep teşkil ediyor."  

Soylu, tanımlarda bile küresel ayrışmanın yaşandığına dikkati çekerek, "Siber saldırılar, henüz Birleşmiş Milletler (BM) yasasının güç tanımına dahil edilmedi. Bu yüzden de milletlerarası rekabette gri bir alan oluşuyor. Dijital teknoloji üreten ülkeler, kullanıcı olan ülkelerin ulusal siber güvenlikleri üzerinde her zaman bir hakimiyet alanı kurabilme potansiyelini barındırıyorlar. Buradan kendi adlarına önemli bir güç elde ediyor ve bu gücü kaybetmek istemiyorlar." diye konuştu. 

- Son bir yılda 12 bin sosyal medya hesabına tedbir

Dijital suçların bir bölümünün bireyleri de hedef aldığını belirten Soylu, "Siyaset, devlet, kişisel verilerimiz, hepsi bunun etkisi altındadır. Kredi kartı, kişisel bilgilerimiz ve sosyal medya hesaplarımız çalınabilmekte. Türkiye, özelikle ödeme sistemlerine yönelik saldırı, ATM ve iş yerlerinden kart kopyalama, sahte kart ve sosyal medya hesaplarının ele geçirilmesiyle ortaya çıkan suçlarla yoğun bir mücadele veriyor." değerlendirmesinde bulundu. 

Türkiye'de 2016-2017'de bilişim suçlarının yüzde 10 arttığını anımsatan Soylu, sadece terör ve uyuşturucaya yönelik son bir yıl içerisinde 12 bin sosyal medya hesabında tedbir alındığını bildirdi.

Soylu, Türkiye'de dijital platformda çocukların cinsel istismarının önüne geçmek için yasal düzenleme ve adli takip yapıldığını da ifade ederek, "Türkiye, uluslararası bağlamda BM, Avrupa Birliği (AB), Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD), G20 ve Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİT) gibi uluslararası örgütlerdeki çalışmaları yakında takip etmekte ve katılım göstermektedir." diye konuştu.

Türkiye'nin 2015'den bu yana NATO Siber Savunma Mükemmeliyet Merkezi'ne sponsor ülke olarak destek verdiğini söyleyen Soylu, ulusal ve uluslararası alanda gerçekleştirilen siber savunma tatbikatlarının yanı sıra Türkiye'nin siber güvenlik konusunda birçok çalışma yaptığını belirtti.

Soylu, Türkiye'nin 2013-2014 yıllarını kapsayan Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı'nı başarıyla uygulandığını, 2016-2019'da geçerli olacak yeni planın da devreye girdiğini vurguladı. 

Avrupa'da 47 ülke tarafından imzalanan Sanal Ortamda İşlenen Siber Suçlar Sözleşmesi'nin 2015'de yürürlüğe girdiğini anımsatan Soylu, "Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi, üyesi olduğu küresel organizasyonlar ve bilgi paylaşımları da gerçekleştirmektedir. Türkiye, yazılım üretim konusunda da  önemli bir üretici konuma gelmiştir. Gerek savunma sistemleri, gerekse sadece İçişleri Bakanlığı bünyesinde geliştirdiğimiz Güvenlik ve Acil Durum Merkezi, 112 Acil Çağrı hattı, 'Muhatap' adlı kriptolu iletişim yazılımımız projelerimizden birkaçıdır. Bütün güvenlik birimlerimizin dijital altyapılarını birbirini görebilmesini, birbirinden veri alıp verebilmesini temin eden büyük bir dijital dönüşümü başarıyla gerçekleştirmiş bulunuyoruz." ifadelerini kullandı.

Soylu, Türkiye'nin terörle yoğun bir mücadele verdiğinin altını çizerek, "Bu yoğun mücadelenin en önemli ayaklarından birisi kurumlar arası entegrasyondur. Ülkemizin doğusunda bir plaka tanıma sistemine düşen bir alarm ülkemizin batısındaki bir polis veya jandarma birimimizde analiz edilebilmektedir. Bütün elektronik sistemlerimiz, bütün güvenlik birimlerinde birbirlerini rahatlıkla görebilmektedir. Bu bizim suçla mücadelemizde en başarılı adımlarımızdan birisidir." dedi.

Bakan Soylu konferanstaki konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

"Eğer bizim terör örgütüyle ilgisi dolayısıyla iptal ettiğimiz ve sisteme eklediğimiz pasaportlar, veri tabanından kaldırılarak bir anlamda akredite edilirse, bizim tecrübemizden dünya nasıl istifade edebilir? Suriye, Irak, İran, Libya, Yemen, Fas, Afganistan ve Pakistan. Bütün bunların Avrupa'ya ait barajını Türkiye'de kuruyoruz. Bütün bunları yaşayan Türkiye'nin tecrübesinden istifade etmemek nasıl bir anlayıştır bilemiyorum. DEAŞ bombacısıyla ilgili bir uyarıyı nasıl yapabilir? Bizim kırmızı bültenle aradığımız bir PKK'lının kırmızı bülteni sistemden iptal edilir bir de üstüne iltica hakkı verilirse, dünya terörle nasıl mücadele edebilir? Suçluların iadesinde sorun yaşadığımız bir dünyada, terörle, darknet üzerinden satılan uyuşturucuyla, terörün kara para akladığı sistemlerle mücadele edebilmek için sağlıklı bir iş birliği nasıl gelişebilir? Bence bu soruları kendisini dünya vatandaşı olarak hisseden her insan kendisine sormalı ve ülkesinin yöneticilerinden tutarlı bir cevap istemelidir."

Belgrad'daki konferansa, Sırbistan Başbakanı Ana Brnabic ve İçişleri Bakanı Nebojsa Stefanovic'in yanı sıra bölge ülkeleri Bosna Hersek, Arnavutluk, Hırvatistan, Karadağ, Slovenya Bulgaristan, Macaristan ve Romanya'nın temsilcileri katıldı. 

Soylu, Belgrad'daki resmi temasları kapsamında Sırbistan Başbakanı Ana Brnabic ile de görüştü.